|
||||
|
VERGİ KAÇIRMAYI ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Yrd.Doç.Dr. Murat Demir
Harran Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Maliye Bölümü,
ŞANLIURFA
muratdemir26@hotmail.com.
Özet
Vergi kaçakçılığını ortaya çıkaran en temel olgu mükellefin vergiye direnç göstererek vergi ödeme konusundaki isteksizliğidir. Mükellefin davranışlarını şekillendirerek, vergi kaçakçılığının ortaya çıkmasında ve gelişiminde belirleyici olan bir takım değişkenler bulunmaktadır. Bu değişkenler vergi tekniği kapsamında ortaya çıkan değişkenler ve sosyal değişkenler olmak üzere iki temel başlıkla incelenebilir. Vergi tekniği kapsamında vergi kaçakçılığında belirleyici olan değişkenler, vergi oranı, vergi ceza oranı ve denetim olasılıkları, mükellefin gelir düzeyi, vergi sisteminin karmaşıklığı ve vergi afları ele alınabilir. Mükellefin eğitim düzeyi, cinsiyeti, yaşı, soysal normlar ve vergi ahlakı da sosyal değişkenler başlığı altında vergi kaçakçılığı üzerinde belirleyici olan etkenlerdir. Söz konusu değişkenlerin hemen tümü vergi kaçakçılığının ortaya çıkmasında ve gelişmesinde etkili olurken vergi kaçakçılığının yaygınlaşması ve derinleşmesi de söz konusu değişkenler üzerinde bir takım baskıların oluşmasına yol açarak ekonomik ve sosyal dokunun yozlaşması sürecine işlerlik kazandırmaktadır. Bu değişkenler ülkeler arası farklılık gösterirken aynı ülkeye ilişkin farklı çalışmalardan oldukça farklı bulgular elde edildiği de görülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Vergi Kaçakçılığı, Vergi Tekniği, Vergi Ahlakı
Abstract
DETERMINANTS OF TAX EVASION
The most fundamental phenomenon that reveals tax evasion is the resistance of tax payers to pay taxes. There are some determinant variables causing the emergence and development of tax evasion. These variables can be examined with the two main headings; variables in the context of tax technique and social variables. Determinant variables in taxing evasion, in the context of tax technique are, tax rates, tax penalty rates, audit probabilities, taxpayer’s income level, the complexity of the tax system, tax amnesty. Taxpayer's level of education, gender, age, social norms and tax moral are the determinant factors in tax evasion under the heading of the social variables. Almost all mentioned variables are effective on the emergence and development of tax evasion. Likewise, deepening and the widespread of tax evasion cause pressure on mentioned variables leading the corruption of the economic and social structure. These variables differ between countries, and also quite different findings can be obtained for the same country from different studies.
Key words: Tax Evasion, Tax Technique, Tax Moral
1.Giriş
Parg. 1. Vergi kaçakçılığı özellikle gelişmekte olan ülkelerin hemen tümünde giderek büyüyen bir sorun olarak ele alınmaktadır. Yoğun kamu kesimi finansman sorunları yaşayan gelişmekte olan ülkeler hem söz konusu finansman sorunlarıyla mücadelede hem de sürdürülebilir bir büyüme ve kalkınmanın gerçekleştirilebilmesinde sağlıklı bir vergi yapısına gereksinim duymaktadırlar. Ortalama gelir düzeyinin düşük olduğu söz konusu ülkelerde vergilenebilir potansiyelden tümüyle yararlanılabilmesi son derece önemlidir. Bir çok faktörün etkisiyle ortaya çıkan ve gelişen vergi kaçakçılığı hem vergilenebilir potansiyeli erozyona uğratmakta hem de vergi sisteminin etkinliğini zayıflatarak vergi kaçırmayan mükelleflerin de sistemi sorgulamasına neden olmaktadır. Çalışmada öncelikle vergi kaçakçılığının niteliği, kapsamı ve etkileri üzerinde durulurken, sonrasında vergi kaçakçılığını ortaya çıkaran ve gelişimine yön veren dinamikler vergi tekniği ve sosyal değişkenler başlıkları altında incelenmeye çalışılmaktadır.
2. Vergi Kaçakçılığının Niteliği ve Kapsamı
Parg. 2. Vergi kaçakçılığı mükelleflerin vergi ödememek ya da daha düşük düzeyde vergi ödemek amacıyla vergi kanunlarına kasıtlı olarak aykırı davranması durumudur. Vergi kanunlarına kasıtlı olarak aykırı davranma durumu, vergi kaçakçılığını vergi kaçakçılığına yakın bir kavram olan vergiden kaçınmadan[1] ayıran temel bir niteliktir. Vergi kaçakçılığında mükellef bilinçli bir biçimde vergisel yükümlülüklerinden kaçınarak, bir vergi ziyaına neden olmakta veya olma girişiminde bulunmaktadır. Söz gelimi mükellef kasten vergi yükünü azaltmaya yönelik olarak matrahtan indirilebilecek giderleri olduğundan fazla göstererek bir vergi ziyaına neden olmaktadır (Bayraklı, Saruç, Sağbaş, 2004:206). Vergi kaçakçılığı, özellikle gelişmekte olan ülkeler bakımından kamu ekonomisinin temel fonksiyonlarının yerine getirilmesinde önemli sorunların ve aksamaların ortaya çıkmasına neden olmakta, zorunlu kamu harcamalarının yapılabilmesinde bile bir takım güçlüklerin yaşanmasına yol açmaktadır. Vergi kaçakçılığı konusu ekonomik, hukuki ve psikolojik boyutlarıyla sosyo-ekonomik yapı içerisinde çok yönlü etkilere sahip bir olgudur (Franzoni, 1998:1).
Parg. 3. Vergilemenin yanı sıra devlete ve yasalara karşı da bir tavır olarak nitelendirilebilecek olan vergi kaçakçılığı bir suç oluşunun yanında özellikle yüksek oranlara ulaştığında ekonomik etkinlikten önemli ölçüde sapmalara neden olmakta, vergilemede adalet ilkesini zedeleyerek verginin veriminin azalmasına yol açmakta ve makro ekonomik ve sosyal dengeler üzerinde baskı oluşturmaktadır (Laborda, Rodrigo, 1980:73: Goode,1980:12).
Parg. 4. Yakın zamanlara kadar vergi kaçakçılığı konusunda salt klasik ekonomik yaklaşımların söz konusu olduğunu söylemek mümkündür. Bu doğrultuda gelişen kuramsal yapı içerisinde çoğu iktisatçı ve maliyeci vergi kaçakçılığı konusunun daha çok iktisadi ve mali yönleriyle ilgili olmuşlar konunun sosyal, demografik ve ahlaki yönleri üzerinde durmamışlardır. İlerleyen dönemlerde kimi davranış bilimcileri de konuyu mali sosyoloji temelinde karmaşık bir fenomen olarak ele almış ve daha çok bir sosyal problem olarak değerlendirmişlerdir (King, Sheffrin, 2002:2).
Parg. 5. Vergi kaçakçılığı konusunda geliştirilen teorilerin de temel olarak bu bağlamda kategorize edildiği belirtilebilir. Sözgelimi konuya ilişkin geleneksel salt ekonomik yaklaşımlara bakıldığında öncelikle çıkarlarını maksimize etmeye çalışan ve bu doğrultuda rasyonel davranan mükelleflerin varlığının kabul edildiği ve vergi kaçakçılığının da böylesi bir yapıda ortaya çıkarak geliştiğinin varsayıldığı söylenebilir. Buna göre rasyonel davranan mükellefler çıkarlarını maksimize edebilecek farklı alternatifler arasında dengeli tercihlerde bulunarak öngördükleri çıkarlarını maksimize etmeye yönelmektedirler. Burada mükelleflerin çıkarlarını maksimize edecek söz konusu alternatiflerden birinin de vergi kaçakçılığı olduğu varsayılmaktadır. Mükelleflerin vergi kaçırma konusunda karar verirken bu eylemlerinin fayda ve maliyetlerini değerlendirdikleri, beklenen faydanın maliyetten yüksek olması durumunda harekete geçtikleri kabul edilmektedir.
Parg. 6. Vergi kaçakçılığının ekonomik analizinde genel olarak bireyin vergi karşısında davranışlarını şekillendiren etik ve sosyolojik etkenler bir yana bırakılmakta, çoğunlukla vergi kaçakçılığının denetim ve cezalarla nasıl kontrol altına alınabileceği konusu üzerine yoğunlaşılmaktadır. Sorunları ortaya çıkaran nedenleri ortadan kaldırmayan böylesi bir yaklaşımla vergi kaçakçılığına karşı her türlü önlem alınmasına rağmen özellikle gelişmekte olan ülkelerde vergi kaçakçılığı halen çok önemli bir sorun olmaya devam etmektedir (Franzoni, 1998:2).
Parg. 7. Vergi kaçakçılığına ilişkin sosyo-ekonomik analizlerde cevaplandırılması gereken esas soru şudur: Bir kısım mükellefler ceza, denetim gibi caydırıcı önlemlere rağmen yüksek düzeylerde vergi kaçırırken, mükelleflerin önemli bir kısmı hangi beklentilerle ve saiklerle vergisini ödemekte, vergi kaçırmamaktadır. Teorik değerlendirmelerin önemli bir kısmında burada belirleyici olan unsurun vergi ahlakı olduğu vurgulanarak, vergi ahlakının vergisel sorumlulukların yerine getirilmesinde esas motivasyon unsuru olduğu ortaya konulmaktadır (Feld, Tyran, 2002:217).
Parg. 8. Bu bağlamda vergi kaçakçılığı özelinde kamu maliyesinin sosyolojik irdelemesinin yapılmasının bir bakıma bir zorunluluk olduğu söylenebilir. Genel iktisadi yapı içerisinde karşılaşılan sorunları ve bunlara ilişkin çözüm önerilerini yalnızca iktisat bilimini ilgilendiren teknik konular olarak değerlendirmek çok anlamlı değildir. Sosyolojik mantık gereği iktisadi olaylar, içinde yer aldıkları sosyal ve kültürel ortamın bütünlüğü içerisinde yorumlanmalı ve olası sorunlara bu bütünlük içerisinde çözümler aranmalıdır (User, 1993:425). Buna göre mali sosyoloji ekseninde vergi kaçakçılığı konusu incelenirken de vergiye uyumu güçleştiren özellikle sosyolojik değişkenler üzerinde durularak bu temelde bir kuramsal çerçeve oluşturulmaya çalışılmaktadır.
Parg. 9. Ekonomik yapı içerisinde vergi kaçakçılığı bireyin gelirini, harcamalarını ve servetini gizleyebilme becerisini göstermesine bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Etkin çalışamayan vergi idareleri, vergiyi gelir ortaya çıktığında kavrayamadığı gibi harcama akımı içinde ve servete dönüşmesi sürecinde de kavrayamamaktadır. Mükellef gelir düzeyi ile mal ve para hareketlerine ilişkin vergi idaresinin elinde yeterli bilgi bulunmamasının avantajlarını kullanarak rahatlıkla vergi kaçırabilmektedir (Franzoni, 1998:3).
Parg. 10. Vergi kaçakçılığı konusunda vergi kaçırma potansiyeli yüksek mükelleflerin de bulunduğu gruplarla yapılan görüşmelerde söz konusu grupların, vergi kaçırmayı, yasadışı, gayri ahlaki, kriminal bir kovuşturmayı gerektiren ciddi bir sahtekarlık ve son derece riskli, maliyetli bir eylem olarak değerlendirdikleri belirlenmiştir (Kirchler, 2003:550).
Parg. 11. Bu bağlamda mükellefin vergi kaçırırken çok da rastgele davranmadığı vergi kaçırma eyleminin fayda ve maliyetlerini değerlendirerek kendine göre en rasyonel olan davranış biçimini seçtiği söylenebilir. Bugün itibariyle vergi kaçakçılığının basit politik kararlarla çözülemeyecek kadar büyük bir sorun olduğu, hukuki, ekonomik ve sosyolojik yönleriyle çok kapsamlı mücadeleyi gerektiren bir boyut kazanmış olduğu belirtilebilir.
Parg. 12. Vergilendirme sürecinde öncelikle vergi tabanının yani vergi kaynağının doğru bildirilmesi son derece önemlidir. Ödeme gücünün doğru hesaplanması, beyannamenin zamanında verilmesi ve ödemenin zamanında yapılması vergilendirme sürecinde önemli aşamalardır. Vergi kaçakçılığı söz konusu aşamalar içerisinde özellikle ilk aşamada ortaya çıkmaktadır. Mükellefin geliri, harcaması ya da serveti hiç belirlenemeden vergi dışında kalmaktadır. Çoğu vergi kaçakçısı gelirini ya hiç beyan etmemekte ya da çok az bir kısmını beyan etmektedir (Franzoni, 1998:5).
Parg. 13. Vergi kaçakçılığıyla ilgili önemli bir sorun kaçakçılığın boyutlarının tam olarak belirlenebilmesinde yaşanan güçlüklerdir. Kimi çalışmalarda batılı sanayileşmiş ülkelerde kaçırılan vergi miktarının vergi gelirlerinin yaklaşık %5 ile %25'i arasında bir büyüklüğe tekabül ettiği sonucu elde edilmiştir[2]. Gelişmekte olan ülkelerde ise bu oranın yaklaşık %30 ile %40 arasında gerçekleştiği belirtilmektedir[3].
Parg. 14. Vergi kaçakçılığına bağlı olarak oluşan yüksek kamu açıkları çoğu gelişmekte olan ülkede vergi kaçırmayan mükelleflerin daha ağır vergilendirilmesi yoluyla kapatılabilecek nitelikte değildir. Böylesi bir zorlamanın ekonomik yapıyı önemli ölçüde etkileyeceğini söylemek mümkündür. Bu noktada firmalar ilave vergi yükleri ile faaliyetlerini sürdürmekte zorlanırken, emek arzı, fiyat yapısı ve gelir düzeyleri tümüyle etkilenecek, bir bakıma vergi tabanı değişmiş olacaktır. Böylesi bir durumda ise gelir artışı bir yana mevcut vergi gelirlerinde bile bir azalma söz konusu olabilecektir.
3. Vergi Kaçakçılığı Üzerinde Belirleyici Olan Değişkenler
Parg. 15. Vergileme karşısında mükellefin davranışları üzerinde belirleyici olan değişkenlerin incelenmesi, kuşkusuz vergi kaçırma davranışını ve vergiye gönüllü uyumu etkileyen faktörlerin de irdelenmesi anlamına gelmektedir. Vergileme karşısında mükellefin davranışları üzerinde belirleyici olan çok sayıda değişken bulunmaktadır. Jackson ve Milliron (1986:126) konuya ilişkin en kapsamlı çalışmalardan birini yaparak vergi kaçakçılığını şekillendiren yaklaşık 14 temel değişken olduğunu saptamışlardır. Söz konusu değişkenler sırasıyla şunlardır: Mükellefin yaşı, cinsiyeti, eğitim düzeyi, meslek grubu, gelir düzeyi, gelir kaynağı, vergi oranları, vergi kaçırmayı önleyici tedbirler, cezalar ve denetlenme olasılığı, vergi yasalarının anlaşılabilirliği, vergi ahlak düzeyi ve dürüstlük olgusu, uyumlu toplum yapısı ve vergi etiği. Türkiye’de yapılan bir çalışma’da ise vergi yükümlülerine göre vergi kaçakçılığının en önemli nedenleri, denetimlerin yetersizliği, vergi idaresinin etkinsizliği, “herkes kaçırıyor ben de kaçırıyorum mantığı”, vergi kanunlarının vergi kaçırmaya müsait olması, vergi bilincinin yetersiz olması ve kamu harcamalarındaki israf şeklinde belirtilmiştir (Çiçek, Karakaş, Yıldız, 2008:251).
Parg. 16. Vergileme karşısında mükellefin davranışları üzerinde belirleyici olan söz konusu değişkenleri vergi tekniği[4] kapsamındaki değişkenler ve sosyal değişkenler olmak üzere iki başlıkla ele almak da mümkündür. Vergi tekniği kapsamındaki değişkenler genelinde mükellefin muhatap olduğu vergi oranı, vergi denetimi geçirme ihtimali, vergi cezası, gelir düzeyi, vergi sisteminin karmaşıklığı ve vergi afları gibi değişkenler üzerinde durulmaktadır. Öte yandan mükellefin, eğitim düzeyi, cinsiyeti, yaşı, vergi yükünün dağılımı konusundaki düşünceleri, içinde bulunduğu mesleki ve sosyal yapının eğilimleri gibi değişkenler de vergileme karşısında mükellefin davranışları üzerinde belirleyici olan sosyal, demografik ve ahlaki etkenler arasında yer almaktadır. Burada ilk olarak vergi tekniği kapsamındaki değişkenler üzerinde durulacak daha sonra sosyal ve demografik değişkenler incelenmeye çalışılacaktır.
3.1. Vergi Tekniği Kapsamındaki Değişkenler
Parg. 17. Klasik ekonomik yaklaşım temelinde vergi kaçakçılığı ilk olarak bir model kapsamında Allingham ve Sandmo tarafından incelenmiştir. Onlara göre mükelleflerin vergi kaçırma konusundaki kararlarını ödeyecekleri verginin oranı, vergi idaresince yapılan vergi denetim olasılığı ve uygulanacak olan cezanın miktarı şekillendirmektedir (Allingham and Sandmo 1972:324).
Parg. 18. Vergi oranı: Vergi oranı ile vergi kaçakçılığı arasındaki ilişkinin niteliğini belirlemeye yönelik çalışmaların çoğunda vergi oranlarının yüksekliği nispetinde vergi kaçırma eğilimlerinin artacağı kabul edilerek, mükelleflerin yükselen vergi oranları karşısında geçmiş dönemdeki gelir düzeylerini koruyabilmek amacıyla vergi kaçırma yollarına başvurdukları ileri sürülmektedir. Özellikle marjinal vergi oranlarındaki artış mükelleflerin eksik beyanları üzerinde önemli bir etkiye sahip bulunmaktadır (Clotfelter, 1983:363). Vergi kaçakçılığı vergi oranlarındaki artışla birlikte artarken, yüksek marjinal vergi oranları zenginlerin gelirlerini yeterince beyan etmemelerine neden olmaktadır (Kim, 2003:1592). Vergi kaçıranlar da vergi oranlarının yükseltilmesine daha fazla vergi kaçırarak cevap verirlerken, özellikle yüksek gelirli kesimlerin oran artışına cevapları çok daha sert olmaktadır (Crane and Nourzad, 1990:190). Yüksek vergi oranları vergi uyumunu artırmaya dönük çalışmaların etkinliği üzerinde de doğrudan belirleyici olmaktadır (Lee, 2001:74).
Parg. 19. Azalan marjinal vergi oranları vergi uyumu için son derece uygun bir iklim oluşturmaktadır (Milliron and Toy, 1988:85). Marjinal vergi oranları ile vergi kaçakçılığı arasında doğrudan ve pozitif yönlü bir ilişki olduğu çok sayıda çalışma ile de doğrulanmıştır[5].
Parg. 20. Konuya ilişkin bazı ampirik çalışmalardan farklı sonuçlar elde edildiği de görülmüştür. Clotfelter (1983:363), Mason ve Calvin (1984:489) marjinal vergi oranları ve vergi kaçakçılığı arasında pozitif bir ilişki bulurlarken, Feinstein (1991:15), Christian ve Gupta (1993:91) ise negatif bir ilişki bulmuşlardır. Bu çalışma daha da geliştirildiğinde yüksek marjinal vergi oranlarının daha düşük vergi kaçakçılığına yol açtığı sonucuna ulaşılmıştır.
Parg. 21. Ayrıca vergi oranlarındaki belirsizliğin de vergi uyumunu güçleştirerek vergi kaçakçılığını teşvik ettiği söylenebilir. Mükelleflerin daha yüksek orandan vergilendirilme ihtimali beyan edilen geliri azaltırken vergi kaçakçılığını artırmaktadır (Kim, 2000:37).
Parg. 22. Türkiye’de Güneydoğu Anadolu bölgesini kapsayan bir çalışmada da mükelleflerin yaklaşık 2/3’ü ödedikleri verginin çok ağır olduğunu belirtirlerken, yarısı da vergi kaçırma nedenlerini vergi oranlarının yüksek olmasına bağlamaktadır (Çiçek, Karakaş, Yıldız, 2008:251).
Parg. 23. Gelir kaynağı: Gelirin kaynağı da mükellefin vergiye tabi gelirinin niteliğini tanımlayan bir diğer değişkendir. Eğer bir ülkenin emek gücünün önemli bir kısmı tarım kesiminde ve küçük esnaflıkla uğraşıyorsa gelirin ve kazancın vergilendirilmesinde başarı beklemek çok anlamlı değildir. Tarım kesiminde çalışanlar ile küçük ölçekte ticaretle uğraşanların vergi kaçırma konusunda türlü alternatiflere sahip oldukları söylenebilir. Bu konuda neredeyse hiç alternatife sahip olmayan kesim ise vergileri kaynağında kesilen ücretlilerdir. Bu kesimin vergi kaçırma olanağı neredeyse hiç yok gibidir (Richardson, 2006:152).
Parg. 24. Mükellefin gelir düzeyi de bu süreçte belirleyici olan bir diğer etkendir. Orta gelir düzeyinden mükelleflerin vergi kanunlarına daha uyumlu oldukları düşük gelirli vergi mükellefleri ile yüksek gelirli vergi mükelleflerin orta gelirli mükelleflere göre vergiye daha az uyumlu oldukları saptanmıştır[6]. Mükellefin gelir düzeyi ile vergi kaçırma eğilimi arasındaki ilişki çok sayıda ampirik çalışmayla da inceleme konusu yapılmıştır. Bu çalışmaların çoğunda da mükelleflerin geliri arttıkça vergiye karşı daha fazla antipati besledikleri ve vergi kaçakçılığının da arttığı ortaya konulmuştur (Kirchler, 1998:118: Çelikkaya, 2002:1).
Parg. 25. Vergi denetimi ve vergi ceza oranları: Vergi kaçakçılığının kontrol altına alınmasında vergi denetim olasılığı ve ceza oranları önemli parametrelerdir. Ancak vergi kaçakçılığı ile mücadelede yüksek denetim olasılığının varlığı ile birlikte uygulanan caydırıcı ceza oranlarının çok daha etkili olduğu söylenebilir. (Park and Hyun, 2003:681). Mükellef vergi kaçırdığında yakalanma olasılığını, yakalandığında ödeyeceği cezayı ve hiç vergi kaçırmadan tüm vergisini ödediginde bunun ona maliyetini bir arada değerlendirerek, böylesi bir denklemde karar vermekte ve ona göre vergi kaçırma riskini üstlenmektedir (Franzoni, 1998:5). Vergi kaçakçılığı için kesilen vergi cezalarının kaçırılan vergiye oranla hesaplanarak kesilmesi durumunda da vergi kaçakçılığının vergi yapısı üzerindeki olumsuz etkisinin daha kısıtlı olacağı söylenebilir. Özellikle yoğun enflasyonist baskıların olduğu dönemlerde vergi cezaları sembolik oranlar üzerinden değil, rasyonel oranlar üzerinden hesaplanmalıdır (Richter and Boadway, 2005:361).
Parg. 26. Gelir farklı kaynaklardan elde edildiğinde farklı oranlarda vergilendirme sözkonusu olmakta ve vergi kaçırma içinde kaynakta kesilen ücret vergilerinde ayrı, tasarruflardan alınan vergilerde ayrı olmak üzere farklı alternatifler söz konusu olmaktadır. Devlet, mükelleflerin ücret gelirlerini kaynakta kestiği için maliyetsiz denetleyebilirken, tasarruflardan elde edilen gelirleri ciddi denetim maliyetlerine maruz kalarak denetleyebilmektedir. Vergi denetim olasılığının artması ve ceza oranlarındaki artış bireylerin tasarrufları üzerinde de (tasarruflardan elde edilen gelirler üzerinde) doğrudan bir etkiye sahiptir. Bireyin risk algılaması yani daha büyük bir denetim olasılığı ve vergi kaçırdığında daha büyük vergi cezalarının olacağını bilmesi yatırım ve üretimden vazgeçerek tasarruflarını artırmasına neden olmaktadır. Bu bağlamda vergi denetimleri ve yüksek vergi ceza oranları özellikle gelişmekte olan ülkelerde büyümenin finansmanında son derece önemli olan böylesi kaynakları bir bakıma ekonomik yapının dışına iterek ekonominin toplam üretim düzeyi üzerinde etkili olmaktadır (Sengupta, 1998:420). Kimi değerlendirmelerde gelişmekte olan ülkelerde vergi kaçakçılığına göz yumularak kayıt dışı ekonominin boyutlarının büyümenin finansmanı uğruna bizatihi devlet tarafından genişletildiği şeklinde yapılan yorumların arka planında da böylesi teorik değerlendirmelerin yer aldığı söylenebilir.
Parg. 27. Yoğun kamu kesimi finansman açıklarının olduğu ülkelerde görülen yüksek enflasyon oranları, kaçırılan vergilere uygulanan cezaların reel olarak değer kaybetmesine yol açmaktadır. Bu durum bir bakıma vergi kaçakçılığını teşvik etmekte, toplam gelirin enflasyonist süreçle birlikte parasal genişleme oranında azalmasına yol açmaktadır. Azalan gelir senyoraj geliriyle dengelenmeye çalışılırken bu bir bakıma yüksek enflasyonla özel kesimin eline daha fazla kaynak aktarılması anlamına gelmektedir. Kimi abartılı değerlendirmelerde ilgili kaynakların devlet tarafından vergi olarak tahsil edilmesi yerine özel kesimce rasyonel kullanılması durumunda net etkinin pozitif olabileceği bile ifade edilmektedir (Caballe and Panade, 2004:587).
Parg. 28. İçinde etkin işleyen otokontrol mekanizmalarını barındıran vergi sistemlerinde de vergi kaçakçılığı ile mücadelede çok kapsamlı programlar uygulanmasa bile vergi kaçakçılılığının daha az olduğu söylenebilir. Güney Avrupa ülkeleri vergi uyumunu geliştirmek üzere ciddi yaptırımları olan birtakım programları devreye sokmasına rağmen etkin işleyen otokontrol mekanizmalarından yeterince yararlanamadıklarından ilgili ülkeler vergi uyumunun en az olduğu ülkeler olarak ortaya çıkmaktadır (Jackson and Milliron, 1986:125).
Parg. 29. ABD için benzer bir değerlendirmede ise mükellefin doğrudan vergi memuruyla karşı karşıya kalması durumunda vergiye karşı daha yüksek bir direnç oluştuğu ileri sürülmektedir Aksine mükellefin vergi memurları ile teması ne kadar azalır ve vergi sistemi içindeki otokontrol mekanizmaları ile sistem mükellefi kendiliğinden denetleyebilirse vergiye karşı direnç ve vergi kaçırma eğilimlerinin olabildiğince azalacağı söylenebilir (Richardson, 2006:153).
Parg. 30. Vergi rejimi konusunda mükellefi her türlü yönlendirebilme imkanına sahip mali müşavirlerin de ceza alma olasılıklarının olması sistemin sağlıklı işleyişinde önemli bir noktadır. Mali müşavirlerin, vergileme konusunda her türlü manipülasyonu yapabilecek stratejik bilgilere sahip oldukları söylenebilir. Mali müşavirlerin vergi kaçakçılığıyla ilgili davranış ve tutumları kurumla yaptığı tazminat anlaşmasının içeriğiyle de yakından ilişkilidir. Diğer bir ifadeyle kurumun bir vergi kaçakçılığının ortaya çıkması durumunda sorumluluğun tümüyle mali müşavire ait olduğu bir sözleşme, öncelikle olması gereken hukuki bir altyapıdır. Böylesi bir yapıda mali müşavirin maruz kaldığı cezalar kurum sahibine ya da hissedarlarına verilecek cezalardan çok daha etkili olmaktadır. Kurum sahibine ya da hissedarlarına verilecek ceza mali müşavire verilecek ceza ile aynı olsa bile mali yöneticinin ceza alması vergi kaçakçılığının azaltılması yönünde çok daha etkili olmaktadır. Bu bağlamda özellikle kurumlar vergisindeki kayıp ve kaçaklar azaltılmak isteniyorsa kurumun hissedarlarından daha çok mali yöneticisinin sorumlu olduğu bir yapı kurgulanmalı ve kaçakçılık durumunda söz konusu olacak cezaların ilk muhatabıda mali müşavir olmalıdır (Crocker and Slemrod, 2005:1594).
Parg. 31. Rasyonel önceliklerle kurgulanmayan vergi ceza sistemlerinin kimi zaman vergi kaçakçılığını teşvik eder bir yapıya dönüştüğü de söylenebilir. Vergi kaçakçılığı için kesilen ceza, kaçırılan vergi miktarından ziyade beyan edilmeyen gelire bağlı olarak kesiliyor ise bu durumda özellikle artan oranlı vergiler kaçakçılıktan elde edilen kazancı artırarak vergi kaçakçılığını çekici hale getirecektir. Burada vergi kaçırarak gelirini artıran kesimler, söz gelimi işgücü, ücret görüşmelerinde daha makul rakamları kabul ederek istihdam olanaklarının genişlemesine yol açacaktır. Bu bağlamda vergi kaçakçılığı vergi sisteminin artan oranlılığı ile işçilerin davranışlarını ve elde edecekleri çıktıları etkilemektedir (Goerke, 2004:35).
Parg. 32. Vergi sisteminin karmaşıklığı: Vergi sisteminin karmaşıklığı ya da basitliği de bir diğer değişkendir. Gelişmekte olan ülkelerde yıllar içinde vergi sisteminin giderek kompleks bir hal alması önemli bir vergi kaçırma nedenine dönüşmüştür. Vergi sistemi karmaşık olduğu ölçüde vergi kaçırma potansiyeli yüksek olan mükellefler için uygun iklim oluşmakta ve vergi kaçırma kolaylaşmaktadır. (Richardson and Sawyer, 2001:137). Burada kimi zaman ihmal sonucu oluşan vergi kaçakçılığı durumu da söz konusu olabilmektedir. Mükellef doğrudan bir kasıt olmaksızın bir ihmal sonucu, bilmeden bir vergi kaçakçılığına neden olmaktadır (Bayraklı, Saruç, Sağbaş, 2004:206).
Parg. 33. Vergi kanunlarının karmaşıklığı mükellefin vergiye uyumunu doğrudan etkilerken kısa aralıklarla yapılan değişiklikler vergi denetmenlerini ve vergi yargısını da olumsuz etkilemekte ve bir bütün olarak sistemin işleyişini aksatarak etkinliğini azaltmakta, açıklık ve belirlilik ilkelerinin uygulanabilirliğini güçleştirmektedir. Özellikle gelişmiş ülkelerde söz konusu olumsuzlukları aza indirmek amacıyla yasal altyapısıyla vergi sisteminin mükelleflere tanıtımının yapıldığı türlü programlar düzenlenmektedir. Bu programların etkinliğinin değerlendirildiği çalışmaların sonuçlarına bakıldığında bu programlara katılan mükelleflerin vergi uyumunun katılmayan mükelleflere göre daha üst düzeyde olduğu sonucu elde edilmiştir (Noga and Arnold, 2002:125).
Parg. 34. Vergi politikalarının yanısıra uygulanmakta olan genel ekonomi politikalarının sosyo-ekonomik yapı üzerinde meydana getirdiği etkiler de mükellefin devleti vergi üzerinden sorgulamasını kolaylaştıran bir olgudur. Yapısal ekonomik sorunların olduğu, sık siyasal ve ekonomik krizlerin yaşandığı, kamu harcamalarında etkinliğin olmadığı yapılar da vergi kaçakçılığı için gerekli iklimin oluşmasını kolaylaştıran dinamiklerdir. Sağlıklı bir kamu maliyesinin ve istikrarlı bir ekonomik yapının varlığına olan inanç arttıkça vergi uyumu artmaktadır (Forest Sheffrin, 2002:86). Bu bağlamda vergi kaçakçılığı, etkin olmayan kamu harcama setleri ve vergi politikaları ile gelir dağılımında adaletsizliği daha da derinleştiren, kaynak kullanımında etkinsizliği artıran, bölgeler arası gelişmişlik farklılıklarını daha da artıran kamu kesimine bir cevap olarak ortaya çıkmaktadır (Myles, 2000:51).
Parg. 35. Vergi kaçakçılığının vergi politikaları ve kamu harcamaları üzerindeki etkilerine bakıldığında ise vergi kaçakçılığının ortaya çıkardığı boşluğu doldurmak için devletin önünde iki temel alternatif olduğu söylenebilir. İlkinde devlet kamu harcamalarını kısmaktadır ki bu seçeneğin uygulanabilirliği oldukça kısıtlıdır. Zira gelişmekte olan ülkelerin çoğunda kamu harcama kompozisyonuna bakıldığında bütçenin önemli bir kısmının personel giderlerine ve faiz ödemelerine ayrıldığı, yatırım harcamalarına ise çok düşük miktarlarda pay ayrıldığı görülmektedir. Böylesi bir yapıda kamu harcamalarından bir kesinti yapma olanağı neredeyse hiç yoktur. Vergi kaçakçılığının kamu harcamaları üzerindeki etkilerinin incelendiği bir çalışmada vergi kaçırmanın kamu harcama miktarını kısmen etkilediği ancak, optimal kamu harcamaları düzeyi üzerinde çok belirleyici olmadığı saptanmıştır (Flakinger, 1991:127).
Parg. 36. İkinci seçenekte ise mevcut vergi oranları artırılarak kaçırılan verginin maliyeti zımnen vergi kaçırmayan mükelleflere yüklenmekte ve oluşan açık bu biçimde kapatılmaya çalışılmaktadır. Bu bir bakıma vergi kaçıran mükelleflerin yanlışlarının vergisini ödeyen mükellefler üzerinden meşrulaşması anlamına gelmektedir ki bu da vergisini ödeyen mükelleflerin bile vergi kaçırma eğilimi içine girebilecekleri bir yapıya işlerlik kazandırabilecek bir tehlikeyi ifade etmektedir.
Parg. 37. Özellikle ekonomik birlikteler içinde ülkeler arası vergi rekabeti sorunları da vergi kaçakçılığının ortaya çıkışına zemin hazırlayan ve sonrasında yön veren bir dinamik olarak ortaya çıkabilmektedir. Büyümenin finansmanı konusunda sorun yaşayan ülkelerin yüksek düzeyde dış kaynak bağımlılıkları doğrudan yabancı sermaye çekme konusunda ilgili ülkeleri kıyasıya bir rekabete sokmuştur. Böylesi bir yapıda vergi oranlarında giderek dibe doğru bir gidiş söz konusu iken vergi cezaları ve denetimler gibi sistemin etkinliğini belirleyen bazı unsurların gevşetilerek uygulanması söz konusu olmaktadır (Cremer and Gahvari, 2000:1652).
Parg. 38. Vergi afları: Vergi afları da vergi kaçakçılığı üzerinde bir takım etkilere sahiptir. Sık aralıklarla ve politik tercihlerle çıkarılan vergi afları sistemin etkinliğini azaltarak mükellefleri bir beklentiye sokmakta düzenli vergisini ödeyen mükellefleri vergi kaçıran mükellefler karşısında ekonomik ve mali bakımdan zora sokmaktadır. Kimi durumlarda da vergi aflarının bir zorunluluk olarak ortaya çıktığı ileri sürülmektedir. Özellikle düzensiz bir vergi sisteminden düzenli bir vergi sistemine geçiş sürecinde çıkarılacak genel vergi afları yeni dönem tesis edilmesi düşünülen vergi uyumunun sağlanmasını kolaylaştırarak, dönüşüm sürecini işlerlik kazandırabilir ve vergi sistemi yeni döneme çok daha kolay geçiş sağlayabilir (Stadler, Olivella, Castrillo.1999:439). Vergi afları konusunda özellikle vergisini düzenli ödeyen mükellefler vergi afları ile dürüst mükelleflerin cezalandırıldığını düşünmektedirler (Çiçek, Karakaş, Yıldız, 2008:253). Bu yönüyle devlet bir yandan alacağından vazgeçmiş olurken öte yandan vergisini düzenli ödeyen mükelleflerin de vergi kaçırma konusunda yeni arayışlara girmesine zemin hazırlamış olmaktadır.
3.2. Sosyal Değişkenler
Parg. 39. Vergi kaçakçılığı ile vergi kaçakçılığına yol açan değişkenler arasındaki korelasyonun niteliği ve derinliği ülkeler arasında farklıklar gösterdiği gibi farklı ampirik çalışmanın sonuçları da çok farklı sonuçlar ortaya koymaktadır. Dolayısıyla vergi kaçakçılığı üzerinde hangi tür değişkenin nasıl bir etkiye sahip olduğu konusunda net bir şey söylemek mümkün değildir. Kimi çalışmalarda vergi tekniği kapsamındaki değişkenlerin daha belirleyici olduğu vurgulanırken kimi çalışma bulguları da sosyal değişkenlerin vergi kaçakçılığı üzerinde daha belirleyici olduğunu ortaya koymaktadır.
Parg. 40. Söz gelimi 45 ülkeyi esas alan regresyon analizinin kullanıldığı bir çalışmada sosyal değişkenlerin vergi kaçakçılığı üzerinde en fazla belirleyici olan değişkenler grubundan olduğu saptanmıştır (Richardson, 2006:150). Bu kısımda sosyal değişkenlerden eğitim, yaş, cinsiyet ve vergi ahlakının vergi kaçakçılığı üzerinde ne tür etkilere sahip olduğu incelenmeye çalışılmaktadır.
Parg. 41. Eğitim düzeyi: Mükellefin eğitim düzeyinin vergi üzerindeki etkileri farklı şekillerde ortaya çıkmaktadır. Kimi değerlendirmelerde eğitim düzeyi yüksek mükelleflerin vergilemenin ekonomik ve sosyal amaçları konusunda daha bilinçli davranarak, neden vergi ödenmesi gerektiği konusunda daha rasyonel düşündüğü ve vergiye daha uyumlu olduğu, kimi değerlendirmelerde ise eğitim düzeyi yüksek mükellefin vergi kaçakçılığı konusunda genel yapıyı daha iyi bildiği, riskleri azaltarak daha kolay vergi kaçırabildiği ileri sürülmektedir (Jackson and Milliron, 1986:125).
Parg. 42. Witte ve Woodbury (1985:13) ise yaptıkları çalışma ile mükellefin genel eğitim düzeyi ile vergi kaçakçılığı arasında negatif bir korelasyonun olduğunu saptamışlardır. Daha eğitimli insanlar vergiye daha fazla uyum sağlayabilirlerken, eğitimli insanların vergi kaçırma konusunda çok daha rasyonel hareket edebildikleri yani eğitim düzeyi düşük insanlara göre vergi kaçırma yerine vergiden kaçınma becerisini gösterebildikleri ileri sürülmektedir (Richardson, 2006:152).
Parg. 43. Eğitim seviyesinin yanı sıra toplumsal yapıların da bu süreçte kendine özgün niteliklere sahip olduğu kimi çalışmalarla ortaya konulmuştur. Kolektivist kültürün hakim olduğu bir yapı ile bireyci kültürün hakim olduğu yapılarda vergi uyumunun nasıl olduğu belirlenmeye çalışılmış bu bağlamda ABD ve Hong Kong karşılaştırılmıştır. Burada ortaya çıkan sonuç şudur: ABD’li mükellefler vergi kaçırma konusunda ahlaki sorgulamayı çok daha kapsamlı yapmaktalar ve vergi sistemiyle ilgili daha pozitif düşüncelere sahip bulunmaktalar ve uyum konusunda daha bir yatkın olmaktadırlar. Öte yandan Hong Kong’lu mükellefler ise vergi ahlaki konusunda daha bir geri düzeydelerken, vergi sistemine karşı ABD’lilere göre çok daha fazla tepkililer ve sonuç olarak da vergiye ABD’li mükelleflere göre çok daha düşük düzeyde uyum göstermektedirler (Chan, Troutman, Bryan, 2000:98).
Parg. 44. Yaş: Mükelleflerin yaşı vergi kaçakçılığının önemli değişkenlerinden biridir. İncelemeler yaşlı mükelleflerin genç mükelleflere göre vergiye karşı daha uyumlu olduklarını ortaya koymaktadır[7]. Genç mükellefler daha fazla risk alırlarken cezalara karşı çok duyarlı değildirler. Yaşlı mükelleflerde ise durum tam tersidir (Richardson, 2006:152-153).
Parg. 45. Cinsiyet: Mükellefin cinsiyeti diğer bir önemli değişkendir. Kadın mükelleflerin vergiye uyum düzeyleri erkek mükelleflere göre daha üst düzeydedir. Kadının çalışma hayatındaki yerinin genişlemesi ve çeşitlenmesiyle bu fark azalma eğilimine girmiş olsa da bugün halen kadın mükelleflerin vergiye uyumunun daha yüksek düzeyde olduğu söylenebilir (Mason, Calvin, 1978:73).
Parg. 46. Vergi ahlakı: Mükellefin vergi kaçakçılığı konusunda temel davranış ve değer yargılarına yön veren esas dinamiklerin başında vergi ahlakı gelmektedir. Hiç kuşkusuz vergi ahlakı ile vergi kaçakçılığı arasında negatif bir korelasyon vardır (Belkaoui, 2004:135). Vergi kaçakçılığının analizinde cevap aranan temel soruların başında, neden kimi mükellefler sürekli vergi kaçırma yollarını arayarak vergi kaçırırlarken, kimi mükellefler aynı imkanlara sahip olmalarına rağmen tüm vergisel sorumluluklarını yerine getirerek hiç vergi kaçırma eğiliminde bulunmamaktadırlar. Burada belirleyici olan temel hususun vergi ahlakı olduğunu, vergi ahlakının vergi ödemek için esas motivasyon unsuru olduğunu söylemek mümkündür (Feld, Tyran, 2002:217). Bireysel ahlaki değerlerin de vergi uyumunda son derece önemli olduğu saptanmıştır (Reckers, Philip, Debra, 1994:833).
Parg. 47. Vergi ödevi bilincinin oluşturulmasında mükelleflerin toplumsal beklentilerinin karşılandığı, kamu gelir ve gider denetiminin rahatlıkla yapılabildiği demokratik bir yapının büyük bir etkiye sahip olduğu söylenebilir (Torgler, 2005:525).
Parg. 48. Devletin rasyonel öncelikler yerine politik önceliklerle kurgulanmış vergi ve harcama programları vergi kaçakçılığını insanların meşru bir hoşnutsuzluğunun ifadesi olarak ortaya çıkartırken vergi ahlakı olgusunun yerleşmesini de güçleştirmektedir. Toplumsal olarak adil bir vergi sisteminin varlığını kabul etmek ve kamu kesiminin topladığı vergilerle uygun harcama programları gerçekleştirdiğine inanmak vergi ahlakının oluşumunda önemli bir eşiktir (Vihanto, 2003:112).
Parg. 49. 30 ülke genelinde vergi ahlakı ve vergi kaçakçılığının seçili belirleyicileri arasındaki ilişkinin ele alındığı bir çalışmadan elde edilen ampirik bulgulara göre, vergi kaçakçılığı ile ekonomik özgürlük düzeyi, tam rekabet koşulları, etkin rekabeti sağlayacak hukuki yapı ve yüksek ahlaki normlar arasında negatif korelasyon bulunmaktadır. Bu çalışmada vergi uyumunda ülkeler arası farklılıklar ve vergi ahlakının seçili belirleyicileri üzerinde de durulmuştur. 30 ülke kapsamında yapılan çalışmalardan elde edilen bulgulara göre vergi uyumunun en yüksek olduğu ülkeler aynı zamanda yüksek ekonomik özgürlüğe, etkin işleyen piyasalara, etkili rekabet kanunlarına, düşük ciddi suç oranlarına sahip ülkelerdir. Vergi kaçakçılığına güçlü bir biçimde engel olan olgu bir vergi ahlakının veya ikliminin oluşturulmasıdır. Vergi uyumu için sadece ekonomik belirleyiciler değil, kurumsal ve ahlaki belirleyiciler de önemlidir. Hem kurumsal hem de ahlaki doku vergi uyumunun sağlanmasında önemli bir role sahiptir (Belkaoui, 2004:141).
Parg. 50. Kanada’ya ilişkin ilginç bir çalışmada da dindarlığın ve devlete güvenmenin vergi ahlakı üzerinde olumlu etkileri olduğu konusunda güçlü bulgular elde edilmiştir. Bunların yanısıra mükellefin yaşının, gelir düzeyinin, eğitim durumunun, cinsiyetinin, medeni durumunun ve iş durumunun da etkili olduğu saptanmıştır (Torgler,2003:283).
Parg. 51. Teorik değerlendirmelerin çoğunda mükelleflerin bireysel etik ve vergi ödeme ahlakı gibi bireysel normlarının vergi uyumu üzerindeki etkileri incelenmiştir. Tüm mükelleflere atfedilen etik ve ahlaki değerlerin, diğer bir ifadeyle toplumsal değer yargılarının somutlaştığı sosyal normların vergi uyumu üzerinde etkilerinin ne olduğuna ilişkin yeterli çalışma yoktur. Sosyal normların, özellikle mükellefin kendini bir gruba dahil görmesi durumunda daha etkili olduğu, aksi durumda sosyal normların vergi uyumu üzerinde çok da etkili olmadığı söylenebilir (Wenzel, 2003:214).
Parg. 52. Toplumsal olarak vergi kaçırma olayı içselleştirilmişse yani mükelleflerin çoğu vergi kaçırıyorsa bireyin vergi kaçırma eğilimi daha yüksek düzeyde olmaktadır. Burada birey vergi kaçıranların yarattığı haksız rekabetten etkilenmemek için vergi kaçırma eğiliminde bulunmaktadır. Bu durum vergi kaçakçılığında sosyal eşgüdüm etkisi olarak nitelendirilmektedir (Kim, 2003:1602).
Parg. 53. Vergilerin belirli bir hizmet karşılığı olmaksızın alınıyor olması da özellikle kamu hizmetlerinden yeterli nitelikte ve miktarda yararlanamadığını düşünen mükellefler için vergi ahlakının oluşumunda önemli bir engeldir. Bu bağlamda ortaya çıkan ve gelişen bedavacılık (free rider) olgusu bu yapıya yön veren önemli bir etkendir (Park and Hyun, 2003:681).
Parg. 54. Mükellefin toplumsal kurallara uygunluk konusundaki algısı da vergi kaçakçılığına yön veren bir değişkendir. Yapılan ampirik çalışmalarda kurallara uygunluk ile vergi kaçakçılığı arasında önemli negatif korelasyon saptanmıştır. Kurallara uygunluk noktasında rasyonel önceliklerle kurgulanmış ve çalışan vergi idaresinin etkisi de son derece büyüktür (Richardson, 2006:153).
Parg. 55. Gerek vergi tekniği kapsamında ele alınan değişkenler gerekse sosyal değişkenler farklı düzeylerde de olsa vergi kaçakçılığının ortaya çıkmasında ve gelişmesinde belirleyici olmaktadır. Öte yandan vergi kaçakçılığının yaygınlaşması ve derinleşmesi de söz konusu değişkenler üzerinde bir takım baskıların oluşmasına yol açmaktadır. Söz gelimi vergi kaçakçılığının yaygın olduğu yapılarda vergi yönetimleri vergi gelirlerini, vergi kaçakçılığıyla etkin mücadele yerine, vergi oranlarını yükseltmek suretiyle artırmaya çalışmaktadırlar. Bu durumda vergi oranlarının yüksekliğini neden göstererek vergi kaçıran mükellefler eylemlerini bu temelde rahatlıkla gerekçelendirmekte, vergi ödevi bilinci üst düzeyde olan mükellefler bile vergi idaresine karşı temkinli olma ihtiyacı hissetmektedirler. Hiç kuşkusuz böylesi bir yapıda toplumsal tabanı olan bir vergi ahlakının oluşturulması ve kurumsallaştırılması son derece güçtür.
4. Sonuç
Parg. 56. Vergi kaçakçılığı mali yönünün yanı sıra iktisadi, sosyal ve hukuki boyutlarıyla disiplinler arası bir boyut kazanarak, teorik ve ampirik arka planını maliyecilerle birlikte iktisatçıların, hukukçuların ve sosyologların beslediği bir çalışma alanı olarak gelişmektedir. Toplumsal taleplerin giderek arttığı ve çeşitlendiği bir yapıda hemen tüm ülkeler söz konusu talepleri karşılamada zorlanırken böylesi bir durumda vergi kaçakçılığı konusu, vergi kaçakçılığını ortaya çıkaran faktörlerin belirlenmesi ve bunlarla mücadele edilmesi çok daha fazla önem arz etmektedir. Vergi kaçırmayı etkileyen faktörlerin belirlenebilmesi vergi kaçakçılığıyla mücadelede etkin politikaların oluşturulabilmesi bakımından son derece önemlidir. Vergi kaçakçılığı vergi tekniği kapsamında ortaya çıkan değişkenler ile sosyal değişkenlerin belirleyici olduğu bir yapıda ortaya çıkmaktadır. Vergi tekniği kapsamındaki değişkenler genelinde mükellefin muhatap olduğu vergi oranı, vergi denetimi geçirme ihtimali, vergi cezası, gelir düzeyi, vergi sisteminin karmaşıklığı ve vergi afları gibi değişkenler üzerinde durulmaktadır. Mükellefin, eğitim düzeyi, cinsiyeti, yaşı, vergi yükünün dağılımı konusundaki düşünceleri, içinde bulunduğu mesleki ve sosyal yapının eğilimleri gibi değişkenler de vergileme karşısında mükellefin davranışları üzerinde belirleyici olan sosyal, demografik ve ahlaki etkenler arasında yer almaktadır.
Parg. 57. Ekonomik ve siyasal yapının tam da kurumsallaşamadığı yapılarda vergi kaçakçılığı yaygınlaştıkça yoğun finansman sorunları yaşayan ekonomi yönetimleri, kamu açıklarıyla mücadelede daha sert önlemler alarak vergi gelirlerini artırma yollarını aramaktadırlar. Böylesi bir yapıda vergi ödevi bilinci üst düzeyde olan mükellefler de yoğun baskı altında kalırlarken, vergi yönetimleri yeni vergi kayıp ve kaçaklarıyla karşı karşıya kalabilmektedirler. Hiç kuşkusuz böylesi bir yapıda da vergi bilincinin oluşması, vergi ahlakının gelişmesi ve vergi kaçakçılığıyla mücadele son derece güçtür.
5. Kaynaklar
Allingham, M. G. and A. Sandmo, (1972), “Income Tax Evasion: A Theoretical Analysis”, Journal of Public Economics, Vol. 1, ss. 323-338.
Bayraklı, H. H., N. Saruç ve İ. Sağbaş, (2004). “Vergi Kaçırmayı Etkileyen Faktörlerin Belirlenmesi ve Vergi Kaçaklarının Önlenmesi: Anket Çalışmasının Bulguları”, Türkiye’de Vergi Kayıp ve Kaçakları, Önlenmesi Yolları, 19. Maliye Sempozyumu, Antalya, Yaklaşım Yayıncılık, Ankara, ss.204-254.
Caballe, J. and J. Panade, (2004). “Inflation, Tax Evasion, And The Distribution of Consumption”, Journal of Macroeconomics, Vol. 26, ss.567–595.
Chan, C. W., C. S. Troutman and D. O’Bryan, (2000). “An Expanded Model of Taxpayer Compliance: Empirical Evidence from the United States and Hong Kong”, Journal of International Accounting, Auditing & Taxation,Vol. 9, No. 2, ss.83–103.
Christian, C.W. and S. Gupta, (1993). “Newevidence on Secondary Evasion’, Journal of The American Taxation Association, Vol. 16, ss.72–93.
Clotfelter, C. T. (1983). “Tax Evasion and Tax Rates: An Analysis of Individual Returns”, The Review of Economics And Statistics, Vol. 65, ss.363–373.
Cowell, F. (1990). Cheating the Government: The Economics of Evasion, MIT Press Cambridge, Mass.
Crane, S. E. and F. Nourzad, (1990). “Tax Rates and Tax Evasion: Evidence from California Amnesty”, National Tax Journal; Vol. 43, No. 2, ss.189-199.
Cremer, H., F. Gahvari, (2000), “Tax Evasion, Fiscal Competition and Economic Integration”, European Economic Review, Vol. 44, ss.1633-1657.
Crocker, K. J. and J. Slemrod, (2005). “Corporate Tax Evasion With Agency Costs”, Journal Of Public Economics, Volume 89, Issues 9-10, ss.1593-1610.
Çelikkaya, A. (2002). “Mükelleflerin Vergiye Gönüllü Uyumunu Etkileyen Faktörler”, E-Akademi Hukuk, Ekonomi ve Siyasal Bilimler Aylık İnternet Dergisi, Sayı 5.
Çiçek, H., M. Karakaş ve A. Yıldız, (2008). “Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Vergi Yükümlülerinin Vergiyi Algılama ve Tutum Analizi: Bir Alan Araştırması”, Maliye Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı, Ankara.
Falkinger, J. (1991). “On Optimal Public Good Provision with Tax Evasion”, Journal of Public Economics, Vol. 45(1), ss.127-133.
Feinstein, J. S. (1991). “An Econometric Analysis of Income Tax Evasion And Its Detection. RAND Journal of Economics, Vol. 22, ss.14–35.
Feld, L. P. and J. R. Tyran, (2002). “Tax Evasion and Voting: An Experimental Analysis”, KYKLOS, Vol. 55, ss.197-222.
Franzoni, L. A. (1998). Tax Evasion and Tax Compliance, University of Bologna Faculty of Economics, http://ssrn.com/abstract=13774430 (Erişim:24.04.2009)
Forest, A. and S. M. Sheffrin, (2002). “Complexity and Compliance: An Empirical Investigation Complexity and Compliance: An Empirical Investigation”, National Tax Journal, Vol. 55, No. 1, ss.75-88.
Goerke, L. (2004). “Tax Evasion, Tax Progression, and Efficiency Wages”, Economics Letters, Vol. 82, ss.35–42.
Jackson, B. R. and V. C. Milliron, (1986). “Tax Compliance Research: Findings, Problems and Prospects”, Journal of Accounting Literature, Vol. 5, ss.125–165.
Kim, I. (2000). “Tax-Rate Uncertainty, Tax Exemption, and Tax Evasion”, Seoul Journal of Economics, Vol. 13, No. 1, ss.37-47.
King, S. and S. M. Sheffrin, (2002). "Tax Evasion and Equity Theory: An Investigative Approach", International Tax and Public Finance, Vol. 9, ss.505-521.
Kirchler, E. and B. Maciejovsky, (2003). “Everyday Representations of Tax Avoidance, Tax Evasion, and Tax Flight: Do Legal Differences Matter?”, Journal of Economic Psychology, Vol. 24, ss.535–553.
Kirchler, E. (1998), “Differential Representations of Taxation: Analysis of Free Associations and Judgments of Five Employment Groups”, Journal of Socio-Economics, Vol. 27, Issue 1, ss.117-128.
Laborda, J. and F. Rodrigo, (2003). “Tax Amnesties and Income Tax Compliance”, Fiscal Studies, Vol. 24, No.1, ss.73-96: Goode, R. (1980). “Limits of Taxation”, Finance Development, Vol. 17, No.1, ss.11-13.
Lee, K. (2001). “Tax Evasion and Self-insurance”, Journal of Public Economics, Vol. 81, ss.73–81.
Macho-Stadler, I., P. Olivella and D. Pérez-Castrillo, (1999) “Tax Amnesties in a Dynamic Model of Tax Evasion, Journal of Public Economic Theory, Vol. 1, Issue 4, ss.439-463.
Mason, R. and L. Calvin, (1984). “Public Confidence And Admitted Tax Evasion”, National Tax Journal, Vol. 37, ss.489–496.
Mason, R. and L. Calvin, (1978). “A Study of Admitted Income Tax Evasion”, Law And Society Review, Vol. 12, ss.73–89.
Milliron, V. C. and D. Toy, (1988). “Tax Compliance: An Investigation of Key Features”, The Journal of the American Taxation Association, Vol. 41, ss.84-104.
Myles, G. D. (2000). “Wasteful Government, Tax Evasion and The Provision of Public Goods European”, Journal of Political Economy, Vol. 16, ss.51–74.
Noga, T. and V. Arnold, (2002). “Do Tax Decision Support Systems Affect The Accuracy of Tax Compliance Decisions?”, International Journal of Accounting Information Systems, Vol. 3, ss.125–144.
Reckers, Philip M. J.; D. L. Sanders and S. J. Roark, (1994). “The Influence of Ethical Attitudes on Taxpayer Compliance”, National Tax Journal; Vol. 47, No. 4, ss.825-836.
Riahi-Belkaoui, A. (2004). “Relationship Between Tax Compliance Internationally and Selected Determinants of Tax Morale”, Journal of International Accounting, Auditing and Taxation, Vol. 13, ss.135–143.
Richardson, G. (2006). “Determinants Of Tax Evasion: A Cross-Country Investigation”, Journal Of International Accounting, Auditing And Taxation, Vol. 15, ss.150–169.
Richter, W. F. and R. W. Boadway, (2005), “Trading Off Tax Distortion And Tax Evasion”, Journal of Public Economic Theory, Vol. 7, Issue 3, ss.361-381.
Richardson, M. and A. J. Sawyer, (2001). “A Taxonomy of The Tax Compliance Literature: Further Findings, Problems And Prospects”, Australian Tax Forum, Vol. 16, ss.137–320.
Park, C. G. and J. K. Hyun, (2003). “Examining The Determinants of Tax Compliance By Experimental Data: A Case of Korea”, Journal of Policy Modeling, Vol. 25, ss. 673–684.
Sengupta, P. (1998). “Tax Evasion and Intertemporal Choice”, Atlantic Economic Journal, Vol. 26, 4, ss.420-430.
Torgler, B. (2003). “To Evade Taxes or Not To Evade: That is The Question”, Journal Of Socio-Economics, Vol. 32, ss.283–302.
Torgler, B. (2005). “Tax Morale And Direct Democracy”, European Journal of Political Economy, Vol. 21, ss.525–531
User, İ. (1993). “Geliştirilmeyi Bekleyen Bir Çalışma Alanı: Mali Sosyoloji”, 1. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildirileri, ss.421-443.
Vihanto, M., (2003). “Tax Evasion and The Psychology of The Social Contract”, Journal of Socio-Economics, Volume 32, Issue 2, ss.111-125.
Wenzel, M. (2004). “An Analysis of Norm Processes in Tax Compliance”, Journal of Economic Psychology, Volume 25, Issue 2, ss.213-228.
Youngse, K. (2003). “Income Distribution and Equilibrium Multiplicity in a Stigma-based Model of Tax Evasion”, Journal of Public Economics, Vol.87, ss.1591–1616.
[1] Toplam vergi hasılatı üzerinde baskı yaratan bir diğer olgu da vergiden kaçınmadır. Vergiden kaçınma, vergi kanunlarına aykırı bir durum söz konusu olmadan mükellefin vergiyi doğuran olayın gerçekleşmemesini sağlamasıdır. Burada mükellef vergi yükünü hafifletebilmek için kimi durumlarda vergi uzmanlarından ve mali müşavirlerden de destek alarak vergilemenin dışında kalmaktadır. Bu işlem tümüyle yasal sınırlar içinde yapılarak gerçekleştirilmektedir (Franzoni, 3) Vergiden kaçınma da vergi kaçakçılığı gibi ekonomik yapıda bir takım etkinsizliklere yol açarak vergi gelirlerinin azalmasına yol açmaktadır. Kimi değerlendirmelerde özellikle sonuçları itibariyle vergi kaçakçılığı ve vergiden kaçınma arasında önemli benzerliklerin bulunduğu vurgulanmaktadır (Cowell, 1990:27). Çalışmada, sonuçları itibariyle vergi kaçakçılığına bazı benzerlikler göstermesine rağmen ortaya çıkış biçimi vergi kaçakçılığından oldukça farklı olan vergiden kaçınma konusuna girilmemiş vergi kayıpları sadece bir faaliyet sonucu ortaya çıkan vergi kaçakçılığı temelinde incelenmeye çalışılmıştır.
[2] Bkz.: Feige, E. L. (1989). The Underground Economies: Tax Evasion and Information Distortion, Cambridge, New York and Melbourne, Cambridge University Press: Pyle, D. (1989). Tax Evasion and the Black Economy, New York: St. Martin's Press: Thomas, J. (1992). Informal Economy Activity, Ann Arbor: University of Michigan Press.
[3] Bkz.: Tanzi , V. and P. Shome, (1994). A Primer on Tax Evasion, Bulletin for International Fiscal Documentation, 48 (6-7), ss.328-337.
[4] Vergi tekniğinin kapsamında, vergi kanunu tasarılarının hazırlanması, vergiyi doğuran olay ve vergi oranlarının belirlenmesi, verginin tarh, tahakkuk, tebliğ, tahsil ve denetim aşamaları ile vergilemeye ilişkin diğer tüm idari, düzenleyici ve yargısal aşamalar yer almaktadır. Bkz.: Turhan, S. (1993). Vergi Teorisi ve Politikası, İstanbul: Filiz Kitabevi, s.41
[5] Bkz.: Lindsey, L. (1985). “Taxpayer Behaviour and The Distribution of the 1982 Tax Cut”, National Bureau of Econometric Research Working Paper, No. 1790: Long, J. and J. Gwartney, (1987). “Income Tax Avoidance: Evidence from Individual Taz Returns”, National Tax Journal, Vol. 40, ss.283-288: Poterba, J. (1987). “Tax Evasion and Capital Gains Taxation”, American Economic Review, Vol. 77, ss.234-239.
[6] Bkz.: Mason, R. and H. Lowry, (1981). “An Estimate of Income Tax Evasion in Oregon, Working Paper, Corvallis, Oregon: Survey Research Center, Oregon State University: Witte, A. D. and D. F. Woodbury, (1983). “The Effect of Tax Laws And Tax Administration On Tax Compliance”, North Carolina Working Paper, 83/1.
[7] Bkz.: Tittle, C. (1980). “Sanctions and Social Deviance: The Question of Deterrence, New York: Praeger: Witte, A. D. and D. F. Woodbury, (1985). “The Effect of Tax Laws and Tax Administration on Tax Compliance: The Case of the U.S. Individual Income Tax”, National Tax Journal, Vol. 38, ss.1–13: Dubin, J. A. and L. L. Wilde, (1988). “An Empirical Analysis of Federal Income Tax Auditing and Compliance, National Tax Journal, Vol. 41, ss.61–74: Feinstein, J. S. (1991). “An Econometric Analysis of Income Tax Evasion and Its Detection”, RAND Journal of Economics, Vol. 22, ss.14–35: Hanno, D. M. and G. R. Violette, (1996). “An Analysis of Moral and Social Influences on Tax Behavior, Behavioral Research in Accounting, Vol. 8, ss.57–75.