|
|
|
Makaleler / Articles / Aufsätze / Articles |
|
|
|
|
|
|
|
|
Son yıllarda dünyadaki küreselleşme dinamiklerinin etkisiyle, ekonomik, toplumsal ve siyasal yapılanmalar büyük bir değişim içine girmiş, değişimin kuramsal ve pratik nedenlerini açıklamaya yönelik olarak bazı kavramlar ön plana çıkmıştır. Yaşanan bu dönüşümün boyutlarını açıklamada dört farklı aşama öne çıkmaktadır. Bunlar sırasıyla; sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş, Fordist üretimden esnek üretime geçiş, ulus-devletlerin dünyasından küreselleşmiş dünyaya geçiş ve modernist düşünceden post-modernist düşünceye geçiştir. Bu değişimlere paralel olarak sürdürülebilir kalkınma kavramının ortaya atılması ve bu kavram doğrultusunda dünya çapında alınan önlem ve gerçekleştirilen uygulamalar, bölgesel kalkınma politikalarının da sürdürülebilirlik boyutunda ele alınmaya başlanmasına neden olmuş ve böylelikle Bölgesel Kalkınma Ajansları (BKA) da ortaya çıkmıştır. Bölgesel ölçekte ekonomiyi canlandırmak, örgütlemek ve geliştirmek temel amaçlarıyla kurulan bu kurumlar, özellikle Avrupa Birliği üyesi ülkelerde, Birliğin de teşvikiyle, oldukça gelişmiş bir yapı sergilemeye başlamışlardır. Bu bağlamda, AB üyesi devletlerde faaliyet gösteren ve bölgelerine sağladıkları kazanımların boyutlarıyla tüm dünyaya örnek teşkil eden pek çok başarılı bölgesel kalkınma ajansı, günümüzde, Türkiye gibi bu konuda henüz etkili bir adım atamamış ülkelere örnek teşkil etmektedir.
|
|
|
Yazan
: Burcu UĞUŞ
|
|
|
Bu yazı dergimizin 49. sayisinda (MART 2006) yayinlanmis olup. Simdiye kadar 3569
kez okunmustur.
|
|
|
|
|
|
|
Uyuşturucu veya uyarıcı maddeler, toplumların geleceği bakımından gösterdiği tehlikelilik hali ile kullanımına bağlı ortaya çıkan sağlık sorunları nedeniyle üretimleri, dağıtımları ve kullanımları uluslararası sözleşmelerle kontrol altına alınmaya çalışılmıştır. İzinsiz veya ruhsatsız olarak üretim, ihraç, ithalleri ile her türlü ticaretleri ve nakledilmeleri uluslar arası sözleşmelere uygun biçimde hemen hemen tüm ülke iç hukuklarında yasaklanmış ve bu eylemler suç olarak tanımlanmıştır.
|
|
|
Yazan
: Yusuf YAŞAR
|
|
|
Bu yazı dergimizin 49. sayisinda (MART 2006) yayinlanmis olup. Simdiye kadar 3140
kez okunmustur.
|
|
|
|
|
|
|
MK’nun 28. maddesi uyarınca, çocuğun kişiliği, sağ olarak tamamıyla doğduğu andan itibaren başlar. Ana rahmindeki cenin, kişiliğe sahip olmayıp, annenin bir parçasıdır. Bu nedenle cenine, annenin izniyle tıbbî müdahalede bulunulabilir. Müdahale sonucu, tıbbî özen eksikliği nedeniyle ceninin gelişiminde bir anomaliye yol açılırsa, anne, uğradığı zararların tazminini hekimden isteyebilir. Doğumdan sonra da çocuk, uğradığı zararların tazminini, hem müdahaleye gerekli araştırmayı yapmadan izin veren annesinden ve hem de kusurlu davranışı sonucu kendisini sakat bırakan hekimden talep edebilir
|
|
|
Yazan
: Erdem Büyüksagis
|
|
|
Bu yazı dergimizin 48. sayisinda (ŞUBAT 2006) yayinlanmis olup. Simdiye kadar 3089
kez okunmustur.
|
|
|
|
|
|
|
İslamî yönetim sistemi oldukça özgürlükçü bir düzen olarak başlamış olmasına rağmen, ilk dört halifeden sonra sultanlığa dönmüştü. Bu dönüşün çok çeşitli zararlı sonuçları oldu. Konumuzla ilgili sonucu ise, yetkileri sınırlı bir devlet başkanı tipinden, daha geniş yetkilere sahip devlet başkanı tipine geçilmiş olmasıdır.
|
|
|
Yazan
: Abdullah DEMİR
|
|
|
Bu yazı dergimizin 48. sayisinda (ŞUBAT 2006) yayinlanmis olup. Simdiye kadar 4425
kez okunmustur.
|
|
|
|
|
|
Bulunan Sayfa(lar) :
1/ 2/ 3/ 4/ 5/ 6/ 7/ 8/ 9/ 10/ 11/ 12/ 13/ 14/ 15/ 16/ 17/ 18/ 19/ 20/ 21/ 22/ 23/ 24/ 25/ 26/ 27/ 28/ 29/ 30/ 31/ 32/ 33/ 34/ 35/ 36/ 37/ 38/ 39/ 40/ 41/ 42/ 43/ 44/ 45/ 46/ 47/ 48/ 49/ 50/ 51/ 52/ 53/ 54/ 55/
|
|
|