|
||||
|
Makale:
TÜRKİYE-ALMANYA ARASINDAKİ ENDÜSTRİ İÇİ TİCARET’İN GELİŞİMİ VE ENDÜSTRİ İÇİ TİCARETİ ETKİLEYEN ÜLKE DEĞİŞKENLERİ
DEVELOPMENT OF INTRA INDUSTRY TRADE BETWEEN TURKEY AND GERMANY, AND THE COUNTRY VARİABLES AFFECTİNG INTRA INDUSTRY TRADE
Arş.Gör.Dr. Füsun Yenilmez
Yard.Doç.Dr. H.Naci Bayraç
Osmangazi Üniversitesi İ.İ.B.F. İktisat Bölümü
ÖZET
Bir ülkenin aynı endüstriye ait bulunan bir ürünü hem ihraç hem de ithal edebildiği uluslararası ticaret olarak tanımlanan Endüstri İçi Ticaret, son yıllarda daha da önem kazanarak iktisat literatüründe ön plana çıkmıştır. Karşılaştırmalı üstünlükler teorisinin açıklayamadığı bu tip ticareti, ürün farklılaştırması ve ölçek ekonomileri gibi faktörleri de göz önüne alarak endüstri içi ticaret açıklamıştır. Bu çalışmanın amacı, endüstri-içi ticarete ait kuramsal ve ampirik yaklaşımları incelemek, Türkiye-Almanya dış ticaretinde endüstri içi ticaretin önemini ve endüstri içi ticaret oranını etkileyen ülke değişkenlerini ortaya koymaktır.
Öncelikle dış ticaret teorisi yaklaşımları içerisinde endüstri içi ticarete ilişkin kuramsal, ampirik yaklaşımlar incelenmiş ve endüstri içi ticareti ölçme yöntemleri tanıtılmıştır. Çalışmada, Türkiye-Almanya arasındaki dış ticaret, SITC Rev.3 sınıflandırmasına göre beş basamaklı ürün grupları kullanılarak birincil ürünler ve sınai ürünler olarak gruplandırılmıştır. Bu gruplarda kendi içinde Gümrük Birliği öncesi ve Gümrük Birliği sonrası dönemleri, daha iyi analiz edebilmek amacıyla iki gruba ayrılarak incelenmiştir. Endüstri içi ticareti ölçmek için Grubel-Lloyd indeksinin düzeltilmemiş şekli kullanılmıştır. Çalışmada son olarak Türkiye ile Avrupa Birliği ülkeleri arasındaki endüstri içi ticarette en yoğun endüstri içi ticaret yapılan ülke olarak tespit edilen Almanya örnek alınmıştır. Almanya verileri temel alınarak endüstri içi ticareti etkileyen ülke değişkenleri test edilmiştir.
ABSTRACT
Intra-industry trade, that is defined as the type of trade which a country can be able to export and import a product that belongs to the same industry, become more important in the economic literature in recent years. Intra-Industry Trade explains things that can not be explained by theory of comparative advantage, by considering factors such as product differentation and economies of scale. The aim of this study is to examine the theoretical and emprical approaches, of to intra-industry trade, and point out the importance of foreign intra-industry trade between Turkey and E.U.
In this direction, the thereotical and emprical approaches of intra-industry trade in foreign trade theory have been examined and measurement method of intra-industry trade are introduced. The foreign trade between Turkey and EU, are grouped as primary products and industry products according to SITC Rev.3 classification. These groups are divided into two groups to examine before and after the custom unions period separetly To measure the intra-industry trade, the unadjusted type of Grubell-Lloyd index is used. Finally in this study, Germany is taken as an example, since it is the EU country which has the biggest intra-industry trade volume with Turkey. Using Germany data, country variables that affect the intra-industry trade are tested.
1. ENDÜSTRİ İÇİ TİCARET KAVRAMI
Uluslararası iktisatta genel kabul görmüş olan Hecksher-Ohlin (H-O) Teorisi, ülkelerin sahip oldukları bol üretim faktöründen geniş ölçüde kullanarak ürettikleri malları ihraç edeceğini, öte yandan üretimi için ülke içinde kıt olan üretim faktörünün yüksek oranda kullanımını gerektiren malları ise ithal edeceklerini öne sürmektedir. H-O teorisinin açıklamakta yetersiz kaldığı uluslararası ticaret türü, ölçek ekonomileri ve ürün farklılaşması gibi faktörlerin yer aldığı endüstri içi ticaret (EİT) yaklaşımı tarafından açıklanabilmiştir. Endüstri içi ticaret, bir ülkenin aynı endüstriye ait bulunan bir ürünü hem ihraç hem de ithal edebildiği uluslararası ticaret türü olarak tanımlanmaktadır. EİT dış ticarette en yaygın olarak görülen ticaret şeklidir. EİT ilk kez AET’nin kurulmasıyla önem kazanmıştır. AET’nin kurulmasıyla bölge içinde serbest ticaretin başlamış, farklılaştırılmış ürünlerin satılmasıyla üretim hacminin genişlemiş olduğu görülmüştür.
Bu tarihten sonra pek çok iktisatçı EİT ile ilgili varsayımlar ileri sürmüş ve çalışmalar yapmıştır. Bu çalışmaların sonucunda EİT’in nedenlerinin başında ürün farklılaşmasının olduğu görülmüştür. Aynı endüstrinin ürünü olan fakat ufak farklılıklara sahip olan mallar tüketici zevk ve tercihlerindeki farklılıklar nedeniyle EİT’e konu olmaktadırlar (Kenen, 2000, s.139). İkincisi Taşıma maliyetleri ve coğrafi bölgelerdir. Amerika gibi fiziki olarak büyük ülkelerde uç bölgelerdeki üreticiler ulaşım masrafları nedeniyle sınır komşusu olan yakın ülkelerden ithalat yoluyla hammadde teminine gitmektedirler (Field, Appleyard, 1998, s.198). Üçüncü neden olan Dinamik ölçek ekonomileri ürün farklılaşmasıyla ilgili bir nedendir. Ülke bir ürünün çeşidinde uzmanlaştığında birim maliyetlerde azalma görülecek ve ülke aynı mallardan daha fazla üretip fazlasını ihraç edecek aynı ürünün farklı çeşidini daha ucuza ithal edecektir (Yılmaz, 1992a, s.228). EİT’in nedenleri arasında dördüncü sırada toplam ürün derecesi görülmektedir. Bu konuda yapılmış olan çalışmalar, uluslararası ürün sınıflandırmasında basamak sayısı yani ürün çeşidi arttıkça EİT oranının da artacağı yönünde sonuçlar vermiştir.
Bir diğer nedenin de ülkelerin gelir dağılımlarındaki farklılıklar olduğu ortaya konmuştur. Bu konuda Linder’in tüketicilerin zevklerinin gelir seviyeleri tarafından şekillendiği görüşünden hareketle talebin üretimi teşvik ettiği savunulmuştur. Bu durumda ülkede üretilen mal çeşitliliği kişi başına düşen gelir seviyesinin bir yansıması olacaktır (Husted, Melvin, 1993, s.131). EİT’in nedenleri arasında son olarak da ülkelerin EİT seviyeleri görülmektedir. Bu konuda Balassa ve Linderin çalışmaları öncülük etmektedir. Bu çalışmalara göre EİT’in gelişmişlik düzeyi yüksek, birbirine komşu, gümrük tarife oranları düşük veya entegrasyona gitmiş, kişi başına gelir düzeyi yüksek ülkeler arasında yaygın olarak görülmektedir. Yine bu çalışmalara göre EİT’in, monopollü rekabet şartlarında üretilen, ölçek ekonomisine bağlı, ürün farklılaşmasına uygun olan ürünlerde yaygın olarak görüldüğü tespit edilmiştir (Field, Appleyard, 1998 s.196).
2. ENDÜSTRİ İÇİ TİCARETİN ÖLÇÜLMESİ
EİT’in temellerini oluşturan kuramsal yaklaşımların üzerinde durulmasının ardından incelenmesi gereken önemli bir konuda endüstri içi ticaretin ölçülmesidir. EİT’in ölçümü konusunda çeşitli indekslerin geliştirildiği çalışmalar yapılmıştır.
Grubel-Lloyd (GL) yeni bir yaklaşımla EİT ölçümüne yönelik hesaplamalar yapmışlardır. GL indeksi son yıllarda sıklıkla kullanılan indekslerden birisi olmuştur. Formülün payı bize EİT’i formülün geneli ise EİT’in toplam ticaret içindeki payını vermektedir. Bu oran 0 ile 1 arası değer almaktadır. Değer 0’a yaklaştıkça EİT azalmakta ticaretin yönü endüstriler arası ticarete yaklaşmakta, 1’e yaklaştıkça EİT artmaktadır (Grubel, Lloyd, 1975, s.21).
Grubel-Lloyd yaklaşımında belirli bir ürün grubu için endüstri içi ticaret, toplam ticaret (xij+mij) eksi endüstriler arası ticaret (xij-mij) olarak tanımlanmaktadır.
Endüstri içi ticaret = (xij+mij) - ½xij-mij½ (formül 1)
EİT’in toplam ticaret içindeki payı (formül 2)
olarak gösterilebilir. Gerekli kısaltmalar yapılarak belirli bir ürün grubu için EİT,
(formül 3) olarak gösterilebilir.
Formül 2’de, EITj=İ Ülkesinin j ürünündeki endüstri içi ticaret endeks değeri, xj=İ Ülkesinin j ürünündeki ihracat değeri, mj=İ Ülkesinin j ürünündeki ithalat değeri olarak gösterilmektedir (Salvatore, 2001, s.184).
3. TÜRKİYE’NİN ALMANYA İLE DIŞ TİCARETİNİN GELİŞİMİ VE ENDÜSTRİ İÇİ TİCARET’İN PAYI
Türkiye’nin Avrupa Birliği ile dış ticaret ilişkileri tüm dış ticareti içerisinde ayrı bir yere sahiptir. Toplam ihracat ve ithalatın yarıdan fazlası Avrupa Birliği ile yapılmaktadır. Türkiye’nin Avrupa Birliği ülkeleri ile sınır komşusu olması, birçok Avrupa Birliği ülkesinin teknolojik olarak dünyanın önde gelen ülkelerinden olması, dolayısı ile teknoloji transferi için bir merkez durumunda olmaları, Avrupa Birliği ile 1963 yılından beri süregelen ticari ve siyasi anlaşmalarla belirlenmiş özel ilişkileri ve Avrupa ile bütünleşme çabalarının doğal olarak dış ticaretinin de Avrupa yönünde gelişmesine yol açmaktadır.
Bu ilişkiler 1995 yılında GB’ne geçiş kararı ile ticari anlamda AB ile bütünleşmeyi pekiştirmiştir. Bu yoğun ticari ilişkinin özellikle son yıllarda üzerinde yoğun olarak çalışılan yeni dış ticaret teorilerinden EİT’e konu olan kısmı çalışmanın temelini oluşturmaktadır.
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne ihracatında en yüksek paya Almanya sahiptir. Bu pay her zaman %20’ler seviyesinde olmuştur. Almanya’yı sırası ile 1996 yılına kadar İtalya, Fransa ve İngiltere izlemektedir. 2000 yılına gelindiğinde bu sıralama şu şekilde değişmiştir: Almanya (%18.8), İngiltere (%7.4), İtalya (%6.4), Fransa (%6.0). Türkiye’nin Birlik içerisinde Almanya’ya ihracatının yüksek oluşunun çok çeşitli sebebi olsa da, bu ülkede yaşayan 2.5 milyon Türk vatandaşının etkisinin de büyük olduğu açıktır. Bununla birlikte Türkiye-Almanya ilişkilerinin tarihsel yapısı da göz önünde bulundurulmalıdır.
Türkiye’nin birlikten ithalatı içerisinde en büyük paya yine Almanya sahiptir. 1994 yılında gerçekleşen ithalat değerlerine göre %15.7 ile Almanya birinci, %8.7 ile İtalya ikinci, %6.3 ile Fransa üçüncü ve %5.0 ile İngiltere dördüncü sırada yer almaktadır. Bu sıralama 2000 yılına kadar geçen zamanda değişiklik yaşamamış ve sıralama küçük oran değişlikleriyle şu şekilde sıralanmıştır. Almanya (%13.2), İtalya (%8.0), Fransa (%6.5) ve İngiltere (%5.0) (DİE, 2001a, s.128).
Çalışmanın sınırlarını Türkiye’nin Almanya ile arasındaki dış ticareti, uluslararası ticaret sınıflandırmasına göre 5 basamaklı ürün grubuna dahil olan ürünler ve 1985-2001 yılları arasını kapsayan bir çalışma olarak belirlenmiştir. Çalışmada yer alan ürünler dış ticaret sınıflandırmasında 0-4 olarak adlandırılan ilksel ürünler ve 5-9 olarak adlandırılan sınai ürünler olarak ayrılmıştır. Yine bu çalışmada GB’nin etkisini daha iyi analiz edebilmek için değerlendirmeler 1995 öncesi ve sonrası olarak yapılmıştır.
İncelenen dönem itibariyle Türkiye’nin Almanya’ya hem ithalatı hem de ihracatı artmıştır. Türkiye’nin 1985 yılında 538.8 milyon $ olan ihracatı, 1989 yılında hızlı bir artışla 2.1 milyar $ seviyesine ulaşmıştır. Bu hızlı artış gümrük birliğine gelinceye kadar devam etmiş ve 1995 yılında 5 milyar $ seviyesinde gerçekleşmiştir. Gümrük birliği sonrasında Türkiye’nin ihracatında pek fazla bir değişiklik görülmemiş ve 2001 yılında 5.4 milyar $ seviyesinde bir değer almıştır.
Türkiye’nin Almanya’dan ithalatında durum biraz farklı gelişmiştir. 1985 yılında 468.5 milyon $ olarak gerçekleşen ithalat değeri ihracatta olduğu gibi 1989 yılında 2.2 milyar $. seviyesine ulaşmıştır. Gümrük birliğine yaklaşıldığında bu değer artış göstermiş ve 1995 yılında 5.5 milyar $ seviyesinde gerçekleşmiştir. Gümrük birliği sonrasında Türkiye’nin Almanya’dan olan ithalatı 1997 yılında 8 milyar $ seviyesine kadar çıkmış fakat 2001 yılına gelindiğinde tekrar 1995 yılındaki seviyelerine geri dönerek ithalat 5.3 milyar $ seviyelerinde gerçekleşmiştir.
Tablo.1. Türkiye-Almanya Arasındaki Dış Ticaret ve EİT Oranları
YIL |
İTHALAT |
İHRACAT |
EİT |
Ürün Adedi* |
1985 |
468 431 316 |
538 723 633 |
0,93 |
17 |
1986 |
518 928 318 |
334 212 781 |
0,78 |
30 |
1987 |
697 039 374 |
541 406 655 |
0,87 |
25 |
1988 |
739 114 581 |
576 142 611 |
0,88 |
34 |
1989 |
2 203 986 996 |
2 175 425 179 |
0,99 |
90 |
1990 |
3 496 831 402 |
3 063 573 544 |
0,93 |
120 |
1991 |
3 232 028 276 |
3 412 920 685 |
0,97 |
96 |
1992 |
3 754 465 316 |
3 660 427 586 |
0,99 |
88 |
1993 |
4 532 336 137 |
3 654 184 344 |
0,89 |
85 |
1994 |
3 645 617 340 |
3 934 284 220 |
0,96 |
106 |
1995 |
5 547 588 099 |
5 036 174 204 |
0,95 |
131 |
1996 |
7 813 502 853 |
5 186 831 405 |
0,80 |
129 |
1997 |
8 021 174 483 |
5 253 479 084 |
0,79 |
138 |
1998 |
7 316 337 440 |
5 460 333 238 |
0,85 |
154 |
1999 |
5 880 055 083 |
5 474 588 846 |
0,96 |
156 |
2000 |
7 198 209 376 |
5 179 844 047 |
0,84 |
162 |
2001 |
5 335 443 468 |
5 366 944 918 |
1,00 |
160 |
Kaynak: DİE, EİT oranları tarafımızdan hesaplanmıştır.
*: EİT0.75 olan ürün sayısı
İki ülke arasındaki bu ilişki EİT oranlarından da izlenebilir. EİT oranları Türkiye’nin Almanya ile olan dış ticaretinde dış ticaret açığının azaldığı yıllarda artış göstermiştir. 1985-1995 yılları arasında iki ülke arasındaki EİT oranları genelde yüksek değerler almıştır. 1996 yılından itibaren GB’ne geçişle birlikte ithalattaki artışa ihracatın ayak uyduramaması ve büyüyen dış açıkla birlikte EİT oranı 1997 yılında 0.79 seviyelerine kadar inmiştir. Fakat sonraki yıllarda yaşanan krizler ve ekonomik tedbirler nedeniyle ithalat azalmış, ihracat artmış, dış açık azalmış ve 2001 yılında EİT oranı 1.00 olarak gerçekleşmiştir.
Çalışmada EİT oranları 0.75 ve üzeri değer alan ürünler kullanılmıştır. Verilerde SITC Rev.3’e göre 5 basamaklı veriler kullanıldığı için çok fazla sayıda ürünle çalışılmıştır. Çalışmayı sınırlamak ve daha önemli ve anlamlı olan sonuçları yorumlayabilmek için bu karar alınmıştır. Burada elde edilen bilgilere göre Türkiye-Almanya arasındaki EİT’e konu olan ürünlerin (EİT0.75) adedi 1985’de 17 iken 1989’da hızlı bir çıkışla 90 adede 2001 yılında da 160 adede yükselmiştir. Bu rakam diğer AB üyesi ülkelerden oldukça fazladır.
Tablo.2. Almanya-Türkiye Arasındaki Endüstri İçi Ticaret Oranları (EİT0.75)
|
1985 |
1986 |
1987 |
1988 |
1989 |
1990 |
1991 |
1992 |
1993 |
1994 |
1995 |
1996 |
1997 |
1998 |
1999 |
2000 |
2001 |
26652 |
- |
- |
- |
- |
- |
0,94 |
0,85 |
- |
- |
0,76 |
0,80 |
- |
0,85 |
0,95 |
- |
0,87 |
- |
62520 |
- |
- |
- |
- |
0,90 |
- |
0,99 |
- |
- |
- |
- |
0,81 |
0,87 |
0,75 |
0,76 |
0,99 |
0,77 |
64215 |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
0,80 |
0,99 |
0,86 |
0,89 |
0,87 |
0,84 |
- |
0,80 |
65342 |
- |
- |
- |
- |
0,92 |
0,92 |
- |
- |
- |
0,86 |
- |
0,79 |
0,96 |
0,97 |
0,93 |
1,00 |
0,95 |
65523 |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
0,94 |
0,89 |
0,81 |
- |
0,81 |
- |
0,91 |
- |
0,93 |
0,83 |
0,92 |
68424 |
- |
0,98 |
- |
0,80 |
0,78 |
0,97 |
- |
- |
- |
- |
- |
0,81 |
1,00 |
0,98 |
- |
- |
- |
74832 |
- |
- |
- |
- |
- |
0,97 |
1,00 |
0,96 |
0,88 |
- |
- |
0,88 |
- |
0,83 |
0,79 |
- |
0,92 |
77251 |
- |
- |
- |
- |
0,75 |
0,96 |
- |
- |
- |
0,78 |
0,77 |
- |
0,76 |
- |
0,83 |
- |
0,90 |
78431 |
- |
- |
- |
- |
- |
0,84 |
0,87 |
0,97 |
0,84 |
0,87 |
0,92 |
- |
- |
- |
- |
- |
0,85 |
84822 |
- |
- |
- |
- |
- |
0,98 |
0,97 |
0,92 |
0,80 |
- |
0,85 |
- |
- |
0,90 |
- |
0,91 |
- |
87469 |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
0,76 |
- |
- |
0,75 |
0,83 |
0,93 |
0,87 |
0,84 |
0,77 |
- |
89321 |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
0,98 |
0,89 |
0,79 |
0,82 |
0,93 |
0,99 |
0,84 |
89424 |
- |
- |
0,97 |
- |
0,75 |
0,81 |
0,83 |
- |
- |
- |
0,82 |
- |
- |
0,90 |
0,97 |
0,78 |
- |
89815 |
- |
- |
- |
- |
0,89 |
- |
- |
- |
0,85 |
- |
- |
- |
0,95 |
0,84 |
0,94 |
- |
0,79 |
89972 |
- |
- |
091 |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
- |
0,93 |
0,91 |
0,84 |
0,92 |
0,88 |
0,88 |
26652: Sentetik devamsız lifler, poliesterlerden
62520: Otobüs, kamyon dış lastiği (yeni)
64215: Ambalaj kutuları (plak poşetler dahil)
65342: Sentetik-Suni filementler ile karışık sentetik devamsız liflerden diğer mensucat
65523: Diğer örme mensucat (çözgü tipi örgülü olan diğer mensucat)
68424: Aluminyumdan ince yaprak ve şeritler
74832: Demir-Çelik’ten diğer mafsal halkalı zincirler
77251: Eriyen iletkenli sigortalar
78431: Tamponlar ve bunların aksam parçaları
84822: Vulkanize kauçuktan eldivenler
87469: İyonlaşma ışınlarını ölçen alet-cihazlar
89321: Plastikten inşat malzemesi
89424: Hayvan ve insan dışı yaratıkları temsil eden doldurulmuş oyuncak
89915 : Klavyeli, borulu orglar, armanyumlar, metal dilli klavyeliler
89972: Örülmeye elverişli maddelerden örgüler
Bu ürünler genelde 5-8 ürün kodlarını kapsayan sınai ürünler grubu mallardan oluşmaktadır. Daha detaya inilirse tablo.2’den hangi ürünler olduğu görülebilir. “65342: Sentetik-Suni filementler ile karışık sentetik devamsız liflerden diğer mensucat” ürünü incelenen 17 yıllık dönemde EİT oranı 9 kez 0.75 ve üzeri değer almıştır. Bu üründe 2000 yılında EİT oranı 1.00 değerini almıştır. Yani ithal miktarıyla ihraç miktarı aynı değerde gerçekleşmiştir denilebilir. EİT oranı 1.00 tam değer alan diğer ürünlerde “68424: aluminyumdan ince yaprak ve şeritler” ile “74832: Demir-Çelik’ten diğer mafsal halkalı zincirler” olarak tabloda yer almaktadır. Yine aynı tabloya göre endüstri içi ticaretin yoğun görüldüğü ürün gruplarının sınai ürünlerden oluştuğu görülmektedir. Buradan da Türkiye’nin Almanya ile teknoloji gerektiren ürünlerde rekabet gücü olduğu sonucuna varılabilir.
4. TÜRKİYE-ALMANYA ARASINDAKİ ENDÜSTRİ İÇİ TİCARET’İ ETKİLEYEN ÜLKE DEĞİŞKENLERİ
Endüstri içi ticaret konusunda Dünya literatüründe pek çok çalışma bulunmaktadır. Bu çalışmalarda EİT hesaplanma yöntemleri ve EİT’i belirleyen ülke değişkenleri tartışılmıştır. Çalışmalarda tartışılan bu yöntem ve değişkenler esas alınarak, Türkiye’nin AB ülkeleri içinde öne çıkan Almanya ile olan EİT düzeyini etkileyen ülke değişkenleri tespit edildi. Literatüründe yönlendirdiği bazı varsayımlardan hareketle bağımsız değişkenleri tanımlandı.
4.1. Ülkelerin Ortalama Gayri Safi Yurt İçi Hasıla Değerleri
Ülkelerin GSYİH değerleri ülke piyasa büyüklüklerini göstermektedir. Yapılan çalışmalarda EİT oranlarının, ticaret ortağı olan ülkelerin piyasa büyüklükleri ile doğru orantılı olduğu ileri sürülmektedir. Bu nedenle model içinde söz konusu değişkene ait işaretin pozitif olması beklenmektedir. Bu beklentiye göre ülke piyasası genişledikçe farklılaşmış olan talebin artacağı ve böylece toplam ticaret hacminin de bu oranda artacağı ileri sürülmektedir. Talep artışına bağlı olarak da üretim hacminin artması, ölçek ekonomileri ve ürün farklılaşması gibi arz yönlü etkiler ortaya çıkarabilecektir (Emirhan, 2000, s.6). Modelde piyasa büyüklükleri Türkiye ve Almanya’nın GSYİH ortalamaları olarak alınmıştır.
1970-2002 yılları için değişkene ait veriler, aşağıdaki adreslerden alınmıştır.
Türkiye için; http://ekutup.dpt.gov.tr/ekonomi/gostergeler/tr/
Almanya için ; http://www.sachuerstaendigenrat.wirtschaft.de/autacht/Tabellen/Tab23jq.xls
4.2. Ülkelerin Gayri Safi Yurt İçi Hasıla Farkları
Ülkelerin piyasa büyüklükleri arasındaki fark ne kadar küçükse, EİT oranı o oranda büyük olacaktır. Bu varsayımın doğruluğunu ülkelerin GSYİH farklarını temel alarak test edebiliriz. Ülkelerin piyasa büyüklükleri arasındaki mutlak fark arttığı ölçüde EİT oranları düşeceğinden, bu değişkenin modeldeki beklenen işareti negatif olacaktır (Loertscher, Wolter, 1980, s.285). Bu değişken için veriler bir önceki değişkenin verileri kullanılarak hesaplandı.
4.3. Ülkelerin Ortalama Kişi Başı Gayri Safi Yurt İçi Hasıla Değerleri
Ülkelerin gelişme seviyesi ölçülürken KBGSYİH oranları kullanılmaktadır. Yapılmış olan çalışmalara göre ülkelerin gelişme düzeylerinin ortalaması ne kadar yüksekse, ülkeler arasındaki EİT’in de o oranda yüksek olması beklenir (Loertscher, Wolter, 1980, s.284). Okbgsyih’ya ve ürün farklılaşmasına olan talepteki artışın, EİT’i artıracağı tahmin edilmektedir. Değişkenin modeldeki beklenen işaretinin pozitif yönde olacağı söylenebilir. Bir ülke ne kadar gelişmiş ise, imalat sanayinin ülke ekonomisindeki önemi de o derece fazla olacaktır. EİT oranları imalat sanayinde daha yüksek olduğundan, gelişmiş ülkelerdeki EİT oranlarının da yüksek olması beklenmektedir (Çepni, Köse, 2000, s.2).
Bunların dışında gelişmiş ülkeler, gelişmişlik kriterlerini sağlayacak koşullara ve yüksek teknolojiye sahiptirler. Böylece ürün çeşitliliği bol olan ürünler üretebilirler. İkinci olarak, bu ülkeler ölçek ekonomilerinin avantajıyla çok çeşitli ürün talebine karşılık geniş bir ürün yelpazesine hizmet vermektedir. Son olarak da gelişmiş ülkeler, geniş bilgi ve haberleşme ağına sahiptirler. Bu sayede de farklılaşmış ürünlerin ticaretinde bu avantajlarını kullanmaktadırlar (Loertscher, Wolter, 1980, s.284). Modelde Türkiye ve Almanya’nın gelişme düzeyi (okbgsyih) ülkelerin yıllar itibariyle 1970-2002 yılları arasında U.S. doları cinsinden kbgsyih değerlerinin ortalaması alınarak hesaplanmıştır.
Veriler Türkiye için http://ekutup.dpt.gov.tr/ekonomi/gostergeler/tr/ Almanya için, http://www.sachuerstaendigenrat.wirtschaft.de/autacht/Tabellen/Tab23jq.xls ‘den alınmıştır.
4.4. Ülkelerin Kişi Başı Gayri Safi Yurt İçi Hasıla Farkları
Bu varsayımda Linder hipotezi temel alınmıştır. Linder Hipotezi, benzer gelir düzeylerine sahip ülkelerin talep yapılarının da benzer olacağını ileri sürmektedir. Talep yapıları benzer olan ülkelerde de üretilen malların benzer olacağı ve bundan dolayı da gelir seviyeleri benzer olan ülkeler arasındaki ticarette EİT payının büyük olması beklenmektedir (Linder, 1961, s.285). Yapılan çalışmalarda, iki ülkedeki kbgsyih arasındaki fark ne kadar küçükse, bu iki ülke arasındaki EİT oranı da o kadar büyük olacağı ileri sürülmektedir. Bu yüzden değişkenin beklenen işareti negatiftir. EİT oranının yüksek olabilmesi için her iki ülkenin de aynı gelir seviyesine sahip olması, her iki ülkenin de talep yapılarının aynı olması ve dolayısıyla üretim modellerinin aynı olması beklenir. Çünkü talep yapılarının aynı olması eğer ülkelerin gelir seviyeleri aynı ise mümkün olacaktır (Emirhan, 2000, s.6).
Modelde Türkiye ve Almanya’nın gelir seviyeleri farkı ülkelerin kbgsyih farkları alınarak sağlanmıştır. Bunun içinde bir önceki değişken verileri temel alınmıştır.
4.5. Dış Açık
Stone’nun da (1995) ifade ettiği gibi, ülkenin dış açığı büyüdükçe, Grubel-Lloyd indeksiyle hesaplanan EİT değeri küçülecektir. EİT’in belirleyicilerini tahmin etmede, herhangi bir sapmayı kontrol etmek için ticaret yapan ülkenin ticari dengesizliği modele (dış açık) dahil edilmektedir. Bu değişken aşağıdaki gibi hesaplanmaktadır;
DIS ACIKj = Ixj-mjI / (xj+mj)
Burada; xj: j ülkesinin dünyaya ihracatı mj: j ülkesinin dünyaya ithalatıdır. Eğer ticaret dengelenmiş ise (xj=mj) DIS ACIKj sıfır olacaktır (Stone, Hoon, 1995, s.67)
Bu değişkene ait Türkiye’nin ithalat ve ihracat rakamları DİE’den sağlanmıştır. Daha sonra yukarıdaki formüle uygulanarak veri seti tarafımızdan hesaplanmıştır.
4.6. Ekonomik Entegrasyon
İki ülke ticaret engellerini kaldırıp, ekonomik bütünleşmeye giderse hem toplam ticaret miktarı hem de bu toplam ticaretteki EİT’in payı artar. Bu nedenle Türkiye’nin Gümrük Birliği anlaşması yapmış olduğu bir AB ülkesi olan Almanya için modelimizde bir kukla (Dummy) değişken kullanılmıştır. “AB” olarak gösterilen bu değişkenin beklenen değeri pozitiftir.
4.7. Ülkeler Arası Uzaklık
Bu değişkenimizdeki varsayıma göre, birbirine yakın komşu ülkeler arasında EİT daha yoğundur. Ulaştırma masraflarının yüksek olması ticaret için önemli bir engeldir. Ticaretin gerçekleştiği ülke ne kadar uzaksa, ulaşım masrafları da o derece yüksek olacaktır. Bu yüzden EİT ile ülkeler arası coğrafi uzaklık arasında ters yönlü bir ilişki vardır denilebilir. Bu değişkenin ölçülmesinde kullanılan iki yöntem bulunmaktadır. İlki ülkelerin başkentleri arası mesafenin Km. veya mil cinsinden modele dahil edilmesidir. İkincisi ve genellikle kullanılan yöntemde ise, ülke başkentleri arası mesafenin, ülkenin GSYİH’ları ile ağırlıklandırılmış halinin modele dahil edilmesidir. Fitzpatric ve Madlin (1986), Stone ve Lee(1995), Balassa ve Bauwens (1987) gibi pek çok iktisatçının kullandığı yöntem aşağıdaki gibi formüle edilmiştir.
WDISTj = ∑ (GDPk * DISTjk ) / ∑ GDPk
WDISTj = İki ülke arası mesafenin GSYİH’sı ile ağırlıklandırılmış halini, GDPk = Ticaret yapılan k ülkesinin GSYİH’sını, DISTjk = J ülkesinin başkenti ile k ülkesinin başkenti arasındaki mesafeyi göstermektedir (Stone, Hoon, 1995, s.82). Bu bağımsız değişkenin hesaplanmasında kullanılan mesafeler www.opel.com adresinden elde edilmiştir. AB üyesi her bir ülkeye ait veriler ise AB komisyon yayını olan “European Economy” istatistik yıllığından alınmıştır.
4.8. Ülkelerin Ortalama İşsizlik Oranları
İşsizlik oranı, işi olmayan ve iş arayan işgücünün oranını verir. Ekonomide işlerin sayısı üretim ve harcama ile ilgili olduğundan, işsizlik oranlarındaki bir düşüş, ekonomide üretim ve satış düzeylerinin yükseldiğinin bir göstergesidir. Bunun tersine işsizlik oranının yükselmesi üretim ve satışların azaldığının göstergesidir. Daha açık bir ifadeyle, işsizlik oranı düşüyor ise, ekonomide yeterince iş mevcuttur. Dolayısı ile ekonomi genişleme dönemindedir.
Öte yandan işsizlik oranının yükselmesi; firmaların talepteki düşüşe bağlı olarak işçileri işten çıkardıklarını veya personel alımlarını azalttıklarını ve ekonominin resesyona girdiğini gösterir. Özetle işsizlik ekonomik sıkıntının temel göstergelerinden birisidir diyebiliriz (Biçerli, 2000, s.442). Ülkelerin işsizlik oranları aynı zamanda ülkedeki sektörlerin durumu hakkında da bilgi vermektedir. Ülkedeki işsizlik oranının artması yatırımların kamu harcamalarının ve tüketim harcamalarının da azaldığını gösterir. Bu varsayımların doğrultusunda ülkelerin işsizlik oranlarıyla EİT oranları arasında ters yönlü bir ilişki olduğunu söyleyebiliriz. Diğer bir ifade ile bu bağımsız değişkenin beklenen işareti negatif olacaktır (Yenilmez, 2004).
Türkiye için işsizlik oranı verilerinin tam ve sağlıklı olmadığı bilinmektedir. Özellikle 1988 öncesi işsizlik rakamlarının düşük olmasının nedeni tarımsal istihdamın toplam istihdam içinde ağırlıklı bir paya sahip olmasıdır. Tarım sektörünün önemli bir paya sahip olduğu ülkelerde toplam işsizlik oranı genellikle çok düşüktür. 1988 sonrası dönemde tarım kapsam dışı bırakıldığında Türkiye bu düzeltme ile OECD’nin düşük işsizliğe sahip ülkeler grubundan, orta düzey işsizliğe sahip ülkeler grubuna girmiştir. Yine de en sağlıklı rakamlar olduğuna inandığımız işsizlik oranı rakamları Çalışma Ekonomisi kitabından temin edilmiştir (Biçerli, 2000, s.443). Almanya ile ilgili veriler ise AB komisyon yayını olan “European Economy” istatistik yıllığından alınmıştır.
Ülke açısından EİT’i etkileyen değişkenlerin belirlenmesi için aşağıdaki model test edilmiştir. EİT = f (ogsyih, fgsyih, okbgsyih, fkbgsyih, dısacık, ab, wdıst, oıssız)
5. MODELİN ÇÖZÜMÜ VE DEĞERLENDİRİLMESİ
Yukarıda bağımsız değişkenleri tanıtılan modelde yıllık veri setleri kullanılmıştır. Bu modeller tahmin edilirken Standart Grubel-Lloyd Endeksi kullanılarak hesaplanan EİT oranları bağımlı değişken olarak kullanılmıştır. Ülkelere ve endüstrilere özgü hipotezler test edilirken bağımlı değişkenin 0-1 arası değerler alması nedeniyle sonuçlarda sapmalar meydana gelmiştir. Bu aksaklığı giderebilmek için bağımlı değişkenin Logaritmik Dönüşüme (Logit Transformasyon) tabi tutularak değerin -∞ ile +∞ arasında normal dağılım gösterdiği varsayılmıştır. Logaritmik Dönüşüm şu şekilde yapılmaktadır: LogEİT = ln [EİT/(1-EİT)]
Bu çalışmadaki bağımsız değişkenlerin bağımlı değişkenin % kaçını açıkladığını tahmin edebilmek için Çoklu Doğrusal Regresyon kullanılmış. Fakat bağımsız değişkenler arasında yüksek derecede korelasyonla karşılaşılmıştır. Çoklu bağıntı; bağımsız değişkenler arasındaki korelasyon, parametre tahminlerini ve standart hatalarını etkilemektedir. Dolayısıyla standart hatanın farklı olması nedeniyle parametre tahminlerinin oranı da değişmektedir. Bağımsız değişkenlerin korelasyonları yüksekse, parametre tahminlerinde standart hata daha yüksek çıkar. Sonuç olarak bağımsız değişkenin standart hatası büyürse parametre sonuçları anlamlılık bakımından yanıltıcı olur. Normalden farklı ve anlamsız sonuçlar elde edilir (Hardin, Hilbe, 2003, s.8). Kurduğumuz modellerdeki sorun da budur. Bu sorunu ortadan kaldırabilmenin üç yolu vardır. Birincisi yüksek korelasyonlu değişkenleri modelden çıkarmaktır. Fakat bu tercih edilen bir yöntem değildir. İkincisi Ridge regresyon yöntemidir. Bu yöntem tarafımızdan da kullanılmış fakat tam olarak çoklu bağıntıdan arındırılamamıştır. Üçüncüsü ise Genelleştirilmiş Tahminleme Denklemleridir (General Estimating Equations) (GEE). 1980’li yılların sonlarında literatürde yer alan bu yöntem, en iyi yöntem olarak kabul edilmektedir (Leger, Liang, Albert, 1988, s.1050). Bu nedenle GEE ile çoklu bağıntı sorunu ortadan kaldırılarak analiz yapılmıştır.
Tablo 3. Bağımsız Değişkenlerin Korelasyon Matrisleri
| ogsyih fgsyih okbgsyih farkbg~h disacik tissiz aissiz ab wdist oissiz
-------------+------------------------------------------------------------------------------------------
ogsyih | 1.0000
fgsyih | 0.9982 1.0000
okbgsyih | 0.9995 0.9978 1.0000
farkbgsyih| 0.9979 0.9996 0.9971 1.0000
disacik | -0.3833 -0.4123 -0.3797 -0.4239 1.0000
tissiz | -0.0608 -0.0634 -0.0478 -0.0629 0.0927 1.0000
aissiz | 0.8146 0.8171 0.8196 0.8238 -0.3875 -0.0181 1.0000
ab | 0.7890 0.7893 0.7795 0.7854 -0.1329 -0.2510 0.5658 1.0000
wdist | 0.8215 0.8286 0.8209 0.8385 -0.5647 -0.0761 0.8349 0.5725 1.0000
oissiz | 0.7463 0.7478 0.7556 0.7542 -0.3326 0.3348 0.9361 0.4449 0.7601 1.0000
GEE, ilişkili veri yapılarında parametreleri tahmin etmede uygulanan yöntemler topluluğudur. GEE’nin Çoklu Doğrusal Regresyondan tek farkı; parametre tahminlerini ve bu parametre tahminlerine bağlı standart hata hesaplarken veri yapısı içindeki korelasyonu da hesaba katmaktadır. GEE, modeldeki korelasyonun etkilerini ortadan kaldırmak için farklı algoritmalar kullandığı için parametre tahminlerinde Doğrusal Regresyon ya da Ridge Regresyon yöntemine göre daha iyi sonuçlar vermektedir (Hanley, Negassa, Edwardes, Forrester, 2003, s.7).
5.1. Ülke Özelliklerine İlişkin Bulgular
EİTülke = 25.87 – 0.007 OGSYİH – 0.04 FGSYİH + 0.005 OKBGSYİH +
0.04 FKBGSYİH – 4.75 DISACIK – 0.79 AB – 0.01 WDIST – 0.45 OİSSİZ
Türkiye’nin Almanya ile olan EİT oranı yıllık olarak iki ülke arasındaki genel ithalat ve ihracat rakamları kullanılarak hesaplanmış ve bağımlı değişken olarak alınmıştır. Türkiye’nin Almanya ile olan endüstri içi ticaretini etkileyen değişkenlerde GEE ile test edilmiştir. Bu analiz sonuçlarına göre; OGSYİH, FGSYİH, OKBGSYİH, FKBGSYİH, DISACIK, OİSSİZ değişkenleri 0.05 anlamlılık düzeyine göre anlamlı WDIST değişkeni ise 0.10 anlamlılık düzeyine göre anlamlı bulunmuştur. Bunların dışında AB değişkeni 0.10 anlamlılık düzeyinin hemen üstünde 0.12’lik bir değerle anlamsız bulunmuştur. (Tablo 4)
Ülkelerin piyasa büyüklüklerini veren OGSYİH değişkeninin pozitif değer alacağı beklenmekteydi. Fakat beklenenin aksine bu değişken negatif bir değer almıştır. Bu ticarette piyasa büyüklükleri endüstri içi ticareti artırıcı bir etkiye sahip değildir denilebilir. Ülkelerin piyasa büyüklüğü farkını veren FGSYİH değişkeninin negatif değer alacağı beklenmektedir. Analiz sonucu da bunu desteklemektedir. Değişkenimizin katsayı işareti negatif olarak bulunmuştur. Başka bir ifade ile Türkiye-Almanya arasındaki GSYİH farkı ne kadar büyürse, endüstri içi ticaret oranı da o derece küçülecektir. Ülkelerin gelişme seviyesini veren OKBGSYİH değişkeninin pozitif olacağı beklenmekteydi. Analiz sonucu da aynı yönde bulunmuştur. Değişkenimizin katsayısı pozitiftir. Türkiye’nin Almanya ile benzer ürün çeşitliliğinde ve benzer teknolojilerle üretim yaptığı söylenebilir. Daha öncede bahsedildiği gibi, Linder Hipotezine göre, benzer gelir seviyesine sahip ülkelerin yapılarının da benzer olacağı yönündedir. Bunu da FKBGSYİH değişkeni ile modele dahil edilmiştir. Fakat Türkiye ile Almanya arasında bu hipotezin geçerli olmadığı tespit edildi. Beklendiği gibi bu değişken negatif değil pozitif yönde etkili olmuştur. Türkiye ile Almanya arasındaki gelir farkının büyük olmasına rağmen iki ülke arasındaki endüstri içi ticaret oldukça iyi oranlarda gerçekleşmiştir. Dış açık değişkeni beklenen yönde sonuçlanmış endüstri içi ticaret değeriyle negatif bir ilişki bulunmuştur. Buna göre, Türkiye’nin dış açığı büyüdükçe endüstri içi ticaret oranı azalma göstermektedir.
Ekonomik entegrasyonun test edildiği AB değişkeni 8 bağımsız değişken içinde tek anlamsız çıkan değişkendir. Gerçi 0.10 anlamlılık düzeyine göre yine de 0.12 ile sınırda bir anlamsızlık bulunmuştur. Bunun sebebi Türkiye’nin sadece AB’ye uyum politikaları ya da Gümrük Birliği’ne geçmesi ile iki ülkenin yakınlaşması değildir. Türkiye’nin Osmanlı Devleti hatta I.Dünya savaşı yıllarından bu yana Almanya ile yakın bir ilişki içinde olması, o yıllarda bile ittifak içinde olması, iki ülkenin yakınlaşma nedeni olarak ifade edilebilir.
Yine bu açıklamaların ışığında ülkeler arası uzaklığında teorinin aksine Türkiye-Almanya arasındaki endüstri içi ticareti açıklamada yeterli olmadığı analizlerde tespit edildi. Bu değişkende 0.05 anlamlılık düzeyine göre anlamsız, 0.10 anlamlılık düzeyine göre ise 0.098 ile anlamlı bulunmuştur. İlişkinin yönü beklenen yönde negatif olarak gerçekleşmiştir.
Son olarak ülkelerin işsizlik oranlarının alındığı OİSSİZ değişkeninde beklenen yönde negatif ilişkili ve anlamlı olarak bulunmuştur. Bu sonuca göre işsizlik oranının artmasıyla yatırımlar, kamu yatırımları azalacak ekonomi bir durağanlık ve sıkıntıya girecektir. Bu süreç üretim ve dolayısıyla da endüstri içi ticareti azaltıcı yönde etkileyecektir.
Tablo 4. Genelleştirilmiş Tahminleme Denklemlerinin Ülke Değişkenlerine Uygulanması
Bağımlı Değişken |
Logeit |
|
||||
Wald Chi2 (8) |
170.84 |
|
||||
Prob> Chi2 |
0.0000 |
|
||||
Gözlem Sayısı |
33 |
|
||||
Çalışma yılları |
1970-2002 |
|
||||
Bağımsız Değişkenler |
Katsayı |
Standart Hata |
z |
Anlamlılık Katsayısı |
||
ogsyih |
-0.073 |
0.022 |
-3.23 |
0.001 |
||
fgsyih |
-0.039 |
0.014 |
-2.73 |
0.006 |
||
okbgsyih |
0.005 |
0.001 |
3.33 |
0.001 |
||
fkbgsyih |
0.004 |
0.001 |
3.00 |
0.003 |
||
dışaçık |
-4.753 |
1.638 |
-2.90 |
0.004 |
||
ab |
-0.788 |
0.510 |
-1.55 |
0.122 |
||
uzaklık |
-0.010 |
0.006 |
-1.66 |
0.098 |
||
oişsiz |
-0.450 |
0.148 |
-3.03 |
0.002 |
||
sabit terim |
25.869 |
16.784 |
1.54 |
0.123 |
||
Modelin geneli göz önüne alındığında bu değişkenlerin dışında Türkiye ile Almanya’nın dış ticareti içinde endüstri içi ticaret oranını etkileyecek daha pek çok değişkenin söz konusu olduğu söylenebilir. Bunların başında iki ülke arasındaki tarihi geçmiş gelmektedir. Bu sürecin devamında iki ülkede ilişkiler yoğun olarak devam etmiş ve günümüze kadar gelmiştir. Bir diğer neden Almanya’nın kültür yapısıdır. Teoride kültürel benzerliğin endüstri içi ticareti artırıcı yönde etki edeceği ifade edilmektedir. Almanya’da yaşayan 2.5 milyon Türk nüfusu ülkenin kültür zenginliği içinde en fazla nüfusa sahip topluluğudur. Bu Türk nüfusu Türk mallarına ve çeşidine olan talebi artıran en önemli etkendir. Teorideki diğer bir değişken ülkeler arasındaki ortak bir dil kullanımıdır. Dil birliği varsa iki ülke arasındaki endüstri içi ticaretin yoğun olacağı ifade edilmektedir. Almanya ile Türkiye’nin resmi anlamda bir dil birliği yoktur. Fakat Almanya da yaşayan 2.5 milyon Türk nüfusu bu teoriyi de desteklemektedir. Türkiye ile Almanya arasındaki endüstri içi ticareti etkileyen değişkenlerin analiz edildiği model istatistiki anlamda da uygun sonuçlar vermiştir. Modelde çoklu doğrusal regresyon sonuçlarına göre, R2 değeri 0.72 ve sabit değeri 0.12 olarak bulunmuştur. GEE sonuçlarına göre de wald chi 2(8) değeri 170.84 olarak bulunmuştur. Bunun anlamı 8 değişkenli 33 gözlem sayılı modelin Türkiye-Almanya arasındaki endüstri içi ticareti yeterince açıklayan bir model olduğudur.
Hecksher-Ohlin Teorisinin açıklamakta yetersiz kaldığı uluslararası ticaret yöntemlerini açıklayabilmek için pek çok yaklaşım geliştirilmiştir. Bunlar içerisinde ürün farklılaşması, ölçek ekonomileri gibi faktörleri göz önüne alan endüstri içi ticaret önem kazanmıştır. Endüstri İçi Ticaret kavramı son yıllarda giderek daha fazla araştırmacının ilgisini çekmiştir. Uluslararası ticarete önem veren ülkeler, dış ticaret politikalarını endüstri içi ticareti artırıcı yönde geliştirmişlerdir.
Türkiye’nin AB’ne ihracatında en yüksek paya Almanya’nın sahip olduğu görülmektedir. 2000 yılı verilerine göre Türkiye’nin ihracatının %18.8’ini Almanya, %7.4’ünü İngiltere, %6.4’ünü İtalya, %6.0’ını Fransa oluşturmaktadır. Türkiye’nin AB’den ithalatında da benzer ülkeler görülmektedir. 2000 yılı verilerine göre Türkiye’nin ithalatının %13.2’sini Almanya, %8.0’ını İtalya, %6.5’sini Fransa ve %5.0’ını İngiltere oluşturmaktadır. Türkiye’nin birlik içerisinde Almanya’ya ihracatının yüksek oluşunun çok çeşitli sebebi olsa da, bu ülke de yaşayan 2.5 Milyon Türk vatandaşının etkisinin de büyük olduğu açıktır. Bununla birlikte Türkiye-Almanya ilişkilerinin I. Dünya savaşına dayanan tarihsel yapısının da göz önüne alınması yararlı olacaktır. AB ülkeleri ile Türkiye arasındaki EİT, uluslararası dış ticaret sınıflandırmasına göre beş basamaklı ürün grubu verileri temel alınarak hesaplanmıştır. Bu nedenle çok fazla sayıda ürün ile çalışılmıştır. Çalışmanın sınırlandırılabilmesi ve daha önemli ve anlamlı olan sonuçların yorumlanabilmesi için EİT oranları 0.75 ve üzeri değer alan ürünler dikkate alınmıştır.
Türkiye-Almanya arasındaki EİT’e konu olan ürünlerin (EİT75) adedi 1985 yılında 17 iken 2001 yılında 160 adede yükselmiştir. Bu rakam diğer AB üyesi ülkelerden oldukça fazladır. Bu nedenle çalışmamızda EİT’i etkileyen ülke değişkenlerinde örnek ülke olarak Almanya verileri kullanılmıştır. Türkiye-Almanya arasındaki EİT’i belirlemede yararlanılan ülke değişkenlerinin analizi oldukça ilgi çekici sonuçlar vermiştir. Ülke değişkenlerinin kullanıldığı model çalışmasının sonucuna göre; ogsyih, fgsyih, okbgsyih, fkbgsyih, dışaçık, oişsiz değişkenleri 0.05 anlamlılık düzeyine göre anlamlı, uzaklık değişkeni 0.10 anlamlılık düzeyine göre anlamlı bulunmuştur. Bunların dışında ab değişkeni 0.10 anlamlılık düzeyinin hemen üstünde 0.12’lik bir değerle anlamsız bulunmuştur. Başka bir ifade ile ab değişkeni dışında modelde yer alan tüm değişkenler Türkiye ile Almanya arasındaki EİT’i etkileyen değişkenlerdir denilebilir.
Modelde yer alan ülkelerin gelir seviyeleri farkını veren fkbgsyih değişkeni, Linder hipotezinin Türkiye ile Almanya arasındaki EİT’i açıklamada geçerli olmadığını ortaya koydu. Türkiye ile Almanya arasındaki gelir farkının büyük olmasına rağmen iki ülke arasındaki EİT oldukça iyi oranlarda gerçekleşmiştir. Bunun dışında modelde yer alan tüm değişkenler daha önce yapılan çalışmaları destekler nitelikte sonuçlar vermiştir. Türkiye-Almanya arasındaki dış ticaretin beş basamaklı ürün grubu kullanılarak yapılan EİT hesaplarında öne çıkan en önemli sektör Tekstil sektörü olmuştur. Bu durum, tekstil ürünlerinin, Türkiye’nin toplam sınai ürün ihracatında en önemli paya sahip olması yanında, ithalatında da aynı önemde yer aldığını göstermektedir.
KAYNAKLAR
Biçerli Kemal, (Ekim 2000), Çalışma Ekonomisi, Beta Yayınları, İstanbul.
Çepni Elif, Köse Nezir, (2000), “Intra-Industry Trade Pattern Of Turkey: A Panel Study” ODTU İktisat Kongresi, Ankara.
DİE, (Aralık 2001a) Sayılarla Türkiye-Avrupa Birliği 1994-2000, yay.no:2516, Ankara.
Emirhan Pınar Narin, (2000), “The Determinants Of Vertical And Horizantal Intra-Industry Trade In Turkey”, ODTU İktisat Kongresi, Ankara.
Field Alfred, Appleyard Dennis, (1998), International Economics, Üçüncü Baskı.
Grubel Herbert, Lloyd P.J., (1975) Intra ındustry trade, Macmillian, London.
Hanley J., Negassa A., Edwardes M., Forrester J., (2003), “Statistical Analysis Of Correlated Data Using Generalized Estimating Equations: An Orientation”, American Journal of Epidemiology, Vol.157, No:4, Printed in U.S.A.
Hardin James W., Hilbe Joseph M., (2003), Generalized Estimating Equations, Chapman & Hall/CRC ACRC Pres Company, London, New york.
Husted Steven and Melvin Michael, (1993), International Economics, 2.Edition, Harper Collins College Publishers:New York.
Kenen B.Peter, (2000), The International Economics, 4.Edition, Chambridge University Press:New York.
Leger S.L., Liang K.Y., Albert P., (December 1988), “Models for Longitudinal Data: A Generalized Estimating Equation Approach”, Biometrics, U.S.A.
Linder S.B.,(1961), An Essay On Trade And Transformation, John Willey & Sons, NewYork.
Loertscher Rudolf, Wolter Frank, (1980), “Determinants of Intra-Industry Trade: Among Countries And Across Industries”, Weltwirtsch. Arch. 116(2).
Salvatore Dominick, (2001), International economics Yedinci Basım, J.W. and Sons.
Stone Joe A., Hyun-Hoon Lee, (1995), “Determinants Of Intra-Industry Trade: A Longitudinal, Cross-Country Analysis”, Weltwirtschaftliches Archiv.
Yenilmez Füsun, (2004), “Türkiye’nin Avrupa Birliği ile Dış Ticaretinde Endüstri İçi Ticaret: Türkiye-Almanya Örneği” Yayınlanmamış Doktora Tezi, Anadolu Ünv. Sos. Bil. En.
Yılmaz Şiir Erkök, (1992a), Dış Ticaret Kuramlarının Evrimi, Gazi Üniversitesi Yayın No:178, İ.İ.B.F. Yayın No:57, Ankara
http://ekutup.dpt.gov.tr/ekonomi/gostergeler/tr/
http://www.sachuerstaendigenrat.wirtschaft.de/autacht/Tabellen/Tab23jq.xls
www.opel.com
European Economy istatistik yıllığı AB komisyon yayını