Guncelleme : 31.01.2017 20:16:01
 
 
 
 
Ana Sayfa Dergi Hakkında Yayın İlkeleri iletişim
 
 
Arama
Aramak için:
Site icinde Ara
Internette Ara


Site Icerigi
Makale
Çeviri
Belge
Karar Çevirisi
Kitap İncelemesi
Uluslararasi Sözlesmeler
Mahkeme Kararı
Kanun Tasarısı
Anayasa Mahkemesine İptal Başvurusu
Mevzuat
Yönetmelik Taslağı
Yönetmelik Değişikliği
E-Kitap

E-Akademi de"Makale" kategorisinde
55 sayfada Toplam 272 yazi bulundu.

Makaleler / Articles / Aufsätze / Articles
   “INCOTERMS 2010” KURALLARI HAKKINDA GENEL BİLGİ VE BU KURALLAR KAPSAMINDA “DAT VE DAP” TİCARİ TERİMLERİ

Incoterms® kuralları, dünya genelinde ulusal ve uluslararası mal satım sözleşmelerinde kullanılan ve uluslararası kabule sahip kurallardır. İlk kez 1936 yılında yayımlanan Incoterms kuralları, en yaygın şekilde kullanılan ticari terimlerin uluslararası kabul edilmiş tanımlarına ve yorumlanmalarına yönelik kurallar sağlamaktadır. Milletlerarası Ticaret Odası’ nın yerel ve uluslararası ticari terimlerin kullanılmasına ilişkin Incoterms kuralları, küresel ticaretin yürütülmesini kolaylaştırmaktadır. Bir satım sözleşmesinde Incoterms kuralına yapılan bir atıf, sözleşme taraflarının yükümlülüklerini belirlemeyi kolaylaştırır ve hukuki riskleri azaltır.

Yazan : Nesrin Akın Sunay
Bu yazı dergimizin 127. sayisinda (EYLÜL 2012) yayinlanmis olup.
Simdiye kadar 1845 kez okunmustur.

  6102 SAYILI YENİ TÜRK TİCARET KANUNU’NA GÖRE ŞİRKETLERİN BÖLÜNMESİ VE BÖLÜNMEYE HÂKİM İLKELER

Türk Hukukunda bölünmenin maddi hukuk boyutu Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 159 – 179 maddeleri arasında, ilk kez düzenlenmiştir . 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu’ndan önce, bölünme konusunda çeşitli yasal düzenlemeler yapılmasına rağmen, şirketler hukuku alanında kanuni bir düzenleme bulunmamaktaydı . Buna karşın Kurumlar Vergisi Kanunu’nun (KVK) 18 ve 19. maddelerinde bölünme düzenlenmişti . Vergi hukuku alanındaki bu düzenleme ile bölünme pozitif bir hukuki kaynağa sahip olmasına karşın, konunun şirketler hukuku yönü eksik kalmıştı . Yeni Türk Ticaret Kanunu, KVK’daki bölünmeye ilişkin hükümlerden farklı olarak, bölünmeyi ayni sermaye konulması ön kabulüne değil, kısmi külli halefiyete dayalı bir yeniden yapılandırma modeli olarak ele alıp düzenlemiştir .
Türk Ticaret Kanunu’nun bölünmeyle ilgili hükümlerinin kaynağı Avrupa Birliğinin (Avrupa Ekonomik Topluluğu) 17.12.1982 tarih ve 82/891/EEC sayılı 6. Konsey Yönergesi ile İsviçre Birleşme Kanunu ve bu kanunun ön tasarısıdır. Ayrıca İsviçre Birleşme Kanunu (İsv. Bir. K.), Alman Nevi Değiştirme Kanunu’ndan esinlenerek hazırlandığı için, Alman Nevi Değiştirme Kanunu da dolaylı kaynaklardandır .
Bölünme, çok büyüyen ve çekirdek işletme konusundan uzaklaşan şirketlerin ana konularına dönebilmelerine olanak sağlayan bir yeniden yapılandırma yöntemidir. Ayrıca bölünme; aile şirketlerinde mirasın paylaşımında ve iki veya üç gruplu şirketlerde sorunları (ihtilâfları) çözmek amacıyla da kullanılabilir. Bunların yanında bölünme, holding sistemine geçişte de bir araç olabilir .

Yazan : Ramazan Durgut
Bu yazı dergimizin 126. sayisinda (AĞUSTOS 2012) yayinlanmis olup.
Simdiye kadar 2627 kez okunmustur.

  6103 SAYILI KANUN’UN 25. MADDESİNİN UYGULAMA ALANINA İLİŞKİN DEĞERLENDİRMELER

Türk Ticaret Kanunun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un (6103 sayılı Kanun) 25. Maddesi gereğince yönetim kuruluna tüzel kişinin temsilcisi olarak seçilmiş olan kişilerin Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren üç ay içinde istifa etmesi, onun yerine de tüzel kişinin ya da bir başkasının seçilmesi gerekir. Bu hükmün ayrım gözetmeksizin bütün tüzel kişi temsilcisi yönetim kurulu üyelerine uygulanıp uygulanmayacağı bu çalışmanın konusunu teşkil etmektedir.
Bu çerçevede anonim şirket yönetim kurulu üyeliklerine tüzel kişilerin uygulamada nasıl atama yaptığı sorunu öncelikle ortaya konulmalıdır. Hemen vurgulamalıyım ki, tüzel kişilerce atanan yönetim kurulu üyelerinin hepsinin niteliği aynı değildir.
Aşağıda önce tüzel kişilerin anonim şirketlere tüzel kişilerin yönetim kurulu üyesi atamalarına ilişkin Türk Ticaret Kanununda ve diğer Kanunlardaki düzenlemeler incelenecektir. Bu üye atama işlemlerinin mahiyetinin kanunlarda aynı şekilde düzenlenmediği, atama-temsil ve yönetimdeki işlevlerinin de aynı olmadığı açıklığa kavuşturulacaktır.

Yazan : Tekin Memiş
Bu yazı dergimizin 126. sayisinda (AĞUSTOS 2012) yayinlanmis olup.
Simdiye kadar 2596 kez okunmustur.

  HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU YARGILAMA MODELİNDE ÖNİNCELEME SAFHASI

6100 S. HMK’ da 1086 S. HUMK’dakinden farklı bir yargılama inşa modeli benimsenmiştir. Yeni Kanun, dilekçe kurallarına ilişkin bazı değişikliklerin yanı sıra, davanın yargılama için hazırlanmasına yönelik yeni bir araç getirmiştir: Öninceleme. Kanunda bir yargılama inşa aracı olarak benimsenen öninceleme prosedürü, bazı yapısal özellikler bir kenara bırakıldığında, mukayeseli hukukta yargılamanın hazırlık ve esas duruşma safhaları şeklinde katı veya esnek biçimde bölünmesi esasına dayalı bazı yargılama modellerinde benimsenen hazırlık araç ve usullerine benzemektedir. Burada, iki temel amaç sözkonusudur: i)her ne zaman mümkünse davanın sonraki safhaya aktarılmadan karara bağlanması, ii) delillerin belirlenip sunulması için ve bunu takip eden yargılama adımları bakımından davadaki temel meselenin belirlenmesi. Buna göre, öninceleme kurumu da davanın yargılama ve hüküm için olgunlaştırılmasına yönelik bir yargılama inşa ve hazırlık aracıdır. Bu özellik, Kanunun ilgili hükümlerinin yorumlanması ve boşlukların doldurulmasında, yargılama sistemimiz özellikleri çerçevesinde, dikkate alınmalıdır. Bu makalede, önincelemenin konusu ve kapsamı ile öninceleme tutanağı bu şekilde bir yaklaşımla açıklanmaya çalışılmıştır.

Yazan : Cengiz Topel Çelikoğlu
Bu yazı dergimizin 125. sayisinda (TEMMUZ 2012) yayinlanmis olup.
Simdiye kadar 1801 kez okunmustur.

  İDARİ İŞLEMİN UYGULANMASI

Kuvvetler Ayrılığı ilkesine göre erklerden biri olan Yürütme ve onun uzantısı olan İdare hukuksal bir araç olan işlemler ve fiziksel bir olgu sayılan eylemler yapabilme olanağı ile donatılmıştır. Diğer iki erk olan Yasama ve Yargı organları tarafından yapılan işlemlerin yürütülmesi veya uygulanması yani eyleme dönüştürülmesi Yürütme veya İdare tarafından gerçekleştirilmektedir .İdare organının icrai niteliği, kanunlarda düzenlenmiş olan görevlerini yerine getirmek üzere uyguladığı idari usuller ve aldığı icrai kararlarla, idari usullere uygun olarak yapılmış hukuki statülere uymak yükümlülüğünde olan idare edilenleri, bu statülere koymasından kaynaklanmaktadır. Kamu Hukukunda ayrıcalıklar alanı, kendilerine egemenlik yetkileri tanınmış Devlet organlarına özgü olmakla birlikte, bireyler üzerindeki somut etkileri açısından esas itibarıyla genel anlamda İdare organına özgü bir alandır . Diğer bir ifadeyle, kamu gücü ayrıcalığını kullanarak hareket etme esas itibarıyla idareye ve onun ajanlarına tanınmış üstün bir güçtür. İdareye idari işlemler açısından tanınmış bütün bu ayrıcalıklar, idarenin keyfiyetine bağlı olmayıp, idarenin görevlerini yerine getirmek üzere yaptığı tüm işlemler bu ayrıcalıkların kullanılmasını içermektedir. Ayrıca idarenin sahip olduğu asli hukuki araç olan idari işlemlere gerektiği zaman ve yerde başvurulmuş olup olmadığına bakılarak idari görevlerin yerine getirilip getirilmediği tespit edilmekte, gerektiği zamanda ve yerde idari işlemlerin yapılmaması idari ve cezai sorumluluğu doğurmaktadır .

Yazan : Gülseven Şeker
Bu yazı dergimizin 122. sayisinda (NİSAN 2012) yayinlanmis olup.
Simdiye kadar 2433 kez okunmustur.


Bulunan Sayfa(lar) : 1/ 2/ 3/ 4/ 5/ 6/ 7/ 8/ 9/ 10/ 11/ 12/ 13/ 14/ 15/ 16/ 17/ 18/ 19/ 20/ 21/ 22/ 23/ 24/ 25/ 26/ 27/ 28/ 29/ 30/ 31/ 32/ 33/ 34/ 35/ 36/ 37/ 38/ 39/ 40/ 41/ 42/ 43/ 44/ 45/ 46/ 47/ 48/ 49/ 50/ 51/ 52/ 53/ 54/ 55/
Site Menu

 




Bu site INTERNETsahibi Int. Hiz. Tarafindan Host Edilmektedir.
Ttec Plus Cep Telefonu Aksesuarı