Guncelleme : 31.01.2017 20:16:01
 
 
 
 
Ana Sayfa Dergi Hakkında Yayın İlkeleri iletişim
 
 
Arama
Aramak için:
Site icinde Ara
Internette Ara


Site Icerigi
Makale
Çeviri
Belge
Karar Çevirisi
Kitap İncelemesi
Uluslararasi Sözlesmeler
Mahkeme Kararı
Kanun Tasarısı
Anayasa Mahkemesine İptal Başvurusu
Mevzuat
Yönetmelik Taslağı
Yönetmelik Değişikliği
E-Kitap

E-Akademi de"Makale" kategorisinde
55 sayfada Toplam 272 yazi bulundu.

Makaleler / Articles / Aufsätze / Articles
  4748-4771 Sayılı Yasalarla Dernekler Kanunu'nda Yapılan Değişiklikler ve Mevzuata Etkisi

Ι.Genel Olarak

1- Değişikliklere İlişkin Genel Gerekçe
TC. Anayasasında 3.10.2001 tarihli ve 4709 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle, temel hak ve hürriyetlerin özlerine dokunulmaksızın Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebepler ve kanunla sınırlanabilen yeni bir sistem getirilmiştir. Bu değişiklikle, hukuk sistemimizde temel hak ve hürriyetlerin sınırları bakımından bir genişleme sağlanmıştır.

10-11 Aralık 1999 tarihlerinde Helsinki’de yapılan Avrupa Birliği Toplantısında Türkiye’nin üyelik için aday olarak kabul edilmesiyle yeni bir boyut kazanan Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri her geçen gün yoğunlaşmaktadır. Bu doğrultuda,Türkiye ile ilgili olarak 04.12.2000 tarihinde onaylanan “Katılım Ortaklığı Belgesi” ‘nin ardından, 19.03.2001 tarih ve 2001/2129 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla kabul edilen “Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine ilişkin Türkiye Ulusal Programı”, 24.02.2001 tarih ve 24352 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Çağdaş demokrasiler, temel hak ve hürriyetleri sağlamayı hedef alan çoğulcu, katılımcı düşünceye dayanan, hoşgörü ortamında gelişen yönetim biçimleridir. Çağımızda insana temel hak ve hürriyetlerin tanınması, evrensel bir ilgi konusu olmakla kalmamış, bunların güvence altına alınarak aykırı uygulamalardan korunması amacıyla da bazı uluslararası kuruluşlar oluşturulmuştur. Bu hakları güvence altına alan söz konusu kuruluşlar bünyesinde çeşitli uluslararası belgeler de kabul edilmiştir. Bu kuruluşların başında, tüm dünya ülkelerini kapsayan Birleşmiş Milletler Teşkilatı ile demokratik Avrupa ülkelerinin siyasal birliği olan Avrupa Konseyi gelmektedir. Konuyla ilgili uluslararası belgelerin en önemlileri ise BM Genel Kurulunca 10.12.1948 tarihinde kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ile Avrupa Konseyi bünyesinde imzalanan ve kısaca “ Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi” olarak anılanlardır.

Yazan : Hüseyin ALTAŞ
Bu yazı dergimizin 20. sayisinda (EKİM 2003) yayinlanmis olup.
Simdiye kadar 4601 kez okunmustur.

  Şili'li Çocukların Almanya'da Evlat Edinilmesi (Plettenberg Asliye Mahkemesinin 25. 09. 1992 tarih ve 4 XVI 8/90 sayılı kararı üzerine)

I.Giriş
Şili, son yıllarda evlatlık hukukunu değiştiren/reforme eden ve yapmış olduğu özel kanuni düzenlemelerle yabancı evlat edinmelerde çocukların korunmasını iyileştirme arayışı içinde olan Latin Amerika ülkelerinden biridir (18703 Sayılı Kanun, D. O. 10.05.1988)[1]. 1988 yılındaki değişikliklerden önce dahi Şili’de çocukların daha sonra evlatlık alanın ülkesinde evlat edinilmek üzere ülkeyi terk edebilecekleri kabul edilmekteydi. Bu tür yabancı evlat edinmeler bugün artık genel olarak yalnızca 18 yaşın altındaki, ya tam öksüz, kökenleri belirsiz ya da aileleri tarafından terkedilmiş “velisiz” çocuklar için söz konusu olabilmektedir. Olayda söz konusu olan soyu -ismen bilinen- anne tarafından tanınmayan ya da tespit edilemeyen ve babası da tamamen belirsiz olan evlilik dışı bir Şili’li çocuğun evlat edinilmesidir. Bir Şili mahkemesi, annenin rızasıyla çocuğun evlat edinilmek üzere yurt dışına çıkmasını onaylar, aynı zamanda Alman vatandaşı olan evlat edinen kişiye çocuğun “velayet hakkını” verir ve öz annenin çocukla bundan sonra görüşemeyeceğini karara bağlar.

İnceleme konusu 25.09.1992 tarihli evlatlık kararı, yabancı ülke ilişkili bir evlat edinmenin böyle ilk bakışta “yalın” bir olayda dahi ne tür zorluklar doğurduğunu bir kere daha göstermiştir. Karar çok önemli, çünkü vesayet mahkemesi alışılmadık boyutta yabancı usul aşamalarını Alman evlatlık sürecine dahil etme çabası göstermiştir. Nitekim mahkeme rıza şartları sorunu için haklı nedenlerle, Alman evlat edinme pratiğinde gerçektende nadir olarak başvurulan ikame/temsil hukuksal kurumuna müracaat etmiştir. Rıza statüsüne ilişkin açıklamalar eksik kalmış görünürken, çocuğun temsili sorununa ilişkin çözüm de genel kabul görmüştür.

Yazan : Eva Maria HOHLERNEIN (Türkçeye Kazandıran Ahmet Cemal RUHİ)
Bu yazı dergimizin 20. sayisinda (EKİM 2003) yayinlanmis olup.
Simdiye kadar 2540 kez okunmustur.

  Vergi Hukuku Uygulamasının Temel Sorunu: Norm ve Somut Olay Arasındaki Uçurum

I. Giriş
Bir kararın meşrulaşmasının çıkış noktası genellikle yasadır. Yasa her şeyden önce direktiflerden oluşur. Her yasal direktif dil sayesinde aktarılır. Bir yasa metninin anlamı uygulamacı için çoğu zaman problemdir; çünkü dil kendi kapsamında tam olarak tespit edilmiş kavramları değil, aksine olası anlamı değişen normun çerçevesine, cümle oluşumuna ve kelimenin vurgusuna göre farklı olabilecek esnek ifadeleri kullanır. Yaşanan olay içeriklerini belirten kelimeler tam değildir, bilakis örnekler vasıtasıyla sunulur ve öğretilir. Bu suretle kelimenin anlam içeriği, yasayı uygulayanın kelime ile neyi bağlamak istediğine göre değişir.

Yasa koyucu çoğu kez -geleneksel terminolojiye göre- özellikle büyük “kavram yapıları”na sahip olan belirsiz hukuk kavramlarını kullanır. Belirsiz hukuk kavramları ve genel hükümler doldurulma gereksinimi olan kavramlardır. Yargıç bu yüzden sorun olan hukuk normunu (büyük önermeyi) bizzat değerlendirerek işlemek zorundadır. Bazen ilk bakışta belirli veya açık görünen yasa kavramlarının yorumlanması gerekebilir. Bu nedenle yargısal içtihatlarda sıkça kullanılan “açık yasa metinleri yorumlanamaz” ifadesi yanlıştır. Çünkü açıklığın/belirliliğin tespiti, ancak norm ya da norm unsurlarının dahil edildiği çerçeve ve durumların analiziyle sağlanabilir.

Yazan : Hakan BİRSENOĞUL
Bu yazı dergimizin 20. sayisinda (EKİM 2003) yayinlanmis olup.
Simdiye kadar 5280 kez okunmustur.

  'ABD Hukukunda Özel Hayatın Gizliliği'

I. GİRİŞ
Kitle iletişim alanında yaşanan teknolojik gelişmeler, bir çok hukuksal sorunu da beraberinde getirdi. Özellikle bilgisayar teknolojisinin gelişmesi ve internet vasıtasıyla sesli, yazılı ve görsel iletişimin kolaylaşması, sanal alem adı verilen alanın düzenlenmesi gereğini de zorunlu kılmıştır.

Bu hususa ilişkin olarak yapılması gereken düzenlemelerin, kişilerin özel hayatlarına sınırlama yada müdahale getirmemesi, güvenlik amaçlı olarak yapılması, gerekli olan soruşturma ve araştırmaların, sıkı ilke ve esaslara bağlanması zorunludur. Unutulmamalıdır ki, hukuk genelde toplum, özelde kişilerin menfaatlerini ve özgürlük alanlarını genişletmek, azami derecede kişilerin mutluluğunu ve refahını sağlamayı amaçlar. Dolayısıyla yasa koyucu, kişilerin özel alanı yada özel hayatına ilişkin olarak, müdahale sayılabilecek, her türlü kısıtlama yada sınırlamadan kaçınmak durumundadır. Hukukun diğer alanlarında olduğu gibi, buradaki özgürlük alanı da, diğerlerinin özgürlük alanı sınırına kadar olmalıdır. Bu alanın ne kadar geniş olacağı, mahkemeler tarafından, kişilerin özel hayatı lehine genişletici yorumlar yapılmak suretiyle, sınırlar zorlanmalı ve yasa koyucu bu mevzuda cesaretlendirilmelidir.

Yapmış olduğum bu araştırmada, ABD toplumunda yaşanan özel hayata ilişkin olaylara, mahkemelerin konuya ilişkin olarak vermiş oldukları kararlara ve tartışmalara yer vermeye çalışacağım.

Yazan : Mustafa CAN
Bu yazı dergimizin 19. sayisinda (EYLÜL 2003) yayinlanmis olup.
Simdiye kadar 4483 kez okunmustur.

  Gelir Teorileri Bağlamında Avrupa Birliği ve Türkiye'deki Gelir Tanımlaması ve Sonuçları: Karşılaştırmalı Bir Analiz

Abstract
Currently, most of the developed countries shift their income tax system away from schedular income tax to gloabal income tax. In the European Union definition of income in income tax system is important because of implementation of tax harmonization measures. Different income definations in European Union countries may cause different tax burdens. Although most of the developed countries have been implementing global income tax base in definition income to achieve social justice and fiscal aims, Turkey decided in early 2003 to shift income tax system to schedular income tax.
* Key Words: European Union, Income Tax

Özet
Günümüzde gelişmiş ülkelerin birçoğu gelir vergisi sistemlerinde kaynak teorisinin benimsendiği gelir tanımlamasından safi artış teorisinin benimsendiği gelir vergisi sistemine geçmişlerdir. Avrupa Birliği’nde gelir vergisinde gelir tanımlaması vergi uyumlaştırması önlemlerinin uygulanması bakımından önemlidir. Farklı gelir tanımlamaları Avrupa Birliği ülkelerinde farklı vergi yüklerine neden olabilir. Gelişmiş ülkelerin çoğunun sosyal adalet ve mali amaçlara ulaşmak için safi artış teorisine göre gelirin tanımlamasına rağmen Türkiye 2003 yılının başında aldığı bir kararla gelir vergisinde kaynak teorisine geçiş yapmıştır.
* Anahtar Kelimeler: Avrupa Birliği, Gelir Vergisi

Yazan : Emrah FERHATOĞLU
Bu yazı dergimizin 19. sayisinda (EYLÜL 2003) yayinlanmis olup.
Simdiye kadar 3525 kez okunmustur.


Bulunan Sayfa(lar) : 1/ 2/ 3/ 4/ 5/ 6/ 7/ 8/ 9/ 10/ 11/ 12/ 13/ 14/ 15/ 16/ 17/ 18/ 19/ 20/ 21/ 22/ 23/ 24/ 25/ 26/ 27/ 28/ 29/ 30/ 31/ 32/ 33/ 34/ 35/ 36/ 37/ 38/ 39/ 40/ 41/ 42/ 43/ 44/ 45/ 46/ 47/ 48/ 49/ 50/ 51/ 52/ 53/ 54/ 55/
Site Menu

 




Bu site INTERNETsahibi Int. Hiz. Tarafindan Host Edilmektedir.
Ttec Plus Cep Telefonu Aksesuarı