Guncelleme : 31.01.2017 20:16:01
 
 
 
 
Ana Sayfa Dergi Hakkında Yayın İlkeleri iletişim
 
 
Arama
Aramak için:
Site icinde Ara
Internette Ara


Site Icerigi
Makale
Çeviri
Belge
Karar Çevirisi
Kitap İncelemesi
Uluslararasi Sözlesmeler
Mahkeme Kararı
Kanun Tasarısı
Anayasa Mahkemesine İptal Başvurusu
Mevzuat
Yönetmelik Taslağı
Yönetmelik Değişikliği
E-Kitap

E-Akademi de"Makale" kategorisinde
55 sayfada Toplam 272 yazi bulundu.

Makaleler / Articles / Aufsätze / Articles
  SOSYAL RİSK İLKESİ BAĞLAMINDA DEVLETİN OBJEKTİF SORUMLULUĞU VE 5233 SAYILI YASANIN PRATİĞİ

Yaşanan hızlı değişim ve dönüşün süreci sonunda hukuk alanında da ciddi metamorfozlar yaşanmış ve bunun doğal sonucu olarak devletin rol ve statüsünde önemli değişiklikler meydana gelmiştir.


Kuvvetler ayrılığının doğal sonucu olarak devletin yasama, yürütme ve yargı fonksiyonlarının ifa edilmesi sırasında özel ya da tüzel kişilere vermiş oldukları zararlar nedeniyle sorumlu olması bu gelişmelerin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bunun yanı sıra icra yetkisini kullanan yürütme organının faaliyetlerinin sonucunda devletin sorumluluğu ortaya çıkmakta ve günümüz dünyasında münferit ve sosyal yaşamın her alanına doğru genişlediği görülmektedir. Tabii gelişim çizgisi içerisinde buyurgan egemen bir devlet anlayışından hizmetkar bir devlet anlayışına doğru bir seyrin söz konusu olduğu görülmektedir. Bu da devletin sorumluluk anlayışında önemli farklılaşmaları beraberinde getirmiş, özellikle demokratik anlayışı temel alan devlet yapılanmalarında kusurlu sorumluluktan kusursuz sorumluluğa doğru genişleyen bir sorumluluk anlayışını ortaya çıkarmıştır.


Yazan : Mahmut Akpınar/Mehmet Yeşilbaş
Bu yazı dergimizin 115. sayisinda (EYLÜL 2011) yayinlanmis olup.
Simdiye kadar 1866 kez okunmustur.

  TİCARİ SATIŞLARDA ALICININ MUAYENE VE İHBAR KÜLFETİ

1926 tarihli 865 Sayılı Eski Ticaret Kanunu’nun ticari bey’i düzenleyen hükümleri mevcut Türk Ticaret Kanununa alınmamıştır. Borçlar Kanunu’nun satım sözleşmesine dair hükümlerinin (BK m. 182 vd) esasen tacirler arasında yapılan satım sözleşmelerine de uygulanması benimsenmiştir. Bununla birlikte satım sözleşmesinde emtianın ayıplı olması halinde özel hükümler öngörülmüştür (TTK m. 25/I, 3). Dolayısıyla satım sözleşmesine ilişkin genel olarak BK hükümleri uygulanırken emtianın ayıplı olması halinde TTK m. 25/I hükmü uygulanacaktır. Emtianın ayıplı olması ile alıcının muayene ve ihbar yükümlülüğü , mal alım satımında sürekli olarak karşılaşılan bir durumdur. Özellikle ticari hayatın gelişmesi ile birlikte ayıplı mal, muayene ve ihbar yükümlülüğüne dair pek çok hukuki sorun da ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla konuya ilişkin çok sayıda yargı kararı bulunmaktadır.

Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda Borçlar Kanununun 198 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları uygulanır”.

Satım sözleşmelerinde ayıp ile ilgili temel hüküm BK m. 194’ de yer almaktadır. Buna göre, bayi müşteriye karşı mebiin zikir ve vadettiği vasıflarını mütekeffil olduğu gibi maddi ve hukuki bir sebeple kıymetini veya maksut olan menfaatini izale veya ehemmiyetli bir suretle tenkis eden ayıplardan salim bulunmasını da mütekeffildir. Dolayısıyla satıcı zikir ve vadettiği vasıflardan sorumlu olduğu gibi lüzumlu vasıflardaki ayıplardan dolayı alıcıya karşı sorumludur.

6098 Sayılı Yeni Borçlar Kanunu’nun 219. maddesinde ise konu şu şekilde düzenlenmiştir: “Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur.

Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur”.

Yazan : Zekeriyya ARI
Bu yazı dergimizin 113. sayisinda (TEMMUZ 2011) yayinlanmis olup.
Simdiye kadar 2554 kez okunmustur.

  SERMAYE ŞİRKETLERİ VE KOOPERATİFLERİN DIŞINDAKİ KİŞİLERİN BORCA BATIKLIĞI

Borca batıklık, borçlunun mâli durumunda meydana gelen nitelikli bozulma türlerinden birisidir. Türk hukukunda, prensip olarak borca batıklığın sadece sermaye şirketi ve kooperatifler için sözkonusu olabileceği kabul edilmektedir. Zira sermaye şirketleri ve kooperatiflerin borca batıklığı, İcra ve İflâs Kanunu m. 179 ve Türk Ticaret Kanunu m. 324’te açık bir şekilde düzenlenmiştir. Buna karşılık, sermaye şirketleri ve kooperatifler dışında kalan kişilerin borca batık olup olamayacakları konusunda kanunda açık bir düzenleme mevcut değildir. Buna karşılık, İcra ve İflâs Kanunu m. 178,III’te de bir iflâs sebebi düzenlenmiştir. Bu iflâs sebebi, İsviçre hukukunda mevcut olmayıp bize özgü bir iflâs sebebidir. Bir çok yazar tarafından bunun acz halinin bir türünü oluşturduğu ve iflâsa tâbi bütün borçlular için geçerli olduğu ileri sürülmektedir. Bizim de katıldığımız görüşe göre, borca batıklığın anlamı ve özellikleri incelendiğinde, m. 178,III’ün acz halinin özelliklerinden çok, borca batıklığın özelliklerini yoğun olarak taşıdığı ve bunun da sermaye şirketleri ve kooperatifler dışındaki kişiler için bir iflâs sebebi teşkil ettiğini söylemek mümkündür.

Yazan : Cumhur Rüzgaresen
Bu yazı dergimizin 112. sayisinda (HAZİRAN 2011) yayinlanmis olup.
Simdiye kadar 1743 kez okunmustur.

  İktisadi Büyüme ve Kamu Harcamaları Arasındaki Nedensellik İlişkisi

Bu çalışmada 1950-2010 yılları arasındaki veriler kullanılarak kamu harcamaları ile milli gelir arasındaki ilişki incelenmiştir. Kamu harcamalarının iktisadi büyüme üzerindeki etkisi Wagner ve Keynes hipotezlerine dayalı olarak, hata düzeltme ve nedensellik ilişkisi çerçevesinde test edilmiştir. Milli gelirden kamu harcamalarına doğru tek yönlü bir nedensellik ilişkisinin olduğu neticesine ulaşılmıştır. Analizlerde, Türkiye için Keynes hipotezi doğrulanmazken, Wagner hipotezinin geçerli olduğu anlaşılmıştır. Buna dayalı olarak kamu harcamalarının iktisadi büyümede etkin bir araç olamayacağı fikrine ulaşılmıştır.

Yazan : Murat NİŞANCI-Metin UÇAR-İlyas KARABIYIK
Bu yazı dergimizin 111. sayisinda (MAYIS 2011) yayinlanmis olup.
Simdiye kadar 1875 kez okunmustur.

  Türk Afet Yönetim Sisteminin Reorganizasyonu Bağlamında Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığını Yapılandırma Çalışmalarının Eleştirel Analizi

Bu çalışma 2009 yılında Türk Afet Yönetimi örgüt yapısında meydana gelen kapsamlı yeniden yapılandırma çalışmasını ve bu çalışmaya temel teşkil eden 5902 Sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunu değerlendirmektedir. Çalışma, Türk Afet Yönetiminin geleneksel hatası olarak değerlendirilebilecek doğrusal (linear) ve geleneksel yaklaşımın, yeni kanun ya da yönetmeliklerle kendini yeniden ürettiğini ortaya koymakta; insanların can ve mal güvenliğine yönelik tehditlerin minimize edilmesi için mevcut teknolojik, örgütsel ve kültürel kapasitenin ne yönde geliştirilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Çalışmada, etkili bir afet yönetim sistemi oluşturma adına, literatür taraması sonucu elde edilen bilginin mevcut durumla bağlantısı kurulmakta ve önerilerde bulunulmaktadır.

Yazan : Süleyman ÇELİK-Sıtkı ÇORBACIOĞLU
Bu yazı dergimizin 110. sayisinda (NİSAN 2011) yayinlanmis olup.
Simdiye kadar 1138 kez okunmustur.


Bulunan Sayfa(lar) : 1/ 2/ 3/ 4/ 5/ 6/ 7/ 8/ 9/ 10/ 11/ 12/ 13/ 14/ 15/ 16/ 17/ 18/ 19/ 20/ 21/ 22/ 23/ 24/ 25/ 26/ 27/ 28/ 29/ 30/ 31/ 32/ 33/ 34/ 35/ 36/ 37/ 38/ 39/ 40/ 41/ 42/ 43/ 44/ 45/ 46/ 47/ 48/ 49/ 50/ 51/ 52/ 53/ 54/ 55/
Site Menu

 




Bu site INTERNETsahibi Int. Hiz. Tarafindan Host Edilmektedir.
Ttec Plus Cep Telefonu Aksesuarı