Son Güncelleme Tarihi 01.08.2002
 

Harb esirleri hakkında tatbik edilecek muameleye dair

 12 Ağustos 1949 tarihli Cenevre Sözleşmesi

 

                                               

                                                                       Derleyen: Yrd.Doç.Dr. Yusuf BÜYÜKAY

 

 

27 Temmuz 1929 da akdolunan ve harb esirlerine yapılacak muameleye mütedair olan Sözleşmeyi yeniden gözden geçirmek üzere 21 Ni­san’dan 14 Ağustos 1949 a kadar Cenevre’de toplanan siyasi konferansta temsil edilen hükümetlerin aşağıda imzaları bulunan murahhasları, atideki hususları kararlaştırmışlardır.

 

BAP : I
Umumi hükümler

Madde —1

Yüksek Âkıd Taraflar, işbu Sözleşmeye bilcümle hallerde riayet et­meyi ve ettirmeyi taahhüt ederler.

Madde — 2

Sulh zamanınından itibaren meriyete girmesi icabeden hükümlerden maada, işbu Sözleşme, iki veya daha ziyade Yüksek Âkıd Taraflar arasında, harb hali bunlardan biri tarafından kabul edilmese dahi, ilan edil­miş harb veya sair her hangi bir silâhlı ihtilâf zuhuru halinde tatbik olu­nacaktır.

Sözleşme, Yüksek bir Âkıd Taraf topraklarının bütünü veya bir kıs­mı işgal edildiği bilümum hallerde, bu işgal hiçbir askeri mukavemetle karşılaşmasa dahi tatblk olunacaktır.

İhtilaf halinde bulunan devletlerden biri işbu Sözleşmeye taraf olarak dâhil değilse, Sözleşmeye taraf olarak dâhil bulunan devletler karşı­lıklı münasebetleriınde yine Sözleşme ile bağlı olacaklardır. Bundan ma­ada, bir devlet Sözlesmenin hükümlerini kabul ve tatbik ederse, bu dev­lete karşı Sözleşme hükümleriyle bağlı olacaklardır.

Madde—3

Beynelmilel bir mahiyet arzetmiyen ve Yüksek Âkıd Taraflardan birinin ülkesinde zuhur eden silâhlı bir ihtilâf halinde, ihtilâfa karışan tarafların her biri en az aşağıki hükümleri tatbik ile mükellef olacaktır:

1. Silâhlarını terkeden silâhlı kuvvetler mensuplariyle hastalık, yaralanma, mevkufiyet dolayısıyle, veya sair her hangi bir sebeple harb dışı edilmiş bulunan şahıslar da dâhil olmak üzere muhasamata doğrudan doğruya iştirak etmiyen şahıslara, ırk, renk, din veya Âkıdeye, cinsiyet, nesep veya servete, veya bunlara mümasil her hangi diğer bir kıstasa dayanan aleyhte bir tefrik gözetilmeksizin bilümum hallerde insanca muamele edilecektir.

Bu maksatla, yukarda zikredilen şahıslara karşı her zaman ve her yerde:

a) Cana veya vücut bütünlüğüne halel getiren taaddiler, ezcümle bütün şekilleriyle katil, sakatlamalar, zalimane muameleler, işkence ve tazipler;

h) Rehineler alınması;

c) Şahısların vakarına taaddiler, ezcümle haysiyet kırıcı ve tezlil edici muameleler;

d) Usulü dairesinde teşkil edilmiş ve medeni milletlerce elzem ola­rak kabul edilmiş bulunan adli teminatı haiz bir mahkemece evvel emirde hüküm ısdar edilmeden mahkumiyet kararları verilmesi ve bunların icra ve infazı

memnudur ve memnu kalacaktır.

2. Yaralılar ve hastalar toplanacak ve tedavi altına alınacaktır.

Beynelmilel Kızılhaç Komitesi gibi beynelmilel insani bir teşekkül, ihtilâfa dâhil taraflara hizmetlerini arz ve teklif edebilecektir.

Diğer cihetten, ihtilâfa dâhil taraflar işbu Sözleşmedeki diğer hü­kümlerin tamamını veya bir kısmını hususi anlaşmalar yoliyle meriyet mevkiine koymaya gayret edeceklerdir.

Yukarki hükümlerin tatbikı keyfiyeti, ihtilâfa dâhil tarafların hukuki hallerine tesir etmiyecektir.

Madde — 4

A) İşbu Sözleşme medlülüne göre, aşağıki zümrelerden birine dâhil olup düşman hükmüne düşen şahıslar harb esiridirler:

1. İhtilâfa dâhil bir tarafın silâhlı kuvvetleri mensuplariyle, bu silâhlı kuvvetlere dâhil milislerin ve gönüllü birliklerinin mensupları;

2. Teşkilatlı nıukavemet hareketlerine iştirak edenler de dâhil olmak üzere, ihtilâfa dâhil bir tarafa mensup olup, kendi ülkeleri işgal altında olsa dahi o ülkenin dışında veya içinde faaliyette bulunan di­ğer milis mensuplariyle gönüllü birlikler mensupları; şu kadar ki, mez­kür teşkilatlı mukavemet de dâhil olmak üzere bu milislerin veya gö­nüllü birliklerinin aşağıki şartları haiz bulunmaları lazımdır:

a) Başlarında, madünlarından mesul bir şahıs bulunması;

b)   Sabit ve uzaktan seçilebilir bir alametleri bulunması;

c) Açıkça silâh taşımaları;

d) Hareketlerinde, harb kanunlariyle adetlerine riayet etmeleri;

3. Kendilerini hükmünde  tutan devletçe tanılmamış bir hükümet veya idareye tabiiyet iddiasında bulunan silâhlı kuvvetler mensupları;

4. Refakat ettikleri silâhlı kuvvetlerin müsaadesini almış bulun­mak ve bu maksatla bu kuvvetler kendilerine merbut nümunesine uy­gun bir hüviyet kartı vermekle mükellef olmak şartiyle, askeri uçakların sivil murettebatı, harb muhabirleri, mütaahhitler, askerin esbabı is­tirahatını temine memur çalışma birlik veya hizmetlerinin mensupları gibi, silâhlı kuvvetlere doğrudan doğruya dâhil olmamakla beraber bu kuvvetleri takip eden şahıslar;

5. Kumandanlar, pilotlar ve namzetler dâhil olmak üzere, ihtilâfa dâhil Tarafların devletler hukukunun sair hükümlerine göre daha mü­saadekar bir muameleden istifade etmiyen ticaret filoları mürettebatiyle sivil havacılık mürettebatı;

6. Açıkça silâh taşımak ve harb kanunlariyle adetlerine riayet etmek kaydiyle, düşmanın yaklaşması üzerine muntazam silâhlı kuvvet­ler halinde teşekküle vâkit bulamadan istila kuvvetleriyle mücadele etmek üzere kendiliklerinden silâha sarılan işgal edilmemiş bir ülkenin ahalisi;

B) Aşağıda yazılı olanlar da, işbu Sözleşme ile harb esirlerine bahşolunan muameleden istifade edeceklerdir:

1. İşgal altındaki memleketin silâhlı kuvvetlerine mensup bulunmaları hasebiyle şagil Devlet onları bu mensubiyetlerinden dolayı işgal ettiği ülkenin dışında muhasemat devam ederken bidayeten serbest bı­rakmış olsa dahi, bilfarz bu şahısların mensup bulundukları ve muharebeye katılmış olan silâhlı kuvvetlere iltihak maksadiyle bir teşebbüse geçip bu teşebbüslerin akim kalması üzerine veya enterne edilmeleri gayesiyle yapılan bu ihtara riayet etmemeleri halinde onları enterne etme­ye lüzum görürse, işgal altındaki memleketin silâhlı kuvvetlerine mensup olan veya evvelce mensup bulunmuş olan şahıslar;

2. İşbu maddede sayılı zümrelerden birine mensup olup, bitaraf veya gayrimuharip devletlerin kendi ülkelerine kabul etmiş bulunduk­ları ve bu devletlerin kendilerine bahşetmeyi muvafık görecekleri her türlü daha müsaadekar muameleler mahfuz kalmak, ve 8 inci, 10 uncu, 15 inci maddeler ile 30 uncu maddenin beşinci bendi ile 58 ila 67 (dâhil), ve 92 ve 126 ncı maddeler hükümleri müstesna olmak kaydiyle, ihtilâfa dâhil Taraf ile bitaraf veya gayrimuharip Devlet arasında siyasi müna­sebetler mevcut bulunması halinde, Devletler Hukukuna istinaden en­terne etmekle mükellef oldukları şahıslar; bu türlü siyasi münasebetler     mevcut bulunması halinde, ihtilâfa dâhil olup bu şahısların mensup oldukları taraflar, gerek teamül, gerek siyasi ve konsolosluk muahedeleri mucibince normal olarak bu Tarafların ifa edecekleri vazifelere halel gelmeksizin, işbu Sözleşme ile hami devletlere terettüp eden vazifeleri bu şahıslar hakkında ifaya mezun olacaklardır.

C) İşbu madde, bu Sözleşmenin 33 üncü maddesinde derpiş olun­duğu veçhile tıbbi ve dini memurların vaziyetini mahfuz tutar.

Madde — 5

İşbu Sözlesme 4 üncü maddede yazılı şahıslar hakkında bunların hemen düşman hükmüne düşmelerinden itibaren kati surette serbest bırakılıp yurtlarına iade olunmalarına kadar tatbik olunacaktır.

Şayet bir muhariplik fiili işleyip düşman hükmüne düşen şahısla­rın 4 üncü maddede sayılan zümrelerden birine mensubiyetleri hakkında şüphe olursa, bu şahıslar, vaziyetleri salahiyetli bir mahkemece tiyin olununcaya kadar işbu Sözleşmenin himayesine mazhar olurlar.

Madde 6

Yüksek Âkıd Taraflar, 10, 23, 28, 33, 60, 65, 66, 67, 72, 73, 75, 109, 110, 118, 119, 122 ve 132 nci maddelerde sarahaten derpiş olunan anlaşmalar dışında bilhassa tanzimini münasip görecekleri sair bilcüm­le meseleler hakkında diğer hususi anlaşmalar akdedilebileceklerdir.

Hiç bir hususi anlaşma, esirlerin işbu Sözleşme ile tanzim olunan vazi­yetlerine halel getiremiyeceği gibi, Sözleşmenin kendilerine bahşettiği hakları da tahdit edemez.

Harb esirleri, Sözleşmenin haklarında cari bulunduğu müddetçe, ve gerek yukarda yazılı anlaşmalarda, gerek daha muahhar anlaşma­larda hilâfına sarahaten dercedilmiş hükümler olmadıkça, ve keza ihtilâfa dâhil bir tarafça haklarında daha müsaadekar tedbirler alınmadıkça, bu anlaşmalardan istifadeye devam edeceklerdir.

Madde — 7

Harb esirleri, İşbu Sözleşmenin, ve icabı halinde bundan evvelki maddede yazılı hususi anlaşmalarm kendilerine temin ettiği haklardan hiçbir halde kısmen veya tamamen feragat edemiyeceklerdir.

Madde — 8

İşbu Sözleşme, ihtilâfa dâhil tarafların menfaatlerini korumakla muvazzaf bulunan hami devletlerin işbirliğiyle ve murakabesi altında tatbik olunacaktır. Bu maksatla hami devletler, siyasi ve konsolosluk memurlarından başka kendi tebaaları veya sair bitaraf devletlerin te­baaları arasından murahhaslar tâyin edebileceklerdir. Bu murahhaslar, nezdinde vazife görecekleri devletin tasvibine arzolunacaklardır.

İhtilafa dâhil taraflar, hami devletler mümessil veya murahhasla­rının vazifesini en geniş ölçüde kolaylaştıracaklardır.

Hami devletler mümessil veya murahhasları işbu Sözleşme ile ta­ayyün eden vazifelerinin hududunu hiçbir veçhile tecavüz edemiyecek­lerdir; bunlar, ezcümle nezdinde vazifelerini ifa ettikleri devletin müb­rem emniyet icaplarına riayet edeceklerdir.

Madde — 9

İşbu Sözleşme hükümleri, gerek Beynelmilel Kızılhaç Komitesinin, gerek sair herhangi bitaraf insaniyetperver bir teşekkülün, ihtilâfa dâhil alâkalı tarafların muvafakati lahik olmak şartiyle harb esirlerinin himayesi için ve bunlara yapılacak yardım zımnında girişecekleri faali­yetlere mani değildir.

Madde — 10

Yüksek Âkıd Taraflar, hami devletlere işbu Sözleşme mucibince terettüp eden vazifelerin bitaraflık ve müessir faaliyet bakımından her türlü teminatı arzeden bir teşekküle tevdii hususunda her zaman anla­şabileceklerdir.

Şayet bazı harb esirleri, hami bir devletin veya birinci fıkra mu­cibince tâyin edilmiş bir teşekkülün faaliyetinden herhangi bir sebeple istifade edemezler, veya artık istifade edemez olurlarsa, bunları hük­münde tutan Devlet ya bitaraf bir devletten, yahut bu gibi bir teşekkül­den, ihtilâfa dâhil devletlerce gösterilen hami devletlere işbu Sözleşme mucibince terettüp eden vazifeleri deruhde etmelerini istiyecektir.

Bu suretle bir himaye temin edilemiyecek olursa, harb esirlerini elinde tutan Devlet, Beynelmilel Kızılhaç Komitesi gibi insaniyetperver bir teşekkülden İşbu Sözleşme ile hami devletlere teveccüh eden insani vazifeleri deruhde etmesini istemekte, veyahut, işbu madde hükümleri mahfuz kalmak kaydiyle, bu gibi bir teşekkülce arzedilecek hizmetleri kabul etmekle mükellef olacaktır.

Bu maksatla alâkalı Devlet tarafından davet olunan veya hizmetle­rini teklif eden her bitaraf Devlet veya teşekkül, faaliyetleri sırasında, ihtilaa dâhil olup işbu Sözleşmenin himaye ettiği şahısların tabi bulundukları tarafa karşı mesuliyetini müdrik olarak kalmakla, ve mevzu­ubahis vazifeleri deruhde ve bitaraflık dairesinde ifa etmek hususunda kâfi teminatı vermekle mükellef olacaklardır.

Askeri hadiseler dolayısiyle, ve ezcümle ülkesinin tamamı veya mühim bir kısmı işgal edilmiş bulunması halinde diğer devletlere veya müttefiklerine karşı birisinin müzakere serbestisi velev muvakkat ola­rak mahdut bulunan Devletler arasında hususi anlaşma yoliyle yukarıki hükümlerden inhiraf edilemiyecektir.

İşbu Sözleşmede hami Devlet bahsi geçtikçe, bu tabirden işbu mad­deye göre o devletin yerine kaim olan teşekkül de kasdolunur.

Madde — 11

Himaye edilen şahısların menfaati bakımından fayda mülahaza ettikleri bütün hallerde ve ezcümle işbu Sözleşme hükümlerinin tatbik veya tefsiri hususunda ihtilâfa dâhil devletlerin anlaşamaması halinde, ihtilâfın halli gayesiyle hami devletler tavassut ve delalet edeceklerdir.

Bu maksatla hami devletlerden her biri, taraflardan birinin daveti üzerine, veyahut kendi teşebbüsü ile, ihtilâfa dâhil taraflara, mümessil­lerinin ve bilhassa harb esirlerinin mukadderatından mesul makamların ledelicap münasip görülecek bitaraf bir ülkede toplanmalarını teklif edebilecektir. İhtilâfa dâhil taraflar, bu maksatla kendilerine vakı olacak teklifleri terviç etmekle mükellef olacaklardır. İcabı halinde hami dev­letler ihtilâfa dâhil taraflara, bu toplantıya davet edilmek üzere bitaraf bir Devlete mensup bir şahsiyeti veyahut Beynelmilel Kızılhaç Komitesince gösterilecek bir şahsiyeti, ihtilâfa dâhil tarafların tasvibine arzedebileceklerdir.

BAP: II

            Harb esirlerinin umumi himayesi

Madde —12

Harb esirleri düşman devletin hükmünde olup, fakat kendilerini esir eden fertlerin veya askeri birliklerin hükmünde değildirler. Bunları elinde tutan Devlet, mevcudiyeti melhuz ferdi mesuliyetlere bakılmaksı­zın, haklarında tatbik olunan muameleden mesuldürler.

Harb esirleri, kendilerini elinde tutan devletçe ancak Sözleşmeye dâhil bir tarafa ve onları elinde tutan Devlet mevzuubahis devletin Sözleşmeyi tatbik etmek arzu ve iktidarında bulunduğuna kanaat getirdikten sonra, teslim olunabilirler. Esirlerin böylece teslim olunmaları halinde, Sözleşmenin tatbikı mesuliyeti, kendisine mevdu bulundukları müddet içinde onları kabul eden devlete terettüp edecektir.

Bununla beraber, şayet bu Devlet mühim bir noktada işbu Söz­leşme hükümlerinin icrası hususundaki vecibelerini ifa eylemez ise, esir­leri teslim eden Devlet, hami devletin bir tebliği üzerine, vaziyetin ısla­hı zımnında müessir tedbirler almakla veya harb esirlerinin kendisine iadesini istemekle mükellef olacaktır. Bu talebin isafı mecburidir.

Madde 13

Harb esirlerine her zaman insanca muamele edilmesi şarttır. Bun­ları elinde tutan devletin, hükmünde bulunan harb esirlerinin ölümüne müncer olacak veya sıhhatini vahim surette tehlikeye düşürecek her fiil veya ihmali memnudur ve Sözleşmenin ağır bir ihlali mahiyetinde sayılacaktır. Bilhassa hiçbir harb esiri, alâkalı esirin tedavisi bakımın­dan lüzumlu ve menfaati muktazası olmıyan bir vücut sakatlanmasına veya ne neviden olursa olsun bir tıbbi tecrübeye tabi tutulamıyacaktır.

Keza harb esirleri her zaman ve ezcümle her türlü siddet veya sin­dirme hareketlerine ve umumun hakaret veya tecessüsüne karşı koru­nacaklardır.

Bunlara karşı misilleme hareketleri memnudur.

Madde — 14

Bilümum hallerde şahıslarına ve şereflerine saygı gösterilmesi harb esirlerinin hakları cümlesindendir.

Kadınlara, kadınlığa gösterilmesi icabeden bütün saygı ile mu­amele edilecek ve bunlar her halde en az erkeklere bahşolunan müsa­adekar muameleden istifade edeceklerdir.

Harb esirleri, esir alındıkları anda mevcut bulunan medeni ehliyetlerini tam olarak muhafaza edeceklerdir. Onları elinde tutan Devlet, bu ehliyetin kullanılması kendi ülkesinin içinde veya dışında ancak esaretin istilzam ettiği derecede takyit edebilecektir.

Madde 15

Harb esirlerini elinde tutan Devlet bunların bakımını meccanen temin etmekle ve sıhhi hallerinin istilzam ettiği şekilde onları meccanen tedavi ettirmekle mükellef olacaktır.

Madde — 16

İşbu Sözleşmenin rütbe ve cinsiyete mütaallik hükümleri gözönün­de tutulmak ve sıhhi vaziyetleri, yaşları veya mesleki vasıfları dolayı­siyle harb esirlerine bahşolunması melhuz her türlü imtiyazlı muameleler mahfuz kalmak şartiyle, esirleri elinde tutan Devlet tarafından ırk, milliyet, din, siyasi ve sair içtihatlara ve mümasil kıstaslara dayanan aleyhte bir tefrik gözetilmeksizin bunlara müsavat dairesinde muamele olunacaktır.

 

BAP : III

Esaret

KISIM: I

Esaretin başlangıcı

Madde —17

Her harb esiri, bu hususta sorgusu yapıldığında, ancak soyadını, adını, doğum tarihini, ve sicil numarasını veya olmadığı takdirde, muadil bir bilgi vermekle mükellef olacaktır.

Harb esiri kendi arzusu ile bu kaideyi ihlal ederse, kendi rütbe ve­ya vaziyetindeki esirlere bahşolunan müsaadelerin takyidi muhatarası­na mâruz kalabilecektir.

İhtilâfa dâhil her Taraf, kazası dairesinde bulunup harb esiri ol­ması mümkün ve melhuz olan her şahsa soyadını, adını, rütbesini, sicil numarasını veya muadil malumatı ve doğum tarihini ihtiva eden bir hüviyet kartı vermekle mükellef olacaktır. Bu hüviyet kartı ayrıca sahibinin imzasını veya parmak izini, veya her ikisini ve ihtilâfa dâhil Tarafların kendi silâhlı kuvvetlerine mensup şahıslara dair ilavesini istiyebilecekleri sair her türlü malümatı ihtiva edebilecektir. Hüviyet kar­tı, imkan elverdiği nispette 6.5 x 10 santimetre ebadında olacak ve iki nüsha tanzim olunacaktır. Harb esiri bu kartı her talep vukuunda ibraz ile mükellef olacak, fakat hiçbir halde kart kendisinden alınamıyacaktır.

Harb esirlerine, kendilerinden ne türlü olursa olsun malumat istih­sali için hiçbir maddi veya manevi işkence ve hiçbir tazyik yapılamıyacaktır. Cevap vermekten imtina edecek esirler tehdit ve tahkir edilemi­yecekleri gibi, herhangi tatsız veya gayrimüsait bir muameleye mâruz bırakılamıyacaklardır.

Bedeni veya zihni durumları sebebiyle hüviyetlerini bildirmekten aciz bulunan harb esirleri sıhhiye idaresine tevdi olunacaklardır. Esir­lerin hüviyeti, bundan evvelki bent hükümleri mahfuz kalmak kaydiyle, mümkün olan her yoldan tesbit olunacaktır.

Harb esirlerinin sorgusu anladıkları bir dil ile yapılacaktır.

Madde — 18

Silâhlar, atlar, askeri teçhizat ve askeri vesikalar hariç olmak üze­re, bilümum zati eşya ve levazım ile madeni miğferler, gaz maskeleri ve şahıslarını korumak maksadiyle kendilerine verilmiş olan sair eşya kamilen harb esirlerinin yanında kalacaktır. Keza, yiyecek ve giyecek eşya ve levazımları, resmi askeri teçhizatları cümlesinden bulunsa dahi, yanlarında kalacaktır.

Harb esirleri hiçbir zaman hüviyet vesikasız bulunamıyacaklardır. Kendilerini elinde tutan Devlet, hüviyet vesikaları olmıyanlara bir hü­viyet vesikası verecektir.

Rütbe ve tabiiyet alametleri, nişanlar ve daha çok şahsi veya hissi kıymeti bulunan eşya harb esirlerinden alınamıyacaktır.

Harb esirlerinin üzerlerinde olan paralar, ancak bir subayın em­riyle ve bu paraların tutarı ile sahibinin hüviyet ve eşkali hususi bir deftere geçirildikten ve para sahibine makbuzu veren şahsın okunaklı adı, rütbesi ve mensup olduğu birlik yazılı nıufassal bir makbuz veri­ldikten sonra kendilerinden alınabilecektir. Esirleri elinde tutan devletin parasiyle olan, veyahut esirin talebi üzerine bu paraya tahvil edilen meb­lağlar, 64 üncü madde mucibince esirin hesabına alacak kaydolunacaktır.

Esirleri elinde tutan Devlet harb esirlerinin kıymetli eşyalarını ancak emniyet sebepleriyle kendilerinden alabilecektir. Bu takdirde tatbik olunacak muamele usulü, paralar hakkındaki usulün aynı olacaktır.

Gerek bu eşya, gerek harb esirlerini elinde tutan devletten gayri bir devletin parasiyle olup sahibi tarafından tahvili istenilmemiş olan ve esirlerden alınan meblağlar, esirleri elinde tutan Devlet tarafından muhafaza ve esaretten sonra esire ilk şekilleriyle iade olunacaktır.

Madde 19

Harb esirleri, esir alındıklarından sonra mümkün olan en kısa zamanda, tehlikeden azade olacak kadar muharebe bölgesinden uzakta bulunan kamplara tahliye olunacaklardır.

Ancak yaraları veya hastalıkları dolayısiyle tahliyeleri orada kalmalarından daha muhataralı bulunan harb esirleri muvakkaten tehlike­li bir bölgede bırakılabileceklerdir.

Harb esirleri, bir muharebe bölgesinden tahliyelerine kadar lüzumsuz yere tehlikeye mâruz bırakılamıyacaklardır.

Madde 20

Harb esirlerinin tahliyesi daima insani bir surette ve kendilerini elinde tutan Devlet kıtalarının bir yerden diğerine nakillerindeki şartla­ra müsavi şartlar dairesinde yapılacaktır.

Harb esirlerini elinde tutan Devlet, tahliye olunan esirlere kâfi miktarda içecek su ve yiyecek ile elbise ve sıhhi bakımlarını temin edecektir; mezkür Devlet, bunların tahliye sırasında emniyetlerini temin için lüzumlu bilcümle tedbirleri alacak ve tahliye edilen esirlerin bir an evvel listesini tanzim edecektir.

Şayet tahliyeleri sırasında harb esirlerinin transit kamplarından geçmeleri icabediyorsa, bu kamplardaki ikametleri mümkün olduğu ka­dar kısa olacaktır.

 

KISIM: II

Harb esirlerinin enterne edilmeleri

FASIL : I

Umumi hükümler

Madde —21

Harb esirlerini elinde tutan Devlet bunları entennömana tabi tutabilecektir. Mezkür Devlet esirlere enterne bulundukları kamptan muay­yen bir hadden öteye uzaklaşmamak ve eğer bu kamp çitlenmiş ise sı­nırını geçmemek mecburiyetini yükliyebilir. İşbu Sözleşmenin ceza ve inzibat müeyyideleri hakkındaki hükümleri mahfuz kalmak kaydiyle, bu esirler sıhhatlerinin korunması için böyle bir tedbirin lüzumu sabit olmadıkça kapatılamıyacak ve hapsolunmıyacaklardır; her halde bu gibi bir vaziyet, onu lüzumlu kılan ahvalin müddetinden fazla süremiye­cektir.

Harb esirleri, tabi oldukları devletin kanunları müsait olduğu takdirde, söz veya taahhüt üzerine kısmen veya tamamen serbest bırakılabileceklerdir. Bu tedbir, ezcümle harb esirlerinin sıhhatlerini ıslaha medar olduğu takdirde alınacaktır. Hiçbir harb esiri söz veya taahhüt üzerine hürriyeti kabul etmeye mecbur tutulamıyacaktır.

Muhasamatın başlangıcından itibaren, ihtilâfa dâhil her Taraf, kendi tebaasına söz veya taahhüt üzerine hürriyeti kabul etmeye müsa­ade eden, veya bunu meneden kanun ve nizamnameleri mukabil Tarafa tebliğ edecektir. Bu suretle tebliğ olunan kanun ve nizamnameler mucibince söz veya taahhüt üzerine serbest bırakılan esirler, gerek tabi oldukları Devlete, gerek kendilerini esir etmis olan Devlete karşı girişmiş olduk­ları taahhütleri şerefleri üzerine titizce ifaya mecbur olacaklardır. Bu gibi hallerde esirlerin tabi oldukları Devlet, onlardan verdikleri söze veya taahhüde aykırı hiçbir hizmet istememek veya kabul etmemekle ­mükellef olacaktır.

Madde —22

Harb esirleri ancak karada kain ve sağlık ve hijyen bakımından her türlü teminatı arzeden müesseselerde enterne edilebileceklerdir; esirler, kendi menfaatlerinin muhik göstereceği hususi haller dışında, ceza müesseselerinde enterne edilemiyeceklerdir.

Gayrisıhhi veya iklimi kendilerine muzır bölgelerde enterne edilen harb esirleri, imkan hasıl olur olmaz iklimi daha müsait bir yere nakledileceklerdir.

Esirleri elinde tutan devlet, onları esir edildikleri sırada hizmet etmekte oldukları silâhlı kuvvetlere mensup harb esirlerinden kendi muvafakatleri olmadan ayırmamak kaydiyle tabiyetlerini, dillerini ve adetlerini gözönünde tutarak kamplarda veya kamp kısımlarında toplıyacaktır.

Madde — 23

Hiçbir harb esiri hiçbir zaman muharebe sahasının ateşine mâruz kalabileceği bir bölgeye gönderilemiyeceği ve orada alıkonulamıyacağı gibi, bazı nokta veya bölgeleri askeri harekattan masun tutmak için onun mevcudiyetinden istifade olunamıyacaktır.

Harb esirlerinin aynen mahalli sivil ahali derecesinde hava bombardımanlarına ve sair harb tehlikelerine karşı sığınakları bulunacaktır; iç­lerinden karargahlarının bu tehlikelere karşı korunmasına iştirak edecek olanlardan gayrisi, tehlike isareti verilir verilmez mümkün olan süratle sığınaklarına gidebileceklerdir. Ahali lehinde alınacak sair bilıümum korunma tedbirleri onlar hakkında da tatbik olunacaktır.

Esirleri elinde tutan devletler, harb esiri kamplarının coğrafi mevkileri hakkında lüzumlu her türlü malümatı hami devletler delaletiyle birbirlerine vereceklerdir.

Askeri mülahâzalar buna imkan verdikçe, harb esiri kampları gündüz vakti havadan açıkça seçilebilcek şekilde yerleştirilmiş PG veya PW harfleriyle işaret edilecektir; şu kadar ki alâkalı devletler arasında başka bir işaret usulü de kanarlaştırılabilecektir. Ancak harb esiri kampları bu şekilde işaret olunabilecektir.

Madde 24

İşbu kısımda yazılı olanlara mümasil şartlar dâhilinde daimi mahiyette transit veya ayırma kampları teşkil olunacak ve harb esirleri buralarda diğer kamplarda cari olan aynı muameleden istifade edeceklerdir.

FASIL: II

Harb esirlerinin, iskan, iaşe ve ilbası

Madde — 25

Harb esirlerinin iskan şartları, onları dilinde tutan Devletin aynı bölgeye yerleştirilmiş askerinin iskan şartları derecesinde müsait olacak­tır. Bu şartlar cümlesinden olarak esirlerin örf ve adetleri gözetilecek ve hiçbir halde bu şartlar esirlerin sıhhatine zararlı olamıyacaktır.

Bu cümleden olarak yukarki hükümler gerek satıh mesahası mecmuu ve asgari hava mikabı, gerek tesisat ve yatak takımları ve bu arada üste örtülecek levazım bakımından, harb esirlerinin yatakhaneleri hakkında cari olacaktır.

Harb esirleri tarafından münferiden veya toplu olarak kullanılmak üzere tahsis olunan binalar rutubetten tamamiyle ari ve bilhassa ak­şam karanlığının basmasiyle ışıkların söndürülmesi zamanları arasında kâfi derecede sıcak ve aydınlık olacaktır. Yangın tehlikelerine karşı bü­tün tedbirler alınacaktır.

Erkek harb esirlerinin kadın harb esirleriyle birlikte yerleştirilmiş olduğu kamplarda bunlara ayrı ayrı yatakhaneler tahsis olunacaktır.

Madde — 26

Gündelik esas yiyecek tayını, miktar, evsaf ve tenevvü bakımlarından harb esirlerini sıhhatli bir halde bulundurmaya, vücut ağırlığı kaybını ve gıda noksanı teşevvüşlerini önlemeye kâfi olmalıdır. Esirlerin alışık oldukları gıda tarzı da nazarı itibara alınacaktır.

Esirleri elinde tutan devlet, çalıştırılan esirlere kullanıldıkları işin yapılması için muktazi ilave yiyecekleri verecektir.

Harb esirlerine kâfi miktarda içecek su temin edilecektir. Tütün içilmesine müsaade edilecektir.

Harb esirleri, yemeklerinin hazırlanmasına mümkün olduğu nis­pette iştirak ettirilecektir; bu maksatla mutfaklarda kullanılabilecekler­dir. Kendilerine, yanlarında mevcut bulunan erzakı hazırlamak imkanları da verileçektir.

Yemekhane olarak münasip yerler ayrılacaktır.

İaşeye taallük eden her türlü toplu inzıbat tedbirleri memnudur.

Madde 27

Esirleri elinde tutan devlet tarafından esirlerin bulunduğu bölgenin iklimi nazarı itibara alınarak bunlara kâfi miktarda giyecek, çamaşır ve ayakkabı temin edilecektir. Düşman ordularına ait olup esirleri elde tutan devlet tarafından zaptolunan üniformalar memleketin iklimine uy­gun geldiği takdirde harb esirlerinin ilbasında kullanılacaktır.

Esirleri elinde tutan devlet bu eşyanın muntazam surette yenilenmesini ve tamirini temin edecektir. Bundan başka, çalışan harb esirle­rine iş mahiyetinin zaruri kıldığı her yerde münasip bir kıymet verilecektir.

Madde 28

Bilümum kamplarda harb esirlerinin, fiyatları hiç bir halde mahalli piyasa rayiçlerini geçmemek üzere gıda maddeleri, her gün kullanılan eşya, sabun ve tütün tedarik edebilecekleri kantinler kurulacaktır.

Kantinlerden hasıl olacak karlar harb esirleri menfaaitine kullanıcaktır; bu maksatla hususi, bir sandık ihdas olunacaktır. Mutemet olan kimse, bu kantin ile sandığın idaresine iştirak etmek hakkını haiz olacaktır.

Bir kampın ilgası zamanında hususi sandıkta mevcut olan matlup bakıyesi, sandıktaki mevcudun tekevvününde iştiraki olan harb tesirleriyle aynı tabiiyette bulunan harb esirleri menfaatine sarfedilmek üzere beynelmilel insaniyetperver bir teşekküle tevdi olunacaktır. Alelümum herkesin yurduna iade edilmesi halinde bu karlar, alâkalı devletler ara­sında hilâfına bir anlaşma olmadıkça, harb esirlerini elinde tutan dev­let tarafından muhafaza olunacaktır.

FASIL: III

Hıfzısshha ve tedavi

Madde — 29

Harb esirlerini elinde tutan devlet, hastalık salgınlarını önlemek üzere kampları temiz ve sıhhi bir halde tutmak için icabeden bütün tedbirleri almakla mükellef olacaktır.

Harb esirleri tarafından gece ve gündüz kullanılmak üzere hıfzıssıhha kaidelerine uygun ve daimi surette temiz tutulacak tesisat buluna­caktır. Kadın harb esirlerinin ikamet ettikleri kamplarda bunların vücut temizlikleri ve çamaşırlarının yıkanması için aynı tesisat temin oluna­caktır.

Bundan başka, kamplarda bulundurulacak olan banyo ve duşlara ilaveten harb esirlerine her günlük vücut temizliği ve çamaşırlarının yıkanması için kâfi miktarda su ve sabun verilecektir; bu maksatla esir­lere lüzumlu tesisat, kolaylıklar ve zaman bahşolunacaktır.

Madde 30

Her kampta harb esirlerinin lüzumlu tedaviyi ve münasip bir gıda rejimini bulacakları bir revir olacaktır. İcabı halinde, sari veya akli marazlara musap olan hastalar için tecrit mahalleri ayrılacaktır.

Ağır bir hastalığa duçar olan, veya vaziyetleri hususi bir tedavi tarzını, tıbbi müdahaleyi, veya hastaneye yatırılmalarını istilzam eden harb esirleri, yakın bir istikbalde memleketlerine iadeleri derpiş olunsa dahi, tedavi edilmelerine elverişli her hangi bir askeri veya sivil tıbbi birliğe kabul olunacaklardır. Malullere ve bilhassa körlere, yurtlarına iadeleri zamanına kadar sıhhi bakım ve mümarese zımnında hususi kolaylıklar ibraz olunacaktır.

Harb esirleri, tabi bulundukları devlete ve mümkünse kendileriyle aynı millete mensup bir tıbbi personel tarafından tedavi olunacaklardır.

Harb esirleri, kendilerini muayene ettirmek üzere tıbbi makamla­ra çıkmaktan menolunamıyacaklardır. Onları elinde tutan makamlar, talep vukuunda, tedavi altına alınan her esire, yaralarının veya hasta­lığının nev’ini, yapılan tedavinin mahiyet ve müddetini gösteren resmi bir beyanname vereceklerdir. Bu beyannamenin bir sureti, harb esirleri merkez ajansına gönderilecektir.

Harb esirlerini sıhhatli bir halde tutmak için lüzumlu her türlü cihazların ve bu arada diş protezleriyle sair protezlerin ve gözlüklerin bedelleri dâhil olmak üzere tedavi masrafları, esirleri elinde tutan Dev­lete ait olacaktır.

Madde — 31

Harb esirlerinin en az ayda bir defa tıbbi teftişleri yapılacaktır.

Bu teftişler cümlesinden olarak her esirin vücut ağırlığı kontrol ve kaydolunacaktır. Teftişlerin gayesi bilhassa umumi sıhhat ve beslenme vaziyetiyle temizlik vaziyetinin murakabesi, sari hastalıkların ve tahsi­sen veremin, sıtmanın ve zührevi hastalıkların aranılıp meydana çıka­rılması olacaktır. Bu maksatla, el altında mevcut en tesirli metodlar, ve mesela veremi hemen başlangıcında meydana çıkarmak üzere mikrofilm üzerine zaman zaman seri halinde radyografi usulü kullanılacaktır.

Madde — 32

Mensup oldukları silâhlı kuvvetlerin sıhhiye hizmetine bağlı olmamakla beraber hekim, dişçi, erkek veya kadın hastabakıcı olan harb esirleri, kendilerini elinde tutan Devlet tarafından onlarla aynı Devlete tabi harb esirleri menfaatine tıbbi vazifelerini ifaya davet olunabilecek­lerdir. Bu takdirde bunlar harb esiri olmakta devam edecekler, fakat kendilerini elinde tutan Devletçe ifnaz olunan tıbbi personel ile aynı muameleyi göneceklerdir. Bunlar, 49 uncu madde mucibince kendilerine tahmil edilebilecek olan sair her türlü işlerden muaf tutulacaklardır.

FASIL: IV

Harb esirlerine yardım için alıkonulan tıbbi ve dini personel

Madde — 33

Harb esirlerine yardımda bulunmak maksadiyle esirleri elinde tu­tan devletçe alıkonulan sıhhi ve dini personel mensupları harb esiri sayılmıyacaklardır. Şu kadar ki, bunlar, en az işbu Sözleşmenin bahşetti­ği bütün menfaatlerden ve harb esirlerini tedavi etmeleri ve bunlara di­ni yardımda bulunmaları için icabeden bütün kolaylıklardan istifade edeceklerdir.

Mezkür personel mensupları, esirleri elinde tutan devletin askeri kanun ve nizamnameleri çerçevesinde, salahiyetli servislerin idaresi al­tında ve mesleklerinin adabına uyarak, tercihan tabi oldukları silâhlı kuvvetlere mensup harb esirleri lehine tıbbi ve ruhani vazifelerini ifaya devam edeceklerdir. Bundan başka, tıbbi veya ruhani vazifelerinin ifası zımnında aşağıki kolaylıkladan istifade edeceklerdir:

a) İş müfrezelerinde veya kamp dışındaki hastanelerde bulunan harb esirlerini zaman zaman ziyaret etmelerine müsaade olunacaktır. Onları elinde tutan devlet bu maksatla emirlerine lüzumlu nakil vasıta­larını tahsis edecektir.

b) Her kampta, en yüksek rütbede en kıdemli olan askeri hekim, alıkonulan sıhhi personelin faaliyetleri hususunda kampın askeri makamlarına karşı mesul olacaktır. Bu maksatla, ihtilâfa dâhil Taraflar, muhasamatın hemen başlangıcından itibaren, seferdeki silâhlı kuvvet­lere mensup yaralılarla hastaların vaziyetini ıslaha matuf 12 Ağustos 1949 tarihli Cenevre Sözleşmesinin 26 ncı maddesinde yazılı cemiyetle­rin personeli de dâhil olmak üzere sıhhi personellerinin rütbeler muade­leti hakkında anlaşacaklardır. Vazifelerine taalluk eden bütün meseelerde mezkür hekim ve keza askeri rahipler, kampın salahiyetli makam­lariyle doğrudan doğruya temas etmek hakkını haiz olacaklardır. Bu makamlar, bu meselelere taalluk eden muhaberat hususunda onlara her türlü kolaylıkları göstereceklerdir.

c) Alıkonulan personel, bulunduğu kampın askeri zapturaptına tabi olmakla beraber, tıbbi veya dini vazifeleri dışında hiçbir iş görme­ye mecbur edilemiyecektir.

Muhasematın devamı sırasında, ihtilâfa dâhil Taraflar, alıkonulan personelin icabında nöbet değiştirmesi hususunda anlaşacaklardır.

Yukarki hükümlerden hiçbiri, esirleri elinde tutan devleti, sıhhi ve ruhani bakımlardan harb esirlerine karşı kendisine terettüp eden vecibelerden vareste kılamaz.

FASIL: V

Dini, fikri ve bedeni faaliyetler

Madde — 34

Harb esirleri, askeri idarece tesbit olunan cari inzibat tedbirlerine riayet etmeleri şartiyle, mezheplerinin ayinlerinde bulunmaları da dâhil üzere dinlerinin icabatını ifa hususunda tamamiyle muhtar bırakılacaklardır.

Dini ayinler için münasip mahaller tahsis olunacaktır.

Madde — 35

Düşman devletin eline düşmüş olup harb esirlerine yardımda bulunmak üzere kalan veya alıkonulan askeri rahiplerin esirlere ruhani yardımda bulunmalarına ve dini vicdanlarına uyarak dindaşları arasın­da bu yardımı serbestçe ifa etmelerine müsaade olunacaktır. Askeri ra­hipler,   aynı silâhlı kuvvetlere mensup olan, aynı dili konuşan, veya aynı mensup olan harb esirlerinin bulundukları muhtelif kamplarla işleri müfrezeleri arasında taksim olunacaklardır. Bunlar, kampları dışında­ki harb esirlerini ziyaret hususunda lazımgelen kolaylıklardan  ve bil­hassa 33 üncü maddede  yazılı nakil vasıtalarından istifade edeceklerdir.

Askeri rahipler, sansür kaydı mahfuz kalmak şartiyle, dini vazifeleri cümlesinden bulunan işler hakkında gerek mevkuf oldukları memleke­tin kilise makamlariyle, gerek beynelmilel dini teşekküllerle muhabere serbestisinden istifade edeceklerdir. Bu maksatla gönderecekleri mektuplar ve kartlar, 71 inci maddede yazılı kontenjana inzimam edecektir.

Madde — 36

Kendi ordularında rahiplik etmemiş olmakla beraber bir mezhebin rahibi olan harb esirleri, mezhepleri ne olursa olsun dindaşları arasında ruhani vazifelerini serbestçe ifa etmek müsaadesini haiz olacaklardır. Bunlara, bu maksatla, esirleri elinde tutan Devlet tarafından alıkonul­muş askeri rahipler gibi muamele edilecektir. Başka hiçbir iş görmeye mecbur edilemiyeceklerdir.

Madde — 37

Harb esirleri, alıkonulmuş bir askeri rahibin, veya mezheplerine mensup harb esiri bir rahibin yardımından mahrum olmaları halinde, ya onların mezhebine, veya müşabih bir mezhebe mensup bir rahip, veyahut bu da olamaz ise ve dini bakımdan mümkün olursa, dini sıfatı ol­mıyan ehliyetli bir kimse bu vazifeyi ifa etmek üzere alâkalı esirlerin ­talebi üzerine tâyin olunacaktır. Esirleri elinde tutan devletin tasvibine bağlı olan bu tâyin, alâkalı esirler cemaatinin mutabakatı ve icabeden hallerde, aynı mezhebe mensup mahalli dini makamın tasvibi ile ola­caktır. Bu suretle tâyin olunan kimse, esirleri elinde tutan devletin as­keri zapturapt ve emniyeti sıyaneten koyduğu bilümum nizamlara ri­ayet etmekle mükellef olacaktır.

Madde — 38

Esirleri elinde tutan devlet, her esirin ferdi temayüllerine riayet etmekle beraber, harb esirlerinin fikir, terbiye, eğlence, ve spor faaliyetlerini teşvik edecektir; mezkür devlet, esirlere münasip mahaller ve­ lüzumlu teçhizatı tahsis ederek bu faaliyetlerin icrası için icabeden tedbirleri alacaktır.

Harb esirlerine, sporlar ve oyunlar da dâhil olmak üzere, bedeni hareketlerde bulunmak ve açık havadan istifade etmek imkanı verile­cektir. Bu maksatla bilümum kamplarda kâfi miktarda açık sahalar tahsis olunacaktır.

Madde — 39

Her harb esirleri kampı, esirleri elinde tutan devletin muntazam silâhlı kuvvetlerine mensup mesul bir subayın doğrudan doğruya idare­si altına verilecektir. Nezdinde işbu Sözleşmenin metni bulunacak olan bu subay, Sözleşme hükümlerinin emri altındaki memurlarca bilinmesi­ni temin edecek ve hükümetinin murakabesi altında Sözleşmenin tatbi­kından mesul olacaktır.

Madde — 40

Rütbe ve tabiiyet işaretleriyle nişanların taşınmasına müsaade olunacaktır.

Madde — 41

Her kampta, işbu Sözleşme ile eklerinin metni, ve 6 ncı maddede derpiş edilen bilcümle hususi anlaşmaların muhtevası, harb esirlerinin dilinde yazılı olarak bütün esirlerin okuyabilecekleri bir yere asılacaktır. Bunlar, asılan metinlere ıttıla kesbedemiyecek vaziyette olan esirle­rin talebi üzerine kendilerine verilecektir.

Harb esirlerinin hareket tarzlarına mütaallik her türlü nizamna­meler, emirler, ihtarlar ve neşriyat, esirlere anladıkları bir dilde teb­liğ olunacaktır; bu vesikalar, yukarda derpiş olunan şartlar dâhilinde asılmak suretiyle ilan olunacak ve suretleri mutemede verilecektir. Esirlere şahsen hitap eden bilümum emir ve kumandalar da anlıyacakları bir dilde verilecektir.

Madde 42

Harb esirlerine ve bilhassa bunlardan firar eden veya firar teşebbüsünde bulunanlara karşı silâh istimali, ancak ve daima evvelemirde icabı hale göre ihtarlar yapılmasını müteakip en son olarak müracaat edilecek bir tedbir olacaktır.

FASIL:           VI

Harb esirlerinin rütbeleri

Madde — 43

Muhasematın hemen başlamasından itibaren ihtilâfa dâhil Taraf­lar, muadil rütbede bulunan esirler arasında muamele müsavatını te­min etmek üzere işbu Sözleşmenin 4 üncü maddesinde zikri geçen bu­ şahısların unvan ve rütbelerini karşılıklı olarak birbirlerine tebliğ edeceklerdir; şayet sonradan unvan ve rütbeler ihdas edilecek olursa, bunlar da aynı suretle tebliğ olunacaktır.

Esirleri elinde tutan devlet, harb esirlerinin mazhar olacakları ve tabi bulundukları devletçe kendisine usulen tebliğ edilecek olan rütbe terfilerini tanıyacaktır.

Madde 44

Harb esiri olan subaylarla mümasillerine, rütbe ve yaşlarına göre gösterllmesi gereken hürmetle muamele edilecektir.

Subay kamplarının hizmetini temin etmek üzere, subaylarla mümasillerinin rütbeleri gözönünde tutularak buralara aynı silâhlı kuvvetlere mensup ve mümkün olduğu nispette aynı dili konuşan kâfi sayıda esir askerler ifraz olunacaktır; bunlar, başkaca hiçbir iş görmeye mecbur tutulamıyacaklardır.

Subay yemeklerinin kendileri tarafından idare edilmesi hususunda her türlü kolaylık gösterilecektir.

Madde — 45

Subaylardan gayrı harb esirlerine, rütbelerine ve yaşlarına göre gösterilmesi gereken hürmetle muamele edilecektir.

Esir yemeklerinin kendileri tarafından idare edilmesi hususunda her türlü kolaylık gösterilecektir.

FASIL: VII

Harb esirlerinin bir kampa varmalarını mütaakip nakilleri

Madde — 46

Esirleri elinde tutan Devlet, harb esirlerinin nakline karar verirken bilhassa bunların memleketlerine iadelerinde melhuz güçlükleri artırmamak üzere bizzat esirlerin menfaatlerini gözetmekle mükellef olacaktır.

Harb esirlerinin nakli daima insani bir şekilde ve esirleri elinde tutan Devlet askerlerinin istifade ettikleri şartlardan daha az müsait olmıyacak olan şartlar dâhilinde yapılacaktır. Harb esirlerinin alışık ol­dukları iklim şartları daima hesaba katılacak ve nakli şartları hiçbir halde sıhhatlerine zararlı olamıyacaktır.

Esirleri elinde tutan Devlet, nakil sırasında harb esirlerine gerek bunları sıhhatli bir halde tutmaya yetecek kadar içme suyu ve yiyecek, gerek lüzumlu elbiseyi, barınacak yeri ve müdavatı temin edecektir.
Mezkur Devlet, bilhassa denizden ve havadan seyahat halinde, nakil sırasında emniyetleri için lüzumlu her türlü  tedbirleri alacak ve nakledi­len esirlerin hareketten evvel tam listesini tanzim edecektir.

Madde — 47

Hasta veya yaralı olan harb esirleri, iyileşmeleri seyahat yüzün­den muhataraya düşmek ihtimali olduğu müddetçe ve emniyetleri bakımından mübrem bir zaruret olmadıkça başka yere nekledilemiyecek­lerdir.

Şayet muharebe cephesi bir kampa yaklaşacak olursa, bu kamptaki harb esirleri ancak nakiller kâfi emniyet şartları dâhilinde yapılabilirse, veya nakillerine nazaran o yerde kalmaları kendileri için daha büyük bir muhatara teşkil ederse başka yere naklolunabileceklerdir.

Madde — 48

Başka yere nakli halinde, harb esirlerine hareket edecekleri ve ye­ni posta adresleri resmen tebliğ olunacaktır; bu tebliğ, ağırlıklarını hazırlamalarına ve ailelerine haber vermelerine imkan bırakacak kadar erken yapılacaktır.

Esirlerin şahsi eşyalarını, mektuplarını ve adreslerine gelmiş paketleri alıp götürmelerine müsaade olunacaktır; nakil şartları böyle bir tedbiri zaruri kıldığı takdirde bu eşyanın ağırlığı esirlerin taşıyabilece­ği makul bir miktar ile tahdit olunabilecek, Fakat bu ağırlık hiçbir hal­de 25 kiloyu geçemiyecektir.

Esirlerin eski kampları adresine gönderilmiş bulunan mektuplar ve paketler kendilerine geciktirilmeden yollanacaktır. Kamp kumanda­nı, mutemed ile mutabık kalarak harb esirlerine ait müsterek malların ve işbu maddenin ikinci bendi hükmüne göre konulmuş tahdit dolayısiy­le esirlerin yanlarında götüremiyecekleri ağırlıkların nakli için lüzum­lu tedbirleri alacaktır.

Nakil masrafları esirleri elinde tutan Devlete ait olacaktır.

 

KISIM: III

Harb esirlerinin çalıştırılması

Madde 49

Esirleri elinde tutan Devlet, sağlam harb esirlerini, yaş, cinsiyet, rütbe ve bedeni kabiliyetlerini nazarı itibara alarak ve bilhassa ken­dilerini bedenen ve ruhen sıhhat halinde tutmak maksadiyle çalıştırabi­lecektir.

Harb esiri olan erbaşlar, ancak nezaret işleriyle mükellef tutulabileceklerdir. Bu işlerle mükellef tutulmıyanlar, kendilerine uygun baş­ka bir iş istiyebilecekler ve imkan elverdiği nispette kendilerine, bu iş te­min olunacaktır.

Subaylar ve mümasilleri kendilerine uygun bir iş isterlerse, imkan nispetinde onlara bu iş temin edilecektir. Bunlar hiçbir halde ça­lışmakla mükellef tutulamıyacaklardır.

Madde 50

Harb esirleri, kamplarının idaresi, tanzimi ve bakımı haricinde an­cak aşağıki nevilerden işlerde çalışmakla mükellef tutulabileceklerdir.

a) Ziraat;

b) Maden, makine ve kimya sanayiinden, nafıa işlerinden, askeri mahiyette veya askeri maksatlara matuf olan inşaat işlerinden gayrı istihsal, istihraç veya imal sanayii;

c) Askeri mahiyette veya askeri maksatlara matuf olmıyan nakliye ve levazım işleri;

d) Ticaret ve sanat faaliyetleri;

e) Ev hizmetleri;

f) Askeri mahiyette veya askeri bir maksada matuf olmıyan amme hizmetleri.

Yukarıki hükümlerin ihlali halinde harb esirleri, 78 inci madde mucibince şikâyet haklarını kullanmıya mezun olacaklardır.

Madde — 51

Harb esirleri, bilhassa barınacak yer, yiyecek, giyecek ve malzeme bakımlarından müsait çalışma şartlarından istifade edeceklerdir; bu şartlar, esirleri elinde tutan Devlet tebaasından olup mümasil işlerde çalıştırılan kimselere bahşolunmuş şartlardan aşağı olmıyacaktır; iklim şartları da nazarı itibara alınacaktır.

Harb esirlerini elinde tutan ve bunları işte kullanan Devlet, bu esirlerin çalıştıkları bölgelerde sâyin himayesine mütaallik milli kanunların ve bilhassa işçi emniyeti hakkındaki nizamnamelerin tatbikını te­min edecektir.

Harb esirleri, yapacakları işle mütenasip ve kendilerini elinde tu­tan Devlet tebaası için derpiş olunanlara mümasil bir talim ve terbiye ile ve korunma vasıtalariyle teçhiz olunacaktır. 52 inci madde hükümleri mahfuz kalmak kaydiyle, harb esirleri sivil işçiler için melhuz bu­lunan normal muhataralara mâruz bıralabileceklerdir.

Çalışma şartları hiçbir halde inzıbati tedbirlerle daha zahmetli bir hale ifrağ olunamıyacaktır.

Madde 52

Hiçbir harb esiri gönüllü olmadıkça gayrisıhhi veya tehlikeli işler­de kullanılamıyacaktır.

Hiçbir harb esiri, esirleri elinde tutan Devletin silâhlı kuvvetleri mensuplarından biri için haysiyet kırıcı sayılabilecek olan bir işte kullanılamıyacaktır.

Mayınların veya bunlara mümasil sair cihazların kaldırılması tehlikeli iş sayılacaktır.

Madde —53

Harb esirlerinin gidiş ve dönüş zamanı da dâhil olmak üzere gündelik çalışma müddetleri haddinden aşırı olmıyacak ve hiçbir halde esir­leri tutan devletin tebaasından olup o bölgede aynı işte kullanılan sivil işçiler hakkında kabul edilmiş müddeti geçemiyecektir.

Gündelik işin ortasında harb esirlerine en az bir saatlik istirahat verilmesi mecburi olacaktır; esirleri elinde tutan devletin işçilerine veri­len istirahat müddeti daha uzun ise, esirlerin istirahat müddeti de o ka­dar olacaktır. Esirlere her hafta, tercihan pazar günü, veyahut asıl memleketlerinde cari olan tatil gününde fasılasız yirmi dört saatlik bir istirahat de verilecektir. Bundan maade, bir sene çalışmış olan her esir ard arda sekiz günlük bir istirahattan istifade edecek ve bu müddet zar­fında kendisine iş ücreti ödenecektir.

Parça başına ücret gibi çalışma usulleri tatbik edilmekte ise, ça­lışma müddeti bu sebeple aşırı derecede uzatılmıyacaktır.

Harb esirlerine verilecek iş ücreti işbu Sözleşmenin 62 nci maddesi hükümlerine tevfikan tesbit edilecektir.

Madde — 54

İş kazasına uğrıyan, veyahut iş sırasında veya iş neticesinde bir hastalığa tutulan harb esirleri, vaziyetlerinin istilzam ettiği her türlü tedaviyi göreceklerdir. Bundan maada, esirleri elinde tutan Devlet bu gibilere tabi oldukları devlet nezdinde haklarını ihkaka medar olacak bir tıbbi tasdikname verecek ve bu tasdiknamenin ikinci bir nüshasını 123 üncü maddede yazılı Harb Esirleri Merkez Ajansına yollıyacaktır.

Madde 55

Harb esirlerinin çalışma kabiliyetleri en az ayda bir defa olmak üzere zaman zaman yapılacak tıbbi muayenelerle kontrol edilecektir. Bu muayenelerde bilhassa harb esirlerinden istenecek işin mahiyeti nazarı itibara alınacaktır.

Şayet bir harb esiri kendini çalışamıyacak bir halde telakki ederse, bulunduğu kampın tıbbi makamlarına çıkmasına müsaade olunacak­tır; hekimler, kanaatlerince çalışamıyacak halde bulunan esirlerin iş­ten muaf tutulmasını tavsiye edebileceklerdir.

Madde 56

İs müfrezelerinin teşkilat ve idaresi harb esirleri kamplarının teş­kilat ve idaresine mümasil olacaktır.

Her iş müfrezesi bir harb esirleri kampının murakabesi altına verilerek idarece ona tabi olmakta devam edecektir. Askeri makamlarla mezkür kampın kumandanı, hükümetlerinin murakabesi altında olmak üzere isbu Sözlesme hükümlerine iş müfrezesinde riayet edilmesinden mesul olacaklardır.

Kamp kumandanı, kampına tabi iş müfrezelerinin günü gününe bir listesini tutacak ve bunu hami devletin, Beynelmilel Kızılhaç Ko­mitesinin veya harb esirlerine yardımda bulunan sair teşekküllerin kampı ziyaret eden murahhaslarına bildirecektir.

Madde 57

Hususi eşhas hesabına çalısan harb esirlerine yapılacak muamele, bu şahıslar esirlerin muhafaza ve himayesini kendi mesuliyetleri altın­da temin etseler dahi en az işbu maddede derpiş edilen muameleye mü­savi olacaktır; esirleri elinde tutan Devlet, askeri makamlar ve bu esir­lerin mensup bulundukları kamp kumandanı, bu esirlerin bakımı, teda­visi ve iş ücretlerinin ödenmesi mesuliyetini tamamen deruhde edecek­lerdir.

Bu harb esirleri, bağlı bulundukları kampların mutemetleriyle te­mas halinde kalmak hakkını haiz olacaklardır.

 

KISIM : IV

Harb esirlerinin mali kaynakları

Madde — 58

Esirleri elinde tutan devlet, muhasamatın hemen başlamasından itibaren ve bu hususta hami devletle bir mutabakata varıncaya kadar, harb esirlerinin yanlarında nakit olarak veya mümasil bir şekilde bulundurabilecekleri azami meblağı tesbit edebilecektir. Meşru olarak tasarruflarında olup ellerinden alınan veya tevkif edilen her fazla meb­lağ ve kendileri tarafından tevdi olunan paralar hesaplarına geçirile­cek ve onların rızası olmaksızın başka bir paraya tahvil olunamıyacak­tır.

Harb esirleri, kamp dışında bedelini nakden ödemek suretiyle em­tia ve hizmetler mubayaasına mezun kılındıkları takdirde, bu tediyeler ya bizzat esirler tarafından yapılacak, yahut kamp idaresince ifa oluna­rak alâkalı esirlerin hesapları zimmetine geçirilecektir. Esirleri elinde tutan devlet bu hususta icabeden hükümleri ısdar edecektir.

Madde — 59

Harb esirlerinden, esir edildikleri sırada 18 inci madde mucibince alınan ve esirleri elinde tutan devletin parasiyle olan meblağlar, işbu kısmın 64 üncü maddesi hükümlerine tevfikan esirlerden her birinin hesabı matlubuna geçirilecektir.

Harb esirlerinden aynı sırada alınan başka paraların esirleri elinde tutan Devletin parasına tahvilinden hasıl olan meblağlar da mezkur hesabın matlubuna geçirilecektir.

Madde 60

Esirleri elinde tutan devlet bilümum harb esirlerine aşağıda yazılı meblağların mezkuır devlet parasına tahvili suretiyle tesbit olunacak miktarda aylık bir maaş avansı ödiyecektir:

Sınıf I -   Çavuştan aşağı rütbede esirler: Sekiz İsviçre frangı;

Sınıf II -   Çavuşlarla sair erbaşlar, veya muadil rütbedeki esirler: on iki İsviçre frangı;

Sınıf III - Yüzbaşı rütbesine kadar subaylar, veya muadil rütbelerdeki esirler: elli İsviçre frangı;

Sınıf IV  -  Binbaşılar, yarbaylar, albaylar, veya muadil rütbelerde­ki esirler: altmış İsviçre frangı;

Sınıf V  - Generaller veya muadil rütbedeki esirler: Yetmiş beş İsviçre frangı.

Şu kadar ki, ihtilâfa dâhil alâkalı Taraflar, yukarda sayılan muh­telif sınıflara dâhil harb esirlerine verilmesi icabeden avanslarını husu­si anlaşmalarla tadil edebileceklerdir.

Bundan maada, yukarki birinci bentte derpiş edilen meblağlar esirleri elinde tutan devletin silâhlı kuvvetler mensuplarına verilen maaşa nazaran fazla yüksek olduğu takdirde, veyahut diğer herhangi bir se­beple bu meblağların ödenmesi o devleti ciddi bir sıkıntıya sokacak olursa, mezkur devlet bu meblağların tadili zımnında harb esirlerinin mensup olduğu devletle hususi bir anlaşma akdolununcaya kadar:

a) Birinci bentte yazılı meblağlar harb esirlerinin hesapları matlubuna geçirmekte devam edecek;

b) Maaş avanslarından ifraz edilerek harb esirleri tarafından kullanılmak üzere bunların emrine verilen meblağları muvakkaten makul bir miktar ile tahdit edebilecektir; ancak, 1 inci sınıfa dâhil harb esir­leri için bu meblağlar hiçbir zaman esirleri elinde tutan devletin kendi silâhlı kuvvetleri mensuplarına ödediği meblağlardan aşağı olmıyacaktır.

Bu yolda yapılacak olan bir tahdidin sebepleri vâkit geçirilmeden hami devete bildirilecektir.

Madde 61

Esirleri elinde tutan devlet, esirlerin tabi oldukları devlet tarafın­dan maaş ilavesi olarak gönderilecek olan meblağları, bu meblağlar aynı sınıftan bulunan her esir için müsavi olmak ve o devlete mensup o sınıftan bütün esirlere seyyanen ödenmek ve 64 üncü madde hükümlerine tevfikan imkan hasıl olur olmaz esirlerin şahsi hesaplarına yatırmak şartiyle kabul olunacaktır. Bu maaş ilaveleri, esirleri elinde tutan devleti işbu Sözleşme mucibince kendisine terettüp eden vecibelerin hiçbirin­den vareste kılmıyacaktır.

Madde — 62

Harb esirleri kendilerini elinde tutan makamlardan, miktarı mez­kür makamlarca tesbit edilecek ve fakat hiçbir zaman tam bir iş günü başına ¼ İsviçre frangından aşağı olmıyacak adilane bir çalışma ücretini doğrudan doğruya alacaklardır. Esirleri elinde tutan devlet gerek esirlere, gerek hami devlet vasıtasiyle esirlerin tabi oldukları, devlete tesbit etmiş olduğu gündelik çalışma ücetini bildirecektir.

Esirleri elinde tutan makamlar tarafından gerek kampların idarene, dâhili tertibatına veya bakımına taalluku bulunan vazifelere ve­ya sanat işlerine devamlı olarak ayrılan esirlere, gerek arkadaşları hizm­etinde ruhani veya tıbbi vazifeler ifasiyle mükellef tutulan esirlere bir çalışma ücreti verilecektir.

Mutemedin, yardımcılarının ve icabı halinde müşavirlerinin çalşma ücretleri kantin karları sandığından verilecektir; bu ücretlerin miktarı: mutemet tarafından tesbit ve kamp kumandanı tarafından tasvip edilecektir. Böyle bir sandık mevcut değilse, esirleri elinde tutan devlet bu gibi esirlere adilane bir çalışma ücreti verecektir.

Madde —63

Harb esirleri, namlarına şahsan veya topluca olarak yollanacak paraları almaya mezun olacaklardır.

Her harb esiri, bundan sonraki maddede yazılı olduğu veçhile hesabındaki matlup bakiyesine esirleri elinde tutan devletin tesbit ettiği hadler dâhilinde tasarruf edecek, ve mezkür devlet istenilen tediyeleri yapa­caktır. Esirleri elinde tutan devletin zaruri göreceği mali veya nakdi takyidat mahfuz kalmak kaydiyle, harb esirleri yabancı memleketlere para yollamaya mezun olacaklardır. Bu takdirde, esirleri elinde tutan devlet, esirlerin bakmakla mükellef bulundukları  kimselere para göndermelerini bilhassa kolaylaştıracaktır.

Her halükârda harb esirleri, tabi bulundukları devlet muvafakat  ettiği takdirde, şu usul dairesinde memleketlerine para gönderebileceklerdir: Esirleri elinde tutan devlet, hami devlet vasıtasiyle esirlerin tabi bulunduğu devlete, tediyenin amiri ile müteneffii, ve esirleri elinde tutan devletin parasiyle ifade edilmiş olarak ödenecek miktar hakkında lüzumlu bilcümle malümatı havi bir ihbarname gönderecektir; bu ihbar­namede alâkalı esirin imzası, ve bunu tasdikan kamp kumandanının im­zası bulunacaktır. Esirleri elinde tutan devlet bu meblağı esirin hesabına zimmet kaydedecektir; bu suretle zimmet kaydettiği meblağları, esirle­rin tabi oldukları devletin matlübuna geçirecektir.

Esirleri elinde tutan devletin yukarki talimatın tatbikı zımnında işbu Sözleşmeye bağlı V numaralı lâhikadaki Nümune Nizamnamesi münderecatına müracaatı faydalı olacaktır.

Madde — 64

Esirleri elinde tutan devlet her harb esiri için en az aşağıdaki malümatı ihtiva edecek bir hesap tutacaktır:

1. Maaş avansı, çalışma ücreti olarak, veya başka bir nam ile esi­rin alacağı olan veya kendisine ödenen meblağlar; esirleri elinde tutan devletin parası olarak esirden alınan meblağlar; esirden alınmış olup ta­lebi üzerine mezkür devletin parasına tahvil edilmiş olan meblağlar;

2. Esire nakden veya buna mümasil bir şekilde verilmiş olan meblağlar; onun hesabına ve talebi üzerine yapılan tediyeler; bundan evvelki maddenin üçüncü bendi mucibince yollanan meblağlar.                                

Madde — 65

Bir harb esirinin hesabına geçirilen her kaydın yanında kendisinin veyahut namına hareket eden mutemedin imzası veya parafı konulacaktır.

Harb esirlerine, hesaplarını görmeleri ve bir suretini almaları hususunda her zaman kâfi kolaylıklar gösterilecektir. Hesap, kampı ziyaret edecek olan hami devlet mümessilleri tarafından da tetkik olunabilecektir.

Harb esirlerinin bir kamptan diğerine nakilleri halinde, şahsi hesapları arkalarından gönderilecektir. Esirlerin br devletten diğerine nakilleri halinde kendilerine ait olup esirleri elinde tutan devletin parasiyle muharrer olmıyan meblağlar arkalarından gönderilecektir. Hesaplarının matlubunda kalacak olan diğer bütün meblağlar için kendilerine bir tasdikname verilecektir.

İhtilafa dâhil alâkalı devletler, harb esirlerinin hesap hulasalarını muayyen fasılalarla ve hami devlet vasıtasiyle birbirlerine yollamak hususunda anlaşabileceklerdir.

Madde 66

Harb esirinin esaret hali tahliye veya memlekete iade suretiyle hitam buldukta, esirleri elinde tutan devlet ona esareti sonunda alacağı olan matlup bakıyesini gösteren ve mezkür devletin salahiyetli bir subayı tarafından imzalanmış bir beyanname tevdi edecektir. Diğer taraftan, esirleri elinde tutan devlet esirlerin tabi oldukları devlete, hami devlet vasıtasiyle, esaret halleri memlekete iade, tahliye, firar, ölüm ve sair bir suretle nihayet bulan esirlere ait her türlü malümatı ihtiva eden, ve ezcümle bunların hesaplarındaki matlup bakıyelerini gösteren listeler gönderecektir. Bu listelerin her yaprağı esirleri elinde tutan devletin salahiyetli bir mümessili tarafından tasdik olunacaktır.

Alâkalı devletler yukarda yazılı hükürnlerin hepsini veya bir kıs­mını hususi bir anlaşma ile tadil edebileceklerdir.

Esirin tabi bulunduğu devlet, esirleri elinde tutan devletin esaret sonunda borçlu kaldığı matlup bakıyesinin esire tesviyesinden mesul olacaktır.

Madde 67

60 ncı madde mucibince harb esirlerine ödenmiş olan maas avansları esirlerin tabi oldukları devlet namına verilmiş sayılacaktır, gerek bu avansları, gerek mezkür devlet tarafından 63 üncü maddenin üçüncü bendiyle 68 inci madde mucibince ifa edilmiş olan bilümum tediyeler, muhasamatın sonunda alâkalı devletler arasında bir tesviye şekline bağlanacaktır.

Madde 68

Çalışmadan ileri gelmiş bir kaza veya sair bir maluliyetten dolayı bir harb esiri tarafından vakı olacak her tazminat talebi, hami devlet vasıtasiyle esirin tabi bulunduğu devlete ulaştırılacaktır. Esirleri elinde tutan devlet, 54 üncü madde hükümlerine tevfikan her halde harb esirine yaranın veya malüliyetin mahiyetini vukubulduğu ahval ve şeraiti, ve esirin gördüğü tıbbi mualece ve hastane tedavisine ait malümatı muhtevi bir beyanname verecektir. Bu beyanname esirleri elinde tutan dev­letin mesul bir subayı tarafından imzalanacak, ve tıbbi mahiyetteki malumatın doğruluğu sıhhiye hizmetine mensup bir tabip tarafından tasdik olunacaktır.

Esirleri elinde tutan devlet esirlerin tabi bulundukları devlete, bir harb esirinin 18 inci madde mucibince elinden alınan, ve memleketine iadesi sırasında kendisine geri verlmemiş olan zati eşya, para veya kıymetli eşya hakkında yapacağı her türlü tazminat talebi ile, keza esirin kendisini elinde tutan devletin veya bu devlete mensup bir memurun hatasına atfeylediği bir zarar hakkında yapacağı her türlü tazminat tale­bini de bildirecektir. Maamafih  esirleri elinde tutan devlet masrafı kendisine ait olmak üzere esirin esaret müddeti icinde muhtaç olacağı zati eşyanın yerine yenilerini verecektir. Her halde, esirleri elinde tutan devlet esire, mezkur eşyanın, paraların ve kıymetli eşyanın kendisine geri verilmemesi sebeplerine dair mesul subay tarafından imzalanmış ve lü­zumlu bütün malümatı muhtevi bir beyanname verecektir. Bu beyanna­menin bir ikinci nüshası esirin tabi olduğu devlete 123 üncü maddede yazılı Harb Esirleri Merkez Ajansı delaletiyle gönderilecektir.                                                                                                                                                             

 

KISIM: V

Harb esirlerinin hariçle münasebetleri

Madde — 69

Esirleri elinde tutan devlet esirleri ele geçirir geçirmez onlara, ve hami devlet delaletiyle tabi bulundukları devlete, işbu kısımda yazılı hükümlerin icrası zımnında derpiş olunan tedbirleri bildirecektir; keza, mezkür tedbirlerde yapılan her tadili de tebliğ edecektir.

Madde 70

Her harb esirine, esir alınmasını hemen mütaakıp, veyahut en geç bir kampa varmasından bir hafta sonra, bu kamp bir transit kampı olsa dahi, ve keza hastalık veya br tahaffuzhaneye veya diğer bir kampa nakil halinde, bir taraftan doğrudan doğruya esirin ailesine, diğer taraf­tan 123 üncü maddede yazılı harb esirleri merkez ajansına mümkünse işbu Sözleşmeye bağlı nümunesine göre tanzim edilmiş, ve onları esirin esaretinden, adresinden ve sıhhi vaziyetinden haberdar edecek bir kart göndermek imkanı bahşolunacaktır. Bu gibi kartlar mümkün olan bütün süratle yollanacak ve hiçbir veçhile geciktirilemiyecektir.

Madde 71

Harb esirleri mektup ve kart göndermeye ve almaya mezun olacaklardır. Şayet esirleri elinde tutan devlet bu muhabereyi tahdide luzum görecek olursa, bu takdirde mümkün olduğu kadar işbu Sözleşmeye bağlı numunelerine göre tanzim edilmiş olarak en az ayda iki mektup ile dört kart (70 inci maddede yazılı kartlar sayılmaksızın) gönderilme­sine müsaade edecektir. Bunun dışında tahditler konulması, ancak esirleri elinde tutan devletin lüzumlu sansürü yaptırmak için kâfi sayıda sa­lahiyetli mütercimler bulmakta güçlük çekmesi sebebiyle hami devletin bu tahditleri bizzat esirlerin menfaatine uygun görmesi halinde haiz olacaktır. Esirlere gönderilen mektupların tahdidine lüzum görülecek olursa, bu karar, ledelicap esirleri elinde tutan devletin talebi üzerine ancak esirlerin tabi bulundukları devletçe verilebilecektir. Bu gibi mektuplar ve kartlar, esirleri elinde tutan devlet emrinde mevcut en süratli vasıtalarla ulaştırılacaktır; bu mektuplar ve kartlar inzıbati sebepler­den dolayı ne geciktirilebilecek, ne de alıkonulabilecektir.

Uzun zamandanberi ailelerinden haber alamıyan, yahut haber almak veya alelade yollardan haber almak imkanından mahrum olan harb esirleri ile, ailelerinden uzun bir mesafa ile ayrılmış bulunanlar, ücreti esirleri elinde tutan devlet nezdindeki hesapları zimmetine geçirilmek, ve­ya emirlerinde mevcut paradan ödenmek üzere telgraflar göndermeye mezun olacaklardır.

Umumi kaide olarak harb esirlerinin mektupları ana dilleriyle yazılmış olacaktır. İhtilâfa dâhil devletler, başka dillerle muhabere edilmesine müsaade edebileceklerdir.

Harb esirlerinin mektuplarını ihtiva edecek olan torbalar itina ile mühürlenerek muhteviyatını açıkça gösterecek surette yaftalanacak ve gidecekleri yer postaneleri adresine yollanacaktır.

Madde — 72

Harb esirleri, posta ile veya sair vasıtalarla, ezcümle gıda maddeleri giyecek, ilaçlar, dini, mütalaa veya eğlence ihtiyaçlarını tatmin edevek maddeleri ve bu arada, kitap, ibadet eşyası, fenni levazım, imtihan formülleri, musiki aletleri, spor takımları, veyahut harb esirlerine tahsillerine devam veya güzel bir sanat icra etmek imkanını verecek levazımı ihtiva eden, şahsi veya topluca gönderilmiş paketler almaya mezun olacaklardır.       

Bu gibi müraselat, esirleri elinde tutan devleti işbu Sözleşme mucibince kendisine terettüp eden vecibelerden hiçbir veçhile vareste kılamıyacaktır.

Bu müraselatın tabi tutulabileceği yegane kayıtlar, bizzat harp esirlerinin menfaati icabı olarak hami devletin teklif edeceği, veyahut, Bey­nelmilel Kızılhaç Komitesinin veya harb esirlerine yardımda bulunan diğer bir teşekkülü, münakale ve muvasala vasıtalarının fevkalade yüklü bulunması hasebiyle kendi müraselatlarına koyacakları takyitlerdir.

Şahsi,  veya topluca olarak gönderilen paketlerin sevkına taallük eden şekiller icabı halinde alâkalı devletler arasında hususi anlaşmalarla kararlaştırılacak ve mezkür devletler harb esirlerine yardım olarak gönderilen yardımların dağıtılmasını hiçbir halde geciktiremiyeceklerdir. Giyecek ve yiyecek paketleri kitap ihtiva edemeyecektir; tıbbi levazım alelümum topluca paketler halinde yollanacaktır.

Madde — 73

Topluca yollansan yardımların tesellüm ve tevzii şekilleri hakkında alâkalı devletler arasında hususi anlaşmalar bulunmaması halinde, top­luca yardımlara mütaallik olup işbu Sözleşmeye bağlı bulunan nizam­nameler tatbik olunacaktır.

Yukarda bahsi geçen hususi anlaşmalar, harb esirlerine topluca gönderilmiş bulunan yardımları tesellüm etmek, dağıtmak ve harb esirlerinin nef”ine olarak kullanmak hususunda mutemetlerin haiz bulundukları hakkı hiçbir halde takyit edemiyecektir.

Kez’a bu gibi anlaşmalar hami devletin, Beynelmilel Kızılhaç Komitesinin, veya harb esirlerine yardımda bulunan ve topluca yollanan paketlerin ulaştırılmasına memur edilen bir teşekkülün, bunların gönderildikleri kimselere dağıtılmasını murakabe etmek hususundaki haklarını da takyit edemiyeceklerdir.

Madde 74

Harb esirlerine yardım olarak yapılan bütün mürasalat bilümum ithal, gümrük ve saire resimlerinden muaf olacaktır.

Gerek doğrudan doğruya, gerek 122 nci maddede yazılı istihbarat büroları ve 123 öncü maddede yazılı Harb Esirleri Merkez Ajansı delaletiyle harb esirleri namına posta ile yollanan veya harb esirlerinin gön­derdikleri mektuplar, yardımlar ve müsaade ile yollanan para havaleleri gerek mahreç ve mevrit memleketlerinde, gerek aradaki memleketlerde bilümum posta ücretlerinden muaf olacaklardır.

Harb esirlerine yollanan ve ağırlıklarından dolayı, yahut başka bir sebeple posta yoliyle nakline imkan bulunmayan yardımların nakil masraflarıesirleri elinde tutan devletin hakimiyetinde bulunan bütün ülkelerde mezkür devlete ait olacaktır. Sözleşmeye taraf olan diğer devletlerden her biri kendi ülkesi dâhilindeki nakdi masraflarını deruhde edecektir.

Alâkalı devletler arasında hususi anlasmailar mevcut olmaması halinde,  yukarda yazılı muafiyetlerden istifade etmiyen bu mürasalatın nakil masrafları gönderene ait olacaktır.

Yüksek Âkıd Taraflar, harb esirlerine gönderilen ve bunların gönderdikleri telgrafların ücretlerini mümkün olduğu kadar indirmeye gay­ret edeceklerdir.

Madde —75

Askeri harekat alâkalı devletleri 70, 71, 72 ve 77 nci maddelerde yazılı mürasalatın naklini temin hususunda kendilerine düsen vecibeleri ifadan menettiği takdirde, alâkalı hami devletler, Beynelmilel Kızılhaç Komitesi, veya ihtilâfa dâhil memleketlerce kabul edilen diğer her hangi bir teşekkül bu eşyanın munasip vasıtalarla (vagon, kamyon, gemi, uçak, ilah.) naklini temine teşebbüs edebileceklerdir. Bu maksatla Yüksek Âkıd Taraflar, onlara bu vasıtaları tedarik etmeye ve bilcümle icabeden ser­best seyir varakaları vermek suretiyle bu nakil vasıtalarının seyrüseferine müsaade etmeye çalışacaklardır.

Bu nakli vasıtaları:

a) 123 üncü maddede yazılı (Merkez İstilhbarat Ajansı ile 122 nci maddede yazılı milli bürolar arasında teati edilen mektupların, listelerin ve raporların;

b) Harb esirlerine ait olarak hami devletlerin, Beynelmilel Kızılhaç  Komitesinin ve harb esirlerine yardımda bulunan diğer her hangi bir teşekkülün gerek kendi murahhaslariyle, gerek ihtilâfa dâhil taraflarla te­ati edecekleri mektupların ve raporların; ulaştırılması için de kullanılabilecektir.

İşbu hükümler ihtilâfa dâhil her tarafın, tercih eylemesi halinde, başka türlü nakliyat ve teşkilatı vücuda getirmek veya kararlaşacak şartlar dairesinde serbest seyir varakaları vermek hakkını hiçbir veçhile tahdit etmiyecektir.

Hususi Anlaşmalar mevcut olmaması halinde bu gibi nakil vasıtalarının kullanılmasından tevellüt edecek masraflar, tebaaları bu hizmetlerden istifade eden ihtilâfa dâhil taraflara nispet üzere terettüp edecektir.

Madde 76

Harb esirlerine gönderilen ve bunların gönderdikleri mektuplar mümkün olan en kısa zamanda sansürden geçirilecektir. Bu sansür mektupları gönderen ve alan devletlerce ve her biri tarafından ancak bir defa yapılacaktır.      

Harb esirlerine yollanan paketlerin muayenesi bunların ihtiva et­ttikleri gıda maddelerini bozulmaya mâruz bırakacak şekilde yapılmı­yacak ve paketin muhtevası bir yazı veya matbua olmadıkça bu muaye­ne paketin gönderildiği şahsın veya onun usulen tevkil etmiş olduğu bir arkadaşın huzurunda  yapılacaktır. Esirlere şahsan veya toplu olarak yollanan paketlerin kendilerine teslimi, sansür güçlükleri bahanesiyle geciktirilemiyecektir.

İhtilafa dâhil Tarafların askeri veya siyasi sebeplerle koyacakları her türlü muhabere yasağı ancak muvakkat olacak ve mümkün olduğu kısa sürecektir. 

Madde — 77

Esirleri ellerinde tutan devletler harb esirlerine gönderilen veya  gönderdikleri senetlerin, evrak ve vesikaların ve bilhassa vekaletname veya vasiyetnamelerin hami devlet veya 123 üncü maddede yazılı Harb Esirleri Merkez Ajansı vasıtasiyle ulaştırılması için her türlü kolaylıkları göstereceklerdir.

Herhalde, esirleri ellerinde tutan devletler bunlara mezkür vesikaların tanzimini kolaylaştıracaklardır; bilhassa, esirlerin bir hukukçuya danışmalarına müsaade edecekler ve imzalarının tevsikı için icabeden tedbirleri alacaklardır.

 

KISIM: VI

Harb esirlerinin resmi makamlarla münasebetleri

FASIL: I

Harb esirlerinin esaret şartları hakkındaki şikâyetleri

Madde — 78

Harb esirleri, elinde bulundukları askeri makamlara, tabi tutuldukları esaret şartları hakkında dileklerini bildirmek hakkını haiz olacaklardır.

Keza harb esirleri ya mutemet vasıtasiyle, yahut lüzum görürlerse doğrudan doğruya hami devletlerin mümessiilerine müracaat ederek esaret şartları hususunda şikâyetlerini mucip olan noktaları anlatmak hakkını kayıtsız olarak haizdirler.

Bu dilek ve şikâyetler tahdit edilemiyeceği gibi, 71 inci maddede yazılı muhabere kontenjanına dâhil de sayılamıyacaktır. Mezkur dilek ve şikâyetler derhal, yerine ulaştırılacaktır. Bunlar esassız oldukları an­laşılsa dahi hiçbir cezayı istilzam etmiyecektir.

Mutemetler, kamplardaki vaziyet ve harb esirlerinin ihtiyacı hakkında hami devletlere zaman zaman raporlar gönderebileceklerdir.   

FASIL: II

Harb esirlerinin mümessilleri

Madde —79

Subayların bulundukları yerler müstesna olmak üzere harb esirlerinin bulundukları bilümum mahallerde esirler kendilerini askeri makamlar, hami devletler, Beynelmilel Kızılhaç ve kendilerine yardım etmesi melhuz sair her teşekkül nezdinde temsil etmek üzere her altı ayda bir ve münhal vukuu hallerinde, serbestçe ve gizli reyle mutemetler seçeceklerdir. Bu mutemetlerin tekrar seçilmeleri caiz olacaktır.

Subayların ve mümasilerinin bulundukları kamplarda, veya muh­telit kamplarda, en yüksek rütbede en kıdemli olan harb esiri mutemet olarak tanılacaktır. Subay kamplarında, bu mutemede subaylarca seçil­miş mütaaddit müşavirler yardım edeceklerdir; muhtelit kamplarda mutemedin yardımcıları subaylardan gayrı harb esirlerinden olmak üze­re subaylar tarafından seçileceklerdir.

Harb esirleri çalışma kamplarında kampın harb esirlerine terettüp eden idari vazifelerini görmek üzere aynı tabiiyetten olan harb esiri subaylar konulacaktır. Bundan maada, bu subaylar işbu maddenin birinci bendi hükümleri mucibince mutemetliklere seçilebileceklerdir. Bu takdirde mutemedin yardımcıları subaylardan gayrı harb esirleri arasından se­çileceklerdir.

Seçilen her mutemedin vazifeye başlamazdan evvel esirleri elinde tutan devletçe kabul edilmesi şarttır. Şayet esirleri elinde tutan devlet esaret arkadaşları tarafından seçilmiş bir harb esirini kabulden imtina edecek olursa, bu imtinanın sebeplerini hami devlete bildirmekle mükel­lef olacaktır.

Her halde mutemet,  temsil ettiği harb esirleriyle aynı tabiiyete, dile ve adetlere sahip olacaktır. Bu suretle tabiiyetlerine, diilerine veya adetlerine göre bir kampın muhtelif kısımlarına ayrılmış bulunan harb esirleri için yukarki bendin hükümlerine göre her kısmın kendi mu­temedi bulunacaktır.

Madde — 80

Mutemetler harb esiılerinin bedeni, manevi ve fikri rahatları sebeplerini istikmal edeceklerdir.

Bilhassa esirler kendi aralarında bir yardımlaşma sistemi teşkili­ne karar verecek olurlarsa, mutemetlere işbu Sözleşmenin sair hüküm­leriyle tevdi olunan hususi vazifelerden ayrı olarak bu teşkilat da onla­rın salahiyetleri cümlesinden olacaktır.

Mutemetler, mahza vazifelerinden dolayı, harb esirlerinin işliyecekleri suçlardan mesul olmıyacaklardır.

Madde 81

Mutemetlerin çalıştırılmaları vazifelerinin ifasını güçleştirdiği takdirde hiçbir iş görmekle mükellef tutulamıyacaklardır.

Mutemetler kendilerine lüzumlu olan yardımcıları esirler arasından tâyin edebileceklerdir. Mutemetlere her türlü maddi kolaylıklar ve bu cümleden olarak vazifelerinin itası için bazı hallerde (çalışma müfrezelerinin ziyareti, yardım olarak gelmiş eşyanın tesellümü, ilah.) lüzumlu olan hareket serbestisi bahşolunacaktır.

Mutemetler harb esirlerinin enterne bulundukları binaları ziyarete mezun olacaklar ve harb esirleri mutemetlerle serbestçe istişare etmek hakkını haiz olacaklardır.

Harb esirlerine, esirleri elinde tutan makamlarla, hami devletlerle, Kızılhaç Komitesiyle ve bunların murahhaslariyle, muhtelif tıbbi komisyonlarla ve keza harb esirlerine yardımda bulunacak te­şekküllerle posta ve telgraf muhaberesinde bulunmaları hususunda her türlü kolaylıklar gösterilecektir. Çalışma müfrezelerinin mutemetleri, esas kampın mutemediyle muhabereleri hususunda aynı kolaylıklara mazhar olacaklardır. Bu gibi muhabereler tahdit olunamıyacağı gibi 71 inci maddede yazılı kontenjana da dâhil sayılmıyacaktır.

Hiçbir mutemet halefini cari işlere alıştırabilmesi için lüzumlu kâfi bir zaman geçmeden başka bir yere naklolunamıyacaktır.

Azil halinde, bu azim sebebi hami devlete bildirilecektir.                                                                  

 

FASIL: III

Cezai ve inzibati müeyyideler

1. Umumi hükümler

Madde — 82

Harb esirleri, esirleri elinde tutan devletin silâhlı kuvvetlerinde ca­ri bulunan kanun, nizamname ve umumi emirlere tabi olacaklardır. Esir­leri elinde tutan devlet bu kanun, nizamname veya umumi emirlere kar­şı bir suç işliyen her harb esiri hakkında adli veya inzıbati tedbirler al­mak salahiyetini haiz olacaktır. Şu kadar ki, işbu fasıl hükümlerine mu­gayir hiçbir takibat icrası veya müeyyide tatbikı caiz olmıyacaktır.

Şayet esirleri elinde tutan devletin kanun, nizamname veya umumi emirleri bir harb esiri tarafından işlenmiş olan fiilleri cezayı müstelzim addeder ve fakat bu fiiller esirleri elinde tutan devletin silâhlı kuvvet­lerine mensup bir kimse tarafından işlendiği takdirde cezayı müstelzim değilse, bu fiillerden dolayı ancak inzıbati müeyyideler tatbik olunabilir.

Madde 83

Bir harb esiri tarafından işlenmiş bir suçun inzıbati bir cezayı mı, yoksa adli bir cezayı mı müstelzim olacağı kararlaştırılırken, esirleri elinde tutan devlet meselerin takdiri hususunda alâkalı makamların son derece müsamahakar davranmalarına ve imkan elverdikçe adli takibat­tan ziyade inzıbati tedbirlere müracaat etmelerine dikkat edecektir.

Madde — 84

Esirleri elinde tutan devletin kanuni mevzuatı, harb esiri hakkın­da takibatı gerektiren suçtan dolayı o devlet silâhlı kuvvetlerine men­sup bir kimsenin sivil mahkemelerce muhakemesine sarahaten müsaade etmedikçe, bir harb esiri ancak askeri mahkemeler tarafından muha­keme edilebilecektir.

Hiçbir halde bir harb esiri, umumiyetle kabul edilmiş olan esas istiklal ve bitaraflık teminatını haiz bulunmıyan ve bilhassa muhakeme usulü bakımından 105 inci maddede derpiş olunan müdafaa hak ve imkanlarını temin etmiyen herhangi bir mahkemeye verilemiyecektir.

Madde — 85

Kendilerini elinde tutan devletin kanuni mevzuatına göre, esir alınmalarından mukaddem işlemiş oldukları fiilerden dolayı haklarında takibat yapılan harb esirleri mahküm edilseler dahi işbu Sözleşmenin bahşettiği menfaatleri muhafaza edeceklerdir.

Madde — 86

Bir harb esiri aynı fiil veya suç maddesinden dolayı ancak bir ke­re cezalandırılabilir.

Madde — 87

Harb esirleri, esirleri elinde tutan devletin askeri makamları ve mahkemeleri tarafından mezkür devletin silâhlı kuvvetleri mensupları hakkında derpiş olunan cezalardan gayri cezalara çarpılamıyacaklardır.

Esirleri elinde tutan devletin mahkemeleri veya makamları cezayı tâyin ederlerken, sanığın esirleri elinde tutan devlet tebaasından bulunmaması hasebiyle hiçbir sadakat vazifesiyle mükellef olmadığı ve ihtiyarında olmıyan ahval ve şerait neticesinde o devletin eline düşmüş olduğu hususlarını en geniş ölçüde nazan itibara alacaklardır. Mezkür mahkemeler ve makamlar, esire isnat olunan suç için mürettep cezayı serbestçe hafifletmek ve bu itibarla o cezanın asgarisini tatbik etmek hususlarında muhtar olacaklardır.

Münferit fiillerden dolayı topluca ceza tertibi, her türlü bedeni cezalar, gün ışığı ile aydınlatılmıyan mahallerde hapis, ve alelümum işkence ve eziyetin her şekli memnudur.

Bundan maada, hiçbir harb esiri, esirleri elinde tutan devletçe rütbesinden mahrum edilemiyeceği gibi, bu rütbenin işaretlerini taşımaktan da menedilemez.

Madde — 88

İnzıbati veya adli bir ceza çekmekte bulunan harb esiri subaylar, gedikliler veya erler, esirleri elinde tutan devlet silâhlı kuvvetlerinin aynı cezayı gören muadil rütbelerdeki mensupları hakkında tatbik olunan muameleden daha ağır bir muameleye tabi tutulmıyacaklardır.

Kadın harb esirleri, esirleri elinde tutan devlet silâhlı kuvvetlerine mensup olup mümasil bir suçtan dolayı ceza gören kadınlardan daha ağır bir cezaya mahküm edilemiyecekler veya cezalarını çekerken on­lardan daha ağır bir muameleye duçar edilemiyeceklerdir.

Hiçbir halde kadın harb esirleri, esirleri elinde tutan devlet silâhlı kuvvetlerine mensup olup mümasil bir suçtan dolayı ceza gören bir erkekten daha ağır bir cezaya mahküm edilemiyecekler, veya cezala­rını  çekerlerken o erkekten daha ağır bir muameleye duçar edilemiye­ceklerdir.

Harb esirleri, çarpılmış oldukları inzıbati veya adli cezaları çektik­ten sonra diğer esirlerden farklı bir muameleye tabi tutulamıyacaklar­dır.

 

II -  İnzibati müeyyideler

Madde — 89

Harb esirlerine tatbikı caiz cezalar şunlar olacaktır:

1. Otuz günlük bir devreyi geçmemek üzere, 60 ıncı ve 62 nci maddelerde yazılı maaş avansının ve çalışma ücretinin yüzde ellisine kadar para cezası;

2. İşbu Sözleşmede derpiş edilen muameleden fazla olarak bahşedilen müsaadelerin kaldırılması;

3. Günde iki saati geçmemek üzere angaryalar;

4. Mevkufiyet.

Şu kadar ki, 3 numaralı bentte yazılı ceza subaylar hakkında tatbik olunamıyacaktır.

Hiçbir halde inzıbati cezalar gayriinsani, hoyratça, veya harb esirlerinin sıhhati için tehlikeli olmıyacaktır.

Madde 90

Tek bir cezanın müddeti hiçbir zaman otuz günü geçmiyecektir. İnzıbati bir kabahatın işlenmesi halinde, duruşmadan ve kararın verilmesinden evvel geçmiş bulunan mevkufiyet müddeti hükmedilen cezadan indirilecektir.

Hakkında karar verildiği sırada harb esiri inzıbati cezayı müstel­zim birçok fiillerden mesul olsa, bu fiiller arasında irtibat bulunsun bulunmasın, yukarda yazılı otuz günlük azami müddet tecavüz edilemiyecektir.

İnzıbati bir karar ile o kararın infazı arasında bir aydan fazla za­man geçmiyecektir.

Bir harb esirinin yeni bir inzıbati cezaya çarpılması halinde, cezalardan birinin müddeti on gün veya daha fazla ise, iki cezanın infazı ara­sında en az üç günlük bir fasıla geçecektir.

Madde —91

Bir harb esirinin firarı şu hallerde muvaffakiyete ermiş sayılacaktır:

1. Tabi olduğu devletin veya müttefik bir devletin silâhlı kuvvetlerine iltihak edince;

2. Esirleri elinde tutan devletin veya onunla müttefik bulunan bir devletin hükmü altındaki ülkeyi terkedince;

3. Tabi olduğu devletin bandırasını veyahut esirleri elinde tutan devletin kara sularında olmakla beraber onun emri altında bulunmıyan ve müttefik bir devletin bandırasını taşıyan bir gemiye iltihak edince.

İşbu maddenin medlülüne göre firarda muvaffak olmuş bulunan harb esirleri yeniden esir alındıkları takdirde, evvelki firarlarından do­layı hiçbir cezaya duçar edilmiyeceklerdir.

Madde 92

Firara teşebbüs ederek, 91 inci madde medlülüne göre bu firarın­da muvaffak olamadan, yeniden ele geçirilen bir harb esiri, tekerrür ha­linde dahi bu fiilden dolayı ancak inzıbati bir cezaya çarpılabilecektir.

Tekrar ele geçirilen harb esiri, imkan hasıl olur olmaz salahiyetli askeri makamlara teslim olunacaktır.

Muvaffakiyetle neticelenmemiş bir firar neticesinde cezaya çarpı­lan harb esirleri, 88 inci maddenin dördüncü bendi hükümlerine bakıl­maksızın hususi nezaret altına alınabileceklerdir; şukadar ki bu neza­ret şekli onların sıhhatine halel getirmiyecek, bir harb esirleri kampın­da icra olunacak, ve işbu Sözleşme ile harb esirlerine bahşolunmuş olan teminattan hiçbirinin ref’i mahiyetinde olmıyacaktır.

Madde 93

Firar, veyahut firar teşebbüsü, tekerrür etmiş olsa dahi, harb esi­rinin firarı veya firar teşebbüsü sırasında işlediği bir suçtan dolayı mahkemelere sevki halinde esbabı müşeddideden sayılmıyacaktır.

83 üncü madde mazmununa tevfikan; amme emvaline karşı işlenilen suçlar, zenginleşmek kasdına matuf olmıyan sirkat, sahte evrak tanzim ve istimali, ve sivil elbise giyilmesi gibi, şahıslar aleyhine şiddet istimaliyle müterafik olmıyan ve mahza firarlarmı kolaylaştırmak gayesiyle harb esirleri tarafından işlenilmiş olan suçlar ancak inzıbati cezaları müstelzim olacaktır.

Bir firar veya firar teşebbüsünde el birliği etmiş olan harb esirleri bu maddeden dolayı ancak inzıbati bir cezaya çarpılabileceklerdir.

Madde — 94

Firar etmiş bir harb esiri tekrar ele geçirildiği takdirde ve şayet daha evvel firarı keyfiyeti tebliğ edilmiş bulunuyorsa, yeniden tutuldu­ğunda mensup olduğu devlete 122 nci maddede yazılı şekiller dâhilinde bildirilecektir.

Madde 95

İnzıbati kabahatlerden sanık bulunan harb esirleri, esirleri elinde tutan devletin silâhlı kuvvetleri mensupları hakkında bu gibi suçlardan dolayı aynı muamele tatbik olunmadıkça, veyahut kamp dâhilinde nizam ve inzıbat bakımlarından zaruret hasıl olmadıkça, karar verilinci­ye kadar mevkuf tutulamıyacaklardır.

Bilümum harb esirleri için inzıbati kabahatler halinde mevkufiyet müddeti mutlak asgari hadde indirilecek ve hiçbir zaman dört günü geçemiyecektir.

İnzıbati kabahatlerden dolayı mevkuf bulunan harb esirleri hak­kında işbu faslın 97 inci ve 98 inci maddeleri hükümleri cari olacaktır.

Madde —96

İnzıbat aleyhine kabahat teşkil eden vakıalar derhal tahkik olanacaktır.

Mahkemelerin ve mafevk askeri makamların salahiyetlerine halel gelmemek kaydiyle, inzıbati cezalar ancak kamp kumandanı bulunması hasebiyle inzıbati salahiyetlerle mücehhez bulunan bir subay, veyahut onun yerine kaim olan veya kendisine inzibati salahiyetler teffiz etmiş olduğu mesul bir subay tarafından hükmolunabilir.

Herhangi bir inzıbati ceza hükmolunmazdan evvel, itham olunan harb esirine kendisine isnat olunan fiiller tasrihan bildirilecektir. Harb esirine, fiil ve hareketini izah ve kendini müdafaa etmek imkanı verilecektir. Harb esiri, şahitler dinletmeye ve icabında ehliyetli bir tercümanın hizmetlerinden istifadeye mezun olacaktır. Karar, harb esirine ve mutemede tebliğ olunacaktır.

Kamp kumandanı hükmolunan inzıbati cezaların bir defterini tutmakla mükellef olacaktır; bu defter hami devlet mümessillerinin tetkikına açık bulundurulacaktır.

Madde — 97

Harb esirleri, inzıbati cezalarını çekmek üzere hiçbir halde ceza müesseselerine (hapisaneler, ceza evleri, sürgün yerleri, ilah.) naklolunamıyacaklardır.

İnzıbati cezaların infaz olunacakları bilümum binalar 25 inci maddede yazılı sıhhi şartlara uygun olacaktır. Cezaya çarpılan harb esirlerine 29 uncu madde mucibince kendilerini temiz tutmak imkanı verile­cektir.

Subaylar ve mümasilleri, gedikliler ve erlerle aynı binalarda mev­kuf tutulamıyacaklardır.

İnzıbati bir cezayı çekmekte olan kadın harb esirleri erkeklerden ayrı binalarda mevkuf tutulacaklar, ve doğrudan doğruya kadınların nezareti altında bulundurulacaklardır.

Madde —98

Bir inzıbati cezadan dolayı mevkuf bulunan harb esirleri, bu mevkufiyetleri bizatihi işbu Sözleşme hükümlerinin tatbikını imkansız kılmadığı nispette mezkur hükümlerden istifadeye devam edeceklerdir.  Şu kadar ki, harb esirleri hiçbir halde 78 inci ve 126 ncı maddelerde yazılı menfaatlerden mahrum edilemiyeceklerdir.

İnzıbati bir cezaya çarpılan harb esirlerinin her gün en az iki saat müddetle bedeni hareketler yapmalarına, açık havada kalmalarına izin verilecektir.

Harb esirleri, vakı olacak talepleri üzerine günlük tıbbi muayeneye çıkmaya mezun olacaklardır; sıhhi vaziyetlerinin istilzam ettiği te­daviyi görecek ve icabı halinde, kamp revirine veya bir hastaneye kaldırılacaklardır.

Harb esirleri, okuyup yazmaya, ve mektup alıp yollamaya mezun olacaklardır. Ancak buna mukabil, gelen paketlerle para havalelerinin kendilerine yalnız cezalarının hitammda teslimi caiz olacaktır; bu paket ve havaleler o zamana kadar mutemede tevdi olunacak ve mutemet bu gibi paketlerde bulunan kolay bozulur erzakı revire teslim edecektir.

 

III. Adli takibat

Madde — 99

Fiilin işlenmesi gününde gerek harb esirlerini elinde tutan devle­tin meriyette bulunan kanuni mevzuatına, gerek cari bulunan beynel­milel hukuka nazaran sarahaten memnu olmıyan bir fiilden dolayı hiç­bir harb esiri takibata ve mahkümiyete uğratılamıyacaktır.

Kendisine isnat olunan fiili işlemiş olduğuna itiraz ettirmek maksadiyle hiçbir harb esirine maddi ve manevi baskı yapılamıyacaktır. Hiçbir harb esiri, müdafaasını yapmak imkanını bulamadan ve eh­liyetli bir müdafiin yardımından istifade edemeden mahküm edilemi­yecektir.

Madde — 100

Harb esirleri ve hami devletler, esirleri elinde tutan devletin kanun mevzuatına göre ölüm cezasını istilzam eden suçlardan bir an evvel haberdar edileceklerdir.

Sonradan, esirlerin tabi oldukları devletin müvafakati lahik olmadıkça hiçbir suç için ölüm cezası tâyin olunamıyacaktır.

Bir harb esiri hakkında, 87 nci maddenin ikinci bendi mucibince onun esirleri elinde tutan devlet tebaasından bulunmaması hasebiyle hiç sadakat vazifesiyle mükellef olmadığı ve ihtiyarında olmıyan ahval ve şerait neticesinde o devletin eline düşmüş olduğu noktaları üzerine mahkemenin bilhassa dikkati çekilmedikçe ölüm cezası hükmolunamıyaktır.

Madde — 101

Bir harb esiri hakkında ölüm cezası hükmolunduğu takdirde, 107 nci maddede yazılı mufassal tebigatın hami devletin gösterilen adresine varması anından itibaren en az altı aylık bir mühlet geçmeden hüküm infaz olunamıyacaktır.

Madde 102

Bir harb esiri hakkında sadır olmuş bir hüküm, ancak esirleri elin­de tutan devletin silâhlı kuvvetlerine mensup kimseleri muhakemeye salahiyetli olan aynı mahkemeler tarafından, ve onlar hakkında tatbik olunan aynı muhakeme usulüne tevfikan verilmiş ise, ve, bundan maada, işbu fasıl hükümlerine riayet edilmiş ise muteber olacaktır.

Madde 103

Bir harb esiri hakkında açılan her adli tahkikat, ahvalin müsaadesi nispetinde süratle, ve davanın bir an evvel görülmesine imkan verecek surette idare olunacaktır. Esirleri elinde tutan devletin silâhlı kuvvetle­rine mensup kimseler hakkında mümasil suçlardan dolayı aynı tedbir kabili tatbik olmadıkça, yahut milli emniyetin yüksek menfaatleri muk­tezasından bulunmadıkça, hiçbir harb esiri ihtiyaten mevkuf tutulamı­yacaktır. Bu ihtiyati mevkufiyet hiçbir halde üç aydan fazla devam ede­miyecektir.

Bir harb esirinin ihtiyati mevkufiyet müddeti, mahküm olacağı hürriyetten mahrumiyet cezasının müddetinden indirilecektir; diğer taraftan bu mevkufiyet müddeti cezanın takdirinde hesaba katılacaktır.

Harb esirleri, ihtiyati mevkufiyetleri devamınca işbu faslın 97 ve 98 inci maddeleri hükümlerinden istifadeye devam edeceklerdir

Esirleri elinde tutan devlet, bir harb esiri hakkında adli takibat icrasına karar verdiği bütün hallerde hami devlete mümkün olduğu kadar erken ve en az muhakemenin başlamasından üç hafta evvel keyfiyeti teb­liğ edecektir. Bu üç haftalık rnühlet ancak tebliğin hami devlete, mezkür devlet tarafından esirleri elinde tutan devlete evvelinden gösterilmiş olan adrese varması anından itibaren yürümeye başlıyacaktır.

Bu tebliğ aşağıdaki hususları ihtiva edecektir:

1. Harb esirinin adı, soyadı, rütbesi, sicil numarası, doğum tarihi,

ve icabında mesleki;

2. Enterne veya mevkuf bulunduğu mahal;

3. Kendisine isnat olunan suç maddesi veya maddeleriyle, bunlar hakkında tatbik olunacak kanuni hükümler;

4. Davayı görecek olan mahkeme ile, muhakemenin başlıyacağı tarih ve mahal.

Esirleri elinde tutan devlet, harb esirinin mutemedine aynı tebliğde bulunacaktır.

Şayet muhakemenin başlaması sırasında hami devletin, harb esirinin, ve alâkalı mutemedin yukarda yazılı tebliği muhakemenin başlamasından en az üç hafta evvel aldıkları ispat edilemez ise, o takdirde muhakeme cereyan edemiyecek ve tehir edilecektir.

Madde — 105

Harb esiri, esir arkadaşlarından brinin yardımından istifade etmek, seçeceği ehliyetli bir avukat tarafından müdafaa edilmek, şahitler ika­me, ve lüzum görürse salahiyetli bir tercümanın hizmetlerine müracaat etmek hakkını haiz olacaktır. Harb esiri, muhakemeden evvel hami dev­let tarafından bu haklardan zamanında haberdar edilecektir.

Harb esiri bir müdafi seçmemiş ise, hami devlet ona bir müdafi tedarik edecektir; hami devlete bunun için bir hafta mühlet verilecektir. Hami devletin talebi üzerine, esirleri elinde tutan devlet ona müdafaayı yapmaya ehil olan kimselerin bir listesini verecektir. Ne harb esirinin, ne de hami devletin bir müdafi intihap etmemiş olmaları halinde, esirleri elinde tutan devlet sanığın müdafaası için re’sen bir ehliyetli avukat tâyin edecektir.

Sanığın müdafaası için müdafıa muhakemenin başlamasından evvel en az iki haftalık bir mühlet verilecek ve icabeden kolaylıklar ibraz olunacaktır; bu cümleden olmak üzere müdafi sanığı serbestçe ziyaret edebilecek ve onunla şahitsiz görüşebilecektir. Müdafi, harb esirleri de bu sırada dâhil olmak üzere, bilcüımle müdafaa şahitleriyle görüsebilecektir.

Müdafi, istinaf ve temyiz talebi mühletleri inkıza edinciye kadar bu ko­laylıklardan istifade edecektir.

Sanık olan harb esirine, muhakemenin başlamasından oldukça uzun bir müddet evvel gerek iddianame, gerek esirleri elinde tutan devletin ordularında cari bulunan kanunlar mucibince sanıklara umumiyetle tebliği mütat olan vesikalar anladığı bir dilde tebliğ olunacaktır. Aynı teb­liğ aynı şartlar dâhilinde müdafıa da yapılacaktır.

Hami devletin mümessilleri, devletin emniyeti muktazasından olarak istisnaen gizli yapılması icabetmedikçe, duruşmada hazır bu­lunmak hakkını haiz olacaklardır; duruşmanın gizli yapılması halinde esirleri elinde tutan devlet hami devleti keyfiyetten haberdar edecektir.

Madde 106

Her harb esiri, esirleri elinde tutan devletin silâhlı kuvvetlerine men bup kimselerle aynı şartlar dâhilinde, hakkında sadır olan her karar aleyhine istinaf, temyiz ve tashihi karar talebinde bulunabilir. Harb esiri gerek ­itiraz haklarından, gerek bu hakların kullanılması için muayyen olan mehillerden haberdar edilecektir.

Madde 107

Bir harb esiri hakkında sadır olan her hüküm, esirin istınaf, tem­yiz veya tashihi karar  talebinde bulunmak hakkını haiz olup olmadığını gösterecek muhtasar bir tebliğ şeklinde hami devlete bildirilecektir.

Bu tebliğ, alâkalı mutemede de yapılacaktır. Hüküm, harb esirinin vica­hında verilmemiş ise, mezkür tebliğ ona da anladığı bir dilde yapılacaktır. Bundan maada, esirleri elinde tutan devlet, harb esirinin itiraz hak­larını kullanıp kullanmamak hakkındaki kararın derhal hami devlete bildirecektir.

Diğer taraftan, mahkümiyet katiyet kesbettiği ve, ölüm cezası halinde, karar bidayeten verilmiş olduğu takdirde, esirleri elinde tutan devlet bir an evvel hami devlete:

1. Hükmün tam metnini;

2. Bilhassa tahkikat ile duruşmanın itham ve müdafaa unsurlarını tebarüz ettiren muhtasar bir fezlekesini;

3. İcabı halinde cezanın çekileceği müesseseyi ihtiva eden muhta­sar bir tebliğ gönderecektir.

Bundan evvelki bentlerde yazılı tebliğler hami devlete, onun esirleri elinde tutan devlete daha evvel bildirmiş olacağı adrese yapılacaktır.

Madde — 108

Usulen kabili lnfaz olmuş kararlar mucibince harb esirleri aleyhine hükmolunan cezalar, esirleri elinde tutan devletin silâhlı kuvvetleri mensupariyle aynı rnüesseselerde ve aynı şartlar dairesinde çekilecektir. Bu şartlar her halükurda hıfzıssıhha ve insaniyet icaplarına uygun olacaktır.

Hakkında bu gibi bir ceza hükmolunmuş olan bir kadın harb esiri ayrı bir binaya yerleştirilecek ve kadınların nezaretine verilecektir.

Her halde hürriyetten mahrumiyeti müstelzim bir cezaya mahküm edilen harb esirleri işbu Sözleşmenin 78 ve 126 ncı maddeleri hükümlerinden istifadeye devam edeceklerdir. Bundan maada, bu gibi harb esirleri mektup alıp göndermeye, ayda enaz bir yardım paketi almaya ve mun­tazaman açık havada vücutlarını hareket ettirmeye mezun olacaklardır; bu gibiler, sıhhi vaziyetlerinin gerektirdiği tedaviyi, arzu edecekleri ruhani yardımı göreceklerdir. Bunlara verilecek olan cezalar, 87 nci mad­denin üçüncü bendi hükümlerine uygun olacaktır.

 

BAP: IV

Esaretin hitamı

KISIM: I

Memlekete iade ve bitaraf memleketlerde hastanelere yatırılma

Madde — 109

İhtilâfa dâhil taraflar, işbu maddenin üçüncü bendi hükümleri mahfuz kalmak kaydiyle, ağır hasta ve ağır yaralı harb esirlerini nakledebilecek bir hale getirdikten sonra, ne sayıya ne de rütbeye bakmaksızın bundan sonraki maddenin birinci fıkrasına tevfikan memleketlerine iade etmekle mükellef olacaklardır.

Muhasamatın devamı müddetince ihtilâfa dâhil taraflar, alâkalı bitaraf devletin iş birliğiyle, bundan sonraki maddenin ikinci bendinde ya­zılı yaralı ve hasta esirlerin bitaraf bir memlekette hastaneye yatırılma­sı için lüzumlu teşkilatı kurmaya gayret edeceklerdir; ihtilâfa dâhil taraflar, bundan maada, uzun müddet esaret çekmiş bulunan sağlam harb esirlerinin doğruca memleketlerine iade olunmaları, veyahut bitaraf bir memlekette enterne edilmeleri için anlaşmalar da aktedebileceklerdir.

İşbu maddenin birinci bendi hükümlerine göre memlekete iadesi der­piş olunan hiçbir harb esiri muhasamat esnasında arzusu hilâfına memleketine iade olunamıyacaktır.

Madde 110

1.  Şifa bulamıyacak derecede yaralı ve hasta olup, zihni ve bedeni kabiliyetleri haylıca azalmış görünenler;

2. Tıbbi tahminlere nazaran bir sene müddet içinde iyileşmesi mel­huz olmayıp vaziyetleri tedaviye istilzam eden, ve zihni ve bedeni kabili­yetleri haylıca azalmış görünenler;

3. Zihni ve bedeni kabiliyetleri haylıca ve devamlı surette azalmış görünenler doğruca memleketlerine iade olunurlar.

1. Yaranın tarihini veya hastalığın başlangıcını takibeden sene için­de şifa bulması beklenebilen yaralı ve hastalar, bitaraf bir memlekette tedavi edilirlerse daha emin ve çabuk iyileşecekleri tahmin olunursa;

2. Tıbbi tahminlere nazaran, esarette tutulmaları zihni veya bede­ni sıhhatleri için ağır bir tehlike teşkil eden, fakat bitaraf bir memle­kette hastaneye yatırılmaları kendilerini bu tehlikeden kurtarması mel­huz olan harb esirleri bitaraf bir memlekette hastaneye yatırılacaklardır.

Bitaraf bir memlekette hastaneye yatırılmış harb esirlerinin gerek memleketlerine iade edilmeleri için haiz bulunmaları icabeden şartlar, gerek şahsi vaziyetleri, alâkalı taraflar arasında anlaşma ile tesbit olu­nacaktır. Umumiyetle, bitaraf bir memlekette hastaneye yatırılmış olup aşağıki zümrelere dâhil bulunan harb esirleri memleketlerine iade olunacaklardır:

1. Sıhhi halleri doğruca memlekete iade şartlarını tahakkuk ettiren bir surette ağırlaşmış olanlar;

2. Zihni ve bedeni kabiliyetleri tedaviden sonra dahi haylıca âzalarak kalanlar.

Doğruca memlekete iadeyi veya bitaraf bir memlekette hastaneye yatırılmayı müstelzim malülyet veya hastalık halleriniın tâyini husu­sunda, ihtilâfa dâhil alâkalı Taraflar arasında hususi anlaşmalar mevcut olmadığı takdirde bu haller, yaralı ve hasta harb esirlerinin doğruca memleketlerine iadeleri veya bitaraf bir memlekette hastaneye yatırıl­maları hakkındaki nümune anlaşmanın, ve muhtelit tıbbi komlsyonlara ait olup işbu Sözleşmeee bağlı bulunan nizamnamenin ihtiva ettikleri prensiplere göre tesbit olunacaktır.

Madde — 111

Esirleri elinde tutan devlet, esirlerin tabi oldukları devlet, ve bu iki­sinin kabul edecekleri bitaraf bir devlet, harb esirlerinin muhasamata ni­hayet verilinceye kadar mezkur bitaraf devlet ülkesinde enterne edil­melerine imkan verecek anlaşmalar akdine gayret edeceklerdir.

Madde — 112

Muhasamatın hemen başlamasından itibaren, hasta ve yaralı harb esirlerini muayene etmek, ve bunlar hakkında faydalı her türlü tedbirleri almak üzere muhtelit tıbbi komisyonlar tâyin olunacaktır. Bu komisyonların tâyini, vazifeleri ve çalışma tarzları işbu Sözleşmeye bağlı nizam­name hükümlerine uygun olacaktır.

Mamafih, esirleri elinde tutan devlet tıbbi makamlarının mutalaa­sına göre ağır yaralı ve ağır hasta oldukları aşikar bulunan esirler, muh­telit bir tıbbi komisyon tarafından muayenelerine mahal kalmaksızın memleketlerine iade olunabileceklerdir.

Madde — 113

Esirleri elinde tutan Devletin tıbbi makamları tarafından tâyin olu­nanlardan maada, aşağıda sayılan zümrelere dâhil yaralı ve hasta harb esirleri bundan evvelki maddede yazılı muhtelit tıbbi komisyonlara mu­ayene edilmek üzere çıkmakta muhtar olacaklardır.

1. Kendi memleketlerinden olan, yahut ihtilâfa dâhil olup tabi bu­lundukları devletle müttefik bir devletin tebaasından olan ve kampta vazife gören bir hakem tarafından teklif edilen yaralılar ve hastalar;

2. Mutemetleri tarafından teklif olunan yaralılar ve hastalar;

3. Tabi bulundukları devletçe yahut bu devletçe tanınmış olup esirlere yardımda bulunan bir teşekkül tarafından teklif olunan yaralı­lar ve hastalar.

Yukarki zümrelerden birine mensup olmıyan harb esirleri buna rağ­men muhtelit tıbbi komisyonlara muayene edilmek üzere çıkabilecekler fakat ancak mezkür zümrelerden sonra muayene olunabileceklerdir.

Muhtelit tıbbi komisyonun muayenesine çıkan harb esirlerinin mem­leketinden olan hekim ile bunların mutemetleri bu muayenede hazır bu­lunmaya mezun olacaklardır.

Madde — 114

Kendi kendilerini kasden yaralamış olanlar hariç olmak üzere, ka­zaya uğrıyan harb esirleri memleketlerine iade olunumak ve, icabı halinde bitaraf bir memlekette hastaneye yatırılmak bakımlarından işbu Söz

????eksik cümleyi tamamla kitaptan????

Madde — 115

Memleketine iade edilmek veya bitaraf bir memlekette hastaneye yatırılmak için derpiş olunan şartları haiz olup inzıbati bir cezaya çar­pılmış buunan hiçbir harb esiri, cezasını çekmediği ileri sürülerek alı­konulamıyacaktır.

Memleketlerine iadeleri veya bitaraf bir memlekette hastaneye alın­maları mukarrer olup adi takibata, yahut mahkümiyete uğramış bu­lunan harb esirleri, kendilerini elinde tutan devlet ,muvafakat ettiği takdirde muhakemenin hitamından veya cezanın infazından evvel bu ted­birlerden istifade edebileceklerdir.

İhtilâfa dâhil taraflar, muhakemenin sonuna veya cezanın infazına kadar alıkonulacak olanların isimlerini birbirlerine bildireceklerdir.

Madde 116

Harb esirlerinin memleketlerine iade veya bitaraf bir memlekete nakilleri masrafları, esirleri elinde tutan devletin hududundan itibaren bu esirlerin tabi oldukları devlete terettüp edecektir.

Madde 117

Memleketine iade olunan hiçbir kimse fiili bir askeri hizmette kul­lanılamıyacaktır.

 

KISIM: II

Muhasamatın hitamında harb esirlerinin tahliye

ve memleketlerine iadeleri

Madde — 118

Harb esirleri faal muhasamatın hitamından sonra vâkit geçirilme­den tahliye ve memleketlerine iade olunacaklardır.

İhtilâfa dâhil Taraflar arasında muhasamata nihayet vermek için akdolunmuş bir anlaşmada bu yolda birr hüküm bulunmamasi halinde, veya böyle bir anlaşma mevcut değilse, esirleri elinde tutan devletlerden her biri esirlerin memleketlerine iadeleri zımnında bundan evvelki bent­te ifade olunan prensibe uygun bir plan hazırlayarak derhal tatbik ede­cektir.

Her iki halde de kabul edilmiş olan tedbirler harb esirlerine tebliğ olunacaktır.

Harb esirlerinin memleketlerine iadeleri masrafları her halde esirleri elinde tutan devletle esirlerin tabi oldukları devlet arasında munsifane taksim olunacaktır. Bu maksatla, bu taksim keyfiyetinde aşağıki  prensiplere riayet olunacaktır:

a) Mezkur ıki devletin hemhudut olmaları halinde, esirlerin tabi bulundukları devlet onları elinde tutan devletin hududundan itibaren mem­leketlerine iadeleri masraflarını deruhde edecektir

b) İki devletin hemhudut olmaması halinde, esirleri elinde tutan devlet kendi ülkesi üzerinden hududuna, veya esirlerin tabi oldukları memlekete en yakın bulunan tahmil limanına kadar harb esirlerinin nakil masraflarını deruhde edecektir. Esirlerin memleketlerine iadesinden mü­tevellit olan bakıye masraflara gelince, alâkalı Taraflar bunların kendi aralarında munsifane taksimi hususunda anlaşacaklardır. Bu gibi bir anlaşmanın akdi, harb esirlerinin memleketlerine iadelerinde hiçbir veçhile en cüzi bir gecikme için mazeret teşkil edemiyecektir.

Madde — 119

Esirlerin memleketlerine iadeleri, harb esirlerinin nakli hususunda işbu Sözleşmenin 46 ila 48 inci (48 inci dâhil) maddelerinde yazılı bulunan şartlar dairesinde, ve 118 inci madde hükümleriyle aşağıki hükümler gözönünde tutularak yapılacaktır:

Esirlerin memleketlerine iadeleri sırasında, 1-8 inci madde hüküm­leri mucibince kendilerinden evvelce alınmış bulunan kıymetli eşya ile, esirleri elinde tutan devletin parasına tahvil edilmemiş olan yabancı paraları onlara geri verilecektir. Her hangi sebepten olursa olsun harb esirlerine memleketlerine iadeleri esnasında geri verilmemiş olan kıy­metli eşya ile yabancı paraları, 122 nci maddede yazılı istihbarat büro­suna tevdi olunacaktır.

Harb esirleri zati eşyalarını, muhabere evraklarını ve adreslerine gelmiş olan paketleri beraberlerinde götürmeye mezun olacaklardır; esir­lerin memleketlerine iadelerinde cari bulunan ahval ve şerait icabettirdiği takdirde, bu eşyanın ağırlığı esirin makul olarak taşıyabileceği miktarda tahdit olunabilecektir; her halde, her esir en az yirmi beş kilo götürmeye mezun olacaktır.

Memleketine iade olunan esirin sair zati eşyası, onu elinde tutmuş olan devletçe muhafaza olunacaktır; mezkür devlet, esirin tabi olduğu devletle eşyanın nakil şekillerini ve bu nakilden mütevellit masrafarın tediye suretini tâyin edecek bir anlaşma akteder etmez bu eşyayı esire ulaştıracaktır.

Bir cinayet, veya ceza hukuku suçundan dolayı haklarında ceza taikibatı yapılmakta bulunan harb esirleri, takibatın sonuna kadar, ve, icabı halinde, ceza müddetinin ikmaline kadar alıkonulabileceklerdir. Aynı hüküm, bir cinayetten veya ceza hukuku suçundan mahküm edilmiş olan­lar hakkında da cari olacaktır.

İhtilafa dâhil Taraflar, takitbatın sonuna veya cezanın infazına ka­dar alıkonulacak olan harb esirlerinin isimlerini birbirlerine bildirecek­lerdir.

İhtilâfa dâhil Taraflar, dağılmış olan harb esirlerini aramak ve bun­ların en kısa zamanda memleketlerine iadelerini temin etmek üzere ko­misyonlar kurulması hususunda anlaşacaklardar.

 

KISIM: III

Harb esirlerinin ölümü

Madde — 120

Harb esirlerinin vasiyetnameleri, kendi memleketlerinin kanuni mev­zuatına göre bu vasiyetnamelerin muteber olması için aranılan şartları yerine getirecek surette tanzim olunacaktır; mezkür memleket, esirleri elinde tutan devlete bu şartları bildirmek üzere lâzımgelen tedbirleri alacaktır. Harb esirinin talebi üzerine, ve her halde ölümünden sonra, va­siyetname derhal hami devlete gönderilecek ve musaddak bir sureti Merkez İstihbarat Ajansına tevdi olunacaktır.

Esarette ölmüş olan bilcümle harb esirlerinin işbu Sözleşmeye bağ­lı nümunesine uygun ölüm ilmühaberleri, veyahut mesul bir subay tara­fından tasdik edilmiş listeleri, 122 inci madde mucibince kurulmuş olan harb esirleri istihbarat bürosuna en kısa zamanda gönderilecektir. 17 nci maddenin üçüncü bendinde sayılan hüviyete mütaallik malümat, ölümün mahal ve tarihi, ölümün sebebi, defnin mahal ve tarihi ile, mezarın teşhisi için lüzumlu bilcümle malümat mezkür ilmühaber veya listelerde gösterilecektir.

Ölünün gömülmesinden veya yakılmasından evvel, ölüm sebebinin tesbitine, bir rapor tanzimine ve icabı halinde, müteveffanın hüviyetini tâyine medar olmak üzere cesedin tıbbi bir muayenesi yapılacaktır.

Esirleri elinde tutan devletin resmi makamları, esarette vefat eden harb esirlerinin şerefle, ve imkanı varsa mensup oldukları dinin merasi­miyle defnedilmelerine, mezarlarına hürmet edilmesine, münasip bir şe­kilde bakılmasına, ve her zaman yeri bulunacak surette işaretlenmesine itina edeceklerdir. İmkan elverdikçe, aynı devlete mensup olan müte­veffa harb esirleri aynı yerde defnolunacaklardır.

Ölen harb esirleri müşterek bir mezar yapılmasını zaruri kılan bir sebep olmadıkça ayrı ayrı defnolunacaklardır. Cesetler ancak sıhhi sebeplerin ilcasiyle, veya müteveffanın dini icabatından olur, veyahut kendisi bu yolda bir arzu ifade etmiş bulunursa yakılabilecektir. Cesedin yakılması halinde keyfiyet, sebepleriyle birlikte vefat ilmühaberinde zikredilecektir.

Mezarların daima yeri bulunabilmesi için, tedfin işine ve mezarlara taalluk eden bilcüımle malümat, esirleri elinde tutan devletin kuracağı Mezarlar Servisi tarafından kaydolunacaktır. Mezarların listeleriyle gerek mezarlıklarda, gerek  sair yerlerde defnedilmiş olan harb esirlerine ait malumat, esirlerin tabi oldukları devlete bildirilecektir. Bu mezarlara bakmak, ve sonradan vukubulacak her ceset naklini kaydetmek, ülkeye  hakim bulunan devlet bu Sözleşmeye taraf olarak dâhil ise o devlete te­rettüp edecektir. İşbu hüikümler, esirin asıl memleketi bu hususta almak istediği kati tedbirleri bildirinceye kadar mezarlar servisi tarafından mu­hafaza edilecek olan küller hakkında da caridir.

Madde — 121

Bir harb esirinin, bir nöbetçi veya diğer bir harb esiri, veyahut sair bir kimse tarafından sebebiyet verilen veya sebebiyet verildiğinden şüp­he edilen ölümünün veya yaralanmasının veya sebebi bilinmiyen her ölü­mün hemen akabinde, esirleri elinde tutan devlet tarafından derhal res­mi tahkikata tevessül edilecektir.

Hami devlete bu hususta derhal bir tebliğ yapılacaktır. Şahitlerin, ve ezcümle harb esirlerinin ifadeleri alınacak, ve bu ifadeleri muhtevi bir rapor mezkür devlete gönderilecektir.

Şayet tahkikat neticesinde bir veya bir kaç kişinin suçlu oldukları anlaşılırsa, esirleri elinde tutan devlet mesul veya mesuller hakkında adli takibat yapılması zımnında bilcümle tedbirleri alacaktır.

 

BAP: V

İstihbarat bürosu ve harb esirlerine yardım cemiyetleri

Madde — 122

Muhasamatın hemen başlangıcında ve bilcümle işgal hallerinde, ihtilâfa dâhil bulunan taraflardan her biri kendi hükmü altında bulunan harb esirlerine dair resmi bir istihbarat bürosu kuracaktır; 4 üncü mad­dede yazılı zümrelerden birine mensup şahısları ülkelerine kabül eden bitaraf veya muhasamat dışı devletler bu şahıslar hakkında aynı suretle hareket edeceklerdir. Alakadar devlet, istihbarat bürosunun gereği gibi işliyebilmesi için lüzumlu bina, levazım ve memurlarla mücehhez olma­sına dikkat edecektir. Mezkür devlet, işbu Sözleşmenin harb esirlerinin çalıştırılması hakkındaki kısmında münderiç bulunan şartla raiayet ederek bu büroda harb esirleri kullanmakta serbest olacaktır.

Mümkün olan en kısa zamanda, ihtilâfa dâhil devletlerden her biri 4 üncü maddede yazılı zümrelere mensup olan ve eline düşen her düşman şahıs hakkında, bundan evvelki maddenin dördüncü, beşinci ve altıncı bentlerinde zikri geçen malümatı kendi istihbarat bürosuna verecektir. Bu zümrelerden birine mensup şahısları ülkelerine kabul eden bitaraf ve­ya muhasamat dışı devletler de bu şahıslar hakkında aynı suretle hareket edeceklerdir.

Büro, bir taraftan hami devletler, diğer taraftan 123 üncü mad­dede yazılı Merkez Ajansı delâletiyle alâkalı devletlere bu malümatı ace­le ve süratli vasıtalarla ulaştıracaktır.

Bu malümat, alâkalı ailelerin süratle haberdar edilmelerine imkân vermelidir. 17 nci madde hükümleri mahfuz kalmak kaydiyle, istihbarat bürosunun elinde mevcut oldukları nispette her harb esirinin adını, soy­adını, rütbesini, sicil numarasını, doğum yeri ile tam tarihini, tabi oldu­ğu devleti, babasının ve anasının isimlerini, haberdar edilecek olan şah­sın ismi ile adresini, ve esire mektupların yollanacağı adresi ihtiva ede­cektir.

İstihbarat bürosu, muhtelif salâhiyetli dairerelerden nakillere, tahli­yelere, memlekete iade keyfiyetine, firarlara, hastanelere yatırılmaya, vefate ait malümatı alarak bunları yukarki üçüncü bentte yazılı şekilde yollıyacaktır.

Keza, ağır hasta veya yaralı harb esirlerinin sıhhi vaziyetlerine ta­alluk eden malümat da muntazaman ve mümnkünse her hafta gönderile­cektir.

İstihbarat bürosu, esarette vefat edenler dâhil olmak üzere harb esirlerine ait olarak kendisine gönderilen bilümum suallere de cevap ver‘mekle mükellef olacaktır; büro, kendisine sorulan ve elinde mevcut ol­mıyan malumatı edinmek üzere icabeden soruşturmalarda da buluna­caktır.

Büro tarafından yapılan bilcümle tebligat bir imza veya mühürle tevsik olunacaktır.

Bundan maada istihbarat bürosu, esirleri elinde tutan devletin pa­rasiyle olanlardan gayrı meblâğlar ve yakın akraba için ehemmiyet ar­zeden vesikalar da dâhil olmak üzere, memletketlerine iadeleri, tahliyeleri, firarları veya vefatları esnasında harb esirleri tarafından terkedil­miş olan bilcümle zati eşyaları toplayıp alâkalı devletlere göndermekle mükellef olacaktır. Bu eşya, büro tarafından mühürlenmiş paketler için­de gönderilecektir. Bu paketlere, eşyanın ait bulunduğu şahısların hü­viyetleri sarahatle tesbit eden beyannamelerle paket muhteviyatının tam bir listesi terfik edilecektir. Mezkür harb esirlerinin diğer zati eşyaları, ihtilâfa dâhil alâkalı Taraflar arasında kararlaşacak tertip üzere geri gönderilecektir.

Madde — 123

Bitaraf bir memlekette, bir Merkezi İstihbarat Ajansı ihdas oluna­caktır. Beynelmilel Kızılhaç Komitesi lüzum görürse alâkalı devletlere bir Ajansın kurulmasını teklif edecektir.

Bu Ajans harb esirlerine dair resmi veya hususi yollardan eldebileceği bilümum malümatı bir yerde temerküz ettirmekle mükellef olacak; bunları esirlerin asıl memleketlerine veya tabi oldukları devlete mümkün olan bütün süratle gönderecektir. İhtilâfa dâhil Taraflar bu mürselatın temini hususunda ona her türlü kolaylıkları göstereceklerdir.

Yüksek Âkıd Taraflar, ve bilhassa tebaaları Merkez Ajansının hizmetinden istifade edenler, Ajansın muhtaç olacağı mali müzahareti göstermeye davet olunurlar.

İşbu hükümler, Beynelmilel Kızılhaç Komitesinin ve 125 indi maddede zikredilen yardım cemiyetlerinin insani faaliyetini tahdit edici ola­rak tefsir edilmiyecektir.

Madde — 124

Merkez İstihbarat Ajansı ile Milli İstihbarat Büroları gerek posta ücretleri muafiyetinden gerek 74 üncü maddede yazılı bilcümle muafiyetlerden, ve imkan elverdiği nispette telgraf ücreti muafiyetinden veya hiç değilse bu ücretten mühim tenzilattan istifade edeceklerdir.

Madde 125

Esirleri ellerinde tutan devletler, kendi emniyetlerini sağlamak ve­ya sair makul ihtiyaçlarını karşılamak üzere lüzum görecekleri tedbir­ler mahfuz kalmak kaydiyle, harb esirlerine yardımda bulunan dini teş­itilatlara, yardım cemiyetlerine ve sair bilimum teşekküllere hüsnü ka­bul göstereceklerdir. Mezkur devletler bunlara ve onların usulen sala­hiyattar kılınmış bulunan murahhaslarına esirleri ziyaret etmek, onlara yardım tevziatında bulunmak, din, terbiye ve eğlenceye mütaallik hususata veya esirlerin, kamp dâhilinde boş vâkitlerini tanzime yarıyan her menşeden levazımı dağıtmak üzere icabeden her türlü kolaylıkları göstereceklerdir. Yukarda zikri geçen cemiyet veya teşekküller gerek esirleri elinde tutan devletin ülkesinde, gerek başka bir memlekette ku­rulabilecekler, yahut da beynelmilel bir mahiyeti haiz olacaklardır.

Esirleri elinde tutan devlet, murahhasları kendi ülkesinde ve murakabesi altında faaliyetlerini icraya mezun olacak cemiyet ve teşekkülle­rin sayısını tahdit edebilecektir; şu kadar ki, bu gibi bir tahdidin bilümum harb esirlerine müessir ve kâfi bir yardımda bulunulmasına mani ol­maması şarttır.

Bu sahada Beynelmilel Kızılhaç Komitesinin hususi vaziyeti her vâkit tanınacak ve hürmet görecektir.

Harb esirlerine yardım eşyası ve yukarda yazılı maksatlarla yardım veya malzeme verilirken, veya hiç olmazsa kısa bir müddet içinde, gelen her parti eşyaya ait almak üzere essirlerin mutemedi tarafından mak­buzlar imzalanarak eşyayı yollamış olan yardım cemiyetine veya teşek­küle gönderilecektir. Esirlerin muhafazasına memur idari makamlara da aynı zamanda bu sevkiyata ait makbuzlar verilecektir.

 

  BAP: VI

Anlaşmanın icrası

KISIM: I

Umumi hükümler

Madde — 126

Hami devletlerin mümessilleri veya murahhasları harb esirlerinin bulundukları bilümum yerlere, ve ezcümle enterne oldukları, mevkuf tutul­dukları ve çalıştırıldıkları yerlere gitmeye mezun olacaklardır; bunlar, esirlerin kullandıkları bilümum binalara girebileceklerdir. Keza mezkür mümessiller ve murahhaslar nakledilen esirlerin hareket, geçit ve muvasalat noktalarına da gitmeye mezun olacaklardır. Esirlerie, ve bilhassa esirlerin mutemetleriyle şahitsiz olarak ve, icabederse, bir tercüman vasıtasiyle görüşebileceklerdir.

Ziyaret etmek istedikleri yerleri seçmek hususunda hami devletlerin mümessil ve murahhaslarına tam bir serbesti bırakılacaktır; bu ziya­retlerin müddeti ve sayısı tahdit edilmiyecektir. Mezkür ziyaretler an­cak mücbir askeri zaruretler sebebiyle, ve yalnız istisnai ve muvakkat olmak üzere men olunabilecektir.

Ziyaret edilecek esirleri elinde tutan devlet ile bu esirlerin tabi ol­dukları devlet, icabı halinde bu esirlerin vatandaşlarına da ziyaretlere iştirak etmek müsaadesi verilmesi hususunda anlaşabileceklerdir.

Madde — 127

Yüksek Âkıd Taraflar her biri kendi memleketinde, gerek sulh, ge­rekse harb zamanında, işbu Sözleşmenin metnini mümkün olduğu kadar fazla neşir ve tamim etmeyi, ve bu cümleden olmak üzere işbu Sözleş­me prensiplerinin bilcümle silâhlı kuvvetleri ve ahalisi tarafından bilin­mesi için metnini askeri ve mümkünse sivil tedrisat programlarına sok­mayı taahhüt ederler.

Harb zamanında esirleri dolayısiyle mesuliyetler deruhde eden as­keri ve sair makamlar, Sözleşmenin metnini yanlarında bulundurmak ve bükümlerini bilhassa iyi bilmekle mükellef olacaklardır.

Madde — 128

Yüksek Âkıd Taraflar, işbu Sözleşmenin resmi tercümelerini, ve Sözleşmenin tatbikını temin için kabul edecekleri kanun ve nizamnameleri İsviçre Federal Meclisi vasıtasiyle ve, muhasamat sırasında, hami devlet­ler vasıtasiyle birbirlerine tebliğ edeceklerdir.

Madde — 129

Yüksek Âkıd Taraflar, bundan sonraki maddede tarif olunduğu veç­hile işbu Sözleşmeyi ağır surette ihlal edici fiillerden birini işliyen veya işlenmesini emreden şahıslar hakkında tatbik olunacak ceza müeyyide­lerinin tesbiti zımnında icabeden her türlü teşrii tedbirleri almayı taahhüt ederler.

Âkıd Taraflardan her biri mezkür ihlal fiillerinden birini işlemek­ veya işlenmesini emreden şahısları aramakla, ve tabiiyetleri ne olursa olsun bunları kendi mahkemelerine vermekle mükellef olacaktır. Keza her Âkıd Taraf, bu gibi sahıslar aleyhine kâfi karineler de etmek kaydyle, tercih ederse ve kendi kanuni mevzuatında derpiş olunan şartlara göre takibatta alâkalı bulunan diğer bir devlete muha­keme edilmek üzere teslim edebilir.

Her Âkıd Taraf, bundan sonraki maddede tarif edilen ağır fiillerindern gayri işbu Sözleşme hükümleri aleyhindeki hareketleri durdurup tenkil etmek üzere icabeden tedbirleri alacaktır.

Her halde, itham edilen şahıslar işbu Sözleşmenin 105 inci ve müta­akıp maddelerinde derpiş edilenlerden aşağı olmamak üzere muhakeme usulü ve serbet müdafaa teminatından istifade edeceklerdir.

Madde — 130

Bundan evvelki maddede kastedilen ağır ihlal fiilleri, işbu Sözleş­menin himaye ettiği şahıslara ve emvale karşı işlenmiş olmaları halinde aşağıki unsurlardan her hangi birini ihtiva edenlerdir: Kasden adam öldürme, biyolojik tecrübeler de dâhil olmak üzere işkence ve gayriinsani muameleler, kasden büyük ıstıraplara sebebiyet verilmesi veyahut vücut bütünlüğüne veya sıhhate ağır tecavüzlerde bulunulması, bir harb esirinin düşman devlet silâhlı kuvvetlerinde hizmete icbar olunması, veya onun işbu Sözleşme hükümleri dairesinde usulüne uygun olarak ve bitaraf surette muhakeme edilmek hakkından mahrum edilmesi.

Madde —131

Hiç bir Âkıd Taraf, bundan evvelki maddede yazılı ağır ihlal fiile­rinden dolayı kendisine ve diğer bir Âkıd Tarafa teveccüh eden mesuli­yetlerden ne kendini, ne diğer bir Âkıd Tarafı tebriye edemez.

Madde — 132

İhtilâfa dâhil bir Tarafın talebi üzerine, Sözleşmeyi ihlal mahiyetinde olarak ileri sürülen her fiil hakkında alâkalı Taraflar arasında tesbit edilecek şekiller dâhilinde bir tahkikat açılacaktır.

Tahkikat usulü hakkında bir mutabakata varılmaması halinde, Taraflar, takip edilecek usul hakkında karar verecek bir hakem intihabı hususunda anlaşacaklardır.

İhlal fiili bir kere tesbit olunduktan sonra, ihtilâfa dâhil Taraflar ona mümkün olan süratle nihayet verip tenkiline geçeceklerdir.

 

 KISIM: II

Nihai hükümler

Madde — 133

İşbu Sözleşme Fransızca ve İngilizce olarak tanzim kılınmıştır. Her iki  metin aynı derecede muteberdir.

İsviçre Federal Meclisi, Sözleşmenin Rusça ve İspanyolca resmi tercümelerinl yaptıracaktır.

Madde —134

İşbu sözleşme Yüksek Âkıd Taraflar arasındaki münasebetler hususunda 27 Temmuz 1929 tarihli Sözleşme yerine kaim olacaktır.

Madde — 135

Kara harbi kanun ve adetlerine mütaallik gerek 29 Temmuz 1899, gerek 18 Ekim 1907 tarihli La Haye Sözleşmesiyle bağlı bulunup işbu Sözleşmeye iştirak eden devletler arasındaki münasebetlerde, bu Sözleş­me yukarda zikri geçen La Haye Sözleşmelerine merbut Nizamnamenin II nci faslını tamamlıyacaktır.

Madde — 136

Bugünkü tarihi taşıyacak olan işbu Sözleşme, gerek Cenevre’de 21 Nisan 1949 tarihinde açılan konferansta temsil edilen devletler, gerek 27 Temmuz 1929 Sözleşmesine iştirak eden ve mezkür konferansta temsil edilmiyen devletler namına 12 Şubat 1950 tarihine kadar imzalanabilecektir.

Madde — 137

İşbu Sözleşme imkan elverir vermez tasdik edilecek, ve tasdik se­netleri Berne’de tevdi olunacaktır.

Her tasdik senedinin tevdiine dair bir zabıtname tanzim olunacak ve Sözleşmenin namlarına imza veya iltihakın tebliğ olunduğu bilcümle devletlere İsviçre Federal Meclisi tarafından bu zabıtnamenin birer su­reti verilecektir.

Madde — 138

İşbu Sözleşme, en az iki tasdik senedinin tevdiinden altı ay sonra meriyete girecektir.

Mütaakıben, Sözleşme Yüksek Âkıd Taraflardan her biri için o tarafa ait tasdik senedinin tevdiinden altı ay sonra meriyete girecektir.

Madde — 139

İşbu Sözleşme, meriyete girmesi tarihinden itibaren, namına Söz­leşmenin imzalanmış olmadığı her devletin iltihakına açık bulunacaktır.

Madde — 140

İltihaklar İsviçre Federal Meclisine yazı ile tebliğ olunacak, ve onun eline vardıkları tarihten altı ay sonra hükümleri olmağa başlıyacaktır.

İsviçre Federal Meclisi iltihakları, namlarına Sözleşmenin imza veya iltihakın tebliğ edilmiş olduğu bilümum memleketlere bildirecektir.

Madde — 141

2 nci ve 3 üncü maddelerde derpiş olunan vaziyetler, muhasamatın veya işgalin başlangıcından evvel veya sonra Taraflarca tevdi edilmişler ve tebliğ olunmuş iltihakların derhal meriyetini mucip olacaktır. İhtilâfa dâhil Taraflardan alınmış tasdik veya iltihaklar İsviçre Federal Meclisince en süratli yoldan tebliğ edilecektir.

Madde — 142

Yüksek Âkıd Taraflardan her biri, işbu Sözleşmeyi feshetmekte muhtar olacaktır.

Feshin ihbarı keyfiyeti İsviçre Federal Meclisine yazı ile tebliğ olunacaktır. Mezkür Meclis tebliği bilümum Yüksek Âkıd Tarafların hü­kümetlerine bildirecektir.

Feshin ihbarı, İsviçre Federal Meclisine tebliğinden bir sene sonra muteber olacaktır; şu kadar ki, feshi ihbar eden devletin bir ihtilâfa karışmış bulunduğu bir sırada tebliğ olunan ihbar, sulh aktedilmediği, ve herhalde işbu Sözleşmenin himaye ettiği şahısların serbest bırakıl­maları ve memleketlerine iade edilmeleri ameliyeleri ikmal olunmadığı müddetçe muteber olmıyacaktır.

Feshin ihbarı, ancak bu ihbarda bulunan devlet hakkında muteber olacaktır. Feshi ihbar keyfiyeti, ihtilâfa dâhil devletlerin medeni millet­ler arasında müesses teamüllerden, insanlık kanunlarından ve amme vicdanı icabatından doğan beynelmilel hukuk prensiplerine gör e ifasiyle mükellef olarak kalacakları vecibelere tesir etmiyecektir.

Madde — 143

İsviçre Federal Meclisi, işbu Sözleşmeyi Birleşmiş Milletler Sekre­terliğine tescil ettirecektir. İsviçre Federal Meclisi işbu Sözleşmeye mütedair olarak alacağı tasdiklerden, iltihaklardan ve fesih ihbarların­dan keza Birleşmiş Milletler Sekreterliğini haberdar edecektir.

Tasdikanlilmekal, salahiyetnamelerini tevdi etmiş olan ve aşağıda imzası bulunanlar, işbu Sözleşmeyi imzalamışlardır.

Cenevre’de, 12 Ağustos 1949 tarihinde, aslı İsvçre Konfederasyo­nunun Mahzeni Evrakına tevdi edilmek üzere, Fransızca ve İngilizce olarak tanzim edilmiştir. İsviçre Federal Meclisi, imza eden devletlere ve Sözleşmeye iltihak edecek devletlere, Sözleşmenin musaddak birer suretini tevdi edecektir.

 


Afganistan namına:

M. Osman Amiri

Avusturalya namına:

Norman R. Mighell, tasdik kaydiyle

Arnavutluk Halk Cumhuriyeti namına:

10, 12 ve 85 inci maddeler hakkında merbut

 ihtiraz kayıtlarıyla: J. Malo   

Avusturya namına: Dr. Rud. Bluendorn

Belçika namına: Maurice Bourquin

Arjantin namına:

Merbut ihtiraz kaydiyle:

Guillermo A. Speroni

Byelorusya Sovyet Sosyalist Cum­huriyeti namına:                               

(Rusça ibare ve Imza)

Bolivya namına:

G. Medeiros

Brezilya namına:

Joao Pinto da Silva

General Noriano de Lima Brayner

Bulgaristan Halk Cumhuriyeti na­mına

Merbut ihtiraz kayıtlariyle:

K. B.   Svetlov

Kanada namına:

Max. H. Wershof

Seylan namına:

V. Coomaraswamy

Şili namına:

F. Cisternas Ortiz

Çin namına:

Wu Nan Ju

Kolombiya namına:

Rafael Rocha Schloss

Küba namına:

J. de La Luz Leon

Danimarka namına:

Georg Cohn - Paul Ipsen - Bagge

Mısır namına:

A. K. Safwat

Ekuador namına:

Alex. Gastelu

İspanya namına:

Merbut ihtiraz kayıtlarıyla:

Luis Caldedon

Amerika Birleşik Devletleri namı­na:

Leland Harrison - Raymund J. Yingling

Habeşistan namına:

Gachaou Zelleke

Finlandiya namına:

Reinhold Svento

Fransa namına:

G. Gahen - Salvador - Jacquinot

Yunanistan namına:

M. Pesmazoglou

Guatemala namına:

A. Dupont - Willemin

Macaristan Halk Cumhuriyeti na­mına:

Merbut ihtiraz kayıtlariyle:

An­na Kara

Hindistan namına:

D. B. Desai

İran namına:

A. H. Meykadeh

İrlanda Cumhuriyeti namına:

Sean Macbride

İsrail namına:

M. Kahany

İtalya namına:

Giacinto Auriti - Ettore Baist­rocchi, merbut

 ihtiraz kayıtla­riyle

Lübnan namına:

Mikaoui

Lichtenstein namına:

Comte F. Wilczek

Lüksemburg namına:

J. Sturm, merbut ihtiraz kay­diyle

Meksika namına:

Pedro de Alba - W. R. Castro

Monako Prensliği namına:

M. Loze

Nigaragua namına:

İstişare kaydiyle: Lifschitz

Norveç namına:

Rolf Andersen

Yeni Zelanda namına:

G. R. Laking

Pakistan namına:

S. M. A. Faruçi -M.G.-A.H. Shaikh

Paraguay namına:

Conrad Fehr

Holanda namına:

J. Bosch de Rosenthal

Peru namına:

Gonzalo Pizzaro

Filipin Cumhuriyeti namına:

P. Sebastian

Polonya namına:

Merbut ihtiraz kayıtlarıyle

Juilan Przybos

Portekiz namına:

Merbut ihtıraz kayıtlariyle:

G. Galdeira Coleho

Romanya Halk Cumhuriyeti namına:

Merbut ihtiraz kayıtlariyle: 1. Dragomir.

Büyük Britanya ve Şimali İrlAnda Birleşik

Krallığı namına:

Robert Graigie - H. A. Strutt -

W. H. Gardner

Papalık Makamı namına:

Philippe Bernardini

El Salvador namına:

R. A. Bustamante

İsveç namına

Riksdag’ın tasvibiyle Haşmetli

İsveç Kralının tasdiki kaydiyle:

Straff an Söderblom

İsviçre namına:

Max Petirpierre - Plino Bolla

Colonel Div. Du Pasquier -

Ph. Zutter - H. Meuli

Suriye namına

Omar El Djabri - A. Gennaoui

Çekoslovakya namına:

Merbut ihtiraz kayıtlariyle:

Tauber

Türkiye namına:

Rana Tarhan

Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhu­riyeti namına

(Rusça ibare ve imza)

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği namına

(Rusça ibare ve imza)

Uruguay namına:

Conseiller Colonel Hector J. Blanco

Venezuella namına:

A. Posse de Rivas

Yugoslavya Federal Halk Cumhu­riyeti namına:

Merbut ihtiraz kayıtlariyle: Mi­lan Ristic


 

 

Lâhika: I

Yaralı ve hasta harb esirlerinin doğrudan doğruya memle­ketlerine iade edilmeleri veya bitaraf bir memlekette hastaneye yatırılmaları hakkında anlaşma nümunesi

(110 uncu maddeye bakılması)

 Doğrudan doğruya memlekete iade veya hastaneye

yatırılmaya mütaallik prensipler

 

A. Doğrudan doğruya memlekete iade

Şunlar doğrudan doğruya memleketlerine iade olunurlar:                       

1. Hariçten şiddetli bir darbe (travma) neticesi olarak şu malü­liyetlere duçar olan bilümum harb esirleri: Malüliyet en az bir el veya bir ayağın kaybedilmesi şeklinde, yahut bir el veya bir ayağın kaybe­dilmesine muadil olması şartiyle, bir uzvun kaybedilmesl, felç, oynak yerleri vesaire malüliyetleri.

Daha geniş bir tefsire halel getirmemek üzere, aşağıki haller bir el veya bir ayağın kaybedilmiş olmasına muadil sayılacaktır:

a) Elin, bütün parmakların, veya bir el başparmağiyle şahadet parmağının kaybedilmesi; ayağın, veya bütün ayak parmaklarının ve tarak kemiklerinin kaybedilmesi.

b) Mafsal litisakı, kemik neşcinin zıyaı, yara kapanması netice­sinde bir elin büyük oynaklarından birinin ve bir elin bütün parmak oy­naklarının vazifesini tatil eden daralmalar.

c) Uzun kemiklerde yalancı oynak teşekkülü (pseudarthrose).

d) Çatlaktan ve sair bir kazadan ileri gelerek faaliyetin ve yük taşıma kabiliyetinin ağır derecede azalmasını intaç eden biçimsizlikler.

2. Mesela aşağıki vaziyetlerde olduğu gibi, tedaviye rağmen yara­lanmayı takip eden sene içinde iyileşmeleri ihtimallerini bertaraf edecek kadar halleri müzminleşmiş bulunan bilümum harb esirleri:

a) Muhtelit tıbbi komisyonca yapılan muayenede vahim teşevvüş­ler müşahede edilmemiş olsa dahi, kalbe mermi isabeti.

b) Muhtelit tıbbi komisyonca yapılan muayenede mahalli veya umumi aksülamel müşahede edilmese dahi, beyinde veya akciğerde ma­den kırıntısı.

c) Yaralanmayı takip eden sene içinde şifa bulacağı tahmin edilmiyen veya bir mafsal iltisakına, yahut bir el veya ayagın kaybedilnmesine muadil sair tagayyürlere müncer olması melhuz görülen kemik ili­ği iltihabı (osteomyelite).

d) Büyük mafsallarda delici ve irinli yara.

e) Kemik nescinin zıyaı veya yerinden oynaması ile müterafik kafatası yarası.

f) Nesiç kaybı ve uzvi tagayyür ile müterafik yüz yanıkları

g) Murdarilik yarası,

h) Avakıbı bir el veya bir ayağın kaybına muadil olup iyileşme­si için yaralanmadan sonra bir sene istiyen çevre sinirleri tagayyürleri; mesela bazu veya kuyruksokumu örgüsü, sinir örgüsü, orta veya siyatik sinir yarası, yukarı ve ön kol sinirlerinin veya incik kemiği ile kasaba kemiği sinirlerinin memzucen yaralanması; kasılma veya vahim «neurotrophique» teşevvüşler olmadıkça yukarı, kol, ön kol, incik kemiği ve kasaba kemiği sinirlerinin münferiden yaralanmış olması memlekete iade için sebep teşkil etmez.

i) Tebevvül cihazının, uzviyet vazifesini tatil edecek kadar ağır yaralanması,

3. Mesela aşağıki vaziyetlerde olduğu gibi, tedaviye rağmen hastalığın başlangıcından sonraki sene içinde iyileşmesi ihtimalini bertaraf ede­cek kadar halleri müzminleşmiş bulunan bilümum harb esirleri:

a) Hangi uzuvda olursa olsun, tıbbi tahminlere göre bitaraf bir memlekette tedavi ile iyileşmesi, veya hiç olmazsa haylıca düzelmesi mümkün görünmiyen faal (evolutif) verem;

b) Sızıntılı zatülcenb;

e) Menşei verem olmıyarak, iyileşmiyeceği tahmin edilen teneffüs cihazının ağır arızaları; Mesela: vahim akciğer intifahı (bronşitle müterafik olan ve olmıyan) müzmin astma [*] esarette bir seneden fazla süren müzmin bronşit [*]; hava borusu genişlemesi. [*]; ilah.

d) Kan deveranının ağır müzmin hastalıkları; mesela: Muhtelit Tıbbi Komisyonca yapılacak muayenede bu alametlerin hiçbiri müşa­hede edilemese dahi kalb dessame ve adalesinin [*1 esaret sırasında de­veran sektesi alametleri göstermiş olan arızaları; kalb zarfı ve damarları arızaları (Buerger hastalığı, büyük damarlar anevrizmaları); ilah.

e) Hazım uzuvlarının ağır müzmin hastalıkları; mesela: Mide veya onikiparmak barsağı ülseri; esaret sırasında midede yapılmış cer­rahi müdahale neticesi; bir seneden fazla süren ve umumi ahvale va­him surette tesir eden müzmin mide, ince veya kalın barsak iltihapları; karaciğer teşemmüü (cirrhose) müzmin safra kesesi iltihabı (*) ilah.

f) Tenasül ve tebevvül cihazlarının ağır müzmin arızaları; mesela: Müteakip teşevvüşlerle müterafik müzmin böbrek hastalıkları; veremli bir böbreğin çıkarılması; müzmin huveyza iltihabı veya müz­min mesane iltihabı; böbrek su toplaması (hydronephrose) veya cera­hat topbaması (Pynephrose); ağır müzmin kadın hastalıkları; bitaraf bir memlekette hastaneye yatırılması imkansız olduğu takdirde gebelik ve doğum arızaları; ilah.

g) Merkez ve muhit cümlei asabiyesinin ağır müzmin hastalıkları ve mesela bir mütehassıs tarafından usulen müşahede ve tesbit edilen ağır histerya, vahim esaret psikozu gibi bariz psikozlar ve psikonevroz­lar; mütehassıs hekim tarafından usulen müşahede ve tesbit olunan her sara [*]; beyin arteryosklerozu; bir seneden fazla süren müzmin nevrit; ilah.

h) Zihni veya bedeni kabiliyetin külliyetli azalmasiyle, vücut ağır­lığının düşmesiyle ve umumi halsizlikle müterafik olarak, nevrovejetatif cümlenin ağır ve müzmin hastalıkları;

ı) İki gözün körlüğü, yahut diğer gözün görme kabiliyeti gözlük kullanılmasına rağmen az olduğu halde bir gözün körlüğü; hiç olmazsa bir gözün görme kabiliyeti tashih edilip 1/2 ye çıkarılamıyacak kadar azalması [*]; diğer ağır göz arızaları; mesela: gloukoma; iritis; kloro­idit; trahom; ilah.

k) Öteki kulak alelade konuşmayı bir metreden artık duymadığı halde bir tarafın tam sağırlığı gibi, işitme teşevvüşleri (*) ilah.

l) Ağır metabolizma hastalıkları; mesela: ensülin tedavisine lü­zum gösteren şekerli şeker hastalığı; ilah...

  [*1 Muhtelit Tıbbi Komisyonun kararı, en ziyade kamp hekimle­riyle harb esirinin vatandaşları olan hekimlerin müşahedelerine, yahut esirleri elinde tutan devlet mütehassıs hekimlerinin  muayenesine istinat edecektir.

m) Dâhili ifraz guddelerinin ağır teşevvüşleri; mesela: Thyreotoxi­cose; hypothyreose; Addison hastalığı; Simmonds kaşeksisi; tetanya; ilah.

n) Kan yapıcı cümlenin (hematopietique) ağır ve müzmin hasta­lıkları

o) Ağır müzmin zehirlenmeler mesela kurşun, civa zehirlenmeleri; morfin, kokain, alkol iptilaları; gazlarla ve şualarla zehirlenmeler; ilah..

p) İradi hareket uzuvlarının bariz vazife teşevvüşleriyle müterafik müzmin arızaları; mesela: Şekil tagayyürüne müncer olan mafsal iltihapları (arthrose); birinci ve ikinci derecelerde faal müzmin poliatrit; vahim serin manzaralı romatizma; ilah.

q) Tedavisi netice vermiyen ağır müzmin cilt hastalıkları;

r) Her bahis neoplasma;

s) Başlangıcından bir sene sonra da direnen ağır müzmin intani hastalıklar; mesela: Bariz uzvi tagayyürlerle müterafik sıtma; büyük teşevvüşlerle müterafik basilli ve amipli dizanteri; tedavisi netice vermi­yen üçüncü derecede ahşa frengisi; cüzam; ilah.

t)Vahim vitamin mahrumiyetleri, veya vahim gıdasızlık.

 

B. Bitaraf bir memlekette hastaneye yatrılma

Şunlar bitaraf bir memlekette hastaneye yatırılmak üzere ayrıla­bileceklerdir:

1. Esarette şifa bulmaları melhuz olmıyan ve fakat bitaraf bir memlekette hastaneye yatırılmaları takdirinde hallerinin bariz iyileşmesi muhtemel olan bilümum harb esirleri.

2. Esaretten evvel iyileşmiş bulunan birinci derecede verem hariç olmak üzere, musap olan uzuv hangisi olursa olsun veremin her şekline tutulmuş olup bitaraf bir memlekette tedavileri şifa bulmalarına veya hiç değilse haylıca iyileşmelerine müncer olması muhtemel görünen harb esirleri.

3. Tedavisi esarette yapılmasına kıyasen bitaraf bir memlekette açıkça daha iyi neticeler vermesi melhuz ise, teneffüs, deveran, hazım, sinir, havas, tenasül ve tebevvül, cilt, iradi hareket, ilah. Cihazlarının tedavisini ­istilzam eden her türlü arızalara duçar olmuş harb esirleri.

4. Esarette iken veremden gayri bir böbrek arızasından dolayı böbreği kesilip çıkarılmış bulunan veya iyileşme yoluna girmiş, yahut halde kemik iliği iltihabına, veya ensülin tedavisini istilzam etmiyen ­şekerli şeker hastalığına duçar olan harb esirleri; ilah.

5. Harbden veya esaret halinden ileri gelen nevrozlara duçar olmuş harb esirleri, bitaraf bir memlekette üç ay hastahaneye yatırılmayı mü­taakip iyileşmiyen, veyahut bu müddet geçtikten sonra bariz surette kati şifa yoluna girmemiş olan harb nevrozu vakaları memlekete iade olu­nurlar.

6. Bitaraf bir memlekette iyileşmeleri ihtimalleri bilhassa varit görünen müzmin zehirlenmeler (gazlarla, madenlerle, şibihkalevilerle zehirlenmeler, ilah.

7. Gebe olan her harb esiri kadın ile, anne olan esirler, emzikteki ve küçük yaştaki çocuklariyle.

Şunlar bitaraf bir memlekette hastaneye yatırılmıyacaklardır:

1. Usulen müşahede ve tesbit edilmiş bilümum psikoz vakaları.

2. Uzva ve uzvun vazifelerine taallüku olup iyileşmez telakki edi­len bilcümle asabi arızalar.

3. Verem hariç olmak üzere, sirayet devresindeki bilümum bula­şık hastalıklar.

 

II: Umumi mülahâzalar

1.Yukarda tesbit edilen şartlar, umumi olarak, mümkün olduğu kadar geniş bir düşünce ile tefsir ve tatbik olunmalıdır.

Gerek harbin veya esaretin tevlit ettiği sinir ve ruh hastalığı hal­leri, gerek her derecedeki verem, bilhassa bu geniş düşünceden istifade ettirilmelidir. Birer birer mütalaa edilince memlekete iadeyi müstelzim görülmiyecek olan mütaaddit yaralar almış harb esirleri aynı düşünce ile, ve yaraların çokluğundan ileri gelen ruhi sadme hesaba katılmak su­retiyle muayene olunacaklardır.

2. Doğruca memlekete iade olunmak hakkını münakaşasız bahşe­den bilümum haller (bir uzvun kesilmesi, tam körlük veya sağırlık, açık akciğer veremi, akıl hastalığı, habis neoplasma, ilah.), bir an evvel kamp hekimleri tarafından, yahut esirleri elinde tutan devletin tâyin ettiği as­keri hekimler komisyonlarınca muayene, ve memleketlerine iade olunacaklardır.

3. Harbden mukaddem ağırlaşmamış bulunan yaralarla, tekrar as­keri hizmete alınmaya mani teşkil etmemiş olan harb yaraları, doğru­dan doğruya memlekete iade olunmak hakkını vermiyecektir.

4. İşbu hükümler, ihtilâfa dâhil bilümum devletlerde aynı surette tefsir ve tatbik olunacaktır. Alâkalı devletler ve makamlar, muhtelitt tıb­bi komisyonlara vazifelerinin ifası zımnında lazımgelen bütün kolaylıkları gösterecekierdir.

5. Yukarda 1 işaretli bentte zikredilen misaller ancak nümune ma­hiyetinde birer vaka teşkil ederler. Bu hükümlere tamamen uymıyan va­kalar işbu Sözleşmenin 110 uncu maddesi hükümlerinin ruhu, ve bu An­laşmanın ihtiva ettiği prensipler dâhilinde mütalaa ve muhakeme oluna­caktır.

 

Lâhika: II

Muhtelit Tıbbi Komisyonlar hakkında Nizamname

(112 nci maddeye bakılması)

Madde —  1

Sözlesmenin 112 nci maddesinde derpiş olunan muhtelit tıbbi ko­misyonlar, ikisi bitaraf bir memleketten ve üçüncüsü esirleri elinde tu­tan devletçe tâyin olunmak üzere üç azadan terekküp edeceklerdir. Bitaraf âzalardan biri riyaset edecektir.

Madde — 2

İki bitaraf aza, esirleri elinde tutan devletin talebi üzerine, hami devletle anlaşacak olan Beynelmilel Kızılhaç Komitesi tarafından tâyin olunacaklardır. Bunlar ya kendi memleketlerinde, ya diğer bitaraf bir memlekette, yahut da esirleri elinde tutan devletin ülkesinde ikamet ede­bileceklerdir.

Madde — 3 -

Bitaraf âzaların tâyini, ihtilâfa dâhil alâkalı Tarafların muvafaka­tine iktiran edecektir; mezkür Taraflar muvafakatlerini Beynelmilel Kı­zılhaç Komitesine ve hami devlete tebliğ edeceklerdir. Bu tebliğ üze­rine âzalar fiilen tâyin olunmuş sayılacaklardır.

Madde — 4

İcabı halinde asıl âzaların yerine geçmek üzere kâfi sayıda yedek âzalar da tâyin olunacaktır. Bu tâyin, asıl âzaların tâyini ile aynı zaman­da, yahut hiç değilse mümkün olan en kısa zamanda yapılacaktır.

Madde — 5

Şayet her hangi bir sebepten dolayı Beynelmilel Kızılhaç Komitesi bitaraf âzaların tâyinine tevessül edemiyecek olursa, bu tâyine hami dev­let tevessül edecektir.

Madde—6

İmkan elverdiği nispette, bitaraf iki Azadan biri cerrah, diğeri hekim olacaktır.

Madde — 7

Bitaraf âzalar, ihtilâfa dâhil Taraflardan tamamiyle müstakil bulu­nacaklar, ve mezkür Taraflar onlara vazifelerinin ifası için lüzumlu her türlü kolaylıkları göstermekle mükellef olacaklardır.

Madde 8

Beynelmilel Kızılhaç Komitesi, işbu Niızamnamenin 2 nci ve 4 üncü maddelerinde derpiş olunan tâyinleri yaparken, esirleri elinde tutan devletle anlaşarak alakadarların hizmet şartlarını kararlaştıracaktır.

Madde — 9,

Bitaraf âzalar hakkında muvafakat alınır alınmaz, ve her halde muvafakat tarihinden itibaren üç ay içinde, muhtelit tıbbi komisyonlar mümkün olan süratle çalışmalarına başlıyacaklardr.

Madde — 10

Muhtelit tıbbi komisyonlar Sözleşmenin 113 üncü maddesinde ya­zılı bilcümle harb esirlerini muayene edeceklerdir. Komisyonlar, mem­lekete iadeyi, memlekete iadeden istisnayı, veya daha sonraki bir mua­yeneye terki teklif edeceklerdir. Kararları ekseriyetle alınacaktır.

Madde — 11

Muayeneyi takip eden ay içinde, her vaka hakkında komisyonca alınmış olan karar esirleri elinde tutan devlete, hami devlete, ve Bey­nelmilel Kızılhaç Komitesine bildirilecektir. Muhtelit Tıbbi Komisyon, muayeneden geçen her harb esiri de hakkında alınan karardan haberdar edecek, ve memleketlerine iadelerini teklif etmiş olduğu esirlere işbu Sözleşmeye bağlı numunesine uygun birer tasdikname verecektir.

Madde — 12

Esirleri elinde tutan devlet, Muhtelit Tıbbi Komisyon kararların­dan usulü dairesinde haberdar edilmesinden itibaren üç ay içinde bu ka­rarları icra ile mükellef olacaktır.

Madde — 13

Bir Muhtelit Tıbbi Komisyonun faaliyetine lüzum görülen bir mem­lekette bitaraf hiçbir hekim bulunamadığı ve diğer bir memlekette mukim bitaraf hekimler tâyinine her hangi bir sebeple imkan olamadığı tak­dirde, esirleri elinde tutan devlet hami devletle mutabakat halinde ha­reket ederek, işbu Nizamnamenin 1, 2, 3, 4, 5, ve 8 inci maddeleri hü­kümleri mahfuz kalmak kaydiyle, bir Muhtelit Tıbbi Komisyonla aynı vazifeleri deruhde edecek olan bir tıbbi komisyon teşkil edecektir.

Madde — 14

Muhtelit tıbbi komisyonlar daimi surette vazife görecekler ve her kampı altı ayı geçmiyecek fasılalarla ziyaret edeceklerdir.

 

Lâhika:           III

Harb esirlerine yapılacak toplu yardımlar

hakkında Nizamname

(73 üncü maddeye bakılması)

Madde — 1

Mutemetler, kendilerine mevdu toplu yardım sevkiyatını, hastane­lerde veya hapishanelerde veya sair ceza müesseselerinde bulunan esirler de dâhil olmak üzere, idareten kendi kamplarına bağlı bulunan bilü­mum esirlere dağıtmaya mezun olacaklardır.

Madde — 2

Toplu yardım sevkiyatının tevzii, yardımları hibe eden kimselerin talimatına göre, ve mutemetlerce tesbit edilen plan mucibince yapıla­caktır; Şu kadar ki, tıbbi yardımların tevzii tercihan başhekimlerle an­laşılarak yapılacak, ve başhekimler hastalarının ihtiyacı emrettiği nis­pette hastane ve revirlerde mezkur talimattan inhiraf edebileceklerdir. Böylece tesbit olunan hadler çerçevesinde bu tevzi daima adilane bir şe­kilde yapılacaktır.

Madde — 3

Alınan emtianın gerek evsafını, gerek miktarını tahkim edebilmek ve bu hususta hibede bulunmuş olan kimselere mufassal raporlar ve­rebilmek üzere, mutemetlerle muavinleri bu sevkiyatın kamplarına ya­kın muvasalat noktalarına gitmeye mezun olacaklardır.

Madde — 4

Mutemetlere, toplu gelen yardımların, kendi kamplarının bilümum kısımlariyle mülhakatında talimatlarına uygun surette yapılıp yapılmadığını tahkik edebilmeleri için lüzumlu her türlü kolaylıklar gösterilecektir.

­Madde — 5

Mutemetler, yardımları hibe eden kimselere verilmek üzere ve top­lu yardımlara ait olarak (tevzi, ihtiyaçlar, miktarlar, ilah)  sual vara­kaları doldurmaya ve bu varakaları çalışma müfrezelerl mutemetlerine, veya    revir ve hastanelerin başhekimlerine doldurtmaya mezun olacaklardır. Bu sual varakaları usulen doldurulduktan sonra vâkit geçirilmek­sizin hibe sahiplerine ulaştırılacaktır.

Madde —6

Mutemetler, kamplarında bulunan esirlere toplu yardımların mun­tazaman dağıtılmasını temin etmek, ve icabı halinde ceste ceste yeni esirler gelmesinden mütevellit ihtiyaçları karşılamak üzere, toplu yardımlardan kâfi miktarda ihtiyatlar tesis ve muhafaza etmeye mezun olacaklardır. Bu maksatla mutemetler emrine münasip ambarlar veri­lecektir; her ambarın, birinin anahtarları mutemedin, diğerininkiler kamp kumandanının yanında olmak üzere iki kilidi bulunacaktır.

Madde—7

Topluca elbise gönderilmiş olması halinde, her harb esiri en az tam bir takım elbiseye sahip olacaktır. Bir harb esirinin bir takımdan fazla elbisesi olduğu takdirde, mutemet, en az pay almış esirlerin İhtiya­cını tatmin için bu yolda hareket etmek icabederse, en çok takımları olanlardan fazla elbiseleri ve birden ziyade olan bazı eşyaları geri al­maya mezun olacaktır. Şu kadar ki çamaşırı, çorapları veya ayakka­bısı olmıyan bir esire bunları başka türlü temin etmek imkansızlığı ol­madıkça, mutemet bu gibi eşyadan ikinci bir takımı geri alamıyacaktır.

Madde — 8

Yüksek Âkıd Taraflar ve bilhassa esirleri elinde tutan devletler, imkan elverdiği kadar ve ahalinin iaşesine mütaallik nizamat mah­fuz kalmak kaydiyle, harb esirlerine topluca yardımlar dağıtılmak üze­re ülkelerinde her türlü mubayaalar yapılmasına müsaade edecekler; bu maksatla yapılacak nakli nukut ve sair mali, teknik ve idari tedbir­leri da aynı suretle kolaylaştıracaklardır.

Madde — 9

Yukarki hükümler, esirlerin gerek bir kampa varmazdan evvel veya nakilleri sırasında topluca yardım almak haklarına, gerek hami devlet, Beynelmilel Kızılhaç Komitesi ve harb esirlerine yardım eden ve bunları yardımları ulaştırmakla mükellef olan sair teşekküller mü­messillerinin münasip görecekleri her vasıta ile bu yardımları gönde­rildikleri kimselere yetiştirmek haklarına mani olmıyacaktır.

Lâhika IV

A. Hüviyet kartı

(4. maddeye bakılması)

B. Tutulma kartı

(70 nci maddeye bakılması)

C. Muhabere kartı ve mektubu

(71 nci maddeye bakılması)

1. Kart

Ç. Muhabere kartı ve mektubu

(71 nci maddeye bakılması)

2. Mektup

D. Ölüm ihbarnamesi

(120 nci maddeye bakılması)

(Lâhika II, madde 11 e bakılması)

 

Memlekete iade tasdiknamesi

Tarih                                     :.....................................

Kamp                                  :......................................

Hastane                                  :....................................

Soyadı                                   :......................................

Adı                                      :........................................

Doğum tarihi                          :........................................

Rütbesi                                   :.......................................

Sicil numarası                         :............................................

Esirin numarası                       :............................................

Yara - hastalık                         :........................................                 

Komisyonun kararı                   :...........................................

Muhtelit Tıbbi Komisyon

                                                           Reisi

A = Doğrudan doğruya memleketine iade

B = Bitaraf bir memlekette hastaneye yatırılma

NC = Gelecek komisyonda bir daha muayene

-------------------------

Lâhika: V

Harb esirleri tarafından memleketlerine gönderilen para

havalelerine ait nizamname numunesi

(63 üncü maddeye bakılması)

1. 63 üncü maddenin 3 üncü bendinde zikredilen ihbarname şu hu­susları ihtiva edecektir:

a) 17 nci maddede yazılı sicil numarasiyle, parayı yollıyan harb esirinin rütbesi, adı ve soyadı;               

b) Asıl memlekette parayı alacak kimsenin adı ve adresl;

e) Esirleri elinde tutan devletin parası olarak ifade edilen meblağ;

2. Bu ihbarname harb esiri tarafından imzalanacaktır. Harb esiri yazı bilmiyorsa, bir şahit tarafından tevsik edilecek bir işaret koya­caktır. İhbarnameyi mutemet de imzalıyacaktır.

3. Kamp kumandanı bu ihbarnameye, harb esirinin hesabında gözüken alacak bakıyesinin ödenecek paradan az olmadığını tevsik eden bir tasdikname ekliyecektir.

4. Bu gibi ihbarnameler listeler şeklinde yapılabilecektir. Bu lis­telerin her bir yaprağı mutemet tarafından tevsik ve kamp kumandanı tarafından aslına uygun olduğu tasdik edilecektir.