Guncelleme : 31.01.2017 20:16:01
 
 
 
 
Ana Sayfa Dergi Hakkında Yayın İlkeleri iletişim
 
 
Arama
Aramak için:
Site icinde Ara
Internette Ara


Site Icerigi
Makale
Çeviri
Belge
Karar Çevirisi
Kitap İncelemesi
Uluslararasi Sözlesmeler
Mahkeme Kararı
Kanun Tasarısı
Anayasa Mahkemesine İptal Başvurusu
Mevzuat
Yönetmelik Taslağı
Yönetmelik Değişikliği
E-Kitap

E-Akademi de"Makale" kategorisinde
55 sayfada Toplam 272 yazi bulundu.

Makaleler / Articles / Aufsätze / Articles
  ÇOCUK KAVRAMI VE MEDENİ HUKUK AÇISINDAN ÇOCUK HAKLARININ TARİHİ GELİŞİMİ

İnsanın, insanca yaşama hakkı kolaylıkla kazanılmamış, bu uğurda özellikle Avrupa’da büyük mücadeleler verilmiştir. Ancak özgürlüklerin en fazla yaşandığı ve yaygınlaştığı günümüzde bile bu hakkı elde edememiş milyonlarca insan bulunmak-tadır. Çocukluk, insan yaşının belirli bir evresini oluşturmakla beraber, çocukların yetişkin bir insan gibi kendini tam olarak anlatıp savunma yeteneğine sahip olmama-sı nedeniyle, daha fazla hor görülüp dışlanabildiği görülmektedir. Bu nedenle çocuk kavramının ne anlama geldiğinin tartışılması, onun korunması için gerekli çalışmala-rın yapılması gerekmektedir.
Bizde bu çalışmada öncelikle hukukun değişik dallarını nazar alarak çocuk kavramının neyi ifade ettiğini incelemeye çalıştık. İkinci olarak medeni hukuk açı-sından çocuk haklarının tarihi gelişimini ele aldık

Yazan : Cemil ÇELİK
Bu yazı dergimizin 36. sayisinda (ŞUBAT 2005) yayinlanmis olup.
Simdiye kadar 41565 kez okunmustur.

  ELEKTRİK ENERJİSİ YATIRIMLARINDA HAZİNE GARANTİSİ

Bu çalışmada, dünyada ve Türkiye’de elektrik enerjisinin genel durumuna şöyle bir göz attıktan sonra asıl inceleme konumuz olan elektrik enerjisi ya-tırımları ve hazine garantileri ilişkisinin incelenmesine geçilecektir. Yani 1980’lerden bu yana enerji sektörünün piyasaya bırakılmasıyla başlayan dönem içerisinde, yatırımların sağlanmasında temin edilen kredilerin mu-kabilinde istenilen hazine garantilerinin akıbeti araştırılacaktır. Yaklaşık 20 yıllık gelişim süresinde sayısız eneri yatırımı gerçekleşmiş ve bunların he-men hemen hepsinde hazine garantileri temin edilmiş durumdadır. Sözleş-mede belirlenen şartlar çerçevesinde işler beklenildiği gibi yürümediği za-man asıl borçlunun mükellefiyetlerini yerine getirmemesi halinde sözkonusu borç kefil konumunda olan hazineye dönmektedir. Bu da kamu borç stokunu artıran önemli nedenlerden birisi olarak kendini göstermekte-dir. Türkiye’nin 1999 yılında girdiği ekonomik kriz, kamu maliyesini ciddi sıkıntılara sokmuş ve sonrasında yardımına muhtaç duruma düştüğü IMF ile ekonomik programlar oluşturulmuştur. IMF’nin de uyarılarıyla, yatırım-larda hazine garantisi temininde kısıtlamaya gidilmesi bir politika olarak gelişmeye başlamıştır . Bunda yap-işlet-devret ve yap-işlet modellerinin kapsamında başarılı olmayan projelerinin maliyeti de etkili olmuştur ki bu yatırımların hemen hepsinde hazine garantileri bulunmaktaydı . Bütün bu sıkışmaların neticesinde hükümet hazine garantilerinin kısıtlanması anla-mında ilk ciddi yasal düzenlemesini yaparak 4628 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesiyle enerji piyasasında hazine garantilerinin kalktığı kayıt altına alınmıştır. Bu düzenleme sonucunda son durum nasıl olacaktır. Gerçekten enerji yatırımlarında hazine garantileri kalkmış mıdır ve bu durum yap-işlet-devret modelini nasıl etkileyecektir, burada bu soruların cevabı araştı-rılacaktır.

Yazan : Gökhan Kürşat YERLİKAYA
Bu yazı dergimizin 36. sayisinda (ŞUBAT 2005) yayinlanmis olup.
Simdiye kadar 4576 kez okunmustur.

  YENİ STAND-BY ANLAŞMASI ÇERÇEVESİNDE 2005 BÜTÇESİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Bu çalışmada Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından gelişmekte olan ülkelerde uygulanan istikrar politikalarının kamu bütçesi üzerindeki etkisi, 2005 bütçe tasarısı çerçevesinde ele alınacaktır. Uluslararası Para Fonu (IMF) gelişmekte olan ülkelerin kalkınma süreçlerinde karşılaştıkları en önemli sorunu, kronik ödemeler dengesi açıkları ve uzun süreli enflasyon olarak tanımlamaktadır. Bu çerçevede önerilen istikrar politikalarının temelini, ödemeler dengesinde kalıcı bir iyileşme ve enflasyon oranında gerileme hedefleri oluşturmaktadır. Sayılan hedefleri gerçekleştirmek üzere tipik IMF içerikli bir istikrar programında genel olarak, devalüasyon veya döviz kuru ayarlamaları eşliğinde uluslararası ticaretin serbestleştirilmesi, para ve kredi sınırlamaları, yurtiçi fiyat ayarlamaları, kamu harcamalarının azaltılması, dış borç ödemelerinin gerçekleştirilmesi önlemleri yer almaktadır. Sözkonusu önlemler çerçevesinde, istikrar programları hedeflerini gerçekleştirmek üzere kamu bütçesi önemli işlevler üstlenmektedir.

Yazan : Yasemin ÖZUĞURLU
Bu yazı dergimizin 36. sayisinda (ŞUBAT 2005) yayinlanmis olup.
Simdiye kadar 2188 kez okunmustur.

  Wirkungen einer Fusion im engen Oligopol

Dünya ticaretinin liberalleşmesi (WTO, GATT), bölgesel birliklerin güçlenmesi (EU,NAFTA) , finans piyasalarının entegrasyonu ve bilgiye ulaşımın kolaylaşması gibi gelişmelerin hepsi giderek sertleşen global rekabet ortamının habercileridir. Bir çok büyük şirket için bu global rekabet ortamında başarılı olabilmenin yolu ‘Global Oyun-cu’ olabilmekten geçiyor, belkide bazıları için ayakta kalabilmenin tek yolu bu. Büyük şirketler kendi iç dinamikleriyle yada dış dinamikler aracılığıyla değişmeye, bu duruma ayak uydurmaya çalışırlarken, yoğunlaşmalar burada büyük ve önemli bir rol oynuyor. Mal ve Hizmet piyasalarındaki ‘Rekabet’ ortamının zarar görmemesi veya bu piyasalar-da hakim durum yaratılmaması yahut mevcut bir hakim durumun güçlendirilmesinin önlenmesi amaciyla belirli eşikleri aşan yoğunlaşmalar ise rekabet politikaları çerçeve-sinde ulusal ve bölgesel anlamda denetime tabi tutuluyorlar.
Bir yoğunlaşma şayet dar oligopol bir piyasada gerçekleşirse, bu durumda rekabet ortamı piyasada halihazırda az olan oyuncu sayısı daha da azalacağı için doğal olarak daha fazla zarar görüyor.
Çalışma genel olarak oligopol durumu ve yoğunlaşma olgusuna yönelik bir bakış açısı sağladıktan sonra özellikle yoğunlaşmaların dar oligopol piyasalara etkileri üzerine ayrıntılı açıklamalara yer vermektedir.

Yazan : Erkan DANİS
Bu yazı dergimizin 35. sayisinda (OCAK 2005) yayinlanmis olup.
Simdiye kadar 1931 kez okunmustur.

  TÜRK HUKUKUNDA LOKAVT VE YASADIŞI LOKAVT İLE İŞYERİNİN KAPATILMASI ARASINDAKİ İLİŞKİ

Lokavtın özellikle de yasadışı lokavtın işyerinin kapatılması kavramıyla yakın bir ilişkisi vardır. Lokavt da işyerinin kapatılmasıyla sonuçlanan bir eylem olduğundan aralarında benzerlikler bulunmaktadır. Ancak, işyerinin kapatılmış olması, her zaman lokavtın var olduğu anlamına da gelmez. Özellikle toplu iş uyuşmazlığı sürecinde işverenin işyerini kapatması bazı durumlarda lokavt olarak değerlendirilebilir. Ancak, her olayı. meydana geliş şartlarını dikkate alarak değerlendirmek ve ona göre hukuki nitelendirmesini yapmak gerekir.
Bu amaçla, öncelikle lokavt kavramı, tanımı ve unsurlarıyla birlikte ortaya konmaya çalışılacaktır. Özellikle lokavt kavramını işyerinin kapanmasıyla ayırt edebilmek için, işçilerin topluca işten uzaklaştırılması, işyerinden uzaklaştırmanın işyerinde faaliyeti tamamen durduracak tarzda olması ve lokavtın amaç unsuru üzerinde de durulacaktır. Daha sonra, yasadışı lokavt kavramı ele alınacak, yasadışı lokavtın iş sözleşmelerine ve işçilik haklarına etkisi konusu incelenecektir. Son olarak, toplu iş uyuşmazlığı sürecinde işyerinin kapatılması üzerinde durulacak, bu durumun hangi hallerde lokavt (yasadışı lokavt) teşkil edeceği konusu ortaya konulmaya çalışılacaktır.

Yazan : Ali Cengiz KÖSEOĞLU
Bu yazı dergimizin 34. sayisinda (ARALIK 2004) yayinlanmis olup.
Simdiye kadar 3761 kez okunmustur.


Bulunan Sayfa(lar) : 1/ 2/ 3/ 4/ 5/ 6/ 7/ 8/ 9/ 10/ 11/ 12/ 13/ 14/ 15/ 16/ 17/ 18/ 19/ 20/ 21/ 22/ 23/ 24/ 25/ 26/ 27/ 28/ 29/ 30/ 31/ 32/ 33/ 34/ 35/ 36/ 37/ 38/ 39/ 40/ 41/ 42/ 43/ 44/ 45/ 46/ 47/ 48/ 49/ 50/ 51/ 52/ 53/ 54/ 55/
Site Menu

 




Bu site INTERNETsahibi Int. Hiz. Tarafindan Host Edilmektedir.
Ttec Plus Cep Telefonu Aksesuarı