|
|
|
Makaleler / Articles / Aufsätze / Articles |
|
|
|
|
|
|
|
|
Hak ve özgürlüklerin temel rejimi bağlamında 1982 Anayasasının en çok eleştirilen yanlarından birisi, yasama organına istisnasız bütün hak ve özgürlüklerin sınırlanabilmesi yetkisini tanıyan bir “genel sınırlama hükmü”ne (md.13/1) yer vermiş olmasıydı. 1982 Anayasasını demokratik anayasacılıktan uzaklaştıran noktaların başında bu hüküm gelmekteydi. Çünkü böylece, “özgürlüğün kural, sınırlamanın istisna” olduğu liberal anayasacılık geleneğine ters düşülmekte, sık tekrarlandığı biçimiyle adeta “sınırlılık kural, özgürlük istisna haline” dönüştürülmüş bulunmaktaydı.
2001 Anayasa değişiklikleriyle genel sınırlama nedenleri kaldırılmış (md.13), yeni düzenlemeye göre temel hak ve özgürlüklerin “özlerine dokunulmaksızın” yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak “kanunla” sınırlanabileceği hükmü getirilmiştir. Bu sınırlamalar, anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamazlar. Keza 3.10.2001 tarih ve 4709 sayılı yasa ile temel hak ve özgürlükleri düzenleyen kimi anayasa maddelerinde de değişiklikler yapılmış, daha önce genel sınırlama sebepleri (md.13) arasında yer alanlardan, hak ve özgürlüklerin niteliğine uygun düşenleri bu maddelerde önceden var olan sınırlama sebeplerine eklenmiştir. Bu paralelde Anayasanın 26/2 maddesi de değiştirilmiş, önceden genel sınırlama nedeni olarak öngörülen “Cumhuriyetin” sözcüğü, “cumhuriyetin temel nitelikleri”, biçiminde “düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” için bir sınırlama nedeni olarak korunmuştur. Benzer bir hüküm “Bilim ve Sanat Hürriyeti”(Any. Md.27/2) ve “Basın Hürriyeti”nin sınırlama nedenleri arasında (Any. Md.28/3) da yer almaktadır.
|
|
|
Yazan
: Mustafa KOÇAK
|
|
|
Bu yazı dergimizin 21. sayisinda (KASIM 2003) yayinlanmis olup. Simdiye kadar 4428
kez okunmustur.
|
|
|
|
|
|
|
Teknolojik gelişmelere paralel olarak, üretilen mal ve hizmetlerin, tüketicilere tanıtılması ve onlara ulaştırılması açısından reklam teknikleri ve çeşitleri hızla artmakta ve reklamlar karşısında hedef kitle olan tüketicilerin korunması amacıyla sınırlayıcı bir takım düzenlemeler kaçınılmaz olmaktadır. Reklamların sayılarının fazla olması, en gelişmiş tekniklerin kullanılması, muhataplarının yaş, kültür, eğitim seviyesi vs. itibariyle farklı toplum kesimlerinden oluşması gibi sebepler, tüketicilerin korunması için bir takım düzenlemeleri haklı göstermektedir.
|
|
|
Yazan
: Yusuf BÜYÜKAY
|
|
|
Bu yazı dergimizin 21. sayisinda (KASIM 2003) yayinlanmis olup. Simdiye kadar 5368
kez okunmustur.
|
|
|
|
|
|
Bulunan Sayfa(lar) :
1/ 2/ 3/ 4/ 5/ 6/ 7/ 8/ 9/ 10/ 11/ 12/ 13/ 14/ 15/ 16/ 17/ 18/ 19/ 20/ 21/ 22/ 23/ 24/ 25/ 26/ 27/ 28/ 29/ 30/ 31/ 32/ 33/ 34/ 35/ 36/ 37/ 38/ 39/ 40/ 41/ 42/ 43/ 44/ 45/ 46/ 47/ 48/ 49/ 50/ 51/ 52/ 53/ 54/ 55/
|
|
|