Guncelleme : 31.01.2017 20:16:01
 
 
 
 
Ana Sayfa Dergi Hakkında Yayın İlkeleri iletişim
 
 
Arama
Aramak için:
Site icinde Ara
Internette Ara


Site Icerigi
Makale
Çeviri
Belge
Karar Çevirisi
Kitap İncelemesi
Uluslararasi Sözlesmeler
Mahkeme Kararı
Kanun Tasarısı
Anayasa Mahkemesine İptal Başvurusu
Mevzuat
Yönetmelik Taslağı
Yönetmelik Değişikliği
E-Kitap

E-Akademi de"Makale" kategorisinde
55 sayfada Toplam 272 yazi bulundu.

Makaleler / Articles / Aufsätze / Articles
  Know-How Sözleşmesi

I.Know-How Kavramı

A. Tarihi Gelişimi
Know-how, sanayi devriminden sonra Anglo-Amerikan Hukuk çevresinde ortaya çıkmış bir kavramdır. Sanayi devrimi ile işletmelerin genişlemesi ve çeşitlenmesi yeni üretim tekniklerinin doğmasına ve bunların karmaşık bir hal almasına neden olmuştur. Üretilen mamul malların piyasaya sunulması ve pazarlanması ticaret alanında da hızlı gelişmeler ve değişiklikler meydana getirmiştir. Bu hızlı değişim ve gelişime bağlı olarak kompleks bir hale gelen bazı bilgi ve hünerleri yazılı olarak ifade edebilme olanağı kalmamış ve bu bilgiler sahiplerinin fiili tekelinde ve gizliğinde kalmıştır. Böylece belirli bir konudaki teknik bilgi ve tecrübe olarak ifade edebileceğimiz know-how doğmuştur.

Sanayi devrimiyle ortaya çıkan yeni işletmeler, kompleks bir halde ve sahiplerinin gizliliğinde bulunan bilgi ve hünerlerin para karşılığında bir işletmeden diğerine açıklanmasını veya devredilmesini gerektirmiştir. Pazarda rekabet şansı elde etmek isteyen fakat uzun araştırma ve geliştirme faaliyetlerine girişmekten kaçınan işletmeler bu bilgileri talep eder olmuşlardır. Böylece, bu tür bilgilerin açıklanmasına veya devredilmesine ilişkin sözleşmeler yapılmaya başlanmıştır.

Know-how sözleşmesi ortaya ilk çıktığı zamanlarda patent lisansı sözleşmesi ile birlikte yapılıp bu sözleşmenin bir unsuru olarak değerlendirildiğinden bağımsız bir know-how sözleşmesinden bahsedilmemekteydi. Ancak 1980’li yıllardan sonra know-how sözleşmesi bağımsız bir sözleşme olarak değerlendirilmeye başlanmıştır.

Günümüzde know-how sahipliği büyük önem taşımaktadır. Know-how sahipleri, uzun uğraşlar ve büyük yatırımlar sonucu elde ettikleri bu bilgileri gerek kendi üretim faaliyetlerinde kullanarak gerekse satarak ya da kiralayarak büyük gelirler elde etmektedirler. Ayrıca, know-how’ların kısa zamanda elde edilmesi pazarda rekabet şansını büyük ölçüde artırmaktadır.

Yazan : Erhan KARAKAŞ
Bu yazı dergimizin 13. sayisinda (MART 2003) yayinlanmis olup.
Simdiye kadar 2971 kez okunmustur.

  Bildirimli Fesihte İhbar Önellerinin Toplu İş Sözleşmesiyle Artırılması Durumunda İhbar Tazminatı

BİLDİRİMLİ FESİHTE İHBAR ÖNELLERİNİN TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİYLE ARTIRILMASI DURUMUNDA İHBAR TAZMİNATI
(Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin Bir Kararı Üzerine Değerlendirme)

I. KARAR METNİ
Karar Özeti:
İhbar tazminatı sosyal kamu düzeni ile ilgili olup, arttırılmış ihbar önellerine ait ücrete sadece işveren mahkum edilebilir.

Dava: Davacı, ihbar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Yargıtay Kararı:
l- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Davalının temyizine gelince; davalı aleyhine Toplu İş Sözleşmesine göre arttırılmış ihbar öneline ait ücret esas alınarak ihbar tazminatına mahkemece karar verilmiştir. Oysa Dairemizin yerleşik kararları uyarınca ihbar tazminatı sosyal kamu düzeni ile ilgili olup artırılmış ihbar önellerine ait ücrete sadece işveren mahkum edilebilir. Davalı işçinin ihbar öneli tanımaksızın hizmet akdini feshetmiş olması nedeniyle sekiz haftalık yasal ihbar tazminatı yerine yazılı şekilde daha fazla ihbar tazminatından sorumlu tutulmuş olması hatalıdır.

Yazan : Murat ŞEN
Bu yazı dergimizin 12. sayisinda (ŞUBAT 2003) yayinlanmis olup.
Simdiye kadar 3015 kez okunmustur.

  Versicherungsrechtliche Aspekte des Terrorismus im internationalen Luftverkehr -Insbesondere die Frage der Versicherung des Kriegsrisikos (Türkçe Özeti İle)

Versicherungsrechtliche Aspekte des Terrorismus im internationalen Luftverkehr –Insbesondere die Frage der Versicherung des Kriegsrisikos

ÖZET: New York’daki 11. Eylül 2001 olayları Sigorta sektöründe de önemli etkiler yarattı. Özellikle uçak sigortası alanında hala devam eden, önemli zorluklar tekrar gündeme geldi. Öncelikle ortaya çıkan ilk sorun: Sigorta sektörü savaş ve terörizmden kaynaklanacak zarar riskini gelecekte yalnız başına karşılayabilir mi, karşılamalı mı, yoksa uçak sigorta şirketlerinin boyunu aşan zararlarda devlet güvencesi getirilmeli midir? Bu çalışmanın birinci bölümde uluslararası hava taşımacılığına dair hukuki mesuliyet anlaşmaları özetlenip, Varşova Mesuliyet Sisteminden Montreal Anlaşmasına kadar ki gelişmeler belgelenmektedir. Daha sonra sigorta hukukunda savaş ve terörizm riskinin mesuliyeti incelenmekte ve son olarak da saldırıların ardından sigorta hukukundaki gelişmelere yer verilmektedir.

Yazan : Aynur GÖK
Bu yazı dergimizin 10. sayisinda (ARALIK 2002) yayinlanmis olup.
Simdiye kadar 2046 kez okunmustur.

  Belediye Kanununun 74. Maddesi Uyarınca Yapılan Danıştay İncelemesinin Hukuki Niteliği

1580 sayılı Belediye Kanununun "Hükümsüz bırakılacak maddeler" başlığını taşıyan 74. maddesinde şöyle bir hüküm yer almaktadır.

"Adi ve fevkalâde içtimalar haricinde veya vazife ve salâhiyeti kanuniye hilâfında veya Devlet kanun ve nizamnamelerine mugayir olarak ittihaz edilen mülhakat meclisi kararları valinin talebi üzerine vilâyet idare" heyeti tarafından vilâyet merkezi olan mahallerde Dahiliye Vekâletinin talebi üzerine Devlet Şûrasınca tetkik olunarak tasdik veya iptal olunur."

Görüldüğü gibi belediye meclisinin, resmi toplantıları dışında, görev ve yetkisine girmeyen konularda veya mevzuata açıkça aykırı; olarak verdiği kararlar, yerine göre valinin ya da İçişleri Bakanlığının istemi üzerine, il idare kurulu veya Danıştay tarafından ` incelenerek onaylanır veya iptal edilir.

Danıştay’ın yokluk haline benzeyen bu hükümsüz işlemler üzerindeki denetiminin niteliğini belirleyebilmek için, öncelikle Danıştay`ın Devlet örgütü içindeki yerinin ve niteliğinin ortaya konulması gerekir .

l- DANIŞTAYIN TÜRK İDARE ÖRGÜTÜ İÇİNDEKİ YERİ
Devlet yönetimi, yerel yönetimler, kamu kurumları ve meslek kuruluşları dışında kalıp, başkentte ve ülke üzerinde idarî faaliyetler ile kamu hizmetlerini yerine getiren tüm kamusal örgütlerdir.

Yazan : Tulez BARUTOĞLU
Bu yazı dergimizin 10. sayisinda (ARALIK 2002) yayinlanmis olup.
Simdiye kadar 4327 kez okunmustur.

  Temsilde Adalet İlkesi Açısından 3 Kasım 2002 Seçimleri

I- Temsilde Adalet Yönetimde İstikrar İkileminde Seçim Sistemleri
Ulusun yasa koyucusu olarak belirdiği modern demokrasiler, zorunlu olarak, temsili demokrasi niteliği taşırlar. Bunun anlamı şudur: Ulus yasanın yaratıcısı olsa bile, yasa koyma işini doğrudan üstlenmez; bunu temsilcileri aracılığıyla yerine getirmek zorundadır. Seçimleri, demokrasinin “olmazsa olmaz” koşulu ya da demokratik rejimlerin temeli kılan neden budur[1]. Elbette ulus temsilcilerini belirleme işini belli teknik usullerle gerçekleştirecektir. İşte, bu usullere seçim sistemi adı verilir.

Modern demokrasilerde seçim sisteminin iki temel işlevinden söz edilebilir. Birincisi, halkın yönetime katılımını, halk içindeki değişik görüşlerin iktidara yansımasını sağlamak, ikincisi ise, hükümetin oluşması sonucunu doğurmaktır. Seçim kurumunun birinci yönü seçim hukukunda “adalet” ya da “demokratik temsil” ilkesi ile birlikte anılırken, ikinci yönü “istikrar” ilkesi çerçevesinde ele alınmaktadır.

Temsil adaleti, sistemin çok partililiğe uygun düşmesi ve çok sesliliğe uygun siyasal zeminin oluşması açısından son derece önemli ve bu yüzden de vazgeçilmez bir ilkedir. Yönetimde istikrar ise, bütün ülkelerin olduğu gibi Türkiye’nin de ihtiyacı olması bakımından önemlidir.

Ne var ki, bu iki ilke arasında doğal bir çekişme vardır. Temsil adaleti ön plana alındığında, istikrarlı hükümetlerin kurulması zorlaşmakta; yönetimde istikrar esas alındığında ise, temsil adaleti zedelenebilmektedir. Modern demokrasilerin önündeki sorun, bu iki yönden hangisine ağırlık verileceği, başka bir deyişle, demokratik temsil ya da istikrar olgularından hangisinin tercih edileceği sorunudur.

Yazan : Nihat BULUT
Bu yazı dergimizin 10. sayisinda (ARALIK 2002) yayinlanmis olup.
Simdiye kadar 5038 kez okunmustur.


Bulunan Sayfa(lar) : 1/ 2/ 3/ 4/ 5/ 6/ 7/ 8/ 9/ 10/ 11/ 12/ 13/ 14/ 15/ 16/ 17/ 18/ 19/ 20/ 21/ 22/ 23/ 24/ 25/ 26/ 27/ 28/ 29/ 30/ 31/ 32/ 33/ 34/ 35/ 36/ 37/ 38/ 39/ 40/ 41/ 42/ 43/ 44/ 45/ 46/ 47/ 48/ 49/ 50/ 51/ 52/ 53/ 54/ 55/
Site Menu

 




Bu site INTERNETsahibi Int. Hiz. Tarafindan Host Edilmektedir.
Ttec Plus Cep Telefonu Aksesuarı