|
|
|
Mahkeme Kararı / Judgement / Rechtsprechung / Jugement |
|
|
|
|
|
|
Halkı din farklılığı gözeterek açıkça kin ve düşmanlığa tahrik etmek suçundan sanık Selahettin Aydar’ın TCK.nun 312/2-son ve 59. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile ceza-landırılmasına ilişkin İstanbul 6 Nolu DGM.since verilen 02.10.2002 gün ve 307-197 sayılı hüküm, sanık ve vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığının 16.12.2002 gün ve 183264 sayılı “onama” istekli tebliğnamesine dayalı olarak dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 19.3.2004 gün ve 357-2457 sayı ile;
“Anayasamızın 2. maddesi “Türkiye Cumhuriyeti”nin demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğunu belirttikten sonra, 14. maddesinde; temel hak ve hürriyetlerin hiç birinin, millet bütünlüğünü bozmak ve laik Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek amacıyla kullanıla-mayacağını hükme bağlamıştır. Ayrıca hiçbir uluslararası sözleşme, Demokratik devletleri ken-dilerini yıkmayı hedefleyen görüşlere hoşgörü göstermekle yükümlü kılmış değildir...
|
|
|
Yazan
: Anonim
|
|
|
Bu yazı dergimizin 37. sayisinda (MART 2005) yayinlanmis olup. Simdiye kadar 7985
kez okunmustur.
|
|
|
|
|
|
|
Yargıtay Birinci Hukuk Dairesi, 3.7.2003 tarih, E. 2003/4902 ve K. 2003/8056 sayılı kararında[1], intifa hakkına konu olan taşınmazın intifa hakkı sahibi tarafından kiraya verilmiş olması ve daha sonra intifa hakkının ölümle sona ermesiyle oluşan hukuki duruma ilişkin bir uyuşmazlığı inceleyip karara bağladı. Yaşam boyu tanınmış bir intifa hakkı çerçevesinde intifa hakkı konusu olan taşınmazı belirli süreli bir kira sözleşmesi ile kiraya verilmesinin sözkonusu olduğu bu uyuşmazlık, Yargıtay’a, esasen pratik olarak seyrek karşılaşılabilecek, ancak teorik ve doğmatik olarak önemli bir sorunu karara bağlama imkanını sunmuştur. Karara konu olaydaki temel sorun, malikin, intifa hakkı sona erdikten sonra kira sözleşmesi ile bağlı olup olmayacağıdır.
|
|
|
Yazan
: Mustafa AKSU
|
|
|
Bu yazı dergimizin 34. sayisinda (ARALIK 2004) yayinlanmis olup. Simdiye kadar 11907
kez okunmustur.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Kararı:
ESAS NO : 2003/12442
KARAR NO : 2003/13123
KARAR TARİHİ : 08.07.2003
KARAR ÖZETİ : GEÇERSİZ NEDENLE FESİH-İŞE İADE
1. Talep ve sipariş azalması ve ülkede yaşanan ekonomik kriz nedeniyle işverence iş akdinin feshinden önce fazla çalışmalar kaldırılmalı, işçinin rızası ile çalışma süreleri kısaltılmalı, iş zamana yayılmalı, kısaca fesih en son çare olarak düşünülmelidir.
2. 4773 sayılı Yasanın 13/D. Maddesinde “mahkeme feshin geçersizliğine karar verdiğinde, işçinin işe başlatılmaması halinde ödenecek tazminat miktarını da belirler” kuralına yer verilmiş olup, mahkemece bu tazminat miktarının belirlenmesi ile yetinilmelidir. Ayrıca tahsili yönünde hüküm kurulması hatalıdır.
3. İş güvencesine ilişkin tazminat işe iadeye dair kararın kesinleşmesini takiben işçinin süresi içinde işverene başvurması ve bir aylık süre içinde işverence işe başlatılmaması halinde muaccel olur, tazminat için dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi doğru değildir. İşçinin çalıştırılmadığı süre için kararın kesinleşmesine kadar hesaplanacak olan en çok dört ayla sınırlı ücret alacağı da, işçinin işe iade kararının kesinleşmesinden sonra süresi içinde işverene başvurduğu anda muaccel olan bir alacaktır.
DAVA : Davacı, iş sözleşmesinin davalı işverence haksız ve geçerli bir neden olmadan feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğine, işe iadesine, iş güvencesi tazminatı ve boşta geçen süre için ücret alacağına karar verilmesini talep etmiştir.
Yerel mahkeme, istekleri kabul etmiştir.
|
|
|
Yazan
: Anonim
|
|
|
Bu yazı dergimizin 20. sayisinda (EKİM 2003) yayinlanmis olup. Simdiye kadar 4408
kez okunmustur.
|
|
|
|
|
|
Bulunan Sayfa(lar) :
1 / 2/ 3/ 4/
|
|
|