Guncelleme : 31.01.2017 20:16:01
 
 
 
 
Ana Sayfa Dergi Hakkında Yayın İlkeleri iletişim
 
 
Arama
Aramak için:
Site icinde Ara
Internette Ara


Site Icerigi
Makale
Çeviri
Belge
Karar Çevirisi
Kitap İncelemesi
Uluslararasi Sözlesmeler
Mahkeme Kararı
Kanun Tasarısı
Anayasa Mahkemesine İptal Başvurusu
Mevzuat
Yönetmelik Taslağı
Yönetmelik Değişikliği
E-Kitap

E-Akademi de"Mahkeme%20Karar%C3%84%C2%B1" kategorisinde
4 sayfada Toplam 16 yazi bulundu.

Mahkeme Kararı / Judgement / Rechtsprechung / Jugement
  '@ctiveIO' İşaretinin Marka Olarak Tescil Talebi Hakkında Alman Patent Mahkemesi’nin 29 Haziran 2002 tarihli Kararı

399 17 559 Marka Başvurusu İle İlgili Karar

Federal Patent Mahkemesinin 30. Senatosu (Marka İtiraz Senatosu) sözlü muhakeme ile 29 Haziran 2002 tarihinde Hakim Dr Buchetman’ın başkanlığında Hakim Voit ve Schramm’ın katılımı ile kararlaştırıldı:

İtiraz reddedildi.

-I-

Marka siciline “@ctiveIO” işaretinin “Elektronik işletim ve düzenleyici cihazları, elektrikli ve elektronik gösterge cihazları, elektrikli ve elektronik bakım cihazları, elektrikli ve elektronik iletişim cihazları, çoklu yollar, sensörler ve/ veya işletim ve düzenleyici cihazlar için elektrikli ve elektronik çevre birim cihazlar, elektronik gözetim araçları, hava basıncı ile işleyen ve hidrolik işletim cihazları hakkında” tescili için başvurulmuştur.

Alman Patent ve Marka Bürosunun sınıf 9’u için Marka Mercii, denetçilerin kararı dolayısıyla başvurulan işareti ayırt etme gücünün eksikliği dolayısıyla reddetmiştir. İşaretin bir parçası olan “active” özellikle başvurulan emtia alanında, çoğunlukla “etkin, etkili, faal” anlamında kullanılmakta olduğu ve bir işlemi gerçekleştiren veya bir işlemin etkin bir icrasının beklendiği bir unsuru tasvir ettiği gerekçelerinden hareket edilmiştir. (Bunlara göre) “IO” unsuru, “Input/Output”, yani giriş/çıkış için bir sözlük kısaltmasıdır. O, bilgilerin giriş çıkışına hizmet eden ve verilerin nakline yarayan donanım bileşenlerini nitelemektedir. Bütünlüğü içinde başvurusu yapılan bu işaret, etkili ve aktif bir veri giriş-çıkışını ifade etmektedir. Bu anlam içinde söz konusu mal sektörü için açıkça tasvir edilen bir bildirimi içermektedir. Grafiksel şekil, koruma gerekçesi olamamalıdır.

Yazan : Tekin MEMİŞ
Bu yazı dergimizin 11. sayisinda (OCAK 2003) yayinlanmis olup.
Simdiye kadar 2723 kez okunmustur.

  Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 20.09.2001 tarih, Esas 2001/4623 ve 2001/6954 nolu Kararı

T.C.
YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ
E. 2001/4623
K. 2001/6954
T. 20.09.2001

DAVA : Taraflar arasında görülen davada Ankara Asliye 6. Ticaret Mahkemesi`nce verilen 04/04/2001 tarih ve 2000/406-201 ) 1/346 sayılı kararın Yargıtay`ca incelenmesi duruşmalı olarak davalılar vekilleri tarafından ayrı ayrı istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 18/09/2001 günde davalılardan B... Mağazaları A.Ş vekili B...., yine davalılardan A... A.Ş vekili T.... ile davacı avukatı AZ... gelip, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraflar avukatları dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, değişik sektörlerde faaliyette bulunan müvekkilinin gıda sektöründe de "PINAR" markası ile tanınır ve bilinir hale geldiğini, bu markanın halen tanınmış marka statüsünde himaye gördüğünü. "PINAR Beyaz sürülebilir Krem Peynir" ve "PINAR LABNE" markalarının peynir emtiasında kullanılmak üzere marka olarak tescil ettirildiğini, davacı markasının tanınmışlığından yaralanmak isteyen davalıların "BEYAZ" ve "LABNE" sözcüklerini marka olarak aynı ürünlerde kullanıp pazarladıklarını, aynı şekilde ürün ambalajında da, renk, dizayn, ebat yönünden iltibasa neden olacak benzerlik yaratıldığını, bu hususun marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet olduğunu ileri sürerek, marka haklarına tecavüz ve haksız rekabetin önlenmesine, davalıların "Kerem Labne" ve "Kerem Beyaz" markalı ürünlerindeki "Labne" ve "Beyaz" ibarelerinin silinmesine, ürünlerin toplatılıp imhasına, 5 milyar lira manevi tazminatın faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Yazan : Anonim
Bu yazı dergimizin 11. sayisinda (OCAK 2003) yayinlanmis olup.
Simdiye kadar 4660 kez okunmustur.

  Yargıtay 5. Ceza Dairesi'nin 23.9.2002 tarih ve E. 2002/6200 ve K. 2002/5567 Nolu Kararı

T.C
YARGITAY 5.CEZA DAİRESİ YARGITAY İLAMI
ESAS NO:2002/6200
KARAR NO:2002/5567
TEBBLiG.NO:YE/2002-132253

Hükümlü G... M....`m, TCK.nun 17. maddesi uyarınca şartla salıverilme kararı geri alınan 5.1.1997 ile 26.9.2003 tarihleri arasındaki 6 yıl 264 gün bakiye cezasının ve Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.6.1998 gün ve 1997/113-103 sayılı kararı kapsamındaki 20 yıl ağır hapis cezasının yerine getirilmesinde, şart1a tahliye talebinin reddine, şartla salıverilme tarihinin 28.9.2009 olarak kabulünü ilişkin, Çorum Ağır Ceza Mahkemesinin 15.5.2002 gün ve 2002/233 Müt. sayılı kararına vaki itirazın kısmen kabul, kısmen reddi ile tahliye talebine ilişkin itirazın reddine, aynen infaz edilecek ceza ile alıkoyma suçundan verilen 5 yıllık cezanın 4616 Sayılı Kanundan yararlandırılması suretiyle müdddetname tanzimine dair, Sungurlu Ağır Ceza Mahkemesinin 31.5.2002 gün ve 2002/207 D.İş. sayılı kararın tüm dosya kapsamına göre 4616 Sayılı Kanunun bazı hükümlerinin Anayasa Mahkemesince iptali nedeniyle yeniden yapılan düzenlemeleri içeren ve 23.5.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4758 Sayılı Kanun hükmüne, Yargıtay Ceza Genel Kurulu`nun 5.2.2002 gün ve 2002/6-43-151 sayılı kararına nazaran, şartla salıvermenin geri alınmasına sebebiyet veren ırza geçmek ve alıkoymak 5u91ar`n1n aynı tarihte işlenmesi ve ırza geçme suçunun 4616 Sayılı Kanunun 1. maddesinin 5. bendi kapsamında sayılan suçlardan olması sebebiyle, Yargıtay Ceza Genel Kurulu`nun anılan kararında da belirtildiği üzere gerek şartla salıvermeye esas, gerekse şartla salıvermenin geri alınmasına konu suçların her ikisinin birden süre ve diğer koşullar yönünden 4616 Sayılı Kanun kapsamında bulunması halinde anılan Kanundan yararlanabileceğinin belirtilmesi karşısında, alıkoyma suçundan verilen 5 yıl ağır hapis cezasının 4616 Sayılı Kanundan istifade ettirilmesi suretiyle, şartla salıvermenin geri alınmasına sebebiyet veren ırza geçme suçundan verilen cezanın ve geri alınan bakiye cezanın tabi oldukları infaz hükümleri gereğince aynen infazlarına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde gerekçe ile itirazın kısmen kabulüne karar verilmesinde isabet görülemediğinden bahisle CMUK.nun 343. maddesi gereğince bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 16.8.2002 gün ve 34558 sayılı yazılı emrine atfen C.Başsavcılığından tebliğname ile daireye ihbar ve dava evrakı birlikte tevdi kılınmakla gereği düşünüldü:

C.G.K.nun 5.2.2002 gün 2002/6-41-155 sayılı kararlarında da belirtildiği üzere geriye alınan bakiye cezaya 4616 Sayılı Yasa Hükümlerinin uygulanabilmesi için gerek şartlı salıverilmeye esas gerekse şartla salıverilmenin geri alınmasına konu olan suçların her ikisinin birden süre ve diğer koşullar yönünden 4616 Sayılı Yaşanın kapsamında bulunması gerekir.

Yazan : Anonim
Bu yazı dergimizin 10. sayisinda (ARALIK 2002) yayinlanmis olup.
Simdiye kadar 3445 kez okunmustur.

  Yargıtay Onbirinci Hukuk Dairesi'nin 13.12.1999 tarih E. 1999/8352, K. 1999/10225 Kararı

Özet:
Aynı veya aynı türdeki mal ve hizmetler için tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurulmuş bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek derecedeki markaların tescilinin reddi (MarkHKH. m. 7/b) gerekir.

Taraflar arasındaki davanın Ankara Asliye 5. Ticaret Mahkemesince görülerek verilen 24.12.1998 tarih ve 1998/971-1998/1093 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi.... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği düşünüldü.

Davacı vekili, müvekkilinin ABD kanunlarına göre kurulu doğrudan ya da dolaylı olarak internette merkezi ya da ortak bir elemanı bulunan geniş çaplı ticarette bulnduğunu, müvekkili şirket adına “internet world” markasının 35. ve 42. sınıf hizmetleri için tescili talebi ile davalı Enstitüye müracaat edildiğini, tescil talebinin “internet” ibaresinin internet services Corparation adına tescilli ve “internetware” ibaresinin ise Novell Inc. adına tescil talebi ile işlem görmekte olduğu gerekçesiyle bir kısım mallar açısından reddedildiğini, Enstitü Markalar Dairesinin red kararına karşı yapılan itirazın da reddedildiği, oysa “internet” ibaresinin bilgi ağı sisteminin adı olduğunu ve tek başına bir kişi/kuruluş adına tescil edilemeyeceğini, “internetworld” ibaresindeki “world” kelimesinin jenerik terim olan internete ayırdedici özellik kazandırdığını, “internetworld” markasının dünyada bir çok ülkede müvekkili adına tescilli olduğunu ileri sürerek davalı enstitü yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 13.7.1998 tarih ve M.569 sayılı kararının iptaline “internet world” markasının müvekkili şirket adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Yazan : Anonim
Bu yazı dergimizin 8. sayisinda (EKİM 2002) yayinlanmis olup.
Simdiye kadar 2839 kez okunmustur.

  Yargıtay Onbirinci Hukuk Dairesi'nin 01.12.2000 tarih ve Esas: 2000/7590 ve 2000/9528 nolu Kararı

Yargıtay Onbirinci Hukuk Dairesi’nin 01.12.2000 tarih ve Esas: 2000/7590 ve 2000/9528 nolu Kararı

Özet:
Bir markaya oluşturan unsur, o markanın başka markalardan ayırt edilebilmesini sağlayan kelime, harf, sayı vs.den oluşan sekil olup, marka birden ziyade unsuru ihtiva ediyorsa, asıl unsuru markanın bütünü itibariyle bıraktığı izlenim, tümüne hakim olan görünüş ve ayırıcılığını vurgulayan imajda aramak lazımdır. Mahkemece, iki sözcükten oluşan yazı unsuru, markadaki şekil unsuru nazara alınmadan incelenmiş, "Computer” sözcüğü biraz daha büyük ve kalın yazıldığı gerekçe gösterilerek onun asıl unsur olduğu neticesine varılması isabetli değildir. Olayda sözcüklerden cins bildiren "Computer" sözcüğü asıl unsur olmaktan çıkmış, sözcükler özel ve özgün renk ve şekil kompozisyonu içinde verilerek öne çıkarılmış, ayırt edici özellik kazanmış ve oluşan bu yeni görünümle marka olarak kabul ve tescile değer hale gelmiştir.

Yazan : Anonim
Bu yazı dergimizin 7. sayisinda (EYLÜL 2002) yayinlanmis olup.
Simdiye kadar 3349 kez okunmustur.


Bulunan Sayfa(lar) : 1/ 2/ 3/ 4/
Site Menu

 




Bu site INTERNETsahibi Int. Hiz. Tarafindan Host Edilmektedir.
Ttec Plus Cep Telefonu Aksesuarı