Son Güncelleme Tarihi 02.01.2004
OCAK 2004 - SAYI 23

 

TARİHÎ GELİŞİMİYLE ÜRDÜN’DE TEMSİLCİLER MECLİSİ VE SEÇİMLERİ

Yrd.Doç.Dr. Ayhan CEYLAN*

 

GİRİŞ

Parg. 1.                Ürdün’de, parlamentonun feshedilmesinden tam iki yıl sonra, 17 Haziran 2003’te, 14. Temsilciler Meclisi(Meclisü’n-Nüvvâb) seçimleri yapıldı. Seçimler, Arap dünyasında ve onun tipik özelliklerini taşıyan Ürdün’de, iç ve dış dinamiklerin halkın daha fazla yönetime katılımını zorladığı bir zeminde gerçekleşti.

Parg. 2.                Genelde Arap ülkelerinde, yetki ve otoritenin yürütme elinde toplandığı bir yönetim şekli hakim olup, parlamentonun etkisi zayıftır. I. Dünya Savaşı sonuna kadar, yaklaşık 400 yıl Osmanlı egemenliği altında bulunan bu ülkeler, Osmanlı Devleti’nin bölgeden çekilmesiyle birlikte İngiliz-Fransız ağırlıklı manda yönetimine tâbi olmuşlar, ancak II. Dünya Savaşı’ndan sonra bağımsızlıklarını kazanabilmişlerdir. Bu devletlerde, temsil geleneği çok eskiye gitmez. Çoğu Arap ülkesi için ilk temsil tecrübesi, yönetimi altında bulundukları sırada, Osmanlı Meclisi Mebusanı’nda gerçekleşmiştir. Osmanlı sonrası dönemde, mandacı yönetimler altında etkili bir parlamento hayatı ortaya çıkmamıştır. Bağımsızlıkların kazanılmasından günümüze kadarki zaman diliminde de, genel olarak, adaleti sağlayan ve yönetimde istikrar getiren bir seçim sistemi kurulamamış, siyasal partiler gelişememiş ve bunlarla da bağlantılı olarak parlamento etkisiz kalmıştır.

Parg. 3.                Bu çalışma, Ürdün’de, tarihsel gelişimiyle; Temsilciler Meclisi seçimlerini, seçim sonrasında oluşan Meclis yapısını ele almayı amaçlamaktadır. Konu, hukuk tarihi çerçevesinde bir bakışla ele alınacağından; seçim ve parlamento kurumunun konumu tespit edilirken, dayanaklarını oluşturan hukuki, siyasal ve sosyal gelişmelere değinilecek, uygulamadaki görünümleri değerlendirilecektir.

I.OSMANLI EGEMENLİĞİ DÖNEMİ

Parg. 4.                Bugünkü Ürdün toprakları, Osmanlı Devleti yönetiminde bulunduğu 1516-1918 yılları arasında, Şam Vilayeti’ne bağlı sancak ve sancaklara bağlı alt idari birimler şeklinde yönetilmiş, ülkede merkezî bir otorite bulunmamıştır. Aynı şekilde, ülkede bir parlamento kurumu da olmamış, ilk parlamento deneyimi, temsilciler aracılığıyla, 1877 yılında Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nda yaşanmıştır[1].

Parg. 5.                Bu parlamento, yönetimi altında bulunan ülkeler kadar Osmanlı Devleti için de halkın katılımı ve seçimine dayanan ilk temsîlî tecrübedir. Zira, Osmanlı Divan-ı Hümayunu’nda temsil niteliği yoktu. Divan-ı Hümayun’un yerini alan Meşveret Meclisi’nde de temsil özelliği bulunmamaktaydı[2]. Meşveretin tanzimat reformu çerçevesindeki görünümleri olarak belirtilebilecek merkezi meclisler olan; Meclis-i Âlî-i Umûmî, Meclis-i Vâlâ- Ahkâm-ı Adliye, Meclis-i Âlî-i Tanzimat’da da böyle bir uygulamaya rastlanmamıştı. Bu çerçevedeki meclislerin sonuncusu olan Şûrâ- Devlet’te, o da ancak, taşra meclislerindeki delegeler aracılığıyla, kısmî ve dolaylı bir temsil sözkonusu olabilmişti[3].

Parg. 6.                İmparatorluğun çeşitli yerlerinden temsilcilerin katıldığı bu ilk Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nda, Ürdün, Havran ve Belkâ mebuslarıyla temsil edilmiştir[4]. 1876 Kanun-u Esasisi(m.42)[5], Meclis-i Umumi adı altında, üyelerini halkın seçtiği, Mebusân Meclisi ve padişahın atadığı, Âyan Meclisi olmak üzere ikili bir meclis sistemini kabul etmişti. Kanun-u Esasi’ye göre, Mebusan Meclisi seçimleri; her elli bin erkek seçmen için bir mebus seçilmek suretiyle ve gizli oylamayla gerçekleştirilecekti(m.65-66). Adayların belli koşulları sağlamaları gerekliydi. Osmanlı vatandaşı olmak, Türkçe bilmek, 30 yaşını tamamlamak ve seçildiği vilayet ahalisinden olmak bunlar arasındaydı(m.68). Anayasanın seçimlerin icrası ile ilgili atıfta bulunduğu kanun, ortada bir meclis olmadığından çıkarılamamıştı. Bu eksiklik, taşra için, anayasadan daha önce yayınlanan ve ilk seçimlerde uygulanacak olan “Tâlimât-ı Muvakkate” ile giderilmeğe çalışılmıştır. Bu belgede, anayasa ile çatışan, ondan daha ayrıntılı hükümler yer almaktadır. Nitekim bu belgede, müslim ve gayrımüslim mebus sayısının asgarî 130 olacağı ifade edilirken, vilayetlere göre taksim ve sayı da bir listeyle belirlenmiştir. Buna ilaveten; iş ve hareketlerine güvenilmek, 25 yaşından aşağı bulunmamak, memleketinde “az çok emlak sahibi” olmak gibi kimi yerde anayasa hükümleriyle çatışan ve kimi yerde orada düzenlenmeyen konulara yer verilmiştir. Tâlimât’ın 2. maddesine göre de, temsilciler; vilâyet, livâ ve kazaların idare meclisleri üyeleri tarafından seçilecektir. İdare Meclisi üyeleri daha önce halk tarafından seçildiklerinden bunların seçecekleri temsilciler de halk tarafından seçilmiş sayılacaklardı. Tam olmasa da, iki dereceli bir seçim usulü benimsenmiş olmaktadır.

Parg. 7.                Belirtilen esaslar çerçevesinde yapılan seçimlerde, 69’u müslim, 46’sı gayrımüslim olmak üzere toplam 115 mebusan seçilmiştir. Tâlimât-ı Muvakkate’de, seçimlerin “bu seneye” mahsus olduğu belirtilmekteydi. Bu hükme bağlı kalınarak, Meclis 3 aylık çalışma sonrasında kendiliğinden dağılmıştır. Ertesi sene yapılan seçimlerde de, uygulanabilecek bir seçim kanunu olmadığından taşra seçimleri yine Tâlimât-ı Muvakkate çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. Bu Meclis, 56’sı müslim, 40’ı gayrımüslim olmak üzere 96 temsilciden oluşmuştu. Ürdün bu Meclis’te Havran ve Belkâ mebuslarıyla temsil edilmişti[6]. Ancak bu Meclis’in ömrü uzun olmamış, kısa bir süre sonra tatil edilmiştir[7].

Parg. 8.                Bir sonraki seçimler 30 yıl aradan sonra yapılmıştır. 1908 yılında gerçekleştirilen parlamento seçimleri seçim kanunu ve çıkarılan Tâlimat’a dayanarak gerçekleştirilmiştir. Seçim iki dereceli olmuştur. Seçime, İttihat Terakki ve Ahrar Fırkası katılmıştır. İttihat ve Terakki ezici çoğunlukla seçimleri kazanmıştır[8]. Ürdün’den bu parlamentoda Havran ve Kerak bölgesinden temsilciler yer aldı. Daha sonra Ürdün Emiri ve Kralı olacak Şerif Hüseyin’in oğlu Abdullah da bu ve sonraki iki seçimde Hicaz bölgesinden temsilci seçilmiş, Arap İsyanı başlayıncaya kadar bu sıfatını korumuştur[9]. 1912 yılında Meclis feshedilmiştir. Akabinde gerçekleştirilen 1912 yılı seçimleri İttihat ve Terakki’nin baskısı altında gerçekleştirilmiş, bu parti seçimleri kazanmıştır. Ancak bu meclis 4 ay sonra feshedilmiştir. Bu parlamentoda, Ürdün, Havran ve Kerak ile temsil edilmiştir. Ürdün’ü Osmanlı yönetiminde temsil ettiren son seçimler 1914 yılında yapılmıştır. Savaş ortamında ertelemeler ve uzatmalarla bu Meclis 1918 yılına kadar sürmüş, Ürdün, bu seçimde sadece Havran bölgesi ile temsil edilmiştir[10].

Parg. 9.                Böylelikle, Ürdün ülkesi, Osmanlı yönetimi altında bulunduğu 1918 yılına kadar yapılan 5 dönem Osmanlı Meclis-i Mebusan seçimlerinin her birinde temsil edilme imkanı bulmuştur.

II.İNGİLİZ MANDASINDAKİ EMİRLİK YÖNETİMİ DÖNEMİ

1. Siyasi Durum

Parg. 10.            Şerif Hüseyin’e, savaş sonrasında vadedilen bağımsızlık sözü karşılığında İngilizlerle varmış olduğu anlaşma, ardısıra başlayan Arap İsyanı[11] ve bu hareketin İngilizlerle savaş birlikteliği, 400 yıl sonra 1918 yılı sonbaharında Osmanlı Devleti’ni bölgeden çekilmek zorunda bırakmıştı. Ancak, İngiliz-Fransız gizli ittifakı bölgeyi kendi arasında paylaşmış, bu çerçevede 1920 San Remo Konferansı’nda Ürdün topraklarının İngiliz manda yönetimine girmesi öngörülmüştü. 1921 yılında, Kudüs’te, Emir Abdullah ile İngiliz Sömürge Bakanı Churchill arasında yapılan anlaşmada,[12] belli şartlarla Doğu Ürdün’de idari bakımdan bağımsız bir Emirlik kurulması kabul edilmişti. Fiili olarak oluşturulan bu yönetim, 24 Temmuz 1922’de Milletler Cemiyeti’nin kararı ile hukuken İngiliz mandaterliği altına girmiştir[13].

Parg. 11.            İngiltere 1923 yılında, uluslararası yükümlülükleri çerçevesinde, Milletler Cemiyeti’nin onaylaması ve anayasal bir nitelik göstermesi şartıyla Doğu Ürdün’de bağımsız bir devletin varlığını kabul edeceğini bildirdi ve yapılan görüşmeler sonunda manda yönetimi altında bulunmak kaydıyla bağımsızlık tanındı. Bu çerçevede Kanun-u Esasi ve seçim kanunu hazırlığı da yapıldı. Ancak, İngiltere, 1924 yılında Suriye sınırında meydana gelen olayları gerekçe göstererek bu süreçten döndü ve yeni şartlarla hükümet üzerindeki baskısını iyice arttırdı[14]. Bununla birlikte, Ürdün’ün siyasi ve hukuki açıdan varlığını pekiştiren esaslar, iki ülke arasında 1928 yılında yapılan anlaşma ve bu anlaşma çerçevesinde mandater devlet menfaatlerini gözeten anayasa ile ortaya konmuştur[15].

2. Yönetime Katılma Çabaları

Parg. 12.            1923 yılında İngiltere’nin Ürdün’ün bağımsızlığını kabul edeceğini bildirmesi sonrasında, anayasal gelişim ve halkın temsilcileri aracılığıyla yönetime katılımının gerekliliği çerçevesinde, siyasi temsil esasına dayalı Temsilciler Meclisi Seçim Kanunu çıkarılması için halk temsilcilerinden oluşan bir komisyon kuruldu. Bu komisyon 1923 Temmuz’unda Adliye Bakanı başkanlığında toplandı ve bir seçim kanunu hazırladı. Hükümet bunu kabul etti. Bu kanunun uygulanması konusundaki Emirlik İradesi resmi gazetede de yayınlandı. Kısa süre sonra, bir Kanun-u Esasi taslağı hazırlamak amacıyla hukukçulardan oluşan bir hazırlık komisyonu da kuruldu. Komisyon, bir anayasa taslağı hazırladı. Ancak, gerek seçim kanunu ve gerekse anayasa taslağı ülkenin içinde bulunduğu şartlar nedeniyle yürürlüğe konamadı[16].

Parg. 13.            Öte yandan, 1923 yılında tanınan bağımsızlık sonrası, Emir, kanun ve gerekli düzenlemeleri yapmak üzere “Meclis-i Şûrâ” adında bir Meclis oluşturdu. Kadı’l-Kuzat başkanlığındaki bu Meclis, bir savcı ve beşi de hükümetin çeşitli kurumlarının müdürlerinden olmak üzere 7 kişiden oluşmaktaydı. Meclis, ilk yasama meclisi seçimleri için hazırlık kararının alındığı tarih olan 1927 yılına kadar çalışmalarını sürdürdü[17].

3. Meclis ve Seçimlerin Hukuki Dayanağı

Parg. 14.            İngiliz manda yönetimi altında 1928 yılında yayınlanan ve ilk anayasa olan Kanun-u Esasi’ye[18] göre, başbakan ve beşi geçmeyen üyeden oluşan Yürütme Meclisi, Emir’e karşı sorumludur. Yasama kuvveti, Yasama Meclisi ve Emir’e bırakılmıştır. Böylelikle bu ilk anayasa, “Yasama Meclisi” adıyla tek meclisten oluşan parlamento kurumuna yer vermekteydi. Anayasanın 25. maddesine göre bu Meclis, azınlıkların adil temsilinin gözetileceği seçim kanununa uygun olarak seçilen temsilcilerden oluşur. Yürütme Meclisi üyeleri de, seçilmemiş olmalarına rağmen Yasama Meclisi’nin tabii üyesi sayılırlar ve oy hakkına sahiptirler. Kadınların seçme ve seçilme hakkı yoktur. Erkek adayların 30 yaşını tamamlamaları ve Ürdünlü olmaları gerekmektedir.

Parg. 15.            Yasama Meclisi’nin üyelerini belirleyecek seçim kanunu 17 Haziran 1928’de yayınlandı. Bu Kanun, Yasama Meclisi üyelerinin “doğrudan olmayan” bir usulle seçimini öngörmekteydi. İki aşamalı bu usulde, önce, vatandaşlar temsilcileri seçecek, ikinci aşamada ise, seçilen bu temsilciler 16  kişilik Meclis üyelerini belirleyeceklerdi[19]. Meclis süresi 3 yıldı, gerektiğinde Emir 2 yıl daha bu süreyi uzatabilme yetkisine sahipti. 1928 yılındaki bu Kanun, 1937, 1940 ve 1942’de değişikliğe uğradı[20].

Parg. 16.            Kanun-u Esasi’de garanti altına alınan “azınlıkların adil temsilinin gözetilmesi” konusu seçim kanununa da yansımıştır. 1928 Seçim Kanunu’na göre dört seçim bölgesine ayrılan ülkede, hıristiyan, Çerkes, Çeçen ve bedevilerden oluşan dînî ve ırkî azınlıkların temsiline imkan sağlanmıştır. Bu çerçevede, Yasama Meclisi’nde, 2 koltuk Çerkes, 3 koltuk hıristiyan ve 2 koltuk da bedevi temsilcilere tahsis edilmiştir[21].

4.Yasama Meclisi Seçimleri

Parg. 17.            Emirlik dönemini içine alan 1923-1946 yılları arasında 5 Yasama Meclisi seçimi yapıldı[22]:

-İlk Yasama Meclisi seçimi 1929 yılında gerçekleştirildi. Meclis, 2/4/1929’dan 9/1/1931 tarihine kadar görevini sürdürdü. Bu tarihte, ek bütçeye onay vermemesi ve yürütme kuvveti ile işbirliği yapamadığı gerekçesiyle feshedildi.

-İkinci Yasama Meclisi, 10/6/1931’den anayasal çalışma süresinin sonu olan 10/6/1934’e kadar devam etti. Muhalefetin ağırlığı olan bir Meclis yapısı mevcuttu.

-Üçüncü dönem Yasama Meclisi, 16/10/1934’te çalışmaya başladı ve 16/10/1937 yılına kadar sürdü.

-Dördüncü Meclis, 16/10/1940 yılında seçildi ve iki sene devam ederek 16/10/1942 yılında sona erdi.

-Beşinci Yasama Meclisi, 20/10/1942’de çalışmalarına başladı. 20/10/1945’te anayasal süresini tamamlamasına rağmen anayasanın verdiği yetkiyle süresi iki yıl uzatıldı ve 20/10/1947’ye kadar görev yaptı. Bağımsızlık sonrası bu Meclis, Hâşimî Ürdün Krallığı’nı ilan etti. Emir Abdullah kral oldu. 1947 Anayasasını da kabul eden bu Meclis, “Yasama Meclisi”  yerine “Temsilciler Meclisi” ifadesini benimsedi.

5.Yasama Meclisi ve İşlevi

Parg. 18.            İki dereceli seçim uygulaması, Meclisin temsil rolünün zayıflamasında etkili olmuştur. Zira, Yasama Meclisi üyeleri, genelde, tanınmış kişiler ve aşiret reislerinden oluşmaktadır. Bu tarz seçim usulü, serbest ve gizli seçim yerine, belirli kişiler ve aşiret reisleri arasında ittifak ve pazarlıkları beraberinde getirmiştir. Bunlardan dolayı, 1929-1946 yılları arasında gerçekleşen seçimlerde, Meclis üyelikleri, yaklaşık 40 aile ve Ürdün aşiretlerinin temsiliyle sınırlı olmuştur. Toplumdaki sosyal kesimlerin temsil edilememesi Meclis’in işlerliğini önemli ölçüde etkilemiştir[23].

Parg. 19.            1928’de, İngiltere ile yapılan anlaşmaya ve anlaşma çerçevesinde yayınlanan Kanun-u Esasi’ye karşı halkta büyük tepki oluştu. Bu tepki siyasi partiler şeklinde örgütlü bir yapıya dönüştü. Ürdün’de ilk siyasi partiler Osmanlı Dernekler Kanunu hükümlerine göre kurulmaktaydılar. Kurulan ilk siyasi parti, 1927 yılındaki Ürdün Halk Partisidir. Bunu, Milli Kongre Yürütme Komisyonu Partisi, Ürdün Dayanışma Partisi ve Ürdün Kardeşlik Partisi izlemiştir. Bu partilerin ortak noktası, ülkenin manda yönetiminden kurtulması için siyasi mücadele vermekti[24].

Parg. 20.            1928 Kanun-u Esasisi’ne göre, Yasama Meclisi üyeleri kanun teklifi hakkına sahip değillerdi. Yürütme Meclisi tarafından Meclis’e gönderilen kanun tasarılarını müzakere edebilirlerdi. Meclis’in, yürütme üzerinde siyasi denetim hakkı da bulunmuyordu.Yürütme Meclisi, anayasa hükümlerine göre Yasama Meclisi önünde sorumlu değildi. Emir, Yürütme Meclisi başkanının uygun görmesiyle Yasama Meclisi’ni fesih yetkisine sahipti. Meclis, manda yönetimi ve bu yönetimin hareketlerini sınırladığı Emir’in otoritesi altında işlevsel bir yapı ortaya koyamamıştır[25].

III.1946-1950 ARASI DÖNEM:BAĞIMSIZLIĞIN İLANI

1.Siyasi Gelişmeler

Parg. 21.            1946 yılında İngiltere ile imzalanan anlaşma sonrasında manda yönetimi lağvedildi ve egemen bağımsız Ürdün Devleti ilan edildi. Kanun-u Esasi de bu çerçevede değiştirilerek; ülkenin bağımsızlığı, yönetiminin parlamanter monarşi esasına dayandığı ve krallık şekli tescil edildi[26]. Egemen ve bağımsız krallığın ilanı sonrasında yeni bir anayasa yapılmasına gerek duyuldu ve hazırlanan bu anayasa 1947 yılında yürürlüğe girdi[27].

Parg. 22.            1948 Arap-İsrail Savaşı sonrasında yeni siyasi ve sosyal gelişmeler ortaya çıktı. Batı Şeria Bölgesi, Ürdün’ün egemenlik sahasına katıldı. Bu fiilî durumu hukukileştirecek hazırlıklar yapılırken, parlamento yapısını bu yeni duruma uyarlayacak girişimler başlatıldı[28].

2.Meclis ve Seçimlerin Hukuki Dayanağı

Parg. 23.            Devletin yönetim biçimini ırsî monarşi olarak tanımlayan 1947 Anayasası yürütme kuvvetini krala vermiştir. Kral sorumsuz olduğundan bu yetkiyi bakanlar aracılığıyla kullanır. Yasama kuvveti, kral ve meclisin sorumluluğundadır. Anayasa, Millet Meclisi adı altında iki meclisli bir sistem oluşturmuştur: Halkın seçtiği Temsilciler Meclisi ve atanmış üyelerden oluşan Âyan Meclisi. Temsilciler Meclisi, azınlıkların adil temsilinin gözetileceği seçim kanununa göre 4 yıl için seçilen halkın temsilcilerinden oluşur. Âyan Meclisi üyeleri, Temsilciler Meclisi üye sayısının yarısını geçmemek üzere, yarısı 4 yılda bir yenilenmek kaydıyla 8 yıllık bir süre için seçilirler. Temsilciler Meclisi üyeliği için seçilme yaşı 30’dur.

Parg. 24.            1947 tarihli Seçim Kanunu’na göre, 18 yaşını tamamlayan erkekler seçme hakkına sahiptir. Temsilciler Meclisi 20 üyeden oluşur. Seçim Kanunu doğrudan seçim ilkesini getirmiştir. Ancak, bedevilerin yaşadığı sahra bölgesi için doğrudan olmayan seçim usulü 1951 yılına kadar sürdürülmüştür. Toplam 20 üyeliğin, 2’si Çerkes, 4’ü hıristiyan ve 2’si de bedevilere tahsis edilmiştir[29].

3. Seçim ve Temsilciler Meclisi

Parg. 25.            Temsilciler Meclisi seçimleri 1947 Ekim ayında yapıldı. 4 yıllık süre için seçilen bu Meclis, 1/2/1950’de anayasal süresi dolmadan Doğu ve Batı Ürdün bölgesinin seçimlerine hazırlık amacıyla feshedildi[30].

Parg. 26.            1947 Anayasası ilan edildiğinde, muhalefet, büyük ölçüde onu 1928 Anayasası’ndan daha geri saydı. Anayasanın, kuvvetler ayrılığı ilkesini gözardı ettiğini ve yasama kuvvetini yürütme karşısında zayıflattığını belirtti[31]. Yapılan seçimde, siyasi partilerin katılımında zorluk çıkarılmış, muhalefet mensupları ülke dışına çıkışa zorlanmıştır[32].

Parg. 27.            1947 Anayasası yürütme kuvvetini üstün tutan bir niteliğe sahipti. Anayasada, Millet Meclisi’ne kanun teklif hakkı verilmemişti. Kral, Meclis’i toplantıya çağırma, açma, erteleme, feshetme yetkilerine sahipti. Bakanlar, kral önünde sorumluydu. Meclis, yürütme kuvveti üzerinde siyasi, mâli ve idarî denetim hakkına sahip değildi.

IV.İKİ BÖLGENİN BİRLEŞMESİNDEN RİBAT KONFERANSINA KADAR OLAN DÖNEM(1950-1974)

1.Siyasi Durum

Parg. 28.            İki bölgenin birleşmesinden sonra kurulan yeni hükümette üç Filistinli bakana yer verildi. 1950 seçimlerinden sonra toplanan Meclis, iki bölgenin Haşîmî Ürdün Krallığı adı altında tek bir devlet çatısı altında toplanmasına, Abdullah b. Hüseyin’in krallığına ve devletin anayasal parlamenter yönetim temeline dayanmasına karar verdi ve bunu dış dünyaya ilan etti[33].

Parg. 29.            Bu dönemde pek çok yeni siyasi parti ortaya çıktı. Partiler arası siyasi çekişme parlamentoya da yansıdı. Siyasi partilerin güçlü muhalefeti, kuvvetler arasında dengeyi ve yürütmeyi parlamento önünde sorumlu tutan bir anayasal değişimi zorladı. Bu baskı, 1952 yılında ilan edilen ve halen yürürlükte olan anayasada belli ölçüde karşılık buldu[34].

Parg. 30.            Temsilciler Meclisi-hükümet ve kral arasındaki görüş ayrılıkları zaman zaman yönetim krizini beraberinde getirmiş ve fesih kurumuna sıkça başvurulmuştur. 1957 yılında siyasi partiler[35] yasaklanmış ve bu yasak 1992 yılına kadar sürmüştür.

Parg. 31.            Hâşimî hanedanına mensup Irak ile 1958’de yapılan ittifak Irak’taki darbe nedeniyle uzun süreli olamamıştır. 1967 Arap-İsrail Savaşı sonrasında egemenlik sahasında bulunan Batı Şeria Bölgesi İsrail işgaline girmiştir[36]. Parlamentonun yarısı Batı Şeria Bölgesi temsilcilerinden oluştuğundan, işgal nedeniyle 1971 yılı seçimleri gerçekleştirilemedi. Meclis, çeşitli hukuki formüllerle varolmaya devam etti. 1976 yılında da feshedildi.

2.Temsilciler Meclisi ve Seçimlerin Hukuki Dayanağı

Parg. 32.            Ürdün’ün iki bölgesini kapsayacak genel seçimlerin yapılması amacıyla 1947 tarihli Seçim Kanunu’nda değişiklikler öngören Ek Seçim Kanunu 1949 yılında hazırlandı. Burada, Batı Şeria Bölgesi için de Temsilciler Meclisi’nde 20 koltuk tahsis edildi. Böylece, Meclis’te toplam sandalye sayısı 40’a çıkmış oldu. Batı Şeria bölgesinde 3 sandalye hıristiyan temsilciler için ayrılmıştı[37].

Parg. 33.            1952 Anayasası[38] Ürdün’ü, parlamenter ırsî monarşi olarak nitelemektedir.Yürütme kuvvetini, kral, bakanları aracılığıyla üstlenmiştir. Yasama kuvveti, kral ve Millet Meclisi’nin sorumluluğundadır. Yargı bağımsızdır. Millet Meclisi, önceki anayasada olduğu gibi, Temsilciler Meclisi ve Âyan Meclisi’nden oluşan yapısını korumaktadır. Temsilciler Meclisi, seçim kanununa uygun olarak; genel, gizli ve doğrudan seçimle seçilmiş üyelerden oluşur. Önceki iki anayasada mevcut azınlıkların temsiline ilişkin garantiye bu anayasada yer verilmese de, azınlıklara “sandalye tahsisi uygulaması” seçim kanunlarıyla sürdürülmüştür[39]. Temsilciler Meclisi’nin müddeti 4 yıldır. Adaylık yaşı 30’dur.

Parg. 34.            Anayasa’nın 16. maddesi, amaçları kanuna uygun, yöntemleri barışçıl ve tüzükleri anayasa hükümlerine aykırı olmayan siyasi partilerin kurulabileceğini hükme bağlamıştır. Bu çerçevede, 1955 yılında Siyasi Partiler Kanunu yayınlanmıştır.

Parg. 35.            1960 tarihli yeni Seçim Kanunu[40] seçme yaşını 20 olarak düzenlemiştir. Temsilci sayısını 60 olarak belirlemiştir. Bunlardan 10’nun hıristiyan, 3’nün bedevi[41] ve 2’sinin de Çerkes-Çeçen azınlığından oluşması öngörülmüştür.

3.Temsilciler Meclisi Seçimleri

Parg. 36.            Bu dönemde 8 Temsilciler Meclisi seçimi yapılmıştır[42]:

-Bu dönemin ilk parlamentosu 20/4/1950’de seçildi ve 3/5/1951’e kadar sürdü. Bu tarihte, yürütme ve yasama kuvveti arasında işbirliği olmadığı gerekçesiyle feshedildi. Bu Meclis, Batı ve Doğu Ürdün Bölgesi’nin birliğine karar verdi. Her bölgeden 20’şer olmak üzere 40 temsilciden oluştu.

-Temsilciler Meclisi, 1/9/1951’de göreve başladı. Hükümetin siyasetine Meclis’in muhalefet ettiği ve yasama ve yürütme arasındaki uyumsuzluk nedenleriyle 22/6/1954’de feshedildi.

-Meclis, Kasım 1954’te çalışmalarına başladı ve 26/6/1956’ya kadar devam etti. Bu tarihte, yürütme ile işbirliği sağlayamadığı gerekçesiyle feshedildi.

-21/10/1956’dan 21/10/1961’e kadar süren Meclis’in üye sayısı 50 idi.

-1960 Seçim Kanunu’na göre gerçekleştirilen seçimler sonucu 1961 yılında oluşan Meclis, 1962’de, yasama ve yürütme kuvvetleri arasında işbirliği yokluğu nedeniyle feshedildi. Üye sayısı 60 idi.

-Parlamento, 8/7/1962’den 21/4/1963’e kadar sürdü. Bu tarihte, yasama ve yürütme arasında işbirliği olmaması nedeniyle feshedildi.

-8. dönem Temsilciler Meclisi, 1963’ten 1966’ya kadar devam etti. Yasama ve yürütme arasında işbirliği olmadığı gerekçesiyle feshedildi.

-9. dönem Temsilciler Meclisi, 18/4/1967’de toplandı. Ülkenin içinde bulunduğu siyasi durum ve Batı Şeria’nın İsrail tarafından işgali dolayısıyla, başta anayasa değişikliği olmak üzere önemli kararlar aldı. Meclis, Krallık Kararnamesi yoluyla, erteleme ve uzatma şeklinde 1976 yılına kadar görevini sürdürdü.

4.Temsilciler Meclisi ve İşlevi

Parg. 37.            1952 Anayasası’nda kuvvetlerin yumuşak ayrılığı ilkesi benimsenmiş, belli ölçüde kuvvetler arasında denge ve işbirliği sağlanmaya çalışılmıştır. Parlamenter sistemin belirgin özelliklerinden olan, hükümetin parlamento önünde sorumluluğu ve buna karşılık da yürütme kuvvetinin parlamentoyu fesih yetkisi düzenlenmiştir. Temsilciler Meclisi üyeleri, kanun teklif edebilme hakkına sahiptir. Anayasa, Meclis’e, yürütme kuvvetini siyasi, idari ve mâli açıdan denetleme yetkisi vermiştir. Başbakan ve bakanlar, Temsilciler Meclisi önünde hükümetin genel siyasetinden ortaklaşa sorumludurlar. Kral’a, Meclis’i açma, erteleme ve fesih yetkisi tanınmıştır. Beklenmedik hallerin varlığı halinde, kral, genel seçimleri erteleyebilecektir.

Parg. 38.            Anayasa ve 1955 Siyasi Partiler Kanunu çerçevesinde; Baas Partisi, sosyalist ve komünist partiler, milliyetçi ve İslami eğilimli partiler kurulmuştur. Partilerin çoğu, kuruluş iznine sahip olmamalarına rağmen kamuoyunda benimsenmeleri sonucu faaliyetlerine devam etmişlerdir. 1957 yılında sıkıyönetim sonrası, hükümetin aldığı bir kararla da partiler  feshedilmişlerdir[43].

Parg. 39.            Anayasa’da Temsilciler Meclisi’ne tanınan yetkilere rağmen uygulamada Meclis bunları pek kullanmamıştır. Temsilciler Meclisi’nin 1952-1987 yılları arasındaki Zabıt Tutanakları üzerinde yapılan araştırmalarda, Meclis gündeminin, yürütme organı tarafından gönderilen kanun tasarılarını müzakere etmekle dolu olduğu görülmüştür. Meclis üyeleri neredeyse hiç kanun teklifinde bulunmamışlardır. Yürütme tarafından gönderilen kanun tasarılarını müzakerede de Meclis zayıf kalmış, tasarılar bir değişikliğe uğramaksızın hemen hemen aynen geçtimiştir. Denetim yetkisi de yeterince kullanılmamış, üyelerin Meclis’teki katkıları, soru ve soruşturma taleplerini aşamamıştır. 1954 ve 1955 yılları dışında gensoru teklif edilmemiş, bakanları ithâm yoluna gidilmemiştir. Bunda, kanun tasarıları sunabilecek, tartışabilecek, gerektiğinde reddedebilecek ve etkili denetim yapabilecek düzeyde eğitim-öğretim seviyesine sahip olamayan Meclis yapısının etkili olduğu ifade edilmiştir[44]. Bu dönemde, parlamento geniş ölçüde, nüfuzlu aşiretler ve ailelerden oluşmuştur. Sık sık fesih yoluna başvurulması da istikrarlı bir parlamento yapısı ve hayatı olmamasında en büyük etken olmuştur.

V.PARLAMENTER HAYATIN DONDURULDUĞU DÖNEM(1974-1984)

Parg. 40.            1967 Arap-İsrail Savaşı sonrası Batı Şeria Bölgesi’nin işgali, Arap toplumunun bölgesel ve uluslararası durumu ve nihayet 1974’de Ribat’da yapılan Arap Zirvesi’nde Filistin Kurtuluş Örgütü’nün Filistin halkının tek ve meşru temsilcisi olarak tanınması, Ürdün’de, Temsilciler Meclisi’nin feshedilerek parlamenter hayatın askıya alınmasının başlıca nedenleri olarak görülmektedir. Ortaya çıkan anayasal boşluğu doldurmak için çözüm aranmış, Temsilciler Meclisi yerine, geçici bir formül olarak, ülkenin içinde bulunduğu bu olağanüstü süreçte,1978 yılında, geçici bir kanun[45] ile İstişâri Milli Meclis oluşturulmuştur.

Parg. 41.            Meclis, adından da anlaşılacağı üzere istişârî nitelikteydi. Hükümet tarafından gönderilen kanun tasarılarını inceleme ve müzakere etme, kamu yararı çerçevesinde hükümetle görüş alışverişinde bulunarak devletin genel siyasetini belirleme görevi vardı. Krallık Kararnamesi ile tayin edilen 60 kişiden oluşmaktaydı. İstişâri Milli Meclis dönemi üç safhadan oluştu: 20 Nisan 1978’de ilk dönemi başladı ve 2 yıl sürdü. İkinci dönem de 2 yıl devam etti. Üçüncü dönem, 20 Nisan 1982’den parlamenter hayata dönüş amacıyla Meclis’in fesih tarihi olan 7 Ocak 1984’e kadar sürdü.

Parg. 42.            Üye olma yaşı 30 idi. Meclis’te kadın üye de bulundu.

VI.PARLAMENTER HAYATA DÖNÜŞ YILI OLAN 1984’TEN BUGÜNE KADARKİ DÖNEM

1.Siyasi Durum

Parg. 43.            İstişâri Milli Meclis feshedildikten sonra, yapılmış olan anayasa değişikliği sonucu, en son fesholunmuş olan Temsilciler Meclisi toplantıya çağrıldı. Bu Meclis, 10. Temsilciler Meclisi olarak da isimlendirildi. 1988 yılında Ürdün, Batı Şeria ile idari ve hukuki ilişkisini kesti. 1991 yılında, 60 kişiden oluşan Milli Misak Komisyonu kuruldu. Komisyon, Milli Misâk Belgesi’ni kabul etti. Misâk, çok yönlü kalkınma hedefleri içeren bir uzlaşma metni niteliğindeydi. Siyasi hayatın ülkede yeniden düzenlenmesi ve siyasi partilerin etkinliklerinin arttırılması amaçlar arasındaydı. Belge, çeşitli halk kesimlerinin temsilcilerinin katkısıyla ortaya çıkması dolayısıyla etik bağlayıcılığa sahipti. Uzlaşmanın getirdiği siyasi rahatlamadan sonra, 1957 yılından beri yasak olan siyasi partilerin kurulmasına tekrar izin verildi[46].

Parg. 44.            1994 yılında İsrail ile barış anlaşması imzalandı. 1999 yılında Kral Hüseyin’in ölümü ile  oğlu II. Abdullah tahta geçti. 2001 ylında Temsilciler Meclisi feshedildi. 2002 yılında toplumsal bir mutabakat oluşturma amacıyla, üyeleri kral tarafından belirlenen bir komisyon, “Önce Ürdün” adıyla hazırladığı bir metni kamuoyuna duyurdu. Belge; sosyal, siyasal, iktisadi sahada geleceğe yönelik hedefleri ve istekleri belirtiyordu. Anayasal süresinde seçimlerin yapılması, siyasi çoğulculuk, geniş katılımlı ve rekabet ortamı içerisinde bir seçim gerçekleştirilmesi, kadınların seçimlere aktif katılımının sağlanması ve bu çerçevede bir geçiş sürecinde kadın adaylar için “kota” kabülü gibi tekliflere belgede yer verilmekteydi. Kadınlar ile ilgili teklif seçim kanununa yansıtılmış ve 2003 seçimlerinde uygulamaya konulmuştur[47].

2.Temsilciler Meclisi Seçimlerinin Hukuki Dayanağı

Parg. 45.            İstişârî Milli Meclis feshedilip önceki Temsilciler Meclisi toplantıya çağrıldığında, bu eski Meclis’te, istifalar ve ölümler nedeniyle sandalyelerin boşaldığı görüldü. Bu boş koltukları doldurmak amacıyla, 1984 yılında, anayasa ve seçim kanunu değiştirildi. Seçim bölgelerinin yarısında ara seçim yapıldı[48].

Parg. 46.            1986 yılında yeni seçim kanunu kabul edildi[49]. Bu Kanun uyarınca, Temsilciler Meclisi üye sayısı 80’e çıkarılmış, bunların; 9’u hıristiyan, 6’sı bedevi ve 3’ü de Çerkes ve Çeçen azınlık için tahsis edilmiştir[50]. 

Parg. 47.            1974 yılında kadınlara hem parlamentoda hem de mahalli meclislerde seçme ve seçilme hakkı tanınmıştı. Ancak, ilk kez 1989 genel seçimlerine kadınlar, hem seçmen hem de aday olarak katıldılar. 1986 Seçim Kanunu, 1989, 1993 ve 1997 yıllarında değiştirildi[51].

Parg. 48.            2001 yılında yeni seçim kanunu yayınlandı[52]. Kanun, seçim bölgesini 21’den 44’e, temsilciler meclisi üye sayısını, 80’den 104’e, seçme yaşını 19’dan 18’e çekti. Bu Kanun, 2002 yılında yayınlanan “Önce Ürdün Belgesi”ndeki tavsiyeleri dikkate alarak 2003 yılında kısmî olarak değiştirildi. Değişiklikle, seçim bölgesi 1 arttırılarak 45’e yükseltildi. Seçimlerde kadınlara 6 sandalye “kota” olarak ayrılarak, Meclis üye sayısı 110’a çıkarıldı[53]. Daha önceki seçimlerdeki oran kısmen değiştirilerek; hıristiyanlara 9, Çerkes ve Çeçenlere 3, sahra bölgesindeki bedevilere 9 üyelik ayrıldı.

3. Temsilciler Meclisi Seçimleri

Parg. 49.            1984 yılı seçimlerinde siyasi partilere uygulanan yasak yumuşatılınca, farklı eğilim ve siyasi parti mensuplarına Meclis yolu açıldı. Bu Meclis, yenilenmek suretiyle 4 yıl devam etti. 1988 yılında Ürdün Batı Şeria Bölgesi ile hukuken bağını kestiğini ilan edince, daha önce parlamento üyelerinin yarısı bu bölgeden seçildiğinden yeni durum çerçevesinde Meclis feshedildi.

Parg. 50.            11. Temsilciler Meclisi seçimleri 1989 yılında yapıldı. Seçim sonucu oluşan Meclis, 11/11/1989’da göreve başladı ve 4/8/1993’e kadar çalışmalarına devam etti. 80 kişilik bu Meclis, yasal süresini tamamlamadan üç ay önce yeni seçimlere hazırlık amacıyla feshedildi. Seçimlerde siyasi parti yasağı ile ilgili hükümler sert bir şekilde uygulanmayınca, çeşitli siyasi partilere mensup adaylar bağımsız bir şekilde seçime katıldı. Seçimler, adaylar arasında çeşitli propoganda araçlarının da kullanıldığı rekabet ortamında geçti. Kadınların ilk defa seçmen ve aday olarak katıldıkları bu seçimde, toplam 647 adayın 12’si kadın adaylardan oluşmaktaydı[54].

Parg. 51.            1993 yılındaki 12. Temsilciler Meclisi seçimlerine, 1992 yılında siyasi parti yasağının kalktığı ve 1993’de seçim kanununun değiştirildiği bir zeminde girildi. Siyasi partiler seçimlere katıldı. Seçimlerde, 3’ü kadın olmak üzere 534 aday yarıştı. Meclis, 22/11/1993’te çalışmalarına başladı. Eylül 1997’de anayasal süresini tamamlamadan üç ay önce yeni seçimlere hazırlık gerekçesiyle feshedildi.

Parg. 52.            1997 yılında seçim kanununda seçim bölgelerinin taksimi ile ilgili değişiklik yapıldı. 1993 yılında başlayan hükümetle siyasi partiler arasındaki iç ve dış olaylara ilişkin görüş ayrılığı gittikçe arttı ve 1997 yılındaki 13. Temsilciler Meclisi seçimleri bazı siyasi partiler tarafından boykot edildi. Seçimlere 17 kadın aday katıldı. Meclis, 23/11/1997’den 16/6/2001’e devam etti. Bu tarihte, yasal süresini tamamlamadan Kral tarafından feshedildi.

Parg. 53.            Anayasanın 73/1 maddesi; Temsilciler Meclisinin feshi halinde fesih tarihinden itibaren en fazla dört ay sonra yeni Meclis olağanüstü toplanacak şekilde genel seçimlerin yapılmasını gerektirmekteydi. Ancak, Anayasanın 73/4. maddesine göre; Kral, kendisiyle beraber Bakanlar Kurulunun seçimlerin yapılmasını imkansız gördüğü beklenmedik hallerin varlığı halinde genel seçimlerin yapılmasını erteleyebilmektedir. Bu hükme istinaden seçimler fesih tarihinden iki yıl sonraya ertelenmiş ve 17/6/2003 tarihinde yapılmıştır. Seçimlere 54’ü kadın olmak üzere 765 aday katılmıştır.

4.Seçimler Sonrasında Temsilciler Meclisi

Parg. 54.            1984 yılı ara seçimleriyle, Baas Partisi ve İslamî eğilimli temsilciler meclise girdi. Bu Meclis’te, temsil yelpazesi de genişlemiş gözüküyordu. 1989 yılındaki seçimler sonrasında, farklı kesim ve düşüncedeki temsilcilerden oluşan parlamento yapısında, aşiret ve etkili ailelerin temsil oranı azaldı. Temsilciler Meclisi önceki dönemlere nazaran; genel siyasetin belirlenmesinde, yasama ve siyasi denetimde aktif rol oynadı

Parg. 55.            1992 yılında çıkarılan Siyasi Partiler Kanunu sonrasında siyasi parti kuruluşunda adeta patlama oldu. Küçük partilerin bir kısmı seçimlere girebilmek için koalisyon oluşturdu. 1993 yılında oluşan Meclis’te, hiçbir siyasi parti çoğunluğu elde edemedi. İslâmî eğilimli parti ve gruplar 21, milliyetçi ve solcu partiler 8, merkez partiler 14 sandalye kazandı[55]. 1993 yılı seçimleri sonucu ilk defa bir kadın aday parlamentoya girdi. 1989’da 1 ve 1993 yılında 2 kadın Âyan Meclisi üyeliğine atandı.1979, 1984, 1993, 1995, 1999, 2000 ve 2002 yıllarında hükümette kadın bakan bulundu[56].

Parg. 56.            Bazı parti ve topluluklarca 1997 seçimlerinin boykot edilmesi seçim sonuçlarına da yansımış; 80 koltuğun 75’i bağımsızlar, 5’i de dört parti arasında paylaşılmıştı. Bağımsızlar arasında seçimleri boykot eden parti mensupları da bulunmaktaydı. Siyasi katılımın azlığı, siyasi ağırlığın merkezden sahraya ve bazı küçük şehirlere kaymasına neden olmuştu[57].

Parg. 57.            17 Haziran 2003’de yapılan son seçim, çoğunluğunu; aşiret adayları, eski bürokratlar, emekli askerler ve işadamlarının oluşturduğu bağımsızların başarısıyla sonuçlandı. Kral ve rejime bağlılığıyla da tanınan bağımsızlar 62 koltuk elde etti. İslamî eğilimli parti 17,  demokratik sol parti 2 koltuk elde ederken, milliyetçiler ve Baas Partisi hiçbir başarı kazanamadı. 2003 yılı seçimlerinde kadın adaylar, kendileri için ayrılan 6 kişilik kontenjan yanında, 45 bölgede erkek adaylarla birlikte parlamento üyeliği için mücadele etmişlerdi. Ancak, kontenjan haricinde hiçbir kadın aday seçimi kazanamadı. Oy kullanmanın zorunlu olmadığı seçimlerde, katılma oranı, % 58.87 olarak gerçekleşti. En yüksek katılım, % 86 ile Kerak’ da gerçekleşirken, başkent Amman’da bu oran % 44 oldu[58].

SONUÇ

Parg. 58.            Ürdün’ün başlangıçtan bugüne karşı karşıya bulunduğu ulusal, bölgesel ve uluslararası siyasi şartlar, seçim ve parlamentoyla ilgili düzenlemelerin şekillenmesinde ve  uygulanmasında belirleyici olmuştur. 1929-1946 yılları arasında İngiliz mandası altında olan Emirlik, 1928 İngiltere-Ürdün anlaşması ve bu anlaşma çerçevesinde şekillenen anayasayla yönetilmiştir. İngiliz menfaatlerini öncelikle gözeten yönetim boyunca, manda idaresi ve Emir’in başı çektiği yürütme yönetimde ağır basmıştır. İki turlu seçim sistemi  âdil bir temsil yapısı oluşturamamış, üyelikler, kabilelerin ve belirli ailelerin elinde toplanmıştır. Bu şekilde oluşan Yasama Meclisi, yasama ve siyasi denetim yetkisine sahip olmadığından şeklî olmaktan öteye gidememiştir. Böyle bir ortamda, mevcut siyasi partilerin mücadelesi de bağımsızlığın kazanılmasına odaklanmıştır.

Parg. 59.            1946 yılında bağımsızlığın kazanılması, Arap-İsrail Savaşları, Batı Şeria Bölgesi’nin ülke topraklarına katılması, Arap dünyasındaki bölgesel ittifaklar, ideolojik siyasi partilerin kuruluşu, kral-hükümet-meclis arasındaki görüş ayrılığı ve bunun sonucunda siyasi parti faaliyetlerinin yasaklanması, 1974 Ribat Konferansı ve 1988 yılında alınan karar sonucu Batı Şeria Bölgesi ile ilişkinin kesilmesi; 1989’a kadar olan dönemde temsille alakalı hukuki metinlerin düzenlenmesinde ve uygulanmasında etkili olmuş en önemli siyasal gelişmelerdir. 1946-1989 arası dönemde; iki anayasa, üç seçim kanunu ortaya konmuş, zamanla bunlar içerisinde pek çok değişiklik yapılmıştır. 1952 Anayasası ile birlikte, parlamenter sistemde yasama ve yürütme kuvveti arasında denge unsuru olan fesih ve siyasi sorumluluk ilkesine yer verilmiştir. Ancak, rejimin monarşik niteliği, Kral’ı; Âyan üyelerini tayin etme ve parlamentoyu feshetme yetkileri başta olmak üzere, güçlü yetkilerle donatarak kendini göstermiştir. Sık sık fesih yoluna gidilmesi, parlamenter olmaktan çok, monarşik niteliği, rejimin aslî unsuru haline getirmiştir. 1950 yılı ile birlikte ortaya çıkmaya başlayan ideolojik partilerin izledikleri çizgi kaygıyla karşılanmış, derin görüş ayrılıkları 1957 yılında  siyasal partilerin yasaklanmasına neden olmuştur. İktidarın izlediği bu tutum, toplumda siyasal ilgiyi ve siyasal katılım isteğini azaltmış, mevcut parlamento yapısı aşiret ve belli aileler elinde toplanmış, parlamento şeklî olmaktan öteye gidememiştir.1974-1984 yılları arasında da parlamenter hayat askıya alınmıştır.

Parg. 60.            1989 yılında Kral Hüseyin, ekonomik ve siyasal alanda serbestlik içeren bir program başlatmıştır. Kral, böylece, kamuoyunun da desteğini alarak rejimin dayandığı temelleri sağlamlaştırmak istemişti. Bu girişimin, parlamenter hayata ve seçimle ilgili düzenlemelere  de yansıması yönünde adımlar atılmaya başlandı.  1991 yılında, toplumsal bir mutabakatla ilan edilen Milli Misâk Belge’sinde, çoğulculuk ve serbestliğe vurgu yapıldı. 1992 yılından itibaren, 1957’den beri yasak olan siyasal partilere tekrar izin verildi. Milliyetçi, sosyalist, merkez ve İslâmî eğilimli yaklaşık 20 parti kuruldu. Bunlar içerisinde, Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın siyasi kanadına mensup İslamî Hareket Cephesi seçimlere de yansıyan oyuyla ülkenin en organize ve en güçlü partisi olarak ortaya çıktı. 1990’lı yıllarda ortaya çıkan Körfez Savaşları, ve özellikle 1994 Ürdün-İsrail Barış Anlaşması, halkın yarıdan fazlasını Filistinli Arapların oluşturduğu ülkede büyük sıkıntı oluşturdu. Görüş ayrılıkları tekrar günyüzüne çıktı. Siyasi partiler ve basın üzerinde baskılar arttı. Siyasi partilerin bir kısmı 1997 seçimlerini boykot etti.

Parg. 61.            1999 yılında Kral Hüseyin’in oğlu II. Abdullah böyle bir zeminde tahta çıktı. 2001 yılında parlamento feshedildi. Bir taraftan seçim için hazırlıklar yapılırken, diğer taraftan toplumsal mutabakat çerçevesinde; siyasal çoğulculuğa, siyasal partilerin serbest rekabetine, kadının temsil edilebileceği bir parlamento yapısına destek veren “Önce Ürdün Belgesi” üzerinde uzlaşmaya varıldı. Haziran 2003’te yapılan seçimlerde, Kral ailesine ve rejime yakınlığı ile bilinen bağımsızlar 62 sandalye elde etti. 45 seçim bölgesinde, 30 adayla seçime katılan İslami Hareket Cephesi 17 temsilciyle Meclis’e girdi. Fakat, seçim sonrası parlamentoda, bu şekliyle, geleneksel devlet politikasını değiştirebilecek muhalif bir yapı oluşmadı.

Parg. 62.            Bütün bunlarla birlikte, gelecekte Ürdün’de sağlıklı bir temsil yapısının oluşması seçim sonuçlarının iyi okunmasıyla da yakından ilgilidir. Öncelikle, halkın seçimlere karşı ilgisizliği bir sorun olarak görünmektedir. Gerçekten, başkent Amman’da seçime katılımın % 44 olarak gerçekleşmesi bu ilgisizliğin somut bir örneğidir. Bu rakam, genel katılım oranı ile birlikte değerlendirildiğinde, pekala, toplumun siyasetten beklentisinin azlığına işaret edebilir. Siyasi partilerin parlamentoda temsil oranı %25’i geçmezken, bağımsızların oranı çok yüksektir. Oysa, çağdaş seçim anlayışı, kişilerin seçimi ve belirlenmesi yerine siyasi partilerce sunulan programın oylanmasını ifade eder[59]. Bu da önce, siyasi partilerin serbestçe kurulabileceği ve faaliyet yapabileceği ortamı gerektirir. Öte yandan, seçim sistemi gereği, seçmenler, bir seçim bölgesinde tek bir adayı seçmek zorundadırlar. Bu da “siyasi parti”den çok, “kişi”yi öne çıkarmakta, siyasi partilerin gelişimini ve güçlenmesini engelleyici bir rol oynamaktadır. Parlamenter sistemde, istisnâen  başvurulabilen fesih mekanizmasına sıkça başvurulması da parlamenter hayatın gelişmemesinde en önemli etkendir. 

Parg. 63.            Temsîlî demokrasi”den “katılımcı demokrasi” aşamasına geçildiği çağdaş dünyada, temsille ilgili pek çok sorunu olan Ürdün’ün siyasi geleceği, “iç ve dış siyasi olayların şekillendireceği” parlamenter hayat ile, “parlamentarizmin şekillendireceği” yönetim anlayışı arasında yapacağı tercihle yakından ilgili gözükmektedir.



* A.Ü. Erzincan Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi

[1] Bkz. Salih Tuğ, İslam Ülkelerinde Anayasa Hareketleri, İstanbul 1969, s. 250 vd; Salim el-Kisvânî, Mebâdiü’l-Kanûni’d-  Dûstûrî Mea Dirâsetin Tahlîlîyetin li’n-Nizâmi’d-Düstûri’l-Ürdünî, Amman 1983, s. 148.

[2] Bu çerçevedeki bir değerlendirme için bkz. Ahmet Mumcu, “Osmanlı Devleti’nde Meşveret Yöntemi Demokratik Bir Gelişme Sağlayabilir Miydi?”, Türkiye Demokrasi Hareketleri Konferansı 6-8 Kasım 1985 Ankara, HÜEFD, 4/1, Ankara 1986, s. 3-23.

[3] Carter V. Findley, Osmanlı Devletinde Bürokratik Reform Bâbıâli(1789-1922), çev. Latif Boyacı-İzzet Akyol, İstanbul 1994, s. 149.

[4] Türk Parlamento Tarihi, I. ve II. Meşrutiyet, c. I-II, haz. İhsan Güneş, c. II, Ankara 1998, s. 13.

[5] Kanun-u Esasi metni için bkz. Server Feridun, Anayasalar ve Siyasal Belgeler, İstanbul 1962, s. 14-25.

[6] Türk Parlamento Tarihi, c. II, s. 19.

[7] Bu dönem parlamento seçimleri için bkz. Servet Armağan, “Memleketimizde İlk Parlamento Seçimleri”, Kanun-u Esasî’nin 100. Yılı Armağanı, Ankara 1978, s. 149-167; Bülent Tanör, Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri, İstanbul 1992, s. 121-127.

[8] Bkz. Türk Parlamento Tarihi, c. I, s. 243 vd; Tanör, s. 146-147; Zafer Toprak, “Meşrutiyet’te Seçimler ve Seçim Mevzuatı”, Tanzimattan Cumhuriyete Türkiye Ansiklopedisi, c. 4, İstanbu 1985,  s. 974.

[9] Türk Parlamento Tarihi, c. II, s. 28, 36; Celal Tevfik Karasapan, Filistin ve Şark-ül-Ürdün, c. I-II, İstanbul 1942, c. II, s. 225.

[10] Türk Parlamento Tarihi, c. II, s. 62.

[11] Bkz. Abdülmecid Zeyd eş-Şinâk, el-Medhal ilâ Tarîhi’l-Ürdün ve Hadâretihi, et-Tab’atü’s-Sâniye, Amman 2000, s. 155 vd; Karasapan, c. I, s. 128 vd; Eugene L.Rogan, Frontiers of the State in the Late Ottoman Empire Transjordan, 1850-1921, Cambridge 1999, s. 218 vd; Ömer Kürkçüoğlu, Osmanlı Devleti’ne Karşı Arap Bağımsızlık Hareketi(1908-1918), Ankara 1982.

[12] Anlaşma şartları için bkz. Şinâk, s. 188.

[13] Karasapan, c. II, s. 217-218; Şinâk, s. 189.

[14] Kisvânî, s.158-159; Hânî Selim Hayr, et-Tatavvuru’l-Amelî li’d-Düstûru’l-Ürdünî 1921-1989, byy., ts., s. 25.

[15] Karasapan, c.II, s. 218.

[16] Adil el-Hiyârî, el-Kanunu’d-Düstûrî ve’n-Nizamu’d-Düstûrî’l-Ürdünî, Amman 1972, s. 512.

[17] Hayr, s. 25.

[18] Metni için bkz. Selim Muhammed Gazvî, el-Vecîz fi’t-Tanzîmi’s-Siyâsî ve’d-Düstûrî li’l-Memleketi’l-Ürdüniyyeti’l-Hâşimiyyeti, et-Tab’atü’l-Hâmiseti, Amman 1996, s.164-177.

[19] Fâyez Züreykât, “et-Tecrübetü’l-Barlemaniyyetü’l-Ürdüniyyetü’l-Cedide”, Mûte el-Buhûs ve’d-Dirâsât, el-Mücelledü’s-Sâbi’, el-Adedü’r-Râbî’, Câmiatu Mûte-Ürdün, Kanun-u Evvel 1992, s. 153.

[20] Bkz. “Kavânînü’l-İntihâb fi’l-Ürdün(1923-2002)”, http://www.electionsjo.com/ESubject/DefaultSub. asp? seid =98, 22.06.2003

[21] Ali Hattâr Şatnâvî, “Temsîlü’l-Ekalliyât fi’l-Barlemâni’l-Ürdünî”, Dirâsât, el-Aded 2, el-Mücelled 23, Ulûmu’ş-Şerîa ve’l-Kanun, Câmiatü’l-Ürdüniyye- Ürdün, Kanunu’l-Evvel 1996, s. 303-304.

[22] Bkz. http://www.parliament.gov.jo/ummah/history_a.htm, 28.10.2003; Jordan’s Parliamentary System, Parliament Publications, Ürdün 2000, s. 4-5.

[23] Züreykât, et-Tecrübetü, s. 153-154.

[24] Hayr, s. 57,340.

[25] Züreykât, et-Tecrübetü, s. 154-155.

[26] Kisvânî, s. 179-180; Hiyârî, s. 544-547.

[27] Metni için bkz. Gazvî, s. 177-191.

[28] Züreykât, et-Tecrübetü, s. 158.

[29] Gazvî, s. 54-55; Şatnâvî, s. 304.

[30] Bkz. http://www.parliament.gov.jo/ummah/history_a.htm, 28.10.2003; Jordan’s Parliamentary System, s. 9.

[31] Hayr, s. 340.

[32] Tuğ, s. 307.

[33] Edîb Selâmet Helsâ: Üsüsü’t-Teşrî’ ve’n-Nizâmi’l-Kazâî fi’l-Memleketi’l-Ürdüniyyeti’l-Hâşimiyye, et-Tab’atü’s-Sâniye, Amman 1997, s.7-8; Kisvânî, s. 194-195.

[34] Bkz. http://www.parliament.gov.jo/ummah/history_a.htm, 28.10.2003.

[35] Bkz. George L. Harris, Jordan, New Haven 1958, s. 76-83.

[36] Şinâk, s. 329 vd; Züreykât, et-Tecrübetü, s. 165.

[37] Şatnâvî, s. 304.

[38] Anayasa metni için bkz. ed-Düstûru’l-Ürdünî Mea Cemîi’t-Tadilâti’l-letî Tareet Aleyhi, Matbûâtu Meclisi’l- Ümme, byy.,1986. Değişiklikleri de içeren çeviri için bkz. Ayhan Ceylan, “Ürdün Anayasası ve Değişiklikleri”, www.e-akademi.org, Hukuk, Ekonomi ve Siyasal Bilimler Aylık İnternet Dergisi, sayı 9, Kasım-2002. Sonraki değişiklikleri içermeyen ilk metnin Türkçe çevirisi için bkz. İlhan Lütem, Yeni Anayasalar, Kitap IV, Ankara 1954, s. 1518-1540. Genel bir özeti için bkz. Yıldızhan Yayla, “Anayasa”, DİA, c.3, İstanbul 1991, s. 192-194.

[39] Şatnâvî, s. 304.

[40] Metni için bkz. Gazvî, s. 215-233.

[41] 1960 Seçim Kanunu, daha önce kuzey, güney olarak ikiye ayrılmış olan bedevilerin yaşadığı sahra bölgesini; kuzey, orta ve güney şeklinde üçe ayırdı. Bkz. Fâyez Züreykât, “el-Bedû fi’n-Nizâmi’s-Siyâsiyyi’l-Ürdünî”, Mûte el-Buhûs ve’d-Dirâsât, el-Mücelledü’l-Âşir, el-Adedü’s-Sâdis, Câmiatu Mûte-Ürdün, Recep 1995, s. 183.

[42] Bkz. http://www.parliament.gov.jo/ummah/history_a.htm, 2.11.2003; Jordan’s Parliamentary System, s. 12-14.

 

[43] Hayr, s. 341-342.

[44] Züreykât, et-Tecrübetü, s. 163-167; Gâzî Yusuf Züraykî, Mebdeü’s-Sümüvvü’d-Düstûr Dirâsetün Tatbîykiyyetün li’d-Düstûri’l-Ürdünî, Risâletü’t-Doktora Câmiatü’l-Kahire Külliyetü’l-Hukuk, byy. 1990, s. 237.

[45] Kanun için bkz. Gazvî, s. 239-258.

[46] Gâzî Sâlih Nehâr, “el-İntihâbâtü’l-Niyâbiyyetü ve Zuhûru’l-Ehzâbi’s-Siyâsiyyeti fi’l-Ürdün li’l-Fetreti (1989-1997)”, Şuûnün İçtimâiyyetün, el-Adedü’t-Tâsia ve’s-Sittûne, es-Senetü’s-Sâminete Aşrete, Rebî’ 2001, Ürdün, s. 68;Helsâ, s. 40.

[47] Belge için bkz. http://www.electionsjo.com/ESubject/detail.asp?eid=57, 18.06.2003.

[48] Züreykât, et-Tecrübetü, s. 168.

[49] Kanun metni için bkz. http://www.undp-pogar.org/arabic/index.html, 15.10.2003.

[50] Şatnâvî, s. 306. Yazar, dînî, ırkî topluluklara sandalye tahsisini 1952 Anayasası’na aykırı ve sosyal açıdan da zararlı bulmaktadır(s. 306-311).

[51] “el-Mer’etü ve’l-İntihâbât”, http://www.electionsjo.com/ESubject/DefaultSub.asp?seid=99, 17.06.2003.

[52] Metni için bkz. http://www.electionsjo.com/ELaws/default.asp, 17.06.2003.

[53] Bkz. http://www.undp-pogar.org/arabic/index.html

[54] Bkz. http://www.parliament.gov.jo/ummah/history_a.htm, 2.11.2003; Züreykât, s. 176.

                                                             

 

[55] Zereykât, et-Tecrübetü, s. 169-182; Nehâr, s.66 vd; Jordan’s Parliamentary System, s. 50.

[56] Bkz. “el-Mer’etü ve’l-İntihâbât”,http://www.electionsjo.com/ESubject/DefaultSub.asp?seid=99, 17.06.2003; Cemal Hatib, el-Vad’ur-Râhinüli’l-Mer’eti’l-Ürdüniyyeti“el-Avâiku ve’l-Furas”,http://www.electionsjo.com/ Esubject  /DefaultSub.asp?seid=98, 17.06.2003.

[57] Bkz. http://www.undp-pogar.org/arabic/index.html, 16.10.2003.

[58] Curtis R. Ryan, “Political Opposition, Democracy and Jordan’s 2003 Elections”, http://www.erpic.org/ perihelion/articles2003/august.htm, 1.11.2003; http://news.bbc.co.uk/2/hi/middle_east/2999556.stm, 1.11.2003; http://www.jordanembassyus.org/new/aboutjordan/dp3.shtml, 1.11.2003.

[59] Erdoğan Teziç, Anayasa Hukuku, İstanbul 1986, s. 229.