Son Güncelleme Tarihi 09.06.2004
HAZÝRAN 2004-SAYI 28

 

 

 

Karar Çevirisi:

 

Alman Federal Mahkemesi’nin (BGH) 29.01.2003 tarihli Kırmızı Işık İhlali İle ilgili Kararı*

Çeviren: Doç.Dr. Tekin Memiş**

 

 

BGH: IV ZR 173/01

İstinaf Mahkemesi: OLG Frankfurt am Main,

İlk Derece Mahkemesi: LG Darmstadt

 

Özet: Trafik lambasında kırmızı ışığa dikkat edilmemesi, sigorta olayının daima ağır kusur ile gerçekleştirilmiş olarak kabulü için bir temel olamaz. BGHZ 119, 147’deki karardan da başka bir sonuç çıkarılamaz.

Karar:  

Parg. 1.                Federal Mahkeme’nin IV. hukuk senatosu, 29 Ocak 2003 tarihinde sözlü duruşmada karar vermiştir:

Parg. 2.                Darmstadt 24. Hukuk Senatosunun ve Frankfurt am Main İstinaf (Eyalet) Mahkemesinin 11 Mayıs 2001 tarihindeki kararına karşı yapılan temyiz, masraflar davalının üzerinde kalmak üzere reddedilmiştir.

Parg. 3.                Olay: Davacı, onun kasko sigortacısı olan davalıdan bir kaza nedeniyle 26.900 Marklık zararını talep etmektedir. O, 28 Ekim 1998 tarihinde saat 6.00’ya doğru Darmstadt’ta geniş bir kavşakta ona kırmızı ışığın yanmasına rağmen yoluna devam etmiştir. Kavşakta sağ taraftan gelen bir diğer sürücünün kendisine yanan yeşil ışıkta seyreden aracı ile çarpıştı. Davalı VVG m. 61’e göre edim yükümünden kurtulmuştur, zira davacı kazaya ağır kusuru ile sebep olmuştur.

Parg. 4.                Davacı, kırmızı ışıkta kavşağa yaklaştığını ve ilk araç olarak sol şeritte yerini aldığını iddia etmektedir. Sağda onun yanında başka herhangi bir araç bulunmamaktaydı. Doğrudan onun yanında sol şerit üzerinde başka bir araç durmuştu. O araç içerisindeki bir çalışma arkadaşını tanıyarak onu selamladı. O, tekrar sağa baktığında lambayı “yeşil” (olarak) gördü ve bu düşünce içinde hareket etti, öbür tarafa, iş arkadaşına baktığı esnada ışığın değiştiğini fark etmedi. O hatasını, lamba değişikliğini yanlış değerlendirdiğini veya arkasındaki kavşakta kurulu bulunan  ışıklı işaret cihazının dikiz aynasından yansımayla bir yeşil ışığın kendisini yanılttığını açıkladı.

Parg. 5.                İlk derece mahkemesi davayı reddederken, İstinaf Mahkemesini (Eyalet) (r+s 2001, 313) kabul etmiştir. Geçerli bir temyizle davalı, ilk derece mahkemesinin kararının tekrar tesisini amaçlamaktadır.

Karar nedenleri:

Parg. 6.                Davalının temyizi başarılı değildir. İstinaf mahkemesinin kararı, sonuçta hukuki kontrole (vakıayı kontrole) dayanmaktadır.

Parg. 7.                I. Temyiz tarafından ele alınamayan istinaf mahkemesinin kazanın cereyanı için tespitlerine göre davacı kırmızı ışıkta durmuş, iş arkadaşını görmüş ve selamlamış ve sonra hareket etmiştir, çünkü sonradan herhangi bir nedenle özenli olmayarak kendi görüş alanında bulunan optik sinyalde, lambanın (kırmızıdan) “yeşile” döndüğü yanlış kanaate kapılmıştır. Mahkeme bu kanaate istinaf mahkemesi, iş arkadaşının tanık ifadesi, onun önceki yazılı ifadeleri ve sözlü duruşmada güvenilir bir izlenim yaratan ifadeleri sonucunda ulaşmıştır.

Parg. 8.                İstinaf mahkemesi, onun tarafından tespit edilen olaylarda Federal Mahkemenin içtihatları temelinde (Urteile vom 8. Juli 1992 - IV ZR 223/91 - VersR 1992, 1085 = BGHZ 119, 147 und vom 18. Dezember 1996 - IV ZR 321/95- VersR 1997, 351) VVG m. 61’e göre sigorta olayının ağır kusurla gerçekleştirilmesi nedeniyle edim yükümlülüğünden kurtulduğunun kabul edilmesi gerektiğini düşünmektedir. Fakat VVG m. 61’in anlam ve amacına aykırı olduğu için bu içtihada uyulmamalı idi.

Parg. 9.                “Ağır kusur” kavramı, hukukun bütün alanlarında aynı değildir, bilakis sigortacının ifa yükümlülüğü bağlamında somut sigortanın amacına göre tayin edilir. Tam kasko sigortasında tipik insani bir yetersizliğin sonucunun neden olduğu kısa bir anlık dikkatsizliği sigortalı rizikoların çerçevesinden çıkarmak, sigorta korumasının amacının ortadan kaldırılması anlamına gelirdi. Bu esasla varılacak sonuç, VVG m.61’de gerekli olan özel sübjektif isnadiyet şartlarının tespit edilmesi gereği olumsuz bir unsura dönüştürülerek söz konusu ihlaldeki sübjektif mazur görülebilirliğin bulunmaması olarak anlaşılmalıdır. Artık sigorta ettiren, mahkemeyi, zahiren ağır bir hatanın istisnai olarak mazur görülebileceğine ikna etmelidir.

Parg. 10.            Bu hukuki yorum temelinde istinaf mahkemesi, davacının objektif olarak trafik kurallarına karşı aykırılıkla kazaya kusuruyla neden olduğunu kabul etmektedir. Fakat, davacının kusurlu davranışı, sadece sigortalı araç etrafında ihmalkarlık ve özensizliğe dayanan kısa bir anlık dikkatsizlik durumu ile açıklanabileceği için sübjektif mazur görülememezlik de tespit edilmemiştir.

Parg. 11.            II. İstinaf mahkemesinin hukuki gerekçeleri, Senatonun kararını değiştirme imkanı vermemektedir. VVG.m. 61 anlamında sigorta olayının ağır kusur ile meydana getirilmesi hakkındaki Senato kararı ve BGHZ 119, 147’deki karar da nihayetinde iptal olunan kararı temyiz aşamasında kabulünü sağlamamaktadır.

Parg. 12.            1. Federal mahkemenin müstakar içtihatlarına göre ağır kusur kavramı üzerinde fikir birliği bulunmaktadır (krş. Urteil vom 17. Oktober 1966 - II ZR 123/64-VersR 1966, 1150; Urteil vom 8. Februar 1989 - IVa ZR 57/88 -VersR 1989, 582; Urteil vom 29. September 1992 - XI ZR 265/91 - NJW 1992, 3235; Urteil vom 30. Januar 2001 - VI ZR 49/00 - NJW 2001, 2092). Bu ilke, hukuki güvenlik temellerinden hareketle benimsenmiştir. İstinaf mahkemesi tarafından kavramın her somut sigortaya göre farklı tanımı, sigorta hukukunda sigortanın çok sayıda farklı çeşitleri dolayısıyla VVG m. 61 anlamında kavramın parçalanması sonucunu doğurabilecek ve bununla birlikte kabulü mümkün olmayan bir hukuki güvensizliğe yol açabilecektir.

Parg. 13.            2. Ağır kusur, bütün şartlar altında trafikte gerekli olan özenin mutad olmayan aşırı ölçüde ihlal edilmesi ve ortaya çıkan olayda açıkça belli olan şeylerin hesaba katılmaması hallerinde söz konusu olur. Basit kusurun aksine ağır kusurlu davranışlarda sübjektif bakış açısı içinde mutad ölçüyü aşan ve mazur görülemeyen kusurlu davranışlar da söz konusudur (BGH, Urteil vom 18. Dezember 1996 - IV ZR 321/95 -VersR 1997, 351). Kavramın bu şekilde anlaşılması, VVG m. 61’in temel düşüncesini nazarı itibara almaktadır. Buna göre sigorta menfaati bağlamında tamamen özensiz veya hatta haksız davranan sigortalı, herhangi bir fayda elde etmemelidir. Böylece VVG m. 61, tıpkı BGB 162’de olduğu gibi doğruluk ve güven kuralını bünyesinde barındırmaktadır (BGH, Urteil vom 8. Februar 1989 aaO unter 1 a m.w.N.).

Parg. 14.            3. a) Senatonun BGHZ 119, 147’deki kararından hareketle istinaf mahkemesinin görüşünün aksine, kırmızı ışık ihlalinin daima ağır kusur sayılması şeklinde bir ilke çıkarılamaz (Römer, NVersZ 2001, 539, ZfS 2001, 289). Senato sadece ilk derece mahkemesinin görüşüne göre, kırmızı ışıkta geçişi her halükarda objektif olarak ağır kusur olarak değerlendirilebilmesini isabetli bir şekilde nitelemiştir. Objektif açıdan diğer istisnalara temas edilmemiştir, zira istinaf mahkemesi haklı olarak istisnaları dikkate almamıştır.

Parg. 15.            b) Kırmızı ışığa dikkat edilmemesi her halükarda objektif olarak çok önemli bir tehlike ile bağlantılı olması dolayısıyla ağır kusur olarak görülmelidir. Söz konusu hal ve şartlara göre ağır kusurun objektif ve sübjektif şartları eksik olabilir. Bu, özellikle şayet lamba çok zor fark edilebiliyor veya kapalı ise, özellikle zor ve fevkalade bir trafik durumunda söz konusu olabilir (krş. OLG Hamm VersR 2002, 603 f.; OLG Köln NVersZ 1999, 331 f.; OLG Nürnberg NJW-RR 1996, 986 f.; OLG Köln r+s 1991, 82 f.). Şayet sürücü en azından kırmızıda durmuş ve sonra lambanın yeşile döndüğü yanlış  intibaıyla ile sürmeye devam etmişse kusurun ağır olmadığına karar verilebilir (OLG Hamm r+s 2000, 232; OLG Jena VersR 1997, 691 f.; OLG München NJW-RR 1996, 407). Bu örnekler, tahdidi değildir. Objektif ve sübjektif bakış açısı ve gerekliliğin “karmaşıklığı” dolayısıyla münferit olayların hususi şartları hakkında bir değerlendirmenin yapılması için kazaya sebep olan kusurun ne zaman ağır olarak nitelendirilebileceğine dair sadece ihtirazi kayıtlarla genel kurallar geliştirilebilir (BGH, Urteil vom 11. Juli 1967 - VI ZR 14/66 - VersR 1967, 909).

Parg. 16.            c) Münferit olaylarda kusurun ağır veya hafif olduğunun değerlendirilmesi hakimin takdirine kalmış bir konudur. Objektif ve sübjektif vakıaların tartılmasını gerektirir ve bu yüzden kapsamlı ve katı kuralların uygulanmasından kaçınılmalıdır (BGH, Urteil vom 5. Dezember 1966 - II ZR 174/65 - VersR 1967, 127; BGH, Urteil vom 5. April 1989 - IVa ZR 39/88 - VersR 1989, 840; Römer, VersR 1992, 1187 unter II 3). Hakimin bu takdirine temyiz aşamasında sadece sınırlı hallerde müdahale edilebilir. İlk derece mahkemesinde ağır kusur kavramının gözden kaçırılıp kaçırılmadığı veya kusurun derecesinin değerlendirilmesinde önemli durumların inceleme dışı bırakılıp bırakılmadığı kontrol edilebilir (BGH, Urteil vom 8. Februar 1989).

Parg. 17.            4. a) BGHZ 119, 147’deki senato kararından, istinaf mahkemesinin ağır objektif bir yükümlülük ihlalinden sübjektif mazur görülemezliğe ulaşılabilmesi ve sigorta ettirenlerin bir riziko istisnasına müdahale için sigortacının bilinen ispat yükümü karşısında mazuriyetin ispatına götürdüğü sonucu da ortaya çıkmamaktadır. (bunun için bkz. Römer NVersZ 2001, 539; Rixecker ZfS 2001, 550). Senato daha çok federal mahkemenin içtihatlarına göre olayın zahiri cereyanından ve objektif yükümlülük ihlalinin büyüklüğünden dahili sürece ve onun artan isnad edilebilirliğini dışlayabileceğini (BGHZ 119, 147, 151) ve bu sebeple 8 Şubat 1989 tarihli karara atıfta bulunduğunu tespit etmiştir. VVG m. 61’e uygun olarak kusur isnadının sübjektif yönü için sigortacının ortaya koyma ve ispat yükümlülüğünde olduğu açıkça ortaya konulmuştur. Burada görünürde ispat kuralı da uygulanamaz (BGH, Urteil vom 21. April 1970 - VI ZR 226/68 - VersR 1970, 568).

Parg. 18.            Her şeyden önce sigortalının davası, onu sorumluluktan kurtaracak olayları öne sürmektir. Bu, genel usul prensiplerine de uygun düşer; ispat yükü kendisine düşmeyen taraf istisnaen esasa ilişkin vakıaları ispat etmek durumunda kalabilir. Şayet ispat yüküne tabi taraf, olayların dışında ise ve önemli olaylar diğer tarafça biliniyor ve kendisi tarafından yakından bilinemiyor ise diğer taraftan açıklayıcı bilgiler beklenebiliyorsa böyle bir durum mevcuttur (BGH, Urteil vom 3. Februar 1999 - VIII ZR 14/98 - NJW 1999, 1404; Zöller/Greger, ZPO 23. Aufl. vor § 284 Rdn. 24, 34 ff.). Bir trafik kazasında kural olarak böyle bir durum vardır. İspat yükümlülüğü bunu değiştirmez.(OLG Hamm VersR 2002, 603).

Parg. 19.            b) Senato burada araç sürücüsünün sırf “kısa bir anlık dikkatsizliğinin” ağır kusuru reddetmek için yeterli bir sebep olmayacağını tespit etmemiştir. Anlık bir dikkatsizlik farklı nedenlere dayanabilir. Sigortalı, kısa süreli kusurlu davranış ve diğer durumların nedenleri için hiçbir şey ortaya koymuyorsa, olay hakimi objektif olarak kırmızı ışığın ihlalini ağır kusur ve sübjektif olarak da bu davranışı kusurlu davranış olarak değerlendirmeye mezundur.

Parg. 20.            5. İstinaf mahkemesi kararı bu nedenle kaldırılmamalıdır, çünkü istinaf mahkemesinin kendisi tarafından geliştirilen anlayışı, Federal Mahkemenin içtihadından ayrılmaktadır. Bu görüş, nitelik itibariyle 8. Haziran 1992 tarihli (BGHZ 119, 147) ve 18 Aralık 1996 tarihli (IV ZR 321/95 - VersR 1997, 351) senato kararının isabetsiz bir anlayışına dayanmaktadır. Bu kararlar ve ortaya konan diğer mevcut federal mahkeme kararları temelinde istinaf mahkemesinin takdiri, sübjektif ağır kusurun davacıya yüklenmemesi gerektiğidir. Davacı, sadece kısa bir anlık dikkatsizliğe dayanamamalıdır. O, münferit olarak eksik reaksiyonun nasıl meydana geldiğini ve onun hafızasına göre nasıl olduğunu da açıklamalıdır. İstinaf mahkemesinin tespitlerine göre davacı, ilk olarak kırmızıda durmuş ve sonra tekrar kırmızıda  sürüşüne devam etmiştir, çünkü o görüş alanındaki herhangi bir optik sinyalin eksik algılama nedeniyle lambanın yeşile döndüğü kanaatine ulaşmıştır. İstinaf mahkemesinin bu durumu sübjektif açıdan mazur görülemez bir kusurlu davranış olarak nitelendirmemesi hukuken kabul edilemez. Nihayetinde istinaf mahkemesinin başka bir sonuç için kararı bozarak göndermesi, kabul edilemez. 

 



* Karar, www.ra-kotz.de sayfasında bulunan metin esas alınarak çevrilmiştir.

** A.Ü. Erzincan Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi