|
|
|
Makaleler / Articles / Aufsätze / Articles |
|
|
|
|
|
|
|
|
İnsan yaşamının her diliminde ve her mevkiinde geleneğe, yasaya uygun olduğu halde, bireysel vicdana uymayan dolayısıyla, yapılmaması gereken işler ve haller çok fazladır; suç teşkil etmediği, gelenek kötülemediği halde bir takım isteklerden, avantajlardan vazgeçmek yalnızca bireyin kişisel iradesine kalmaktadır. Ahlakın yüce bir değer olarak kabul edilmesi, kişinin toplumla ve yasayla değil sadece kendisiyle yüzleşmesi olgusundan kaynaklanmaktadır. Diğer bir değişle, sadece bir fikirden, özlemden ibaret kaldığında ahlak kavramının içi boşalır. Dolayısıyla, ahlakın pratik değerinin hangi koşulları bağlı olduğu birinci derecede önemlidir.
Çalışma, gayet geniş bir sahayı ilgilendiren ahlak kavramının çeşitli yönlerine temas etmekle birlikte, esasen bu yönde bir çözüm arayışına dönük olarak kaleme alınmış bulunmaktadır.
Böyle bir amaç için elverişli karşılaştırma ve değerlendirme imkanlarını ararken Filozof Kant’ın geliştirdiği etik kuramının çekim alanının dışında kalmak neredeyse olanaksızdır. Gerçekten, kendisinden sonraki dikkate değer ahlak çalışmalarında bir şekilde aydınlanma Filozofu Kant’ın etkilerini, izlerini bulmak mümkündür. Gördüğü ilgiye bakılırsa insanın şöyle düşünesi gelmektedir: Kant, herkesin özel bir ilgiyle izlemesi için yazılarına mutlaka farklı büyüler serpiştirmiş, bu konuyla ilgili olan herkesi bir şekilde kendisiyle meşgul edecek bir çekim alanı oluşturmayı istemiş olmalıdır. Neredeyse, bütün batı düşüncesini damıtarak büyük bir maharetle iki ana kola ayıran filozof Kant, zekasını daha büyük bir istekle, tutarlı bir ahlak sisteminin inşası için kullanmaya yöneltmiş, geliştirdiği ahlak düşüncesi kısa sürede bütün dünyanın ilgisini çekmiştir.
Hangi sınırlar içinde bu çalışmayı ele alacağımızı bir miktar daha billurlaştırmamız gerekirse; bu çalışma ile, yalan söyleme, açık haksızlık yapma, ahdini yerine getirmeme gibi ilk akla gelen ahlaksızlık kategorileri üzerinde bazı mülahazalar sunma amacı güdülmemektedir. İnsanlık tarihindeki, bir yandan yasal düzenlemeler diğer yandan da kınama, toplumdan tecrit gibi yaptırımlarla insan davranışlarını dıştan kontrol etmeye yönelik araçların önemini ve gerekliliğini tartışmaya bile gerek yoktur. Fakat, doğruluk ve hakkaniyete ulaşma bağlamında ahlakın değeri, yasa ve diğer araçlardan farklı bir boyut ve değerdedir.
|
|
|
Yazan
: Şükrü NİŞANCI
|
|
|
Bu yazı dergimizin 9. sayisinda (KASIM 2002) yayinlanmis olup. Simdiye kadar 3885
kez okunmustur.
|
|
|
|
|
|
Bulunan Sayfa(lar) :
1/ 2/ 3/ 4/ 5/ 6/ 7/ 8/ 9/ 10/ 11/ 12/ 13/ 14/ 15/ 16/ 17/ 18/ 19/ 20/ 21/ 22/ 23/ 24/ 25/ 26/ 27/ 28/ 29/ 30/ 31/ 32/ 33/ 34/ 35/ 36/ 37/ 38/ 39/ 40/ 41/ 42/ 43/ 44/ 45/ 46/ 47/ 48/ 49/ 50/ 51/ 52/ 53/ 54/ 55/
|
|
|