|
|||||||||
|
Makale:
Bölgeli Devletde
Egemenlik/Yetki Paylaşımı*
Doç. Dr. Naz Çavuşoğlu**
Summary:
The constitutional framework of the regionalised state, compared to a unitary and a federal state, is described in this paper by referring to the constitutions of Italy and Spain. Both of these constitutions maintain the unity of the state. However, in this model, regions have legislative powers / political autonomy according to the constitution through their statutes. Article 2 of the Spanish constitution which reads The Constitution is based on the indissoluble unity of the Spanish nation, the common and indivisible homeland of all Spaniards, and recognises and guarantees the right to autonomy of the nationalities and regions which make it up and the solidarity among all of them characterises this model. What distinguishes the regionalised model of state and the classical form of unitary state is the division of legislative powers between the state and the regions. This can be seen explicitly in the decision of the French Constitutional Council, no. 2001-454 of 17 January 2002. On the other hand, the regionalised state, as an intermediary model, seems to be an alternative for the purpose of accommodating the conflicts based on ethnic / cultural differences in the framework of the existing national state.
Parg. 1.
Türk Anayasa Mahkemesi devlet yapısında bölünmez bütünlük ilkesini açıklarken şunu söylüyor:
Devlet yapısında bölünmez bütünlük ilkesi; egemenliğin, ulus
ve ülke bütünlüğünden oluşan tek bir devlet yapısıyla
bütünleşmesini gerektirir. Ulusal devlet ilkesi çok uluslu devlet
anlayışına olanak vermediği gibi, böyle düzende federatif
yapıya da olanak yoktur. Federatif sistemde federe devletler
tarafından kullanılan egemenlikler söz konusudur. Tekil devlet
sisteminde ise birden çok egemenlik yoktur[1]. Mahkemeye göre,
1982 Anayasası federatif sisteme olduğu kadar bölgeler için özerklik
ve özyönetim adı altında ayrılık getiren
yöntemlere-biçimlere (de) kapalı[2].
Parg. 2.
Ancak Anayasa Mahkemesi Demokratik Kitle Partisinin
kapatılması istemiyle açılan davada Parti Genel
Başkanının yerinden
yönetim modeli konusunda
basında yer alan açıklamalarını Siyasi Partiler Kanununda belirtilen yasaklar
kapsamında görmedi[3].
Parti Genel Başkanı bazı gazetelerde yer alan
açıklamalarında ve televizyonda yaptığı
konuşmalarda şunları söylüyordu[4]: Türkiye için en uygun modelin yerel
yönetimlere egemenlik verilmesi olduğunu savunuyoruz. Federasyon olabilir,
ama şu anda yerel yönetimlerin egemen kılınması en iyi
model. Federasyon bir devletin bölünmesi de değildir. Halen federatif
sistemle yönetilen ülkeler vardır;
yerel yönetimler geniş
yetkilerle donatılmalı. Mesela, eğitim, sağlık, adalet, iç güvenlik
gibi, yani devletin temel işlevleri
dışındaki bütün yetkiler yerel yönetimlere devredilebilir;
yerinden yönetim dediğimiz bu bölgede yaşayan insanların kendi
kendilerini yönetmelerine imkan tanıyan formüller bugün çağdaş
demokrasinin de benimseyeceği bir anlayıştır
ademi
merkeziyet içinde kendi kültürünü, kendi dilini, her şeyini o
geliştirebilir
Biz eğitimin de yerel yönetimlere
bırakılmasını öngörüyoruz. Ayrıca iç güvenliğin
de biz yerel yönetimlere bırakılmasını öngörüyoruz. Yasa yapma yetkisini yerel yönetimlere yani[5].
Parg. 3.
Şimdi şu soru sorulabilir: Yerel yönetimlerin ya da
bölgelerin yasa yapma yetkisine sahip olması, klasik tek siyasi karar
(iktidar)-merkezli üniter devlet modeli çerçevesinde mümkün müdür? Bu sorunun
cevabı bizi bu konuşmanın konusu olan Bölgeli Devlet modeline götürüyor. Bölgeli devlet modeli , klasik üniter devlet ile federal devlet
arasında bir ara-formül: Bölgeler ya da topluluklara tanınan siyasal özerklik açısından
üniter devletten farklılaşıyor; özerk yönetimlerin / bölgelerin
kuruluş ve işleyişiyle, yetkilerinin anayasal güvencesi
açısından federal devletten ayrılıyor.
Parg. 4.
Bölgeli Devlet modelinin iki tipik örneği İtalya ve İspanya. İtalya, Bölgeli ya da Bölgesel
Devlet olarak adlandırılırken[6];
İspanyada Özerklikler Devleti tanımı benimsenmekte[7].
Parg. 5.
İspanyol Anayasasının (1978) 2.maddesi önemli: Anayasa,
İspanyol ulusunun parçalanmaz birliğine, bütün
İspanyolların ortak yurdunun bölünmezliğine dayanır; ulusu
oluşturan milliyetlerin ve bölgelerin özerklik hakkını ve kendi
aralarında dayanışmasını tanır ve güvence
altına alır. Anayasanın 1.madesinin
2.fıkrası da ulusal egemenliğin
İspanyol halkına ait olduğunu belirtiyor. Dolayısıyla
İspanyol Anayasası ulusal birlik (tek ulus) ve ulusal egemenlik
ilkesiyle birlikte ortak ve bölünmez yurt / ülkenin bölünmezliği
ilkesine yer vermekte ancak, ulusal bütünlük vurgusu içinde milliyetlerin ve
bölgelerin özerklik hakkını tanımakta.
Parg. 6.
İtalyan Anayasasının (1947) 5.maddesi de Tek ve
bölünmez Cumhuriyet diye başlıyor: Tek ve bölünmez
Cumhuriyet,
yerel özerklikleri tanır ve gerçekleştirilmesini
kolaylaştırır
[8]
Parg. 7.
Her iki örnekte de bölgeselleşmesinin arka planında tarihi
nedenleri göz ardı etmemek gerek. İtalyan bölgeselleşmesinin
ardında ulusal birliğin geç sağlanmasının ve
faşist rejim döneminin etkileri var; bu çerçevede İtalyan bölgeleri
esas olarak etnik-kültürel farklılıklar temelinde değil, daha
çok yerinden yönetimin güçlendirilmesine yönelik olarak, idari
sınırlar dikkate alınarak Anayasa tarafından
belirlenmiştir[9].
Bununla birlikte Anayasanın 6.maddesi Cumhuriyet, dil açısından
mevcut azınlıkları özel önlemlere korur hükmünü
taşımakta. Bu çerçevede dil farklılığının
korunmasına ilişin kurallar bazı bölgelerin statülerinde yer
alıyor[10].
Parg. 8.
İspanyada[11] ise
bölgesel kimliklerin korunması arayışının her zaman
güçlü olduğu; I. ve II. Cumhuriyet anayasal deneyimlerinin de bölgesel
özerklikler üzerinde şekillendiği görülüyor. Ancak iç
savaşın ardından Franko diktatörlülüğü bölgesel
özerkliklerin bütünüyle ortadan kaldırıldığı bir
dönem. Frankonun ölümü sonrasında demokrasiye geçiş sürecinde
demokratikleşme ile birlikte Bask/ETA örneğinde olduğu gibi
bağımsızlık arayışına varan
bölgesel/milliyetçi taleplerin nasıl karşılanacağı
sorunu, 1978 Anayasanın Özerklikler Devleti formülünü şekillendirdi.
Bu anlamda da 1978 İspanyol Anayasası, İtalyan
Anayasasından farklı olarak özerklik
hakkını sadece bölgelere değil, milliyetlere de tanımaktadır. Bask Ülkesi, Katalonya ve
Galiçya özerk toplulukları bu kapsamdadır.
Parg. 9.
İspanyol Anayasası, İtalyan Anayasasında
olduğu gibi, kurulacak bölgeleri belirlememiş fakat bölgelerin
nasıl kurulabileceğine ilişkin kurallar getirmiştir.
Anayasanın 143/1.maddesine göre; ortak
tarihsel, kültürel ve ekonomik özelliklere sahip komşu iller, adalar ve
tarihsel bölgesel
varlığı olan iller özerk topluluklar
oluşturabilirler. Özerk toplulukların oluşturulması süreci
farklı yöntemlerle gerçekleşebiliyor. Kural olarak madde 143/1de
belirtilen özellikleri taşıyan illerin il genel meclislerinin veya
adalar için ada temsilcilerinin (adalar-arası organ) ve her il veya
adanın seçmen kitlesinin en azından çoğunluğunu temsil eden
belediyelerin 2/3ünün özerk topluluk kurmak için bir girişimde
bulunmaları mümkün. Bu sürecin başlamasından itibaren 6 ay
içinde tamamlanması gerekli; bu süre içinde uzlaşılamaması halinde
yeni bir girişim ancak 5 yıl sonra başlatılabiliyor.
İl genel meclislerinin (veya adalar-arası organ)
uzlaşmaları ve belediyelerin bu tür bir girişimi kabul etmeleri
halinde[12],
ilgili illerin milletvekilleri, senatörleri ve il genel meclislerinin üyelerinden
oluşan bir kurul/meclis kurulacak özerk topluluk için bir statü
taslağı (taslak kurucu belge) hazırlıyor (m.146).
Parg. 10.
Anayasanın 151.maddesinde düzenlenen kuruluş usulünde ise bu
tür bir girişimin başlayabilmesi için 141.maddeden farklı olarak
her ildeki belediyelerin 3/4ünün kabulü aranıyor. Ayrıca bu maddenin
öngördüğü prosedür çerçevesinde özerk topluluk kurma girişiminin
referanduma sunularak her ildeki seçmenlerin mutlak çoğunluğunca
onaylanması zorunlu. Bu koşulların gerçekleşmesi halinde statü
taslağı, ilgili bölgenin bütün milletvekilleri ve senatörlerinin
oluşturduğu kurul/meclis tarafından hazırlanıyor ve
kabul edilmesi mutlak çoğunluğun olumlu oyuna bağlı.
Parg. 11.
Ancak her iki usulde de özerk topluluğun kurulabilmesi için,
hazırlanan statü taslaklarının ulusal parlamento tarafından
onaylanması gerekli. Madde 141 usulünde ulusal parlamentonun
hazırlanmış olan statü taslağını bir organik yasa
olarak kabul etmesi yeterli. Madde 151 ise bölge milletvekili ve senatörlerinin
hazırladığı taslağın ulusal parlamento anayasa
komisyonunda taslağı hazırlayanların
katılımıyla incelenmesini, statü taslağının son
şekliyle ilgili bölgede referanduma sunulmasını öngörüyor.
Bölgenin her ilinde geçerli oyların çoğunluğuyla
taslağın kabul edilmesi halinde, statünün yürürlüğe girmesi yine
ulusal parlamentonun onayına bağlı[13].
Parg. 12.
İtalyada ise Anayasanın Bölgeler, İller ve Yerel
Yönetimler başlıklı V. Bölümünde 7 Ekim 2001 tarihinde yapılan kapsamlı
değişiklikler öncesinde, Anayasanın 123.maddesi bölge
statülerinin Bölge Kurulu[14]
üyelerinin mutlak çoğunluğuyla kabul edildikten sonra, ulusal
parlamento tarafından onaylanmasını öngörüyordu[15].
2001 Anayasa değişikliği ise bölge statülerinin kabulü ve bu
statülerde yapılacak değişiklikler konusunda yeni bir düzenleme
getirdi. Değişik 123.maddeye göre, bir statünün kabulü ya da statüde
bir değişiklik yapılması Bölge Kurulunun
çıkaracağı bir yasa ile gerçekleştiriliyor. Bu
yasanın, en az iki ay arayla iki kez oylanması ve Bölge Kurulu
üyelerinin çoğunluğunca kabul edilmesi gerek. Yasanın
yayınlanmasından itibaren otuz gün içinde merkezi hükümet bu statünün
/ yasanın Anayasaya uygunluğunu Anayasa Mahkemesi önünde dava konusu
yapma hukuki imkanına sahip[16].
Parg. 13.
Statüler bölgenin iç kurumsal yapısını,
işleyişini ve bölge organlarının yetkilerini belirleyen
belgeler ve bu açıdan bir anlamda bölgenin anayasası niteliğini taşıyorlar. Ancak
hem yapılış usulü hem de içerikleri açısından ulusal
egemenliğin ifadesi asli kurucu iktidarın yaptığı
Anayasaya uygun olmaları gerekiyor; başka bir söyleyişle
statünün hukuken geçerli olması Anayasaya uygun olmasına
bağlı, statünün hukuki dayanağı Anayasa.
Parg. 14.
Dolayısıyla İtalya ve İspanya örneklerinde
Anayasanın öngördüğü özerkliğin kullanılabilmesi /
yaşama geçmesi söz konusu bölge için bir statünün
hazırlanmasını gerekli kılıyor. Bu çerçevede Bölgeli
Devlet modelinde siyasal özerkliğin ilk boyutu, anayasal kurallar
uyarınca bölgelerin temsilcileri aracılığıyla kendi
hukuki statülerinin / kurucu hukuk belgelerinin hazırlanmasına
katılma hakkına sahip olmaları. Ancak bölgeli devlet modelinin
saklı tuttuğu siyasal
merkeziyetçilik unsuru gereğince, statünün yasalaşması ve
yürürlüğe girmesi İspanya örneğinde merkezi siyasi
organların onayına bağlı. İtalyada da özel statülü
bölgelerin statüleri anayasal nitelikte yasalarla kabul ediliyor; diğer
bölge statüleri için de ulusal parlamentonun onayı gerekiyordu ancak, 2001
Anayasa değişikliği bu konuda sadece yargısal denetim (anayasaya
uygunluk) öngördü[17].
Bununla birlikte, Anayasanın değişik 116.maddesine göre; özel
statülü olmayan bir bölgenin, yerel yönetimlerin görüşünü alarak
girişimde bulunması halinde, ilgili bölge ile devlet arasında
gerçekleştirilecek anlaşma temelinde bölgenin özerkliğinin
Anayasa çerçevesinde güçlendirilmesi ancak ulusal parlamentonun
çıkaracağı bir yasayla mümkün.
Parg. 15.
Bölgeli devlet modelini klasik üniter devlet modelinden
farklılaştıran siyasal özerklik unsurunun
diğer, belki de, temel boyutu bölgelerin Anayasa ile
kendilerine bırakılan alanlarda ve kendi statüleri uyarınca yasama
yetkisine sahip olmaları. Her bölgenin genel oyla seçilmiş
bir yasama meclisi / parlamentosu var ve buna bağlı olarak her bölge
kendi yürütme organına sahip[18].
Buna karşın hem İtalyada, hem de İspanyada yargı birliği ilkesi geçerli
ve bölgelere yargı yetkisi tanınmıyor. Ayrıca
İspanyada her özerk toplulukta, merkeze (devlete) ait idari görevlerin
yürütülmesini yöneten ve bunlarla bölgeye ait idari görevler arasında
koordinasyonu sağlayan, hükümetin atadığı bir temsilci
görev yapıyor[19].
Parg. 16.
Bölgesel yasama yetkisinin alanını İtalyan
Anayasasının 117/3.maddesi, İspanyol Anayasasının 148.maddesi
belirliyor.
Parg. 17.
2001 Anayasa değişikliğiyle yeniden düzenlenen
İtalyan Anayasasının 117.maddesine göre, yasama yetkisi, Anayasaya
uygun olarak ve uluslararası yükümlülükler ile Avrupa Birliği Hukukunun
öngördüğü sınırlar çerçevesinde Devlet ve Bölgeler
tarafından kullanılır (m.117/1). Bu maddede devletin
münhasır yetki alanına (sole
legislative power) giren konularla, devlet ile bölgelerin ortaklaşa
yetki alanına giren konuların listesi var (m.117/2-3)[20].
Ancak ortaklaşa yetki alanı içindeki konularda temel ilkeler devlet yasalarıyla konuluyor[21];
bölge yasama yetkisini bu çerçevede kullanacak. Bununla birlikte, açıkça
devletin yasama alanı içinde saklı tutulmamış konularda
bölgeler münhasır yasama yetkisine sahip (m.117/4) [22].
Bölgesel yasalar da , ulusal yasalar gibi Anayasa Mahkemesinin denetimine tâbi[23].
Anayasa Mahkemesi devlet ile bölge ve bölgelerin kendi aralarındaki yetki
anlaşmazlıkların çözümünde de yetkili organ.
Parg. 18.
İspanyol Anayasası ise, İtalyan Anayasasından
farklı olarak, özerk toplulukların yetki alanına giren konularla
devletin münhasır yetki
alanına (exclusive jurisdiction)
giren konuları iki ayrı maddede listeliyor. Anayasanın
148.maddesinde sıralanan 22 konu bölgelerin yetki alanı içinde;
149.maddede belirtilen 32 konu ise devletin yetki alanı içinde. Özerk
topluluklar 148.maddede yer alan konuların hepsini ya da bir
kısmını statülerinde belirleyerek kendi yetki alanları
içinde kabul edebiliyorlar. Madde 149un 3.fıkrasına göre ise,
Anayasanın açıkça devlete tanımadığı yetkiler,
eğer statülerinde öngörülmüşse özerk topluluklar tarafından
kullanılabilir ama bu tür yetkiler statüde yer almıyorsa bunlar
devlete ait yetkiler olarak kalacak; bu alanlarda herhangi bir
çatışma halinde devlet yasaları üstün sayılıyor[24].
Parg. 19.
Ancak 149.madde devletin münhasır yetki alanından söz
etmekle birlikte, 148.maddenin 2.fıkrası özerk toplulukların
kuruluşlarından itibaren beş yıl sonra statülerinde
yapacakları değişikliklerle kendi yetki alanlarını
149.maddede belirtilen devlete ait yetkiler çerçevesinde
genişletebileceklerini öngörüyor. Anayasanın 151.maddesi[25]
uyarınca kurulmuş olan özerk topluluklar açısından ise
beş yıllık bekleme süresi yok. Ayrıca 150.maddeye göre
devlet kendi alanına giren konularda genel ilkeleri bir yasayla
belirleyerek bu konularda yasal düzenleme yapma yetkisini özerk topluluğa
bırakabildiği gibi, yine kendi yetki alanına giren ancak
doğaları gereği devredilmesi (transfer / delegation)
mümkün olan yetkileri bir organik yasayla özerk topluluklara aktarabiliyor.
Ancak ilk durumda ulusal parlamentonun, ikinci durumda ise hükümetin[26]
denetim yetkisi saklı ve bu denetimin şekli ilgili yasalarda
belirtiliyor.
Parg. 20.
Her iki örnekte de dış politika ve uluslararası
ilişkiler; savunma ve silahlı kuvvetler; yargı;
vatandaşlık, yabancılar, göç ve sığınma
hakkı; para, döviz, devlet maliyesi; gümrük rejimi Anayasanın devletin yetki alanına içinde
gördüğü konular arasında. İtalyan Anayasası medeni yasa,
ceza yasası, usul yasaları, seçim yasalarını, öğretime
ilişkin genel kuralları, sosyal güvenlik alanını devlete
ait yetkiler içinde sayıyor. İspanyol Anayasası ise devletin
yetki alanı içinde yer vermekle birlikte sosyal güvenlik, çevre
koruması, kamu idareleri ve kamu çalışanlarının
statüsüne ilişkin hukuki rejim gibi alanlarda devletin temel normları
koyacağını belirtiyor. Kamu güvenliğinin
sağlanması her iki Anayasada devletin yetki alanı içinde ancak
bölgelere kendi kolluk güçlerini kurma yetkisi tanınıyor.
Parg. 21.
Özerk toplulukların kullanabilecekleri yetkiler ise
kentleşme ve konut planlaması; bölgesel ulaşım,
tarım ve ormancılık, iç sularda balıkçılık, yerel
fuarlar, bölgesel turizm, sağlık, sosyal yardım, ulusal
ekonomi-politika çerçevesinde bölgenin ekonomik kalkınmasını
güçlendirme, kültür gibi konuları kapsamakta. İspanyol Anayasası
(m.3), İspanyolcanın (Castilian) devletin resmi dili olduğunu
belirtmekle birlikte, özerk toplulukların
/ milliyetlerin (kendi) dillerini de ilgili topluluk
açısından resmi dil olarak kabul ediyor. Bu çerçevede özerk
toplulukların yetkileri arasında (kendi) dillerinin öğretilmesi
de var.
Parg. 22.
Devlet ile bölge arasındaki yetki
paylaşımının, federal modelde federal devlet ile federe
devletler arasındaki yetki paylaşımına oldukça benzediğini söylemek mümkün
ancak, bu açıdan bir farklılığın altını
çizmek gerek: Federal devlet modelinde, kural olarak, federal yasama
organının iki meclisli olması ve ikinci mecliste federe
devletlerin temsil edilmesi sözkonusu; federe devletler, federal yasaların
oluşumuna katılıyorlar. Oysa, İtalya ve İspanyada da
ulusal parlamento iki meclisli
olmasına karşın, İtalyan ve İspanyol senatoları
bölgelerin temsil edildiği organlar değil. İtalyada senatonun
seçim çevresi bölge ancak bölgelerin senatör sayısı bütünüyle
nüfusla orantılı ve Anayasanın 67.maddesinde milletvekilleri
gibi senatörlerin de ulusu temsil
ettiklerini belirtiliyor. İspanyada ise senatoya her özerk topluluk meclisi bir senatör
gönderiyor, nüfusunun her bir milyonluk dilimi için de bir senatör daha
belirliyor. Bununla birlikte İspanyol senatosu
ağırlıklı olarak il düzeyinde genel oyla seçilen
senatörlerden oluşmakta (m.69). Ayrıca özerk toplulukları
ilgilendiren belli konularda[27] iki
meclis arasında uzlaşma sağlanamazsa, karar, milletvekilleri
meclisinin mutlak çoğunluğuyla alınıyor (m.74).
Parg. 23.
İtalya ve İspanya anayasalarının bölgelere
tanıdığı özerklik, mali özerkliği de içermekte.
2001 Anayasa değişikliği sonrasında İtalyan
Anayasasının mali özerkliğe ilişkin 119.maddesiyle,
İspanyol Anayasasının ilgili maddeleri (m.156, 157, 158) benzer
düzenlemeler getiriyor. Devletin bölgelere bıraktığı vergi
gelirleri, yasalar çerçevesinde bölgelerin koyduğu vergiler
yanısıra bölgelerarası ekonomik eşitsizlikleri önlemek için
merkezde oluşturulan bir fondan bölgelere parasal kaynak
aktarımı sözkonusu[28]. Her
iki anayasa açısından da bölgeli devlet modelinin
tamamlayıcı unsuru, bölgelerarası dayanışma
ilkesinin korunması.
Parg. 24.
Bölgeli devlet modelinde bölge parlamentolarının yasama
yetkisi Anayasa yargısının denetimine açık.
İspanyada da, İtalyada olduğu gibi, özerk toplulukların
yasa niteliğinde düzenleyici işlemleri Anayasa Mahkemesinin
denetimine tâbi[29];
devlet ile özerk topluluklar ve özerk toplulukların kendi aralarında yetki çatışmalarının
çözümü de Anayasa Mahkemesinin yargı alanı içinde[30].
İspanyol Anayasanın 161/2.maddesi ise hükümetin, Anayasa
Mahkemesine başvurarak özerk topluluk organları tarafından
kabul edilen genel düzenleyici işlemler ve kararlar hakkında itirazda
bulunabileceğini düzenliyor. Bu tür bir başvurunun
yapılması, ilgili düzenleme ya da kararın askıya alınması
sonucunu doğuruyor. Anayasa Mahkemesinin başvuru konusu düzenleme ya
da kararın askıya alınmasını
onayladığını veya askıya alınmayı
kaldırdığını en geç beş ay içinde sonuçlandırması
gerekiyor.
Parg. 25.
İspanyol Anayasası yargısal denetim yolları
yanısıra, devletin özerk topluluklar üzerinde denetimini sağlayıcı
başka yöntemler de öngörmüştür: Eğer özerk topluluklardan biri
Anayasanın veya diğer yasaların kendisine yüklediği yükümlülükleri
yerine getirmiyor veya İspanyanın genel yararına ciddi
biçimde aykırı davranıyorsa; hükümet,
önce özerk topluluk başkanına bu durumla ilgili bir şikayette
bulunduktan sonra, tatmin edici bir gelişme olmazsa, senatonun mutlak
çoğunluğunun onayını alarak sözkonusu özerk topluluğun
belirtilen yükümlülükleri yerine getirmesi veya İspanyanın genel
çıkarlarının korunması için özerk topluluğu
zorlayıcı gerekli önlemleri alabilir. Hükümetin, bu önlemlerin
uygulanması konusunda özerk topluluğun bütün makamlarına talimat
(instruction) verme yetkisi var[31].
Devletin özerk topluluklara müdahale etme imkanını sağlayan bir
başka yol ise, genel yararın
gerektirdiği durumlarda, ulusal parlamentonun, özerk toplulukların normatif
düzenlemelerini (rule-making provisions) uyumlaştırmak
için gerekli ilkeleri koyan yasalar çıkarabilme yetkisidir[32].
Parg. 26.
İtalyada ise yargısal denetim dışında,
merkezin bölgeler üzerindeki denetim yetkisi Anayasanın 126.maddesinde
düzenlenen koşullar çerçevesinde Bölge Kurulunun feshedilmesini ve Bölge Başkanının görevden
alınmasını içerir[33].
Bölge Kurulu veya Bölge Başkanının Anayasaya aykırı
işlemler yapması ya da yasaları ağır bir biçimde ihlal
etmesi halinde Cumhurbaşkanı, gerekçe göstererek, bir kararnameyle
Bölge Kurulunu feshedebilir ya da Bölge Başkanını görevden
alabilir. Fesih ya da görevden alma ulusal güvenlik gerekçesiyle de
olabilir.
Cumhurbaşkanı bu kararnameyi senatör ve milletvekillerinden
oluşan bölgesel işler komisyonuna danıştıktan sonra
çıkartacaktır.
Parg. 27.
Dolayısıyla federal devlet modelinden farklı olarak,
bölgeli devlette siyasal merkeziyetçilik belirgin bir unsurdur: Bölgeli
devlet, kurucu birimlerin biraraya gelmesiyle değil, siyasal merkezin
kendine ait yetkilerin bir kısmını bölgelere devretmesi (devolution)
üzerinde oluşan bir modeldir; bölgelerin özerkliğinin kaynağı ulusal anayasadır;
klasik üniter devlette olduğu gibi yargı birliği ilkesi
geçerlidir. Diğer önemli bir nokta da, özerk bölgelere
tanınan yetkiler anayasal güvenceye bağlanmış olsa da bölgeli
devlet modelinde anayasayı değiştirme yetkisi ulusal
parlamentonundur ve bölgelerin bu sürece belirleyici katılımları
sözkonusu değildir; anayasa değişikliği için bölgelerin
onayı aranmaz.
Parg. 28.
Bölgeli devlet ile klasik üniter devlet arasındaki temel ayrım
ise Fransız
Anayasa Konseyinin 17 Ocak 2002 tarihli, 2001-454 sayılı
kararında çok açık ortaya çıkıyor. Anayasa Konseyi, Korsikaya
daha geniş özerlik verilmesi için Yerel Yönetimler Yasasında
yapılan değişiklikler çerçevesinde Korsika Meclisine yasama yetkisi tanınması
yolunu açan düzenlemeyi Anayasaya
aykırı buldu. İptal edilen düzenleme, Korsika Meclisinin,
Adanın kendine özgü özelliklerinden kaynaklanan nedenlerle yürürlükteki
yasal düzenlemelere istisnalar getiren denemeler (expérimentation) yapma yetkisine ilişkindi. Korsika Meclisi,
bu tür bir gerek görüldüğünde, ulusal parlamentonun kendisine bu konuda
yetki vermesini hükümetten isteyebilecekti. Parlamentonun bir yasa
çıkararak, bu denemelerin kapsamını, hangi hallerde ve
koşullarda ve ne kadar süreyle uygulanabileceklerini belirlemesi
gerekiyordu. Ayrıca uygulama parlamento içinde oluşturulacak komisyon
tarafından sürekli olarak değerlendirilecekti.
Parg. 29.
Anayasa Konseyi bu maddeyi, ulusal
egemenliğin kullanımına ilişkin Anayasanın 3.maddesine[34]
ve yasama yetkisinin parlamentoya ait olduğunu belirten 34.maddesine
aykırı buldu. Kararda, Anayasanın 38.maddesi uyarınca,
normalde yasa alanına giren tedbirleri almak için yalnızca hükümetin,
programını yerini getirebilmek amacıyla parlamentodan belirli
bir süre için yetki isteyebileceği; yasakoyucunun Anayasanın
öngörmediği bir biçimde yetkisini
devredemeyeceği belirtiliyor.
Parg. 30.
Bununla birlikte Anayasa Konseyi, Korsika Meclisinin, Korsika yerel
yönetiminin yetkilerine ya da Korsikanın ekonomik, sosyal ve kültürel
gelişimine ilişkin yürürlükteki veya yapılma
aşamasında olan yasaların ve idari düzenlemelerin
değiştirilmesi ya da uyarlanması konusunda hükümete önerilerde bulunabilmesini ve, Yerel
Yönetimler Yasasının kendisine tanıdığı yetkiler
çerçevesinde Adanın özelliklerine uyarlı idari düzenlemeleri
çıkartmak için hükümetten yetkilendirilmesini isteyebilmesini Anayasaya
aykırı olarak görmedi.
Parg. 31.
Kararda, ayrıca, Korsika
dilinin anaokulları ve ilk derece okulların normal saatleri
içinde eğitimi verilen bir ders olmasını hükme bağlayan
madde, dil eğitiminin seçimlik olması kaydıyla ne eşitlik
ilkesine, ne de anayasal değer taşıyan diğer ilke ya da
düzenlemelere aykırı bulundu.
*
Parg. 32.
Dolayısıyla, bölgeli devlet modeli esas olarak devletin tekliği
anlayışı üzerine kurulu olmasına karşın, etnik
veya kültürel özellikler ya da ortak tarihi ya da ekonomik nedenlerle farklılaşan bölgelere tanınan
siyasal özerklikle, klasik anlamıyla üniter devletin tek siyasal karar
merkezli bir devlet olma biçimini aşındıran bir model. Ama öte
yandan bu tür farklılaşmalardan kaynaklanan
çatışmaların yönetilmesinde birlikte yaşamayı
sağlayan bir seçenek sunuyor.
Atıf
önerisi: Yazar Adı ve Soyadı, e-akademi, Sayı, Tarih, Paragraf
Numarası, İnternet Adresi (http://www.e-akademi.org/makaleler/naz1.html)
* Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesinin düzenlediği Ulusal Egemenlik ve Bütünleşen Avrupa konulu panelde (17 Nisan 2002) yapılan konuşma metni.
** İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi.
[1] Bk. E. 1993/3 (Siyasi Parti Kapatma / Demokrasi Partisi), K. 1994/2, Resmi Gazete: 30 Haziran 1994, 21976 (mükerrer), s. 105. Ayrıca bk. Mümtaz Soysal, Anayasanın Anlamı, Gerçek Yayınevi,1986, s. 181-182: Bölünmezlik ilkesinin devlet yapısı bakımından hukuksal sonucu, tek olan egemenliğin yine ulus ve ülke bütünlüğünden oluşan tek bir devlet yapısıyla bütünleşmesidir (Federal devlette) konulara göre, ya ayrı ayrı federe devletler tarafından ya da federal devlet tarafından kullanılabilecek değişik egemenlikler söz konusudur. Bölünmezlik ilkesi, devletin kendi iç yapısında böyle birden çok egemenliğin yanyana bulunmasını olanaksızlaştırdığı gibi, devletin, bütünüyle, kendinden daha yukarıda bir federatif yapıda yer almasını, yani bir federasyonun federe devleti durumuna gelmesini önler.
[2] Demokrasi Partisi Kararı, s. 104.
[3] Bk. E. 1997/2 (Siyasi Parti Kapatma/ Demokratik Kitle Partisi), K. 1999/1, Resmi Gazete: 22 Kasım 2001, 24591, s. 185.
[4] Bk. ibid., s. 63, 65, 74 (italikler bana ait).
[5] Anayasa Mahkemesi bu beyanları merkezi idareye ait kimi yetkilerin yerel idarelere devredilerek güçlendirilmesi ve yaptıkları kamu hizmetlerinin daha etkin, verimli, uyumlu ve hızlı yürütülebilmesi amacı taşıyan öneriler olarak değerlendirdi.
[6] İtalyan Anayasasının 131.maddesi İtalyan bölgelerini belirlemiştir. Bu maddede belirtilen yirmi bölgeden beşi tarihsel özellikleri nedeniyle Anayasanın 116/1.maddesi uyarınca kendilerine özgü özerklik koşullarından yararlanan özel statülü bölgelerdir. Bu bölgelerin statüleri anayasal nitelikte yasalarla (bk. AY m.138) kabul edilmiştir. Anayasanın 132.maddesi ise mevcut bölgelerin birleştirilebileceğini ya da en az bir milyon nüfusu olan yeni bölgelerin de anayasal nitelikte yasalarla kurulabileceğini öngörür. İlgili bölge(lerin) halkının en az üçte birini temsil eden belediye meclislerinin bu tür bir talebinin olması halinde, Bölge Kurullarının (Meclislerinin) görüşü alınarak bu teklif referanduma sunulur. Referandumda ilgili bölge(ler) halkının çoğunluğunca teklifin kabul edilmesi gerekir.
[7] İspanyada, İtalya örneğinden farklı olarak, bölgelerle birlikte milliyetlere de özerklik hakkı tanınmıştır. İtalyan Anayasasında kurulacak bölgeler belirlidir (AY m.116, 131). İspanyada ise Anayasada öngörülen koşullar çerçevesinde özerklik hakkı bu koşulları yerine getiren bölgeler açısından kullanılabilir bir haktır.
[8] İtalyan Anayasası madde 1/2: Egemenlik halkındır; halk bu egemenliği Anayasada gösterilen şekil ve sınırlar içinde kullanır.
[9] Bk. Atilla Nalbant, Üniter Devlet: Bölgeselleşmeden Küreselleşmeye, Yapı Kredi Yayınları, Istanbul 1997, s.258.
[10] Bu konuda bk. Pulat Tacar, Kültürel Haklar, Gündoğan Yayınları, Ankara, 1996, s. 112-115.
[11] Bk. Nalbant, op.cit., s. 269-271.
[12] İbid., s. 281.
[13] Bugün İspanyada var olan 17 özerk topluluktan 12si Anayasanın 141.maddesinin öngördüğü usul uyarınca kurulmuştur. Endülüs özerk topluluğunun kurulmasında 151.madde süreci işletilmiştir. Bask Ülkesi, Katalonya ve Galiçya ise Franko dönemi öncesinde özerklikleri kabul edilen bölgelerdir ve Anayasanın geçici 2.maddesinde öngörülen istisna kapsamında kurulmuşlar; statüleri sadece 151.maddenin öngördüğü onay referandumuna sunulmuştur. Madrit ise Anayasanın 144.maddesi çerçevesinde özerk topluluk yapılmıştır (bk. ibid., s. 283). Anayasanın 144.maddesi ulusal çıkarlar gerektirdiğinde parlamentonun tek bir il düzeyinde özerk topluluk kurulması için organik bir yasayla yetki verebileceğini düzenler.
[14] Bk. ileride, dn.18.
[15] Özel statülü beş bölgenin statüleri anayasal nitelikte yasalarla, diğer onbeş bölgenin statüleri ise olağan yasalarla kabul edilmişti.
[16] Ayrıca statünün yayınlanmasından itibaren üç ay içinde sözkonusu bölge seçmenlerinin ellide biri ya da Bölge Kurulu üyelerinin beşte biri statünün referanduma sunulmasını isteyebilir. Bu durumda statünün yürürlüğe girmesi, referandumda geçerli oyların çoğunluğuyla kabul edilmesine bağlı (AY m.123/3).
[17] Özerk toplulukların statüleri organik yasalar olduğundan, İspanyada da statüler Anayasa Mahkemesinin denetim alanı içinde.
[18] İtalyan Anayasası bölge organlarını belirlemiştir (m.121, 122): Bölge Kurulu, bölge için yasama meclisi niteliğini taşır; Bölge Kabinesi bölgenin yürütme organıdır. Bölge Kabinesinin Başkanı, bölge statüsünde başka bir şekilde öngörülmemişse, genel oyla seçilir (değişik m. 122). Kabine üyeleri, Başkan tarafından atanır. Başkan, bölgeyi temsil eder; Kabinenin genel siyasetinin yürütülmesini yönetir ve bu konuda sorumluluk taşır; Bölge Kurulunun çıkardığı yasaları ve düzenleyici işlemleri yayımlar (promulgation) ve devlet tarafından bölgeye bırakılan idari görevleri merkezi hükümetin direktifleri uyarınca yönetir. Bu açıdan merkez adına da görev yapar. İspanyol Anayasasında ise sadece referandumla kurulan özerk topluluklar açısından belirli bir kurumsal örgütlenme şekli öngörülmüştür (m.152): Yasama meclisi, hükümet kurulu ve özerk topluluk başkanı. Hükümet kurulu ve başkan, yasama meclisince kendi üyeleri arasından seçilir; başkanın atanması Kral tarafından yapılır. Başkan aynı zamanda bölgede devleti de temsil eder. Bu örgütlenme modeli uygulamada diğer özerk topluluklarca da benimsenmiştir.
[19] İspanyol Anayasası m. 154 (Hükümet Temsilcisi). İtalyan Anayasasının 124.maddesi de her bölgede bir Hükümet Komiserinin görev yapacağını öngörüyordu. 2001 Anayasa değişikliğiyle bu madde yürürlükten kaldırıldı. Bununla birlikte her iki örnekte de bölgeler aynı zamanda devletin idari çevreleridir. İtalyan Anayasasının değişik 118.maddesi subzidiarite ilkesine uygun olarak idari işlerin belediyeler, iller , büyükşehirler, bölgeler ve devlet tarafından yerine getirileceğini belirler.
[20] Anayasa değişikliği ertesinde çıkartılan 18 Ekim 2001 tarihli anayasal nitelikte bir yasayla, Anayasada bölgeler için öngörülen yetkilerin özel statülü bölgelere verilen yetkilerden daha geniş olması halinde, bu bölgelerin de Anayasada yer alan yetkileri kullanabileceğine ilişkin bir hüküm getirilmiştir.
[21] 18 Ekim 2001 tarihli anayasal nitelikteki yasa uyarına, Bölgeler, bu tür temel ilkeleri belirleyen yasa tasarılarının görüşülmesinde ulusal parlamentonun bölgesel işler komisyonu çalışmalarına katılma hakkına sahiptir. Anayasanın değişik 117/5.maddesi ise kendi yetki alanları içine giren konularda bölgelerin Topluluk Hukukunun oluşumuyla ilgili her türlü karara katılacaklarını; uluslararası yükümlülüklerin ve Avrupa Birliği kurallarının uygulanması ve yerine getirilmesini de sağlayacaklarını hükme bağlamıştır.
[22] İtalyan Anayasasının 121/2.maddesi Bölge Kurulunun ulusal parlamentoya yasa teklifinde bulunabileceğini de öngörür. Ayrıca Anayasanın 75.maddesinde, beş Bölge Kurulunun (veya 500.000 seçmen) istemesi halinde, bir yasa ya da yasa niteliğinde bir işlemin tümünün veya bir kısmının kaldırılması için referanduma başvurulacağı belirtilmiştir; ancak vergi, bütçe, af yasalarıyla, uluslararası antlaşmaların onay yasalarına ilişkin olarak referanduma gidilemez. Özerk toplulukların meclisleri de yasa önerisi sunabilirler (bk. İspanyol Anayasası m. 87/2).
[23] İtalyan Anayasası m. (değişik)127, 134. Anayasanın 127.maddesi 2001 değişikliği öncesinde, bölge kurulunun kabul ettiği yasalara ilişkin olarak bölgede merkezin temsilcisi olarak görev yapan Hükümet Komiserinin vize verme yetkisini konu alıyordu. 2001de bu madde bütünüyle değiştirildi; hükümet komiserliği kurumunu düzenleyen 124.madde de yürürlükten kaldırıldı. Değişik 127.maddeye göre; hükümet, bölge kurulunun kabul ettiği bir yasanın bölge yetkisini aştığına karar verirse, bu yasanın yayınlanmasından itibaren altmış gün içinde yasayı anayasaya uygunluk denetimi için Anayasa Mahkemesine götürebiliyor. Aynı madde, bölgenin de, bir devlet yasası ya da devletin yasa hükmünde diğer bir işlemi veya bir başka bölgenin yasası hakkında kendi yetki alanını ihlal ettiği gerekçesiyle bu işlemlerin yayınlanmasından itibaren altmış gün içinde anayasa uygunluk denetimi için Anayasa Mahkemesine başvurabileceğini hükme bağlıyor.
[24] Genel olarak yetki alanları paylaşımı çerçevesinde ise, devlet yasaları, özerk toplulukların çıkardıkları yasaları tamamlayıcı nitelik taşır (AY m.143/3).
[25] Bk. yukarıda.
[26] Hükümetin, Danıştayın görüşünü alması gerekir (AY m.153(b)).
[27] Bk. İspanyol Anayasası m. 145/2, 158/2.
[28] Bölgelerin parasal kaynakları arasında kendilerine ait malvarlıklarından elde ettikleri gelirlerle, kredi anlaşmalarından sağladıkları gelirler de yer alır. İspanyol Anayasasının 153(d) maddesi uyarınca bölgelerin bütçe ve hesapları sayıştayın denetimine tâbidir.
[29] İspanyol Anayasası m. 153(a). Özerk toplulukların idari işlemleri de idari yargı denetimine tâbidir (AY m.153(c)).
[30] İspanyol Anayasası m.161/1(c).
[31] İspanyol Anayasası m.155. Benzer bir hüküm, Federal Almanya Anayasasının 37.maddesinde yer alır.
[32] İspanyol Anayasası m.150/3.
[33] İtalyan Anayasasının 126.maddesi, 2001 Anayasa değişikliklerinde değiştirilen maddeler arasındadır.
[34] Fransız Anayasası m. 3/1-2: Ulusal egemenlik halka aittir; halk, bu egemenliğini temsilcileri aracılığıyla ve referandum yoluyla kullanır. Halkın hiçbir kesimi ve hiçbir kişi egemenliğin kullanımını kendisine mal edemez.