Son Güncelleme Tarihi 09.06.2004
HAZÝRAN 2004-SAYI 28

 

Karar Çevirisi:

 

 

Alman Federal Mahkemesi’nin (BGH) Kırmızı Işık İhlali İle ilgili 8.7.1992Tarihli Kararı*

Doç.Dr.Tekin MEMİŞ**

 

 

 

Parg. 1.          Özet: Anlık (Kısa bir süre) dikkatsizlik, şayet ağır kusurun objektif niteliklerinin ortaya çıktığı hallerde ağır kusur isnadını hafifletmek için tek başına yeterli bir neden değildir.

Parg. 2.          Olay: Davacı, kasko sigortacısı olan davalıdan bir trafik kazası nedeniyle oluşan 9154,86 DM yüksekliğindeki tazminatı ve faizlerini istemektedir.

Parg. 3.          O, 9 Eylül 1988 tarihinde 15.35’e doğru K yönündeki yolda araba kullanmaktadır. İyi bir şekilde inşa edilen ve görülen kavşak üzerinde B 456. caddede bir kamyonla çarpışmıştır. O, kavşakta kendisine yanan kırmızı ışığı görmemiştir. Onun aracı kazada tam hasara uğramıştır.

Parg. 4.          Davalı, davacının kavşakta lamba durumunun uzun bir süre kırmızı yandığı sürede sürüş yaptığını iddia etmiştir. Zira diğer kazaya katılan sürücü, lambanın yeşile döndüğünde durduğu yerden hareket etmiş ve davacının aracı ile çarpışma gerçekleştiğinde o çoktan kavşağın ortasında bulunuyordu.

Parg. 5.          Davacı kavşakta saatte 60 km’lik azalmayan bir hızla sürüş yapıyordu. İlk derece mahkemesi davayı reddetti. İstinaf mahkemesi, dilekçeye uygun davalıya faiz talebinin bir kısmına kadar yükletilmesine karar verdi. Davalının temyiz talebi kabul edilmiştir.

Gerekçelerden:

Parg. 6.          Davacı AKB (Allgemeine Kaskoversicherungsbedingungen-Kasko Sigortası Genel İşlem Şartları) m. 12 parg.1 II ve m.13 parg. 1’e göre herhangi bir talep hakkına sahip değildir, zira davalı VVG (Versicherungsvertragsgesetz-Sigorta Sözleşmesi Kanunu) m. 61’e göre edim yükümünden kurtulmuştur. Davacı, kazaya ağır kusuruyla sebep olmuştur. İstinaf mahkemesi, ağır kusur kavramını yanlış değerlendirmiştir.

Parg. 7.          1. Her şeyden önce istinaf mahkemesi, isabetli olarak davacının objektif olarak ağır kusurlu davrandığından hareket etmiştir. Davacının kavşaktaki lambalarda kırmızıda geçtiğini ayrıntıları ile anlatmıştır. Lamba, davacı için uzun bir süre kırmızı yanmıştır. Davacının bu durumu, objektif olarak ağır kusur olarak değerlendirilmelidir, zira somut olayda normal olarak gösterilmesi gereken özenin ağır bir şekilde ihlal edildiği ortaya konulmaktadır. Her halükarda kırmızı ışıkta geçiş böyle değerlendirilmelidir. Bu açıklamalar hukuka uygundur.

Parg. 8.          2. Fakat istinaf mahkemesi, bu davranışın değerlendirilmesi için sübjektif şartların mevcut olmadığını düşünmektedir. Davacının kırmızı ışık ihlali çok kısa bir anlık dikkatsizliğe dayanmaktadır. O, ifadesinin alınmasında (kavşağa) yaklaşma sırasında daima lambaya dikkat ettiğini beyan etmiştir. O, sübjektif olarak şöyle bir zehaba kapılmıştır ki sürekli bir yeşil ışığın yandığı etkisine sahipti ve kavşağı geçebileceği düşüncesindeydi. Bu –istinaf mahkemesinin yorumuna göre- davacının kısa süreli olarak dalgındı, aksi takdirde o lambanın yeşilden sarıya ve kırmızıya döndüğünü fark etmesi gerekirdi. Davacının acelesi de yoktu. Yaklaşık 60 km/s hızla, iyi yapılmış bir yolda özellikle hızlı gitmediği aşikardır.

Parg. 9.          İstinaf mahkemesi burada davacının davranışına daha hafif bir hüküm verilmesine yol açacak istisnai bir durum görmektedir.

Parg. 10.      3. Buna karşı temyiz istemi kabul edilmiştir. İstinaf mahkemesinin ayrıntılı açıklamaları, ağır kusurun sübjektif yönü bakımından hukuki eksiklikler içermektedir. A) Federal mahkemenin müstekar içtihatlarına göre ağır kusur kavramı için sadece trafiğin gerektirdiği objektif ölçüler geçerli değildir. Çoğu defa sorumlu tutulan kişiyi ilgilendiren sübjektif hal ve şartlar da dikkate alınmalıdır (krş. BGHZ 10,14,17; Urteil vom 11. Juli 1967 - VI ZR 14/66 - VersR 1967,909,910; kritik için bkz. Müller VersR 1985,1101). Somut olayın sübjektif özellikleri, ağır kusur isnadını hafifletebilir (BGH, Urteil vom 11. Juli 1967 aaO).

Parg. 11.      Yakın zamanlardaki içtihatlar, artan bir şekilde davranışta bulunan kimseyi kısa bir an için dalgın davranışından dolayı ağır kusurlu sayılmasını reddetmektedir (krş. OLG Hamm VersR 1990,1230, VersR 1991,223, VersR 1991,1368; OLG Frankfurt VersR 1992,230; OLG Köln VersR 1991,1266; OLG Hamm VersR 1988,1260; OLG Köln, NJW-RR 1991,480). Somut olayda kusurun isnadını ağır kusurdan daha hafif olarak değerlendirmek için haklı kılan diğer sübjektif hal ve şartların bulunmaması halinde varılan sonuç hukuken hatalıdır.

Parg. 12.      “Kısa süreli dikkatsizlik” ifadesi, sadece eylemde bulunan kimsenin trafikte gerekli olan özeni çok kısa bir süre ihmal etmesini ifade eder. Ağır kusurun objektif şartları ortaya çıkmış ise bu durum yalnız başına ağır kusur isnadını hafifletmek için yeterli bir sebep değildir. Bir çok olayda bilinçsiz ihmal, (Müler s. 1103), özellikle trafikteki kural ihlallerinde eylemi yapan kimsenin çok kısa bir süre için dikkatsiz davranmasına ve ona yönelik emir ve yasakları ihlal etmesine dayanmaktadır.

Parg. 13.      Sigortalının rizikoyu artırmayı ya da emredilen davranışın alternatifini düşünmediği haller, bilinçli olmayan kusurdur ve yalnız kendisi için ağır kusurluluğu ortadan kaldıramamaktadır (vgl. Martin, Sachversicherungsrecht 3. Aufl. Anm. O I Rdn. 28). Çoğu defa eylemi yapan kimsede bulunan özel şartlar, kısa bir anlık unutmanın temeli olarak ve daha hafif görünür. Bunu, istinaf mahkemesi yanlış değerlendirmiştir. Federal Mahkemenin 5 nisan 1989 tarihli (IVa ZR 39/88, VersR 1989,840) kararına dayanıldığında olayda davacının şahsında sübjektif olarak mazur görülemez bir davranış isnadını da ortadan kaldırabilecek çıkan hususi şartları gözden kaçırmıştır. Davacı, kendi ifadesine göre, düşünme ve konsantre kabiliyetine zarar veren zihni melekelerindeki zayıflığa ve damar katılaşmasına maruz kalmıştır.

Parg. 14.      Eylemi yapan kimsenin sürekli konsantrasyonun gerektiği bu faaliyetle sürekli meşgul olması nedeniyle ortaya çıkan bir konsantrasyon zayıflığı söz konusu ise kısa bir anlık dikkatsizlik, kusuru azaltan bir etken olarak dikkate alınabilmelidir (vgl. Bruck/Möller, VVG 8. Aufl. § 61 Anm. 46, S. 552). Kusurun azaltılması hakkındaki kararın bu gerekçesi, bir yük vincinin rutin kullanımlarını konu edinen Senato’nun 8 Şubat 1989 tarihli kararına  (IVa ZR 57/88, VersR 1989,582), geri gitmektedir. Bu karardan kısa bir anlık dikkatsizliğin özel ferdi hal ve şartlar ortaya çıkmadan kusurun azaltılması çıkabilir ki Senato bunun üzerinde durmamıştır. İki kararın da dayandığı olaylarda trafiğe araç sürücülerinin katılımları ayırt edilmelidir. Bir karayolunda uzun süre araba kullanımının sebep olduğu konsantrasyon eksikliği/zayıflığının trafiğe çıkan bir kimsenin kısa bir süre dikkatsizliğini mazur gösteren kafi bir sübjektif neden olup olamayacağı sorunu açıkta kalmıştır. Her halükarda kavşağa yaklaşan kimsenin sürekli bir faaliyeti bulunmamaktadır ve o her durumda yeni (özel) bir dikkati gerektirmektedir.

Parg. 15.      “Kısa bir sürelik dalgınlık”, -istinaf mahkemesinin düşündüğü gibi- kafi ve gerekli olan özenin gösterilmemesini haklı gösterecek yeterli bir neden değildir. Ortaya çıkan hangi nedenlerin kusur isnadını azaltmaya uygun oldukları münferit olay sorunudur. Burada eylemin tehlikeliliği de bir rol oynamaktadır, zira olası rizikonun büyüklüğüyle birlikte beklenen özenin ölçüsü de büyümektedir (krş. BGH, Urteil vom 21. April 1977 - III ZR 200/74 - VersR 1977,817). Bir kavşağı geçmek bilhassa da trafiğe katılan kimse için kırmızı lamba ile yol engellenmişse yüksek bir riski beraberinde getirmektedir. Bu yüzden de trafiğe katılan kimseden özel bir dikkat istenmektedir. Ortalama özene sahip bir sürücüden  kavşakta trafik lambalarına dikkat etmek gibi yapabileceği asgari bir konsantrasyonu göstermesi beklenebilir ve beklenmelidir. O, çok kısa ve önemli bu süreçte başka türlü davranamaz (krş. OLG Hamm, VersR 1988,1260).

Parg. 16.      b) Konsantrasyonun bu ölçüsünü, davacı sübjektif olarak mazur görülemez bir şekilde ortaya koyamamıştır. Senato, ağır kusurdan daha hafif olarak değerlendirmeye yarayacak bir davranışı ve onu haklı kılabilecek diğer vakıaların istinaf mahkemesi tarafından tespit edilemediği ve taraflar tarafından da ortaya konulamadığına karar vermiştir. Federal Mahkemenin kararlarına göre, olayın zahiri cereyanından ve iç süreç üzerindeki objektif yükümlülük ihlali ölçüsünden hareketle ve onun artan isnat edilebilirliğine bakılarak karar verilebilir (krş. Urteil vom 8. Februar 1989 - IVa ZR 57/88 -). Sorumluluktan kurtaracak hal ve şartların yokluğu dolayısıyla mevcut olayda davacı, sübjektif olarak kırmızı ışığa dikkat etmemesi ve kavşakta hızını azaltmaması sebebiyle mazur görülemez. Davacının iyi bir görüş durumu olmasına rağmen diğer sürücü T’nin yaklaşmasına dikkat etmediği ortaya çıkmaktadır. Diğer objektif yükümlülük ihlalleri için de davacının özeninin sübjektif olarak ağır kusurdan daha hafif olduğunu gösteren ipuçları bulunmamaktadır.

 



* Kararın Orijinal metni BGHZ 119, s.147 vd.’da bulunmaktadır.

** A.Ü. Erzincan Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi