Çeviri: 

 

KIRSAL OKUL TOPLULUK MERKEZİ[*]

L. J. HANIFAN

Kırsal Okullar Eyalet Müfettişi, Charleston, W. Virginia

Çeviren: Zeynel Abidin Kılınç[†]

 

Sosyal sermaye tabirini kullanırken, mecazi anlam dışında, sermaye kavramının genel kullanımına hiç referansta bulunmuyorum. Gayrimenkul, kişisel mal ya da nakit parayı kastetmiyorum, daha ziyade bu somut malları bir halkın günübirlik hayatında azami yardımı dokunan şey haline getirme eğilimine sahip, mantıki merkezi okul olan toplumsal bir birimi, kırsal bir topluluğu, teşkil eden, bireyler ve aileler arasındaki iyi niyet, arkadaşlık, karşılıklı ilgi/anlayış ve sosyal ilişkileri kastediyorum. İktisadi organizasyon ve genişlemede olduğu gibi bir topluluk inşa etmede de inşa işinin başlayabilmesinden önce sermaye birikimi olmalıdır. Modern boyutlarda büyük bir işletme kurulurken, ilk önce çok sayıda bireyden gelen bir sermaye birikimi olmak zorundadır. Bu insanların mali kaynakları etkin bir örgütlenme ve becerikli bir yönetim altında biraraya getirildiği zaman amacı bir tüketim malı - çelik, bakır, ekmek, elbise -  üretmek veya kişisel hizmetler sağlamak - ulaşım, elektrik, yollar -olan bir şirket biçimini alır. Bu insanlar günlük ihtiyaçları için bu tür ürünlerin ve hizmetlerin mevcut olmasından yararlanırken sermaye sahipleri de topluma hizmetlerinin karşılığı olarak elde ettikleri kârdan yararlanırlar.  

Şimdi iktisadi şirketten toplumsal şirkete, topluluğa, kolaylıkla geçebiliriz ve birçok benzerlikler buluruz. Birey, eğer bütünüyle kendi başına bırakılırsa, sosyal olarak çaresizdir. Hatta kişinin kendi ailesinin fertlerinin birliği bile her bir normal bireyin arkadaşlarıyla birlikte olma, aileden daha büyük bir grubun bir parçası olma, arzusunu tatmin etmede başarısız olur. Eğer kişi komşusu ile irtibata geçerse ve onlar da diğer komşularla irtibata geçerse, sosyal sermaye birikimi olacaktır; bu sosyal sermaye bireyin sosyal ihtiyaçlarını doğrudan tatmin edebilir ve tüm topluluğun hayat şartlarını ciddi olarak iyileştirmeye yeterli sosyal bir potansiyel hâsıl edebilir. Birey birlikteliklerinden yardım, ilgi ve komşularıyla arkadaşlığının yararlarını elde ederken, bir bütün olarak topluluk tüm unsurlarının işbirliğinden yararlanacaktır. Öyleyse, ilk olarak, bir topluluk sosyal sermaye birikimi olmalıdır. Bu tür birikim ortak eğlenceler, “arkadaşlıklar”, piknikler ve topluluğun çok çeşitli diğer biraraya gelmeleri aracılığıyla etkilenebilir. Belirli bir topluluğun insanları birbiri ile aşina olduğu ve eğlence, sosyal ilişkiler ve kişisel tatmin için biraraya gelme alışkanlığı oluşturduğu zaman, yani yeterli sosyal sermaye biriktirildiği zaman, bu sosyal sermaye becerikli bir liderlik ile topluluğun genel mutluluk ve refahının arttırılmasına kolayca yönlendirilebilir.

Ülke genelinde kırsal alanlarda bu tür sosyal sermayenin neredeyse bütünüyle mevcut olmayışından bu makalede yeniden söz etmeye gerek yok. Kırsal alanlardaki hayat şartlarını dikkatlice incelemiş ya da yakından gözlemlemiş olan herkes bunun doğru olduğunu bilir.  Kırsal alan toplumsal çalışmalarından günümüzle de ilgili muhtemelen birçok çalışma vardır. Şimdi önemli soru, “Bu şartlar nasıl daha iyi hale getirilebilir?” sorusudur.

 

BİR BAŞARI HİKAYESİ

 

Takip eden hikaye W. Virginia’da bir kırsal topluluğun bir yıl içerisinde sosyal sermayeyi bilfiil nasıl geliştirdiğinin ve sonra da bu sermayeyi eğlence, entelektüel, ahlaki ve ekonomik şartlarının genel bir ıslahında nasıl kullandığının somut bir örneğidir. Söz konusu topluluk on beş okul bölgesini veya mahalleyi kapsayan 33 sq. millik bir kırsal okul yöresidir. Bu okul topluluklarından üçü ilkokula sahip köylerdir; diğer on ikisi tam olarak tek öğretmene sahip kırsal okullardır. Tüm yörenin toplam nüfusu 2180’dir ve bunun 771’i okul çağındadır, 6-21 yaş arası. Okul yapılanması bir eğitim kurulu (üç üye ve bir sekreter), bir bölge müfettişi ve yirmi üç öğretmenden oluşmaktadır.

Komşu ilçeden gelen bu bölgenin amiri olan W. Virginia, Hundred’lı Bay Lloyd T. Tustin bölgede yeni idi. Eğitim kurulunun belirlediği okulların açılma tarihinden iki hafta önce bölgeye geldi. Bu iki haftayı bölgede dolaşarak, bağışta bulunan yerel mütevellilerle görüşerek, insanlarla tanışarak ve öğrenim dönemi için okulları düzene koymak için harcadı. Okulların açılacağı Pazartesiden önceki Cumartesi günü ilk öğretmenler toplantısını yaptı. Eğitim kurulu da toplantıda hazırdı. Bu ilk toplantıda yıl boyu yapılacak işler için detaylı planlar hazırlandı. Bu planlardan başarılı sonuçlara ulaştırılanların bazıları şunlardı:

 

(1) TOPLULUK ARAŞTIRMASI: Her bir öğretmen kendi okul bölgesinde (a) insanların fiziki ve beşeri kaynaklarını belirlemek; (b) tarlaların ürün hâsılatını öğrenmek ve (c) hangi çocukların okula gitmediğini ve nedenlerini tespit etmek için bir araştırma yaptı. Bu bireysel çalışmalar biraraya getirildi ve tüm bölgenin bir dökümüne dönüştürüldü. Örneğin, 457 aileden 401’inin en azından bir gazete aldığı ortaya konuldu. İlginç bir sonuç da bölgede 331 köpek ve 445 kedi vardı. Bu veriler insanlara bu bölgede bir lise kurulması için delil olarak kullanılmak üzere oldukça pratik bir hesaba dönüştürüldü; eğer her bir köpek ve kedi sahiplerine yiyecek için günde bir sente mal oluyorduysa, bu bölgenin eyaletten bir lise için alabileceği paraya eklendiği takdirde, insanların bu hayvanlara kendi çocukları için bir liseyi destekleyebilecekleri miktarda harcama yaptıkları gösterilebildi. Tabii ki hiç kimsenin tüm köpeklerin ve kedilerin öldürülmesine niyeti yoktu. Bu gerçek sırf yerel bir liseye sahip olmanın küçük maliyetini vurgulamak için kullanıldı. Gerçi lise henüz kurulmamışsa da, kısa zamanda kurulma ihtimali güçlü idi.

 

(2) TOPLULUK MERKEZİ TOPLANTILARI – Bu araştırma çalışmasının öğretmen[ler] için hem normal okul işlerinde hem de topluluk merkezi çalışmasında çok değerli olduğu ortaya çıktı. O[nlar] ilk elden öğrencilerinin ev hayatını öğrenme ve onların ebeveynleri ile tanışma imkânı elde etti. Evlerdeki çalışmaları okula mali destek sağlayanların dikkatini çekti, zira hiç bir öğretmen daha önce böylesine ilgi göstermemişti. Öğretmen[ler] okulda tüm vatandaşlar için bir toplantı olacağını ilan ettiği zaman, nerdeyse hepsi de bununla ilgilendi ve çoğu toplantıya katıldı.

 

Bu ilk toplantının niteliğinin ne olduğunu göstermek için okullardan birisinde sunulan programı aktarıyorum:

 

Okul korosu tarafından şarkı

Dua

Öğretmenin konuşması

Bir öğrenci tarafından mevcut olayların sunumu

Bir öğrencinin kompozisyon sunumu

Okul korosu tarafından şarkı

Bir öğrenci tarafından okuma gösterimi

Yerel bir solist tarafından vokal solo

Bir öğrenci tarafından okuma

Müzakere

Bir vatandaş tarafından kornet solo

Yarım saat kaynaşma

 

Bu ilk programın neredeyse bütünüyle öğrenciler tarafından icra edildiğine dikkat edelim. Öğretmen okulun işlerinden bahsetmek ve bu tür toplantıların bazı imkânlarını göstermek için bu fırsatı değerlendirdi. İnsanlar bu programdan memnun kaldı ve kısa zaman sonra yapılacak bir toplantı daha istediklerini belirttiler. Bir sonraki program aynı okulda daha yaşlı insanlar içindi. Programın başlığı “Sizin Eski Okul Günleriniz” idi. Bu yaşlı vatandaşlar kendi dönemlerinin okul tecrübelerini anlatmaktan büyük zevk duydu ve çocuklar merakla dinlediler. Zaman geçtikçe haftalık topluluk toplantıları gittikçe düzenli topluluk faaliyetleri haline geliyordu –aslında topluluğun tek işbirliği faaliyeti bu idi. Zamanla, biraz sosyal sermaye biriktirilince, bu toplantılar [toplumsal] problemlerin yapıcı bir biçimde tartışılması haline döndü. İnsanlar aşağıdaki türden konuları tartıştılar:

 

W. Virginia okula gitmeyi zorunlu kılan daha etkili bir yasaya sahip olmalı mı?

Benzin ve motorin üzerinde okulların ve yolların desteklenmesi için küçük bir vergi olmalı mı?

Bu toplulukta sığır yerine domuz beslemek daha mı kârlıdır?

Erkek ve kız çocukları şehirlerde kırsal alana göre daha fazla fırsatlara sahip midir?

 

Fakat sadece eğlence ve tartışma bir topluluğun ilgisini sonsuza kadar çekmez. Bu biraraya gelmelerin nedeni olarak hepsi için ortak net bir amaç olmalıdır. Bereket versin ki, bu topluluk kısa sürede eğlence ve tartışma aşamalarından eylem aşamasına geçti. İnsanların kendileri müdür ve öğretmenlerin rehberliğinde kişisel ve topluluk yararına dönük yapabilecekleri bir şeyler araştırmaya başladılar. Topluluk merkezi toplantıları aracılığıyla gelişen sosyal sermaye semerelerini vermek üzereydi.

 

(3) TARIM FUARI VE OKUL SERGİSİ – Yılın ilk büyük toplantısı tüm okul bölgesindeki insanları biraraya getiren tarım fuarı ve okul sergisi idi. Yerel topluluk merkezi toplantıları müdüre ve öğretmenlere bu teşebbüsün amacını ve planlarını açıklama fırsatı verdi. Okullar açıldıktan iki ay sonra Ekim’de bu fuar ve sergi bölgedeki en merkezi okulda yapıldı. İnsanlar kalabalıklar halinde geldiler. Sepetlerle yiyecekler getirdiler ve topluca “yemek” yediler. En iyi tarım ve mutfak ürünlerine ve okullar tarafından sergilenen en iyi çalışmaya ödüller verildi. Bu orada hazır bulunan herkes için harika bir gündü. Bu, yerel topluluk merkezlerinde gelişen sosyal sermayenin “biraraya gelmesi”, tüm bölgenin insanlarının bu âna kadar ilk toplantısı idi.

 

(4) TOPLULUK TARİHİ – Her bir okulda Amerika ve Eyalet Tarihi derslerinde öğrenciler kendi yerel topluluklarının tarihini yazdılar – ilk yerleşimciler kimlerdi ve ne zaman gelmişlerdi, ilk kilise ve diğer kiliseler ne zaman kuruldu, ilkokul binası ne zaman ve nerede inşa edildi ve o zamandan beri okullarda hangi önemli değişiklikler yapıldı, ilk kez kim gelişmiş hayvancılığı, siloyu, tarım makinelerini ve diğer yerel tarihi açıdan ilginç şeyleri getirdi. Bu çalışma, tabii ki, öğretmenlerin yönetiminde idi. Tarihler hazırlandığı zaman, her bir okulun öğrencileri “Tarih Akşamı” başlıklı bir program sundu. Topluluk tarihi, hazırlayan öğrenci tarafından okundu. Bu çok popüler bir program oldu, çünkü çoğu vatandaşlardan veya atalarından kişisel olarak söz edilmişti. Bu, insanların kendi yerel topluluklarında itibarları üzerinde belirgin bir etki yaptı. Bu programlar gerçekleştirildikten sonra yerel toplulukların tarihlerinden bazıları tüm okul bölgesinin tarihi olarak bir ciltte toplandı.

 

(5) OKULA DEVAMLILIK – Topluluk araştırmalarının amaçlarından birisinin hangi çocukların okula gitmediğini belirleme konusu olduğu hatırlanacaktır. Bu fırsattan istifade evleri ziyaret ederken öğretmenler okula gitmeyen birçok çocuğun ilgisini çekmeyi başardı ya da onların ebeveynlerini çocukları okula göndermeleri konusunda ikna ettiler. Öğretmenlerin daha sonraki ev ziyaretleri çoğu çocuğu okula başlattı. Daha sonra, topluluk merkezi toplantılarında okula gitme konusu zaman zaman programların bir parçası olarak tartışıldı. Öğretmenlerin bu kişisel çalışmaları ve topluluk toplantıları tartışmaları aracılığıyla bir önceki yıla göre ortalama günlük okula gitme oranı gerçekten de yüzde 14 oranında arttı. Bu artan okula gitme tek bir örnekte bile mahkemeye müracaat etmeksizin başarıldı. Ebeveynler çocukları okula ister gitsin isterse gitmesin okulların maliyetinin kendileri için aynı olduğunu fark ettiler. Aynı zamanda, hiç olmadığı kadar net bir biçimde okulların kendi çocuklarının gelecekteki refahları ve kendilerinin anne baba olarak itibarları için ne anlama geldiğini görmeye başladılar. Şuna da dikkat edilmelidir ki, bu ebeveynlere çocuklarını okula göndermeleri için “nasihat edilmedi”. Onlar kendi aralarında okula gitme konusunda tartışmalara sürüklendi ve kendi kararlarını kendileri verdi.

 

(6) AKŞAM SINIFLARI – Topluluk araştırmalarını yaparken öğretmenler çaktırmadan kendi bölgelerindeki okuma yazma bilmeyen yetişkinlerin sayısını da öğrendiler, gerçi bu bilgi, kimseyi utandırmamak için, dolaylı yoldan elde edilmişti. Öğretmenlerin raporları biraraya getirilince tüm okul bölgesinde okuma yazma bilmeyen 45 yetişkin olduğu ortaya çıktı. Başlangıçta sadece bu kişiler için Kentucky “Ayışığı” tarzında akşam okulları düzenlenmesinin en iyi yol olduğu düşünüldü. Fakat müdür ve öğretmenler, topluluk merkezi toplantılarında insanlarla konuştuktan sonra, şu sonuca ulaştılar: tüm yetişkin nüfusun eğitim ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayacak şey isteyen herkesin katılacağı akşam sınıfları olacaktır. Dolayısıyla topluluk merkezlerinde şu ilan edildi: belirli merkezlerde, topluluk merkezi toplantılarına ek olarak, haftada bir akşam sınıfları düzenlenecek. Akşam sınıfları için belirlenen merkezler öyle seçildi ki komşu okullardaki öğretmenler o okul bölgesinin öğretmenine bu işte yardımcı olabilecekti – aslında bu akşam sınıfları için okulların birleştirilmesiydi. Bu plan fevkalade başarılı oldu. İngilizce (okuma, yazma, heceleme), aritmetik ve tarım öğrenimin konusunu teşkil etti; yani normal ders kitabının okunması değil, fakat sadece bu insanların öğrenmeye ilgi gösterdikleri şeyler. Okur-yazar olmama konusunda hiç bir şey söylenmedi, zira bu, çocukken okula talihsizlik nedeniyle gidemeyenler için çok utanç verici olacaktı. Okuyamayan ve yazamayan kişiler İngilizce derslerine katıldı ve baştan başladılar. Bunlar bireysel öğreticilere sahiptiler ve bu nedenle çok hızlı öğrendiler.

 

Akşam dersleri aynı zamanda topluluk merkezi toplantıları idi: çünkü (a) bu dersler üç ya da dört mahalleyi merkezlerden birisinde biraraya getirdi, böylece tanışıklık dairesini genişletti; (b) tarım konularındaki uygulama çalışması başka hiçbir nedenle katılmayacak olan birçok kişinin ilgisini çekti ve (c) sınıf faaliyetlerine, ya dersten önce ya da dersten sonra olmak üzere, yarım saatlik bir hoşbeş eşlik etti ve, bazen faaliyetlerden sonra, temsil edilen aileler tarafından ikramlarda bulunuldu, bazen çiftliklerin birisinden getirilen sadece bir sepet nefis elma.

 

(7) KONFERANSLAR – Akşam dersleri işi ile sıkıca ilgili olan konferanslar [düzenlendi]. “Konferans” dediğimizde genellikle bu amaçla topluluğa davet edilmiş ve ücreti satılan biletlerle ödenen kişiler tarafından verilen bir seri konuşma ve eğlenceyi düşünürüz. Bizim kırsal bölgemizde konferanslar çok farklı bir teşebbüstü. Konferanslar bedava idi. Konferanslar, başka okul bölgelerinin öğretmenleri ve insanlara söyleyecek şeyi olan topluluğun vatandaşları tarafından okul binalarında yapıldı. Konular, tarımın, yolların, okulların, sağlık şartlarının, ahlaki durumun iyileştirilmesi ile ilgili oldukça pratik nitellikte konulardı. Bu konuşmacılar bilgi için the United States Bureau of Education and the United States Department of Agriculture, the State Agricultural College, the State Department of Schools ve the Public Health Council’ın kaynaklarından yaralandılar. Mümkün olduğu durumlarda bu konularla ilgili broşürler evlerine götürmeleri için insanlara dağıtıldı. Bu konferanslar aslında topluluk merkezi toplantıları idi. Öğretmenlerin kendileri konferanslar için yaptıkları hazırlıklardan çok faydalandılar.

 

(8) VATANPERVERLİK – Bu dönem yurtdışındaki askeri mücadele nedeniyle insanlar arasında vatanperverlik duygusunun canlanması için uygun bir zamandı. Dolayısıyla her bir topluluk merkezindeki programlardan birisi vatanperverliği merkezi tema olarak aldı. Bu program öğretmenlerin az bir yol göstermesi ile bölgedeki her bir okula bir bayrak yerleştirmeye yol açtı. İnsanların kendileri bayrakları satın aldı, bayrak direklerini hazırladı ve bayraklar okullarda göndere çekilirken “Bayrak Günü”ne katıldılar. Bu gösteri daha sonra her bir okul odasına küçük bir bayrak yerleştirmeye yol açtı ki böylece “The Star Spangled Banner” [ABD Milli Marşı] söylenirken her bir çocuk ayağa fırladı ve ülkesinin bayrağını selamladı – bu bir diğer topluluk ilerlemesi faktörü idi.

 

(9) OKUL KÜTÜPHANELERİ – Bu bölgedeki topluluk merkezi çalışmasının ilginç bir diğer sonucu da okul kütüphaneleri için 282$ toplanması idi. Bu para akşam yemekleri, tatlı günleri ve eğlenceler sırasında toplandı. Bölgedeki her okul şimdi State Superintent of Schools tarafından onaylanmış küçük bir kütüphaneye sahiptir. Satın alınan kitaplara ek olarak öğretmenler tarım, yollar, okullar ve topluluğun ilgisini çeken diğer konularla ilgili çok miktarda bedava broşürler topladılar. Burada da yine topluluk merkezi toplantıları bu okul kütüphanelerinin kurulmasının araçlarıydı.

 

(10) SPOR – Bu makalenin ilk paragrafında ifade edildiği gibi bu okul bölgesinde üç ilkokul ve on iki tek öğretmenli okul vardı. İlkokullar spor merkezi yapıldı ve her birisine dört adet tek-öğretmenli okul bağlandı. Bu üç merkezin her birisinde bir beyzbol takımı kuruldu, oyuncular ilkokulun öğrencilerinden ve bu ilkokulun müttefiki olan dört tek-öğretmenli okulların öğrencilerinden seçildi. Bu üç spor merkezi daha sonra okul bölgesi beyzbol ligine dönüştürüldü. Gözlem yaparak ilk elden bilgisi olmayan birisinin beyzbol müsabakalarından elde edilen faydaları idrak etmesi neredeyse imkânsızdır. Beyzbol maçları bu bölgenin insanlarına sağlanan, ev dışındaki, neredeyse tek eğlence kaynağı idi. Bu üç spor merkezi arasındaki rekabet sert fakat faydalı idi. Beyzbol liginin faaliyetleri topluluk sosyal sermayesinin gelişmesinde güçlü bir faktördü. İki veya üç yıldan beri okula gitmeyen çok sayıda erkek çocuk vardı; bunlar beyzbol oynamak için okula kayıt yaptırdılar. Fakat bu beyzbol müsabakalarını anlatırken müdür “Onlar (bu yaşı daha büyük olan çocuklar) sadece beyzbol sezonunun bitmesine kadar okulda kalmadılar; kitapların tadını aldılar ve yıl sonuna kadar düzenli olarak okula devam ettiler. İki yıldan beri okula gelmeyen bazıları bu yıl Ücretsiz Okul Diplomaları’nı kazandılar ve gelecek yıl liseye gitmeyi planlıyorlar.” diye açıklar.

 

(11) İYİ YOLLAR – İki ya da üç yerde yollardan söz ettim. İyileştirilmiş yollar meselesi her bir topluluk merkezinde tartışıldı, yani insanlar kendileri tartıştılar. Bu bölgenin yollarının kötü şartlarının neden olduğu zaman ve para israfı ve onları iyileştirmenin maliyeti bu toplantılara katılan vatandaşlar tarafından hesaplandı, hem de matematiksel olarak. Bu dikkate değer yılın nihai başarısı ise yolların iyileştirilmesi için toplam 250.000$’lık tahvillerin oylanması idi – yıl boyunca geliştirilen sosyal sermayenin çok büyük bir getirisi.

 

SONUÇ

 

Okuyucu topluluk araştırmaları, okula devam, akşam kursları ve iyi yollar gibi konuların “Kırsal Okul Topluluk Merkezi” başlıklı bir makalede tartışılmasının uygunluğunu sorgulayabilir. Bunların genellikle topluluk merkezi işi ile ilişkilendirilen konular olmadığını kabul ediyorum. Yine de, başarılarını tasvir ettiğim müdür ve öğretmenlerin topluluk inşa etmede çok sağlam temel attıklarına kesinlikle ikna oldum. Başarılan işte en önemlisi öğretmenlerin insanlar için yaptıkları şeyler değildi; gerçekten önemli olan şey öğretmenlerin insanları kendileri için bir şeyler yapmaya yöneltmeleri idi. İnsanlara neyi yapmaları gerektiğini söylerseniz, onlar size “Sen kendi işine bak.” diyeceklerdir. Fakat neyin yapılması gerektiğini onların kendilerinin keşfetmelerine yardım ederseniz, o yapılıncaya kadar tatmin olmayacaklardır. İlk şart, insanlar biraraya gelmeliler. Sosyal sermaye oluşturulmalı. Daha sonra topluluk ilerlemesi başlayabilir. İnsanların kendileri için gayreti oranında, topluluk sosyal sermayesi ve sosyal yatırımdan getiriler büyük olacaktır.

 

KAYNAKLAR

 

Nearing, The New Education, Chicago: Row, Peterson & Company.

Ward, The Social Center, New York: D. Appleton & Co.

Carney, Country Life and the Country School, Chicago: Row, Peterson & Company.

Filed, The Corn Lady, Chicago: A. Flanagan & Company.

Social and Civic Work in Country. Bulletin No. 18. Department of Education,

            Madison, Wisconsin.

Hanifan, A Handbook containing suggestions and programs for Community Social

            Gatherings at Rural Schoolhouses.



[*] L. J. Hanifan (1916),  “The Rural School Community Center,” Annals of the American Academy of Political and Social Science, Vol. 67, New Possibilities in Education. (Sep., 1916), pp. 130-138.

 

[†] Pamukkale Üniversitesi, İİBF, Kamu Yönetimi Bölümü, Yrd. Doç. Dr. E-mail: zeynelkilinc@yahoo.com