Son Güncelleme Tarihi 05.03.2003
 

 

Çeviri:

 

 

 

HAYAT ÜZERİNDE PATENT:

Avrupa Nasıl Karar Verecek?

Greenpeace’nin Bir Belgesi*

 

 

Yrd. Doç. Dr. Tekin Memiş*

 

Özet

       Parg. 1.              Bitkiler hayvanlar, tahıllar, bakteriler, insan vücudunun parçaları ve genler, teknik keşifler gibi patentlenebilir mi? Bu soru, Avrupa Birliğinin halihazırdaki üyelerinde ve gelecekte üye olacak ülkelerinde ve Avrupa Patent Anlaşmasına katılan veya gelecekte katılmayı planlayan bütün ülkelerde sorulmaktadır. Avrupa Birliğinin insan genleri ve insan vücudunun parçaları, bitki ve hayvanlar üzerinde patente izin veren Direktifi (Biyoteknolojik Buluşların Hukuki Koruması, 98/44) yoğun olarak tartışılmaktadır.

       Parg. 2.              Aslında bu direktif, 2000 yılının Tememuz’unda iç hukuka aktarılması gerekiyordu. 2002’nin sonuna kadar 15 Avrupa Birliği Üyesinden sadece altısı tarafından bu ilerleme gerçekleştirilmiştir. Buna karşılık Fransa, Lüksemburg açıkça genlerin patentlenmesine itiraz etmişlerdir. Alman Hükümeti de bu direktifin tekrar gözden geçirilmesini talep etmiştir. Tabipler Odası, Çiftçiler Birliği, Gelişim Yardım-Oraganizasyonları ve Çevre Koruyucular Direktifin iç hukuka aktarılmasına karşı çıkmaktadırlar.

       Parg. 3.              Buna karşın bu Direktifi, Avrupa Patent Bürosu 1999 yılından beri uygulamakta olup, bunun yanında henüz Avrupa Birliğine üye olmamış ülkeler tarafından da uygulamanktadır:

       Parg. 4.              AB-Direktiflerinin etki alanı, hayatın patentlemesi üzerinde yeterli bir tartışma fırsatı elde edilmeden AB’ye üye olmayan Bulgaristan, Lehistan, Monako, İsveç, Slovakya, Slovenya, Çek Cumhuriyeti, Türkiye, Macaristan ve Kıbrıs gibi ülkelere uzanmaktadır.

       Parg. 5.              Dört ülke (Letonya, Litvanya, Polonya ve Romanya) Avrupa Patent Anlaşması’nın yakın katılım adayları olarak harekete geçmektedir (Başlangıç Ocak 2003).

       Parg. 6.              Genişleme ülkeleri olarak bu ülkelere Avrupa Birliğine ve Avrupa Patent Anlaşmasına şimdiye kadar tam bir üyelik ve oy hakkı tanınmamış olmamasına rağmen Arnavutluk ve Makedonyada Avrupa patentleri geçerlidir.

       Parg. 7.              1980 yılından Eylül 2002’ye kadar Avrupa Patent Bürosuna gen teknolojisi alanında toplam 32.000’in üzerinde (ilaçlar da dahil) patent başvurusu yapılmıştır. Burada yaklaşık olarak bitkilerde 4700, hayvanlarda 3000, insan (ve hayvan) genlerinde 14.000 patent bulunmaktadır. Şimdiye kadar (Eylül 2002) bitkiler için 300’ün üzerinde, hayvanlarda 82 adet ve 400 ila 1000 arasında insan gen sıralaması ile ilgili patent verilmiştir.

       Parg. 8.              Bu doküman, tartışmaların güncel durumu hakkında bilgi içermekte, eylem seçeneklerini, hayatın patentlenmesinin somut sonuçlarını göstermektedir. Bu dokümanın önemli hedef grubu, Avrupa Birliğine veya Avrupa Patent Sözleşmesine yeni katılan ülkelerdir. Patent uzmanlarının görüşüne göre ekonomik gelişimi zayıf ülkeler için patentlemenin yaygınlaşması ciddi sakıncalara yol açabilir. Bu yüzden bu ülkelerde hükümetlerin aktif olması ve Avrupa Birliği ülkeleri ve Avrupa Patent Anlaşmasına katılan diğer üye ülkelerle birlikte bu Direktifin revizyonu için çalışması önemlidir.

       Parg. 9.              Hatta 1998’de Direktifi kabul eden Avrupa Parlamentosu, Kasım 2002’de ilke olarak insan genleri üzerinde patent verilememesini istemiştir. Avrupa Meclisi defalarca canlıların ve genlerin patentlenmesine karşı çıkmıştır. Avrupa dışında da canlıların patentlenmesine karşı eleştiriler artmaktadır: 2002’de Kanada Yüksek Mahkemesi (Supreme Court) “Krebsmaus” üzerinde patenti etik nedenlerle reddetmiştir.

     Parg. 10.            Eleştirmenler, canlılar ve genler üzerinde patent dolayısıyla tıp ve dünya gıda alanında hayati öneme haiz kaynaklara ulaşım engellenebileceğinden emindirler. Ayrıca burada buluş ve keşif arasındaki sınır giderek ortadan kalkmaktadır. Patentler sadece yenilikleri ve buluşları kapsamamakta, bilakis keşifleri ve önceden bulunmuşları da kapsamaktadır. Bununla birlikte patent hukukunun denkleştirme fonksiyonu ortadan kalkmaktadır. Teknik ilerleme ve rekabetin ilerlemesi enstrümanından hareketle ortak hayat esaslarının ele geçirilmesi aracına ve gelişimin engellenmesi için bir vasıtaya dönecektir.

            Genler ve Canlılar Üzerinde Patentler- Patent Hukukunun Aşırılığı

     Parg. 11.            Modern patent hukuku dar bir alanda hareket etmekte, ilerlemeyi teşvik ile  araştırma ve rekabet düşmanlığı olabilecek mutlak hakların korunması arasında gidip gelmektedir.

     Parg. 12.            Patent hukukunun ayarı, onun toplum menfaati ile özel imtiyazlı yararlanıcı arasındaki denkleştirme fonksiyonu, canlıların ve genlerin patentlenmesi alanında aşırı bir oransızlığı beraberinde getirir.

     Parg. 13.            Öncelikle genler buluş değildir; onlar (genler) ise daha önceden tabiatta mevcut olanların keşfidir. Patent hukuku anlayışına göre onlar patentlenemezler. Buna rağmen Avrupa Patent Bürosu, hukuki yapılar sebebiyle, patent hukukunun anlam ve amacını dikkate almaksızın genlerin keşifine patent vermektedir. Tekel hakkı, keşfi, genel yararlanmadan mahrum bırakır. Bu sayede genetik kaynaklara erişim, ciddi anamda sınırlandırılmakta, yapay biçimde kısıtlamakta, pahalılaştırmakta ve kısmen bloke etmektedir. Sonuçlar, bilhassa tarım, bitki yetiştirme, gıda üretim ve tıp alanlarını ilgilendirmektedir.

     Parg. 14.            İkinci olarak patent koruması, teknik çabaları, canlılar üzerinde genişletmeye izin vermemektedir: Avrupa Patent Bürosunun kararlarına göre patent himayesini, patent korumasına sahip genlerin yerleştirildiği veya sadece “normal” moleküler özelliklerin analiz edildiği bütün bitki ve hayvanlara da genişletmektedir:  Bu patent koruması, canlılar ve patentle korunan özelliklere sahip bütün sonraki nesiller için geçerlidir. Patent sahibi kısmen küçük teknik çabası için hayat üzerinde oransız ve kapsamlı bir patentle ödüllendirilmektedir. Buluşa yönelik çabalar ve sağlanan patent koruması, aşırı bir oransızlığa yol açmaktadır. Teknik usuller patentlenmemekte, aksine canlıların bizzat kendisi buluş olarak açıklanmaktadır.

     Parg. 15.            Üçüncü olarak canlılar üzerindeki patentler bizim temel ilişkilerimizi, yaşayan tabiat karşısındaki temel değerlerimizi ilgilendirmektedir. İnsanın teknik bir buluşu, –patent hukukunun münhasır düzenleme konusu olan- diğer yaratılanlardan ayrı bir değere sahiptir: Bir buhar basınç düzenleyicisi, koyundan farklı ayrı bir değere sahiptir. Canlının hususi değerinin yerine, patentleme dolayısıyla teknolojik ekonomik tüketimin özel perspektifi geçmektedir.

AB-Direktifi 98/44

“Biyoteknolojik Buluşların Hukuki Koruması”

     Parg. 16.            Avrupada patent hukukunun şimdiye kadarki sınırları Avrupa Birliğinin bir direktifi (98/44/AB) ile yeniden belirlenmiştir. Avrupa Patent Anlaşmasının şimdiye kadarki yasakları, bu direktifle dolanılmış ve sarsılmıştır: Avrupa Patent Anlaşması, keşiflerin, bitki ve hayvan çeşitlerinin patentlenmesini yasaklamaktadır. 98/44 sayılı Direktife göre (Resmi Gazete L 213, 30/07/1998 p. 0013-0021) bitkiler, hayvanlar ve insan vücudunun parçaları ve genler üzerinde açıkça patent verilebilmektedir. Avrupa Patent Bürosu, bu direktifi 1999 yılından beri uygulamaktadır. Avrupa Patent Bürosu, bununla Avrupa Patent Sözleşmesini ihlal etmektedir. AB-Direktifinin geçerlilik alanı zımnen Avrupa Birliğine üye olmayan ve sadece ilerde Avrupa Patent Anlaşmasına katılacak üye bütün devletlere de genişletilmektedir. Patent Bürosunun tutumu, son derece tartışmalıdır: Avrupa Patent Anlaşmasının değiştirilmesi için bütün üye devletlerin diplomatik konferansına ihtiyaç vardır. Ayrıca Direktif, Avrupa Birliği içinde de çok tartışmalıdır. Uzunca bir süredir Avrupa Devletlerinin bir kısmı, bu Direktifi ulusal hukuklarına uyarlamamıştır.

     Parg. 17.            98/44 sayılı AB-Direktifinin temel problemlerine bir bakış:

            a. Hayvan ve Bitkilerin Patentlenebilmesi

     Parg. 18.            Direktifin 4.2’inci maddesi, bitki ve hayvanlar üzerindeki patente izin vermektedir. Gerçi 4.1’inci maddede bitki ve hayvan çeşitleri üzerinde patentleri yasaklamaktadır, fakat 4.2’de münferit bir çeşit veya belirli bir hayvan türünden daha ziyade bütün patentlere izin vermektedir. Bu kural, de facto/fiilen bitki çeşitleri ve hayvan türlerini kapsayan patentlerin verilmesine de yol açmıştır. Ayrıca 8’inci ve 9’uncu maddede patentin kapsamı, bütün sonraki nesillere de genişletilebilecektir.

b. Genlerin Patentlenmesi

     Parg. 19.            Direktifin 5’inci maddesi, insan genlerinin ve insan vücudunun parçalarının patentlenmesine izin vermektedir. İlk olarak 5.1’inci maddesinde insan vücudu üzerinde patent yasaklanmış gibi görünmektedir. 5.2 ve 5.3’üncü maddede insan vücudundan ayrılan ve ticari olarak değerlendirilebilen her şeyin patentlenmesine izin verilmektedir:

     Parg. 20.            Bununla insan genleri, hücreler, hatta tüm insan organları patentlenebilir. Fiili olarak, keşfedilen her gen sıralaması, izole edilmesinden ve tanımlanmasından sonra patentlenebilmektedir. Patentin kapsamı burada sınırlanmamıştır: Patent sadece patent başvurusunda gösterilen bir genin münferit uygulamalarını değil, bilakis genin başka mümkün olabilen diğer tüm fonksiyonlarını da kapsamaktadır.

     Parg. 21.            Sonuçta bir gen üzerindeki patent muazzam bir kapsama sahip olmaktadır. Bu patent, aşağıdakileri de kapsayacaktır:

- Gen sıralamalarının bütün ihtimallerini,

- Teşhis ve tedavi amaçlı kullanımları,

- Aşı maddeleri ürünlerini,

- Anti-sens usulünde kullanımı,

- İçine gen nakledilebilen bütün mikroorganizmaları,

- Gen nakledilebilen bütün hayvan ve hayvan türlerini,

- Gen nakledilebilen bütün bitki ve bitki türlerini,

- Henüz bilinmeyen genlerin bütün kullanımlarını,

-Genler yardımı ile üretilen bütün proteinler ve tıbbi amaçlı bütün kullanımları.

c. Etik Alanda Düzenleme Boşlukları

     Parg. 22.            Direktifte zorunlu olarak gen ve biyoteknoloji alanında, etik alan için özel kuralların gerekliliği mutlak olarak tanınmaktadır. Bu kurallar aşağıda sıralanan nedenlerden dolayı yetersizdir:

     Parg. 23.            İnsan embriyonlarının patentlenmesini özel olarak yasaklayan 6. maddenin lafzına karşı o, bu amacı fiili olarak boşa çıkarmaktadır: Recital 42’den[1] insan embriyonları üzerinde teşhis ve tedavi usulünün patentlenebileceği ortaya çıkmaktadır. Bu şekilde patent korumasına sahip bir usul, usulün doğrudan sonucu olarak bizzat embriyonun kendisini de kapsayabilir. Teşhis ve tedavi bağlamında insan embriyonlarının patentlenmesi izni, embriyonun sadece endüstriyel kullanımı anlamında patent korumasını reddeden madde 6 (c) ile de uygun düşmektedir.

     Parg. 24.            İnsanın klonlanması ve insan hücrelerinin gen tekniği ile değiştirilmesi usulünün patentlenebilirlik istisnası, diğer bir önemli aksaklığı beraberinde getirmektedir: Burada hukuki güvenliği yeterli olarak sağlayacak olan “insan embriyosu” kavramının nasıl tanımlanacağı ihmal edilmiştir. Avrupada kısmen farklı hukuki hükümlerin mevcut olması dolayısıyla, örneğin Almanya ve İngiltere arasında bu yasağın kapsamına neyin girdiği önemsiz olmayan farklardır.

     Parg. 25.            İnsan organlarının patentlenemeyeceği ve insan vücudunun ticari kullanımını Avrupa Komisyonunun Bioetik Konvansiyonu[2] ve Alman Organ Nakli Kanunu gibi ulusal kanunların hükümlerini orta vadede sarsması ve ihlal etmesinin engellediği açıklığa kavuşturulmalıydı[3].

     Parg. 26.            Şayet somut bir tıbbi fayda beklenmiyorsa hayvanların patentlenemeyeceğini öngören direktifteki hüküm, amacını yerine getiremez. Patent başvurusunun yapıldığı anda kural olarak maddi bir tıbbi fayda kontrolü yapılamaz. Gen tekniği ile değişime maruz kalan hayvanların nitelikleri de patent başvurusu vasıtasıyla netleştirilemez. Ticari menfaatlerden dolayı hayvanların acı çekmesini engellemek için, hayvanları genel olarak patentlenebilirlikten istisna etmek zorunludur. Gelişim ve araştırma menfaati de bir çok olayda buna uygun düşmektedir. Patent korumasına sahip hayvanlar dolayısıyla her şeyden önce ilaç araştırmalarında gereksiz ekonomik ve hukuki engeller ortaya çıkacaktır.

     Parg. 27.            İlkesel etik gerekçeler ve yaşayan tabiata saygıdan hareketle patent hukukunda esas itibariyle patentin canlıları kapsamaması gerektiği ifade edilmelidir. Bu direktifte ise aksi bir tutum benimsenmiştir.

            AB-Direktifi ve Dünya Ticaret Örgütü (WTO)

     Parg. 28.            AB-Direktifi, Dünya Ticaret Örgütünün (WTO-DTÖ) Ticaretle Bağlantılı Fikri Haklar Anlaşması’nın (TRIPS) gereklerinin üzerine çıkmıştır. TRIPS’in amacı, dünya çapında fikri mülkiyet haklarının yeknesaklaştırılmasıdır. Devletler, bu çerçevede bitki ve hayvanları ve ulusal etiğin ihlal edildiği ve kamu düzeninin tehlikeye düşebileceği hallerde patent vermeyebilirler (TRIPS m. 27, parg. 3).

     Parg. 29.            TRIPS Anlaşması, Dünya Ticaret Örgütü üye devletlerinden asla canlılar ve genlere patent vermesini istememektedir. Üye ülkeler burada bir dizi gerekçeden dolayı (patent vermeden) vazgeçebilirler, zira:

1.            Üye ülkeler, talepler için TRIPS’den kaynaklanan bir yorumlama serbestiyetine sahiptir, örneğin bir “buluş”un tanımlanması gibi,

2.            Üye ülkeler, bitki ve hayvanları (mikroorganizma istisnası ile) patentlenebilirlikten istisna edebilirler,

3.            Üye ülkeler, bitki ve hayvanların yetiştirilmesi için önemli nitelikteki biyolojik usulleri patentlenebilirlikten istisna edebilirler,

4.            Bundan başka üye ülkeler, insani, hayvani ve bitkisel hayatın ve sağlık veya ciddi bir çevresel felaketleri önlemek de dahil, kamu düzeni ve ahlakı korumak için buluşları patentlenebilirlikten istisna edebilirler.

Sonuçlar-Tıp Örneği

     Parg. 30.            Şayet, sanayi, genleri ve teşhis usullerini patentle kontrol ederse, Avrupada hasta, doktor ve sigorta üzerinde hangi sonuçları ortaya çıkarabileceğini “Göğüs kanseri geni” örneği göstermektedir: Avrupa Patent Bürosu ABD şirketi olan Myriad’a (Lake Cty/Utah, ABD) göğüs kanseri-geni BRCA 1 için çok kapsamlı bir patent vermiştir (EP 0705 903, EP 0705 902). Myriad, farklı boyutlarda yaklaşık 80 insan gen kesitini patentte talep etmektedir. Bu genler, tipik göğüs kanseri hastalıkları için çok önemli olan gen mutasyonlarını da kapsamaktadır. Patent, ayrıca bundan başka teşhis usullerini ve ilaç üretimi ve tedavi için genin kullanım haklarını da içermektedir. Bu kapsamlı talepler, Myriad’ın sadece çok küçük bir teknik çabasına dayanmaktadır. Halihazırda bu firmanın keşfinden önce hangi kromozom ve hangi kromozom kesiti içinde mutasyonun arandığı bilinmekteydi.

     Parg. 31.            Avrupalı doktorlar, bu patente karşı bunun doğrudan kendilerini ve hastalarını ilgilendirdiği için savunmaya geçtiler: Myriad’ın talepleri bilinmektedir: Buna göre İngiltere’de göğüs kanseri araştırmasını, her hasta başına 750 Pound olmak üzere, yani iki kat pahalılaştırmaktadır (The Guardian, 17.1.2000). İsviçre’de ise fiyatın, yaklaşık 950-4020 Euro arttığı bilinmektedir. Almanya’da klinikler, masrafların dört katına çıkmasından korkmaktadırlar.

            Sonuçlar-Bitki Yetiştirme ve Tarım Örneği

     Parg. 32.            Çoktan beri şirketler, gen tekniği ile değiştirilmeyen bitkileri, kendi buluşları olarak reklam etmeyi terketmişlerdir: EP 744 888 nolu patent verilmesi olayı, DuPont şirketinin mısır tanelerinde, belirli bir yağ kalitesi ile bütün mısır bitkileri üzerinde bir tekel hakkı elde etmek için yağ değerini analiz etmesi yeterlidir. Bu patente karşı Meksika hükümeti itiraz etmiştir: Belirlenen yağ kalitesindeki mısır, yüzyıllardan beri Latin Amerika’da yetiştirilmektedir. Monsanto, Çin’de yetişen belirli bir soya türünün genlerini analiz etmiş ve bu genleri tabii bir şekilde taşıyan bütün bitkiler üzerinde 2000 yılında patent almak için müracaat etmiştir (WO 0018963).

     Parg. 33.            Eş zamanlı olarak tohumluk tahılda patent hukukunun uygulanması ile birlikte tarım- kimya şirketleri öne geçmek için yıllardan beri yoğun ve kapsamlı bir toplama sürecine girdiler: DuPont, Monsanto, Syngenta, Bayer gibi kimya işinden gelen bütün şirketler, şimdi uluslararası tohum firması listelerinin üst sıralarında bulunmaktadırlar. Sadece bu büyük oyuncular patent stratejilerinin milyonlarca oyununda sağ kalabilirler, rakiplerin toptan satın alınması yoluyla ihtiyaç duyulan mutlak hakları toplayabilirler ve diğer şirketlerle çekişmelerde potansiyel anlaşmalar için kafi patent haklarını da verebilirler.

     Parg. 34.            Bu ortaklıklar, gen tekniği ile yetiştirilip yetiştirilmediğinden veya yeni yetiştirilip yetiştirilmeyeceğinden veya bundan yıllar önce toplanıp toplanmadığından bağımsız olarak tohumluk tahıla erişimini büyük bir ölçüde genel olarak kontrol edecektir. Bu şirketlerin gen bankalarında topladıkları veya yetiştirme bahçelerinde çoğalttıkları şeyler, umumdan mahrum edilmekte ve şayet patent korumasına sahip bir gen yerleştirilmişse ve ekim, çoğaltma ve tohumluğun hasadı mutlak haklarla kontrol edilebiliyorsa piyasaya ilk olarak sürülmektedir.

     Parg. 35.            Bu ortaklıkların, doğrudan tarımla uğraşanlara karşı ciddi bir finansal talep icra edebileceklerini Monsanto Şirketi göstermiştir: Haber ajansı olan Associated Press’in 26.11.2002 tarihli haberine göre Washington Eyaletinde Temyiz Mahkemesi, Pontocok County bölgesinden bir soya tarımcısının Biyoteknoloji Ortaklığı olan Monsanto’nun sahip bulunduğu bir patenti ihlal ettiğine karar vermiştir. Mahkeme, ilgili çiftçi Homan McFarling’i, zarar tazmini için Monsanto’ya 780.000 ABD Doları ödemeye mahkum etmiştir, çünkü çiftçi, Roundup-Ready soya fasulyesini, kendi hasadından gelecekteki tohumluğu için saklamıştır.

            Orta ve Doğu Avrupa Devletleri İçin Muhtemel Sonuçlar

     Parg. 36.            Patentler, dünya çapında piyasaların kontrolü için kullanılmaktadır. Bu bağlamda önemli bir fonksiyona sahip olan patentler, ihracat piyasalarının tedbiridir. Henüz teknoloji alanında kendi endüstrilerine sahip olamamış devletlerin kendi ürünlerinin gelişimi, patentler dolayısıyla engellenebilir. Patentler, burada global rekabette eşitsizliğin korunması, idamesi ve yaratılması için önemli bir enstrümandır.

     Parg. 37.            Özellikle gelişmekte olan ülkelerde patent hukukunun savunmacı karakteri açıktır: Başlangıç ve üçüncü ülkelerde verilen patentlerin çok büyük çoğunluğunun -uzmanların bildirdiğine göre %90’ı- endüstri ülkelerinin şirketlerine aittir. Şirketler, sıklıkla patent korumasının geçerli olduğu ve ürünlerinin satıldığı ülkelerde yatırım yapmaksızın veya istihdam yaratmaksızın ve sadece kasıtlı olarak lokal ürünleri piyasada sıkıştırmaksızın kendi piyasa stratejilerini icra etmektedirler.

     Parg. 38.            Patent hukukunun kullanımındaki temel stratejiler, bugüne kadar köklü olarak değişmemiştir. 1883 yılında Ciba Geigy’nin (şimdi Novartis) kurucusunun ifadesi hala geçerlidir: “Patent koruması, ticaretin gelişimi ve endüstri için bir tökezleme taşını ortaya koyar” ve devamla “patent sistemi, yağmacı patent tacirleri ve hukukçuları için bir oyun alanıdır” (der Spiegel 1987). İsviçre’de patent hukuku bu nedenden göreceli olarak geç tanınmıştır. Kendi endüstrileri, yabancı şirketlerin şartlarından serbest kılınmak istenmiştir. Japonya, Kore ve Tayvan gibi ülkeler, ekonomik büyümelerini kısmen yabancı buluşları, engelsiz takliti mümkün kılan eksik patent korumasına borçludurlar.

     Parg. 39.            Bugün münferit bir patent sadece göreceli az bir değere sahiptir. Piyasa stratejisi enstrümanı olarak ilk olarak “temel patent” başvurusu yapılmakta, buna bir şirketin stratejik alanını çevreleyen bir dizi “takip eden patent” dizisi bağlanmaktadır. Şayet bir rakip daha hızlı ve bir patente daha önce başvurduğunda, o, buluşunun diğer gelişimlerinin bir dizi “ağ patenti” yoluyla yolu kesebilir. Avrupa Patent Bürosunun 1995 yılındaki Yıllık Raporu’nda japon girişimcilerin patent stratejileri ile ilgili bir haberde şöyle deniyor: “‘Temel patent stratejisi’ müdahale fonksiyonuna hizmet etmektedir. Yeni bir teknik için kuvvetli patent haklarının kazanılması dolayısıyla rekabet eden girişimcileri dışta bırakmak ve kendi piyasa hissesini daha fazla genişletmek için, onun istisnai etkisi “bir silah” gibi kullanılmalıdır. “Patent ağı stratejisi”, çekişmezlikten kaçınma için önleyici tedbir olarak nitelenmektedir: Çok sayıda bir başvuru ile bir teknik alanda kendi temel buluşlarını ilave olarak dolanma patentine karşı korumak ve gelecekteki kullanım alanlarını kapatmak için patentlerin sık ilmekli ağı gerilmektedir. Şayet bir rakip, temel patent üzerinde tasarruf hakkına sahipse bu takdirde, ona, etrafına bağlanan patent ağı dolayısıyla teknolojik hareket özgürlüğü alabilir.

     Parg. 40.            Patentlerin bu etkileri, orta ve doğu avrupa devletleri ve Avrupa Patent Sözleşmesini ve Avrupa Birliği’nin patent kanunlarını kabul eden devletlerin ekonomik gelişimleri bağlamında da özellikle ilke olarak kontrol edilmelidir.

     Parg. 41.            Patent başvuru sayılarına genel bir bakış, patent hukukunun genişlemesinden orta ve doğu avrupa devletlerindeki buluş sahibinin halihazırda yararlanmasının zor olacağını göstermektedir.

            Tablo 1.

1.1.2000-30.9.2002 tarihleri arasında Avrupa Patent Bürosunda Japonya, ABD, AB-ülkeleri ve Orta ve Doğu Avrupa Ülkelerinin patent başvurularının karşılaştırması (Aralık 2002)

 

ÜLKE

Bütün patent başvuruları

Genteknik Başvuruları

Orta ve Doğu Avrupa Ülkeleri

 

 

 

Arnavutluk

AL

0

0

Bulgaristan

BG

63

0

Estonya

EE

14

0

Letonya

LT

9

0

Litvanya

LV

4

 

Malta

MT

4

0

Makedonya

MK

9

0

Polonya

PL

243

0

Romanya

RO

51

0

Slovakya

SK

72

0

Slovenya

SL

131

0

Türkiye

TR

134

1

Çek Cumhuriyeti

CZ

266

1

Macaristan

HU

385

5

Kıbrıs

CY

0

0

Orta ve Doğu Avrupa Ülkelerinden Yapılan Başvuru Toplamı

 

1399

7

Orta ve Doğu Avrupa Ülkelerinden yapılan başvuruların bütün Avrupa Başvuruları içindeki oranı

 

% 0,01

% 0,004

AVRUPA BİRLİĞİ ÜLKELERİ

 

 

 

Belçika

BE

574

3

Danimarka

DK

2.158

110

Almanya

DE

66.645

705

Finlandiya

FI

3.674

15

Fransa

FR

19.344

147

Yunanistan

GR

159

0

İngiltere

GB

21.478

807

İrlanda

IR

472

0

İtalya

IT

8.799

35

Lüksemburg

LU

183

0

Hollanda

NL

3.126

10

Avusturya

AT

2.342

13

Portekiz

PT

65

4

İsveç

SE

6649

37

İspanya

ES

1.868

37

15 Avrupa Birliği Ülkesinden Yapılan Başvuru Toplamı

 

137.429

2021

Başvuruların toplam sayısı içind Avrupa Birliği Ülkelerinin başvurularının oranı

 

%34

%16

ABD

US

145.886

6.727

Bütün başvurulara ABD’den yapılan başvuruların oranı

 

% 36

% 54

Japonya

JP

62.858

1.283

Bütün başvurulara Japonyadan yapılan başvuruların oranı

 

% 16

% 10

Avrupa Patent Bürosuna Yapılan Başvuruların Toplamı

 

406.385

12.392

 

           

Orta ve Doğu Avrupa Devletleri İçin Eylem Seçenekleri

AB: Avrupa Birliği Gen-Patent-Direktifinin Yeniden Gözden Geçirilmesi

     Parg. 42.            Avrupa Birliğine ve Avrupa Patent Anlaşmasına katılan orta ve doğu Avrupa devletleri Avrupa Birliğinin ilgili daimi devletleri ile birlikte Avrupa Birliği Direktifinin yeniden gözden geçirilmesi ve iyileştirilmesinde direnmelidirler. Her menşenin geni, insan vücudu ve parçaları, mikroorganizmalar, bitkiler, bitki çeşitleri, tohumluk tahıl ve hayvanlar üzerinde patent yasaklanmalıdır. Genetik kaynaklar şirketlere devredilememelidir. Bitkiler, hayvanlar ve tohumluk tahıl üzerine özel koruma hakları uygulandığında, onlar genetik kaynaklara ulaşımı engelleyememelidir.

            Avrupa Patent Anlaşması: Yönetim Kurulu Avrupa Patent Bürosunu durdurmalıdır

     Parg. 43.            Buna ilaveten Avrupa Patent Anlaşmasına üye ülkeler Avrupa Patent Bürosunun yönetim kurulunda (yani Avrupa Patent Bürosunun politik kontrol kurulu) bir girişim başlatıp, bununla Avrupa Birliği Direktifinin uygulanmasını politik kontrol kurulu aracılığıyla durdurmalıdır.

            Dünya Ticaret Örgütü ve diğer uluslararası sözleşmeler: Patentlenebilirlik istisnalarının kuvvetlendirilmesi

     Parg. 44.            Nihayet ilgili devletler, Dünya Ticaret Örgütünün yeni gözden geçirme toplantısında biyolojik keşiflerin ve usullerin ve bitki ve hayvanların patentlenebilirlik istisnası olarak muhafaza edilmesinde, mikro organizmalara da genişletilmesinde direnmelidirler. Bu ilkeler, iki taraflı sözleşmelerin kuruluşunda ve Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO-World Intellectuel Property Organisation) karşısında savunulmalıdır.



* Almanca Özetinden çevrilmiştir.

* Atatürk Üniversitesi Erzincan Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi

[1] Recital (42): Whereas, moreover, uses of human embryos for industrial or commercial purposes must also be excluded from patentability; whereas in any case such exclusion does not affect inventions for therapeutic or diagnostic purposes which are applied to the human embryo and are useful to it.

[2] İnsan Hakları ve Biotıp Hakkında 4 Nisan 1997 Anlaşması

[3] Bunun için bkz. insan organını da kapsayan Avrupa Patenti –EP 669 977.